Tarih: 05 Mayıs 2018
Yazan: Musa VATANSEVER
Konu: Siyasi sistem değişikliği önerilerinden biri
Cuma gün (4 Mayıs 2018) Bulgar siyasi tarihinde çok ilginç bir olay yaşandı. Siyasi partilerin kaydını yapan Tescil Ajansı, Birinci GERB – Boyko Borisov hükümetinde Kültür Bakanlığı yapan, halen Arkeoloji Müzesi olarak kullanılan, Sofya merkezindeki “Büyük Cami”yi yönetim merkezi olarak kullanan Prof. Bojidar Dimitrov’un girişimiyle tescil ettirilmek istenen, “Hak Kubrat Bulgar Partiler Üstü Birlik” partisini tescil etmedi.
Ajansın gerekçesinde şunları okuyoruz:
“Anayasanın 1. Maddesine göre, Bulgaristan bir Parlamenter Cumhuriyettir ve değiştirilemez.” Bu konudaki endişede, anayasamızın birinci maddesinin kaldırılmasıyla hukuk devleti ilkesi de kaldırılacak, çünkü parti kurucuları olan Bulgar Profesörler, siyasi sistem değişikliğine giderek, bir cumhurbaşkanı düzeni kurmak istiyorlar. Bu istek 6 Kasım 2016 tarihinde Cumhurbaşkanı seçimiyle birlikte yapılan ve 2.5 (iki buçuk) milyon seçmenin oyunu verdiği HALK OYLAMSI (referandum) isteklerinden birisi de “sistem değişikliği” olmuştu. Mecliste görüşülmeyen ve 500 (beş yüz) imzadan ötürü yaslara takılan halk oylaması sonuçlarında 1990’dan beri parti listelerine göre yapılan seçimlerin , bundan sonra halkın önerdiği kişilerin seçilmesiyle gerçekleştirilmesi yani çoğulcu sistem tarihe bırakılıp majoriter sisteme geçilerek yapılması istenmiş ve referandumda seçmen tarafından onaylanmıştı.
Profesörlerin 7 maddelik parti programında, siyasi sistem değişikliğinde siyasi partilerin devreden kaldırılması, 240 kişilik meclisin dağıtılması, Cumhurbaşkanının göstereceği “iş yapacak-uzman” kişilerden 100 milletvekilli yeni halk meclisi seçilmesi ve parlamento dışı kadrolardan PROFESÖRLER HÜKÜMETİ kurulması öneriliyor.
Partinin kaydını yapmayan Ajans, “BAŞKANLIK CUMHURİYETİ isteyenler, darbe yapmak istiyor” dedi.
Böyle bir niyetleri olmadığını kanıtlamaya çalışırken, Prof. B. Dimitrov, “9 Haziran 1923’te Bulgaristan’da gerçekleştirilen askeri darbenin bir avuç subay tarafından yapıldığını” hatırlattı. (1923’te Bulgar Ordusu, bugünkü ordudan daha küçüktü, askeri darbe yaparak Aleksandır Stanboliyski’nin seçimle işbaşına gelen yasal Çiftçi Partisi hükümetini devirmiş ve Başbakan Stanboliyski öldürmüştü.)
Hedefinde askeri darbe yapmak olmayan, fakat Bulgaristan’ın siyasi sorunlarının çözülmesi için siyasi parti gibi çalışarak, seçimlere katılmayı da istemeyen, bu siyasi BİRLİK’in Cumhurbaşkanlığı KANADI ALTINDA BİR SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ ŞEKLİNDE ÖRGÜTLENİP ÇALIŞRAK ÜLKE PROBLEMLERİNİ ÇÖZMEK İSTEMESİ kamuoyunda yorumlanıyor.
Bulgar toplumunu yakından ilgilendiren bu siyasi gelişmeler, özellikle siyasi sistem değişikliği, Cumhurbaşkanı Rumen Radev ile Başbakan Boyko Borisov ve diğer GERB yöneticileri ve bilhassa GERB meclis grubu arasında kızışan ve karşılıklı tahammülsüzlük aşamasına tırmanan zıtlaşmanın bir sonucudur. 2009’dan beri iktidarda bulunan ve yeni bir seçim olsa yine en fazla oy alacağından emin olan GERB partisini “yosuzlula” itham eden ve rüşvet olaylarının görülebilmesi için daha fazla “ışık” isteyen Cumhurbaşkanı Radev, Avrupa Birliği’nin Sofya dönem toplantılarına karşın, değişiklikler yapılmasında ve şeffaflıkta ısrar ediyor.
Prof. B. Dimitrov’un konuyla ilgili demecinden:
“Bulgaristan’da parlamenter demokrasi dumura uğradı. (kuruyup hareketsizleşti) Bizim hareketimiz ‘partiler üstü’ bir eylemdir. Gerekirse bütün Anayasa değiştirilir. Anayasa daha önce de değiştirilmişti. Gerektiğinde halk oylaması d bu arada, her şey yapabiliriz. Biz demokrat bilim adamlarıyız. Biz hukuk devletinden yanayız. Hukukun üstünlüğü sağlanmalıdır.”
Bulgar elektronik medyası siyasi sistem değişikliği olayını yakından izledi. “Fakti.bg” şöyle yazdı:
“Bulgar halkının çoğunluğu değişiklikler istiyor. İstenen “kurtarıcının” değişmesi değil, yönetim biçimi değişmelidir. Ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından yönetilmesine karşı olan birilerini bulmak zor oldu.”
İnisiyatif sahibi B. Dimitrov, “bazı siyasi partiler bize katılmak istediklerin açıkladı. GERB lideri Borisov ile Sosyalistlerin öncüsü Bayan Ninova’yı da davet etmek istiyorum” dedi ne niyet açıklamasını şu şekilde yaptı: “Biz meclise girmek istemiyoruz. Cumhurbaşkanı seçimine katılacağız, Profesörler arasından seçim yaparak Bakanları ve hükümet başkanını o seçecek ve atayacak. Milletvekilleri yönetime katılmayacak. İşleri yasaları onaylamak olacaktır.
“Hak Kubrat Bulgar Partiler Üstü Birlik” partisi programında belediye başkanları, muhtarlar ve milletvekillerinin sayısı azalacak.
Yürütme, yasama ve yargı üzerindeki kontrol Cumhurbaşkanına geçecek.
Bu yeni siyasi sistem içinde, Biz Bulgaristan Türkleri, sefil azınlıklar, dış ülkelerdeki 3 milyon gurbetçi emekçi, bugün haksız hukuksuz olan ve sefalet çizgisi altında yaşamak zorunda olan bir milyondan fazla yurttaşın hali ve kaderi ne olacak? Hangi reformlar yapılacak? Hangi işlere öncelik verilecek asla belli değil!
Gazetelerin yazdığına göre, bu siyasi hareketlenmenin akıl hocası, Cumhurbaşkanı R. Radev’in siyasi danışmanlarından biri olan, BSP milletvekili ve meclis kürsüsünden “Bulgaristan vatandaşlarının % 80’nı “debil” – güçsüz ve yetersiz”, % 40’ı okuma yazma bilmiyor, % 60’ı da okuduğunu anlamıyor, diyen Prof. İvo Hristov’tur. Prof. İvo Hristov’un eşi, av. Bayan Hristova, 1990’lı yıllarda MULTİGRUP HOLLDİNG hukukçularından biriydi ve memleketin soyularak yüz üstü kapanmasını hukuka uyduran kanun bozanlardan biridir. Olay MULTİ GERUB’a uzandığına göre, “Saray” bekçilerine de uzanır, anlamına gelir ki, komünist totaliter sistem hayaletinin ömrünü uzatmak için düşünülmüş olabilir. Biz Türklerden işe yarayacak Profesör olmadığına göre, görüldüğü üzere, biz siyasi sitemin, yürütme ve yargının dışında kalacağız. Kısacası şimdilik değişen bir şey olmasa da genel huzursuzluk ve arayışlar devam ediyor. Bu gelişmeerin hepsinin kökleri kulislere uzandığına göre ve halen Bulgaristan’daki 300 Profesörün herhangi bir işe yön verecek bir şeyler icat etmediğine göre, bu defa da olayın özünde “verin bir süre de biz yiyelim” olabilir.
Gelişmeleri dikkatle izliyoruz.
Bizi okumaya devam edin ve paylaşınız.