Dr. Mustafa KAHRAMAN
Konu: Stratejik Planı Var.
Rusya dehşet topunu yuvarlamaya devam ediyor. Bir yandan Suriye’de yurtsever cephenin mücadele verdiği yörede temizlik harekâtı için Akdeniz’deki savaş gemilerinden komandolarını karaya çıkarırken, Kamışlıyı gözüne kestirmiş Türkiye sınırına yeni bir askeri üs kurma planını açıkladı ve konuşlanmaya hazırlanıyor, aynı zamanda terör örgütü PKK ile ortak eylem gerçekleştiren PYD güçlerinin alanını genişletmeye çalışıyor.
Artık tüm Yakındoğu ve barışsever dünya Rusya’nın Yakın Doğu saldırı ve yayılma planının ardında, ölmüş bitmiş bir dikta rejimi olan Başer Esat’ı ayakta tutarken, sözde “demokratik” bir seçim hazırlayarak bölgeye iyice yerleşmek ve Yakın ve Orta Doğu’nun yeraltı ve yerüstü zenginliklerinde söz sahibi olmaktır. Anlaşılan Rusya lideri Putin, içine düştüğü ekonomik ve mali bataklık faturasını Yakın Doğu halklarına ödetmek peşindedir. Rusya ülke ekonomisini ve maliyetini kilitleyen, 2016 bütçesinin bağlanmasına engelleyen, bir US Dolara 80 Ruble, bir Euro’yu da 85 Ruble eden kötü tırmanmaya bir başka çözüm bulamıyor. Geniş sosyal tabakanın % 10 düşürülmesi de diriliş ufku açmadı.
İşte böyle çok gerin bir ortamda Putin Rus askeri gücünün Batı askeri gücünden üstün olduğunu anlatmak için Akdeniz’deki füzeatar gemilerden birinin güvertesine Batı basınından bazı gazetecileri davet etti. Onlara, Hazar Denizi’nde üslenmiş olan “Dağıstan” adlı Rus savaş gemisi güvertesinden 26 “Kalibır” kanatlı füzesiyle Suriye’nin bombalanmasının dünyada sözde “askeri güçler dengesinin Rusya lehinde değiştiğine” kanıt olduğu anlatıldı.
30 yıldan beri kışkırttığı ve silahlandırdığı PKK terör örgütü ve yeni onların eğitip konuşlandırdığı PYD’yi ardına alarak Suriye’de güçler dengesini bozmaya çalışan Rusya bütün komşu devletler ve Yakın Doğu’nun barış, güvenlik ve huzuru için bütünüyle ve çok uzun sürecek bir dönem olarak büyük bir tehlikedir.
Hedefi, Avrupa’ya uzanacak Arap Yarımadası doğal gaz ve petrol boru hatlarının yolunu kesmek, petrol fiyatlarının yeniden yükselmesini sağlamak ve yapabilirse bu karlı işten elde edeceği kazançla silahlanma yarışını tırmandırmaya devam etmektir.
Bu gidiş, Suriye topraklarında sığınmacıların kalacağı 90 km uzun ve 61 km derin güvenlik kamp alanı inşa edilmesini baltalamak, sığınmacıları Türkiye, Lübnan ve Ürdün sırtında bir kambur olarak bırakmak ve bölge ülkelerini sıkıntılı yaşama zorlamaktır.
Putin’in bu planının bir yönü de Avrupa Birliği’ni, Şenken serbest seyahat bölgesi oluşturulmasını çökertmeyi hedefliyor. 28 devletin birleşmesinden oluşan yeni Avrupa Birliği Putin için en büyük tehlikelerin başında geliyor. Onu zayıf düşürmek Putin’in stratejik planlarının başında geliyor. Bu planın ilk halkasında, İngiltere’de AB’den koparılması ve bu arada Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti’ni de iç tel örgülü sınırla topluluktan ayırmak vardır.
Avrupa Birliği’nin Kırım Adası’nın ilhak edilmesinden ve Doğu Ukrayna’da Donesk bölgesinin idari olarak Kiev’den koparılması sert tepkili olan AB ve ABD birlikte hareket ederek 8 ay önce Moskova’ya ekonomik ambargo uyguladı ve Rus oligarşi zenginlerin Batı bankalarındaki paralarına el koydu. “CU-24” askeri uçağını düşüren ve Rus saldırgana ilk “DUR!” diyen devlet olan Türkiye Cumhuriyeti de Rusya’ya karşı ekonomik önemlerini almış bulunuyor.
Genel bakış açısında barıştan, güvenlikten ve saldırganı durdurmadan yana bir eğilimin güç topladığını görüyoruz. NATO’nun Suriye’de Rusya konuşlanmasına, Kamışlıya Rus askeri üssü kurulmasına seyirci kalmayacağı açıklandı. Aynı zaman’da barının gevşeklik ve kararsızlık dönemi de tamamen sona etmiş durumdadır. ABD Başkan Adaylarından Hilari Klingtoon, “Rusya ile başka dille konuşma zamanı geldi,” dedi. Bu arada Batı basını DEAŞ (İŞİD) subaylarının Saddam zamanında Rusya akademilerinde eğitim almış askerler olduğunu konu olarak işlerken şöyle bir gerçek de basına düştü.
Paris’teki son “Bataklan” saldırısı meydana geldikten yalnız 2 dakika sonra Putin’in Fransa Cumhurbaşkanına “baş sağlığı için telefon açması” , Putin’in olayın kundaklanacağını önceden bildiğine kesin işarettir. Bu örnek birkaç defa tekrarlanınca dünya kamuoyunun dikkatini çekmiştir. Bu tuzaklar Putin’in kendisini sözde “dünya demokratik güçleri cephesine atabilmesi ve anti-terör cephesinde yer alması için gerekli görülmüştür.” Basın, Putin’in bir “demokratik” ve “Anti-terörist” maske takabilmesi için 199’ların sonunda Rusya’nın değişik yerlerindeki terör olaylarını da tertipletenlerin başında olduğunu yazdı. Bu gelişmelerin bir kartopu gibi büyüdüğüne işaret edenler, son günlerde Ukrayna’nın Batısında olan Moldavya’da Rusların hareketlendiğine, Kişinev meydanlarında bayrak kaldırıp hükümet ve Cumhurbaşkanı aleyhinde gösteriler yaptığına dikkat çekiyor.
Putin’in Ukrayna ile Moldavya arasında bulunan Prednestroviye eyaletine el atması bekleniyor. Çünkü sözde o eyalette yaşayan nüfusun çoğu Rus dili konuşuyormuş. Moldovyalılar, Tatarlar, Bol garlar, Gagavuzlar ve bu topraklarda yaşayan diğer azınlıklar yeni bir Rus istilası endişesiyle yaşıyor.
Rusya’nın Ukrayna’yı atlayıp Moldavya’yı ezmesi, eski kıtaya yayılma siyasetinde çok tehlikeli bir aşama olacaktır. Herkesin bildiği üzere 1877’de Rus Çarı II. Aleksandır Bulgaristan’ın Varna limanına çıkarda yapmış, İkinci Dünya Savaiı’nda bu olay tekrar etmiş ve sanki “bibi bekleyin geleceğiz” anlamında olmak üzere, şimdi, de Varna yöresine 35 bin Rusyalı yerleşmiştir.
Rusya’nın Bulgaristan’a son siber saldırıları ve özellikle de bir RUS ajanı olduğunbu artık Bulgar basını da yazan ve yorumlayan Ahmet Doğan’ın 17 Aralık 2015’te HÖH-DPS partisinin Avrupacı ve Atlantikçi yönetiminin başını kesip sokak köpeklerine atması bütün kamuoyunu endişelendirdi. Herkes emir yükseklerden geliyor, yorumunu yaptı.
Dünya 2016’nın ilk ayında böyle çok gergin bir ortamda girmiş bulunuyor.
Savaş güçlerine köpeklik edenlerin hepsi düşmanımızdır.
Barış ve güvenlik uğruna her zaman ve her yerde birlik olalım.