BGSAM
Tarih: 25 Ağustos 2021
İnsan beyni 24 saat çalışır. Biz uyurken dahi çalışır. Ne var ki, sabah uyandığımızda bohça açıp bize ne yapacağımızı anlatmaz. Ona, bırak şu ekonomik ve yerel sorunları, ticari dalavereleri, politik sorunlara çözüm bul! İdeoloji bul! Yeni kültür ve medeniyet bul, emri kabul etmez insan beyni. Akıl zekayı doğru dürüst kullanma yöntemidir.
Vakti saati gelene kadar susar ve mindere serilmiş mır mır uyuyan kediler gibi, uyandığında “ben senden bir şey almadım ya, sana vereceğim bir şeyim olsun” demiş gibi yan kırar. Bir şey yapamazsın. Bir uyarı mektubu gönderemez, kulağını çekemezsin.
Fazla okumak insanı yüceltmez.
İnsanoğlunu yücelten çektiği acılardır.
Birkaç para için1964’te “Ayrılık Zamanı” uydurma romanını yazan, yazar olarak kendi kuyusunu kazan Anton Donçev’in bu eseri yüzde yüz yalan üzerine oturduğundan, Bulgaristan Müslümanları tarafından lanetlenmiştir. Bulgar toplumunun politik ve kültürel bunalımlarından en ağırını yaşadığı 1988’de Bulgaristan Türklerine Türk doğduklarına tövbe ettirmek için elinden geldiğini yapan Bulgar parti ve devlet yönetimi, “Ayrılık Zamanı” yalanını filmleştirmeyi kararlaştırır. Bu atılım bir çaresizliğin ve sıfırlanmışların “yüz akı” olacaktır. Sofya dram tiyatro sanatçılarından Yosef Sırçaciev’e, başrollerden biri olan yeniçeri Karaibrahim rolü verilmiştir. O, belinde satır, elinde kılıç bu rolü oynarken bir Pomak töreninde sofradaki yiyecek kaplarını tekmelerken, bohçası açılmamış sıcak köylü ekmeği üzerine basar.
Yıllar sonra o olayı şöyle anlatmıştır: “O an yüreğim cız etti. Vicdanım vuruldu. İçimden sen insan mısın, sesi yükseldi. Çok acıdı. Kesilmedi acısı. Lanetlenmiş biri oldum. Beni bitiren bu acı oldu.”
1984 – 1989’da arasında şehitlerimize kurşun çekenlerin, elinden cop düşmeyenlerin hepsinin acısı asla dinmemiştir. ABD’ye, Kanada’ya kaşıp sığındılar ama o dinmeyen acıyı beraberlerinde götürdüler ve baş belasından asla kurtulamadılar. Bu dünyada görünen ve görünmeyen alem olduğunu, günahların insanın yakasını bırakmadığını çok sonradan anladılar. Af edilmeyen günahlar ölümsüzdür ve insanı yer bitirir. Hele de lanetliyseler…
İşte şimdi Halk Meclisi Başkan Yardımcılığına eski DS şefi General Atanas Atanasov seçildi. Peki 30 yılda ne değişmiş…
İsim değiştirme ve Türkleri Bulgaristan kovma işinde General oldu. Soruyorum: “Belene” Kampına gönderdiği Türkler her gün gözünün önünden geçmiyor mu dersiniz? Seçildi de, durabiliyor mu koltuğuna, bakabiliyor mu halkın gözüne. İşte önemli olan bu halkın karşısında gözüne bakmak için dürüst yaşamak gerekir. Bu sizlerde yok bunun için bu koltukta fazla duramayacaksınız.
Sadece o mu, kimse yargılanmadı. Ahmet Doğan ve başka uşaklar hem kendilerini hem de onları kurtardılar. Ama vicdan azabı çekmek var bu dünyada. Yastıkta rahat, uykuda rüyalardan kurtulmak kolay değil. Sönmeyen bir acıyı yaşamak, istemeye istemeye…
Bütün Gazeteler Slavi Tifonov ile Gestapo Albayı Dimitır İvanov ve MULTİGRUP Şefi İliya Pavlov’un boy resimlerini yayınlıyor.
Bu resimler konuşmuyor mu sanıyorsunuz? Politika böyle konuşuyor ve lanetlenmişse, asla tutmuyor ve çöktükçe çöküyor.
İnsan beyninin ürettiği en derin sırlar, hayat hakkı, ortalığa fırlamak ve parlamak istiyorlar. Yukardaki gibi. Ekmeğe basmak, Pomakların kimliğini ezmek ve hiç durmadan büyüyen bir öfkenin içinde boğulmak.
Bu yılın 8/9 Haziran günlerinde Sofya’da düzenlenen “Üç Deniz” Konferansı açılışına görüntülü katılan ABD Başkanı Joe Biden, ev sahibi olarak Cumhurbaşkanı Rumen Radev ve Kiril Petkov’u özel olarak selamladı. 12 Mayıs 2021’de Ekonomi Bakanı atanmazdan önce K. Petkov’u Bulgaristan’da tanıyan yoktu. Ana babasının Kanada’da yaşadığı, onun da çifte vatandaş olduğu ortaya çıkınca toplumun diline düştü.
Bakan olarak tayini bir anayasa ihlaliydi. Bulgar anayasasında çifte vatandaşlara bakan ve milletvekili olma hakkı yok. Fakat Başkan Biden telefonunun ağırlığını düşünün. Adam memleketimize bir uzak eyalet olarak bakıyor ve idareci atanmasını emrediyor. Belki de Bulgaristan’ın anayasası olduğunu bile bilmiyor.
Petkov, bakan oldu da, Sofya’da Büyükelçiliği olmayan Kanada ile vatandaşlıktan vaz geçme sorununu aylarca çözemedi. İşin içine ABD Sofya Büyükelçisi Bayan Hero Mustafa girmese belki hiç çözemeyecekti.
Bulgaristan gibi bir uç ülkede Cumhurbaşkanı Radev ve Bakan Petkov’un çözemediği bir kişisel sorunu ABD Büyükelçisi H. Mustafa’nın çözmesi, politik olay oldu. Bulgaristan ağır politik bunalım yaşarken iç işlerine karışıldığına kanıtlar sundu. Hükümet kurulamamasına neden bu dış baskılar da olabilir.
Yüzkarası dememiz gereken bu olay önce 13 Mayıs 2021’de “Var Böyle Bir Halk” partisi kurucu lideri Slavi Trifonov’un Nikolay Vasilev başbakanlığında kabine kurarken patlak verdi.
Trifonov’un önce ABD Büyükelçisi H. Mustafa ile görüştüğü, Büyükelçinin yeni kabineye Bulgar vatandaşlığında sorun olmasına rağmen, Kiril Petkov’u Ekonomi Bakanı, dolandırıcılık ve hırsızlıkları ABD mahkemelerine hala takılı olan Asen Vasilev’i Maliye Bakanı ve bir ayağı Brüksel’de olan Prof. Nikolay Denkov’u da Eğitim ve Teknoloji Bakanı olarak düşündüğü ortaya çıktı.
Şöyle ki, biz, biz olmaktan çıkmışız da, haberimiz yok.
Bu gelişmelerin ardından Cumhurbaşkanı Radev’in “2021 bütçesi değişiklerinin hemen kabul edilmesi” baskıları başladı. Bütçede 1 milyar 200 milyon Leva (600 bin avro) “boş çek” olduğu anlaşılınca, Cumhurbaşkanı’nın HÖH-DPS partisine saldırıları şiddetlendi.
Bu bataktan Karadayı’ya “Senin Vatanın Neresidir?” sorusu çıktı. Politik anlamında, “Siz Türkler ve diğer azınlıklar bizden hesap soramazsınız. Biz bildiğimizi yaparız!” olduğunu herkes anladı.
Radev, Türk oylarıyla Cumhurbaşkanı olduğunu tez unutmuştu ve Moskova’ya telefon eder baskıyı arttırır ve oy meselesini yine hallederim, geçiyordu aklından, Karadayı’ya dik dik bakarken.
Tabii kafalarda kendiliğinden beliren soru şuydu: “Bu ödeme ABD’ye mi yapılacaktı!”
Derken, bağımsız çalışan kafalar, yolsuzluğun içinden bir çıbanbaşı daha çıkardı.
Olay mali olsa da, kabuğunun altında politik öz vardı. “Galerya” gazetesinin yazdığına göre, “Magnitski” yaptırımları sonucu, Bulgaristan’ı terk edip Dubay’a yerleşen, DPS eski milletvekili Delyan Peevski, hareket etmezden birkaç gün önce Sl. Trivonov’a 150 000 Avro daha vermişti. HÖH-DPS eski başkan Yardımcılarından Osman Oktay, “Sl. Trifonov’un 7/8 TV -si Türk partisi tarafından finanse ediliyor” dedi. Yani sırtımızda taşıdıklarımız, yürümek istemedikleri gibi, yüzümüzü de görmek istemiyorlardı.
Bu gelişmeler seyrinde MIG NEW. İNFO ajansına demeç veren 1997-2001 yılları Bulgaristan Başbakanı İvan Kostov aynen şöyle dedi:
“Bulgaristan’da politik sistem pat durumdadır”. Parlamentodaki partilerin en az yarısının yönetimi üzerinde oligarşi ve mafya baskısı güçlü.
Parlamenter bunalım derinleşiyor. Yakında Anayasal bunalım başlayacak. Kurumlar çalışmaz durumda ve güç kaybediyorlar. Anayasal bunalım hepsini perişan edecektir.
“Var Böyle Bir Halk” Partisi Lideri Sl. Trifonov meclisi darboğaza soktu. Bu meclisten hükümet çıkmayacak. Trifonov’un mafya kollarına bağlı olması durumu karıştırdı. Üç ay sonra yeni seçim var.
İktidar sorumluluktur. “Ne yazık ki, Ahmet Doğan ile Slavı Trifonov olayı böyle anlamıyor.”
Eski başbakan İvan Kostov, “Yeni bir seçim yapılsa da, hükümet kurma şansı yine çok düşük olacak. 45. ve 46. Meclis gibi, 47. Meclis de çok parçalanmış ve güçsüz olacak”.
Kurulacak hükümet, normal gelişmeler sonucu değil, sert baskı ya da bir mucize neticesinde derlenebilir. Devleti düşünmeyen kişiler hükümet kuramaz.
Cumhurbaşkanı’nın politik partiler üzerinde birleştirici gücü tükendiğinden dolayı olacak, 2021/22 yılı bütçesinin hazırlanıp onaylanması da tehlikededir. Meclis içinde bütçe hazırlayacak kadro yok.”
Kostov şu fikirleri de paylaşmıştı:
“Bulgar oligarşisinin cesaret toplayıp hükümet kurma kapısı açıktır. İktidara dönebilirler. Cumhurbaşkanı birleştirici rolü üstlenmediğinde, halen kulislerde gizlenenler güç toplayıp hükümet kurabilirler. 47. Mecliste derlenip toplanarak kabine kurmaları reel bir olasılıktır.” Bu görüşler son 32 yılda Bulgaristan’ı en isabetli yöneten Başbakan İvan Kostov’a aittir.
Cuma gün (27 Ağustos 2021) Cumhurbaşkanı hükümet kurma partisini, Sosyalist Parti (BSP) /36/, “Demokratik Bulgaristan” (DB) /34/ ve “Ayağa Kalk Bulgaristan. Biz Geliyoruz!” (AKBBG) /13/ partilerinden birine verecek. Bu 3 politik partinin aralarında anlaşma sağlansa bile milletvekillerinin toplam sayısı 83 olduğundan, hükümet kurabilmeleri için gerekli olan 121 milletvekili sağlayamıyor. Hak ve Özgürlük Hareketini (DPS) hükümete davet etseler yine 112’de kalıyorlar. 65 milletvekili olan “Var Böyle Bir Halk” /65/ milletvekili ve Bulgaristan’ın Avrupalı Vatandaşları GERB /63/ milletvekili ile hükümet kurmak için 3. hamleye destek ve oy vermeyeceklerini artık defalarca beyan ettiler. Aralarında görüşme kapısı açılamamış ve yuvarlak masa kurulamamıştır.
“Demokratik Bulgaristan” (DB) /34/ ve “Ayağa Kalk Bulgaristan. Biz Geliyoruz!” (AKBBG) /13/ partileri Bulgaristan Sosyalist Parti (BSP), Bulgaristan’ın Avrupalı Vatandaşları GERB ve Hak ve Özgürlükler Partisi (HÖH-DPS) partilerini iktidarda görmek istemiyorlar.
Cumhurbaşkanı Radev’in Cuma gün hükümet kurma görevini kendisine vermek isteyen partilerden, 46. Mecliste en küçük parti olan “Ayağa Kalk Bulgaristan. Biz Geliyoruz!” (AKBBG) /13/ çok ısrarcı olduğu gibi, Hak ve Özgürlükler Partisi ve Var Böyle Bir hak partisini de hükümete davet etme yolu bulacağını belirtiyor. Bu gerçek bugünkü şartlarda Bulgaristan’da Türkler, Pomaklar ve Romenler dışında iktidar kurulmasının olanak dışı olduğuna yeni kanıtlar sunuyor.
Hükümet kurma yolunda bu altıncı deneme olacak ve başarısızlıkla sonuçlandığında, bu yıl 3. Meclis seçimi yapılacak. Demek oluyor ki, yeni erken seçim hükümeti kurulacak. Yeni seçimlerin 24 Ekim ile 29 Kasım 2021 tarihleri arasında yapılacak olan birinci ve ikinci tur Cumhurbaşkanı seçimleriyle birlikte yapılması öngörülüyor.
Bu seçimlerin örgütlenmesi zor olacaktır. Çünkü Bulgaristan’da Cumhurbaşkanı seçimleri en fazla oy alan kazanır seçim sistemine, meclis seçimleri ise, partilere oy verilerek oransal (proporsionel) sisteme göre yapılacaktır. Seçim makinalarına yeni ayar verilmediğinden bültenle oy verme sistemine dönülebilir.
İki seçim aynı günde yapılırsa, politik partilerden her birinin Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı çıkaracağı dikkate alındığında, seçim gününün çok yüklü olacağı, hatta katılım oranının daha da düşeceği (12 Temmuzda % 38 idi) beklenebilir.
Bulgaristan politik bunalımı içinde, “Var Böyle Bir Halk” partisiyle ilgili gelişmelerde şu dikkati çekiyor. Bu partinin bir daha birinci parti çıkması zor olur, çünkü seçim kazanma ile hükümet kurma düğümlerini birbirine bağlayamıyor. Hükümet kurma beceriksizliği yüzüne vuruyor. 2016 yılında gerçekleşen halk oylamasında aldığı 2 509 864 oyun doğru değerlendiremediğini söyleyemeyiz. Meclis partileri tarafından engellendiler. Gözle görülen bu büyük birikim enerjisinin söndüğü gerçeği dikkati çekiyor. 2.5 milyon oy meclis sandalyelerinden % 78’i ederken, 46. mecliste birinci partinin oranı % 25’tir. Bu, muazzam bir güven kaybıdır. 2016’da Bulgaristan liberalizmin halka indiğini hatırlarsak, Slavi Trifonov’a 2021’de verilen 660 bin oy, sağ ve sol cepheye dağılmış, düzeni, nizamı, ideolojisi ve politik bilinci eksik bir kitlenin partisidir. Bu seçmen yığını fikrinde sabit olup 2016’dan beri seçilen 3 meclisin yasal olmadığını savunmaya devam ediyor.
Son dönemde Bulgaristan iç ve dış siyasetinden en fazla ilgilenen Alman (Deutschte Welle) /Almanyanın Sesi/ merkezine göre, “Var Böyle bir Halk” partisi, hükümet kurmak ve sorumluluk taşımak istemiyor. Seçim sisteminde, politik yapıda değişiklik yapılmasından ve politik partilere meclis seçiminde oy başı yılda verilen paranın 1 leva indirilmesini isteyerek, siyasi partileri çökertmekten başka bir hedef gütmüyor.
11 Temmuz seçimlerinde model değişikliği ön plana çekildi.
“Modelin kurallarını değiştirelim” dediler. Şimdiye kadar ayakta olan politik sistem dışında, genç, Batı ülkelerinde okumuş kadroları kabineye çekelim, dediler, 2 defa denediler ve olmadı. “Siyaset olasılıklar oyunudur” diyen Almanya kansleri Bismark’ı okumuş olsalar da, kuralları bilmedikleri, geniş tabana dayanma gerektiğini göremedikleri anlaşıldı.
Burada belki de Bulgar siyasetçilere, politikanın çözülmemiş sorunları çözmek olduğunu anımsatmak gerekir.
142 yıllık tarihi olan şimdiki Bulgar devleti için de 20. asır 1914’te Birinci Dünya Savaşıyla başlamış ve felaketler yüzyılı olmuştur. 20. asır bağımsız ve egemen devletler kurma yüzyılıdır ama Bulgaristan önce Almanya sonra da Sovyetler Birliği ökçesi altına düşerek, ne gerçek bağımsızlık ne de egemenlik elde edebilmiştir.
1945’te Komünist devlet ülküsüne kapılan Bulgaristan, ikinci büyük savaşı öncesinin ırkçılık politikasına devam etmiş ve azınlıkları eritip asimile ederek Bulgar milleti oluşturma serüveniyle tarih duvarına toslamıştır. Büyük şiddet, baskı, terör ve soy kırım denemesi politikaları sonucu 1990’dan sonra ülke nüfusunun yarısı vatan topraklarını terk etmiş, komünizmin maddi alt yapısını son tuğlasına kadar yıkmış ve kooperatifçilik ve devletçiliğe dayanan toplumsal düzeni bozmuştur. Yıkılanın yerine yeni altyapı kurma gücü bulamamıştır. Bu durumda vatandaşların tüm düşünceleri altyapı nesneleri arasına sıkışmış ve topluma ağır yük olmuştur.
1991 yılında sosyalist sistem çöküp dağılmış ve Bulgaristan Batı dünyasına bağlanmaya çalışırken Avrupa Birliği ve NATO’ya katılmıştır. 2016 yılına kadar komünizm ile anti-komünizm, sosyalizm, halkçı sosyalizm, demokratik sosyalizm, yeşiller, milliyetçiler vs arasında bocalarken, liberalizm Bulgaristan’da da seçeneği olmayan bir ufuk olarak açılsa da, periyodik idesel bunalımlar henüz aşılamamıştır. 21. Yüzyılın liberal siyaset, dünya görüşü ve ülkü asrı olacağına inanıyoruz, ne var ki Bulgaristan gibi küçük ülkelerin yapabileceği bir şey yok. Liberal siyaseti belirleyen Batı dünyasıdır. Bulgaristan Batı dünyasının Güney Doğu ucunda, düşünce tarzı ancak maddiyat üzerinde gelişmiş bir küçük ülkedir. Bu bakıma daha önce de olduğu gibi belirsizlikler içinde bulunmaktadır. Ülkenin öz elitini amansız eleştirememiş olması, bakan ve başbakanlarını ve belki de yakında Cumhurbaşkanını Batı Banka ya da kurumlarından birinde arayacak olması çok anlamlıdır. Ülkede 50’den fazla Üniversite ve Yüksek Okul olsa da, meclise giren 240 milletvekili arasında Meclis Daimi Komisyonlarına başkan bulmakta güçlükler çekildiği, kuralların ve istemlerin değiştirilmesi gerektiğine işarettir. Bir önceki Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev’in “46. Meclisten hükümet çıkar mı? Sorusuna cevabında “Birbirini sürekli azarlayan insanlar ortak iş yapamazlar” cevabını vermesi anlamlıdır.
Ve şöyle bir soru daha var:
Bulgaristan toplumu, kamuoyu, halk meclisi ve aydın kesimi öncelikli olarak hangi konu üzerinde uzlaşamıyor sorusuna cevap 1990’dan beri hep “adalet” üzerinde olmuştur. Adalet pazarı olsa, Bulgar devleti gidip bir tren dolusu adalet satın alır ve halka hediye ederdi. Ne var ki, Bulgar devletinin saygınlığı da sıfırlamış ki, insanlar gidip bedava aşı bile olmuyor. 14 milyon aşı satın alınmış, aşı olanların oranı % 15. Devlete güvenin sönmesi adaletin olmamasından kaynaklanır. Toplumun damarlarını tıkayan adaletsizliktir. Toplumsal elit kaynaşıp birleşmeden ne politik ne de adalet sorunun çözü bulmak mümkün olamaz! Politik sorun işte budur!
En iyi dileklerimle.
Okuyan ve paylaşan dostlara teşekkürler.