Ağustos sıcağı etrafı kavuruyordu. Uzun süren hazırlık tatbikatları sona ermişti. Aylarca hazırlığın düğümü çözülüverdi bir sabah (21.08.1968 y.) Sovyetler’in AN 12 uçakları Uzuncova hava limanına kartallar gibi kondular. Bölük erleri tankıyla, topuyla dev uçaklara yerleştirildiler.
Karadeniz üzerinden geçerken nereye gittikleri sır düğümü erlerin boğazlarında gittikçe sıkılıp, boğuyordu. Bulgaristan sınırları gittikçe geride kaldı. Halen bilinmeyen yolculuğun nedeni belli değildi. Bulgaristan erleri sınır dışında tatbikatta! Neymiş o? Varşova Paktı üye ülkelerinden oluşan erler büyük tatbikat gerçekleştiriyormuş güya. Bu “tatbikatta” Polonya, Macaristan, Demokratik Almanya, Bulgaristan ve Sovyetler Birliği orduları katılıyordu sözde. Bu yalanı yuttuk gittik. Bu atılan yalan önümüzdeki günlerde ucuzlayacaktır nasıl olsa. Önce Ukrayna’nın İvanov Frankovskaya ilinde bir uçak alanına iniş yaptık. Burada 1 ay boyunca beklemedeydik. Bu bekleyişin sırrı Varşova Paktı yöneticilerin kafalarında boralar estiriyordu. Bir yandan Amerikanlar Vietnam’da kızgın savaş sürdürüyor, diğer yandan Vietnam yöneticileri sıkışık Varşova Paktı’ndan yardım ihtiyaçlarını öne sürüyordu. Aynı zamanda Çekoslovakya halkı özgürlük için baş kaldırmıştı. Kargaşalık ön almış, Sovyetler Birliği sisteminden kopup kendi çıkarlarının sahibi olmak istiyordu. Büyük güç Varşova Paktı parçalanırsa NATO ön alacak korkusundan Vietnam’a askeri yardım planı suya düştü. Bizi Prag yakınında Vodohodi uçak alanına sevk ettiler. Burada 3 ay boyunca bir uçak fabrikasını koruduk. Siperlerin içinde geçirdiğimiz çileli günler şimdi bir şerit gibi gözlerim önünden gelip geçiyor. O zamanki bazı asker arkadaşlarım şimdi karşılaştığımızda anlatıyorlar:
“Siz sevininiz, Vietnam’a gönderilseydiniz belki de sağa dönmeyecektiniz. O zaman bizim velilerimiz komünist partisinde görevliydiler. Bile bile ölüme kim gönderir oğlunu?! Siz gittiniz biz burada kaldık.”
Ulu önder Atatürk‘ün “ Yurtta Barış, Cihanda Barış “ sözleri ne kadar da doğru ve yerinde söylenmiş.
Ben de diyorum ki, barışı gözbebeğimiz gibi koruyalım.