Tarih: 08 Aralık 2018
Konu: Fransız İsyancıların talepleri ve Bulgaristan’da kıpırdanış
Yazan: Nedim AKIN
Napolyon Moskova önlerindeki “Borodino Vaadisine” 90 binlik ordusuyla dikildi ve 1812’de iki kıtaya yayılmış kocaman Rusya’yı dize getirmeye çalıştı. 206 yıl sonra bugün (08 Aralık 2018) Fransız devleti 90 binlik polis ve jandarma gücüyle kendini “Sarı Yeleklerden” korumaya çalışıyor.
“Sarı yelekler” hareketi örgütsel bir direniş değil… Sarı yeleği sırtına geçirip sokağa dökülenler içinde işçisinden işsizine, köylüsünden küçük esnafına, öğrencisinden sanatçısına tüm ezilen sınıf ve tabakalardan insanların, yoksulluk sınırının altında ya da o sınırın altına düşme tehlikesindeki yurttaşların kendiliğinden eylemi… İçinde solcusu da, sağcısı da, siyasetle uzaktan yakından ilgisi olmayanı da var. Onlar bu hafta içlerinde asgari ücret, akaryakıt zammı, işsizlik gibi maddelerin olduğu 42 talep deklare etti.
İşte o talepler: Sıfır evsiz: ACİL; Gelir vergisi daha kademeli olsun; Asgari ücret net 1300 euro – [Halihazırda Fransa’da net asgari ücret yaklaşık 1150 euro , Bulgaristan’da 255 euro ); AVM inşaatına son verilsin, küçük esnaf korunsun, şehir merkezlerinde bedava otoparklar kurulsun; vatandaşa tasarruf yaptıran ekolojik projeler uygulansın; Büyük şirketler büyük, küçük ve orta ölçekliler az vergi ödesin; Herkes için aynı sosyal güvenlik sistemi uygulansın; Emeklilik sistemi dayanışmacı ve sosyal kalsın; Akaryakıt zammına son; 1200 avronun altında emeklilik maaşı olmasın (Bulgaristan’da 100 auvro’dur); seçilmişlerin maaşı Fransa’daki ortalama maaşa eşit olsun, seyahat ve ulaşım harcamaları denetlensin, yemek ve tatil kuponu olsun. (Bulgaristan’da milletvekili maaşları ortalama ücretin 5 katıdır);
Tüm Fransızların maaşları, aynı zamanda emeklilik maaşları ve sosyal yardımlar enflasyona endekslensin; Fransa sanayi muhafaza edilsin; üretimin ülke dışına kaydırılmasına son verilsin; Ülke dışı çalışanlar sistemine son verilsin. Fransa topraklarında çalışan bir kişinin aynı maaş düzenine ve haklara sahip olmaması kabul edilemez. Fransa sınırları içinde çalışma hakkı olan herkes Fransız vatandaşlarıyla eşit olmalı ve o kişinin işvereni Fransız işverenlerle aynı vergileri ödemelidir; İş güvenliği hakkında: büyük şirketlerin sözleşmeli işçi çalıştırma hakkı sınırlandırılsın.
Kadrolu çalışma hakkı uygulansın; Kemer sıkma politikalarına son. Hiçbir meşruiyeti olmayan borç faizlerinin ödemesi durdurulsun. 80 milyarlık vergi kaçakçılığının peşine düşülsün; Zorunlu göç hareketi durdurulsun; Sığınmacılara iyi davranılsın; Sığınma talebi reddedilenler ülkelerine gönderilsin; Hakiki bir entegrasyon politikası uygulansın.
Fransa’da yaşamak Fransız olmayı gerektirir (tamamlayana sertifika verilmek üzere Fransızca dil, Fransa tarihi ve vatandaşlık bilgisi dersleri verilsin). Azami ücret ayda 15 000 avro olsun; İşsizler için iş alanları açılsın; Engellilere verilen mali ödeme artırılsın; Kiralara sınırlama getirilsin; Fransa’ya ait mülklerin (baraj, havalimanı vb.) satışa çıkarılması yasaklansın; Yargı, polis, jandarma ve orduya daha kapsamlı imkânlar sunulsun.
Güvenlik güçlerine fazla mesai için ödeme yapılsın veya bunun karşılığı tatile çevrilebilsin; Ücretli otoyollardan toplanan paranın tamamı Fransa’da otoyol ve yolların yapımına, bakımına ve güvenliğine yatırılsın; Yaşlı nüfusun hayat seviyesi yükseltilsin. Yaşlılar üzerinden para kazanılması yasaklansın; Anaokulundan lise sona kadar hiçbir sınıfta öğrenci sayısı 25’i geçmesin; Halk oylaması anayasaya girsin. Her bireyin yasa teklifini sunabileceği, bağımsız bir teşkilatın denetiminde kolay anlaşılır ve etkili bir site kurulsun. Eğer söz konusu yasa teklifi 700 binin üzerinde imza toplarsa, Meclis bunu tartışıp, düzeltip, tasarı haline getirerek tüm Fransızların katılacağı bir halk oylamasına sunmakla yükümlü olsun; Cumhurbaşkanlığı görev süresi yeniden 7 yıla çıkarılsın; Emeklilik yaşı 60 olsun.
Fizikî zorluk içeren mesleklerde (inşaat işçiliği, mezbaha işçiliği gibi) çalışan herkes için ise 55 olarak belirlensin; 10 yaşına girene kadar geçerli olmak üzere çocuk bakımı için parasal destek sistemi geri getirilsin; Eski cumhurbaşkanlarına ömür boyu ödenek uygulanmasın…
Paris’te hayatı kilitleyen olayları nasıl okuyalım?
Bu istekler, lidersiz, kendiliğinden ama tekrar eden direnişlerde bir aydan beri biçimleniyor. Fransız hükümeti benzin fiyatlarını dondurdu ama direniş dalgası düşmedi. 1968 Paris olaylarına benzetilen kavga dalgasında şunları görüyoruz. 50 yıl önce barikat kuran üniversiteli gençler, elli nasırlı işçilerin yerini beyaz yakalıların almasını istemişlerdi yani kapitalist toplumsal devinim gücü olan işçi sınıfın yerine bilimsel-teknik kadroların geçmesi için mücadele etmişlerdi. Biz son yarım asırda 3. ve 4. Teknolojik devrim yaşıyoruz. Bilimsel- teknik birikim öyle güçlü ki, iki yılda bir sıçrama yapıyor. Sermaye olarak ise, tüm paralar dev şirketlerde toplandı.
Bir tek işçi sınıfı değil, küçük ve orta üretici, esnaf ve dükkân sahipleri de ezildi. Fransa’da işsizlik oranı % 10’u buldu. Orada kükreyen direnişler reformlar yapılarak daha sosyal bir devlet kurulmasını amaçlıyor. Gaz bombalı Molotof kokteyli direnişlerde 1000 kişi tutuklandı. Kavganın politik ucu patladı. Başkan Em. Macron’un istifası isteniyor. Mali oligarşinin sahneden çekilmesi için slogan atılıyor. AB ülkelerinden hepsi etkilendi. Fransız basını olayların ardında sağcı ve tutucu Bayan M. Le Pen milliyetçilerinin olduğuna işaret ediyor.
Bulgaristan’da hareketleniyor.
Memleketimizde sarı yeleklerin yerine önünde ve arkasında beyaz boya ile “sistem bizi öldürüyor” yazılı siyah fanilalı siyah bayraklılar protesto hareketi gelişti. İl merkezlerine yayıldı. Benzin ve motorin fiyatlarının ucuzlatılması başta olmak üzere sosyal ve ekonomik istekler yükseltildi.
Kasım 2018’de iki yönlü ana yol ve kavşakların taşıt araçlarıyla bloke edilmesi ve bayraklı otomobil alayı direniş biçimi olarak seçildi. Ulusal direniş komitesi kurulamadı. Sendikalar bu direnişlere seyirci kaldılar. Muhalefetteki politik partiler de uzaktan desteklediler.
Her akşam saat 5 sularında başlayan toplu direniş eylemlerini 2013’te oligarşiye karşı suni olarak kışkırtılan protestolara benzetenler oldu. O zaman Başbakan B. Borisov’un birinci hükümeti düşmüştü. Şimdi bu boyutta bir birikim gözlenmiyor. Fakat 2013’te olduğu gibi bugün de Bulgaristan’da durum kritik. 5 yıl önce bu gösteriler neticesinde Plamen Oreşarski hükümeti kurulmuştu.
BSP ve DPS milletvekili D. Peevskiyi DANS Başkanı atanınca, örgütlü protesto hareketi başladı ve hükümeti seçime zorladı. Günümüzde III. Borisov hükümeti, sosyal ve ekonomik istekleri yerine getirerek direnişleri durdurma yolunu seçti. 3 milyon gencin dış ülkelere çıkması ve evdekilere mali yardımda bulunması yaşlıların ikamet ettiği memleketimizde “ama işler bozulmasın” havası yarattı. TV ve basın Paris ve Fransa gösterilerine geniş yer ayırmıyor, yorum yapmıyor. Bulgaristan siyah bayrağı zaten kaldırdı. Titreyeceği kadar titredi. Hiç kimsenin kendini güvende his etmemesi, anlatmaya çalıştıklarımızı anlayabilmenize yeterlidir kanısındayım… İnandığımız bir şey varsa şudur:
Fransa yanarsa biz de yanarız.
Bizi izlemeye devam ediniz.
Dostlarınızla Paylaşınız.