Raziye ÇAKIR

610 yılının Ramazan ayı, insanlık tarihi için büyük bir dönüm noktasıdır. Bu dönemde, Mekke’nin kuzeydoğusunda yer alan Nur Dağı’ndaki Hira Mağarası, sessiz ve sırlarla dolu bir mekân olarak dikkat çeker. Bu mağara, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v) ilk vahyi aldığı, ilahi mesajın ilk defa ona ulaştığı kutsal bir mekândır. İşte Hira Mağarası’nda gerçekleşen bu olay, Hz. Muhammed’in peygamberlik görevinin başlangıcı ve insanlığa rehber olacak Kur’an-ı Kerim’in nazil oluşunun ilk adımıdır.

Peygamberimiz, 40 yaşına geldiğinde Mekke’deki insanların ahlaki çöküntüsü, zulüm, putperestlik, fakir ve zayıf olanlara yapılan haksızlıklar karşısında derin bir üzüntü hissetmeye başlamıştı. O dönemdeki toplumun bu kötü gidişatına şahit olmak, onun kalbinde büyük bir huzursuzluk yaratıyordu. Kendi iç dünyasında aradığı huzuru ve doğruyu bulmak, Yaradan’a daha yakın olmak için sık sık Hira Mağarası’na çekilirdi. Bu mağara, onun tefekkür ve ibadet için tercih ettiği, sessizlik ve dinginlik dolu bir yerdi. Günlerce orada kalır, Allah’ın yaratılış üzerindeki hikmetlerini düşünür, ibadet ederdi.

Bir gün, yine Hira Mağarası’nda inzivaya çekilmişti. O gün, her şey değişti. O an, gökyüzü ile yer arasındaki perde kalktı ve meleklerin en büyüğü Cebrail (a.s) karşısına çıkıverdi. Peygamberimiz, o an hissettiği heyecan ve şaşkınlığı ömrü boyunca unutmadı. Cebrail (a.s) ona yaklaştı ve kucaklayarak “Oku!” dedi. Peygamberimiz ise korkuyla, “Ben okuma bilmem!” diye cevap verdi. Bu, Hz. Muhammed’in hayatındaki en büyük imtihanın ilk anlarıydı.

Cebrail (a.s) onu bir kez daha sıkıca kucaklayarak aynı kelimeyi tekrarladı: “Oku!” Peygamberimiz yeniden, “Ben okuma bilmem!” dedi. Ancak Cebrail (a.s) üçüncü kez onu sarsarak tekrar söyledi: “Oku! Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir alakadan (embriyodan) yarattı. Oku! Rabbin, sonsuz kerem sahibidir; kalemle öğreten, insana bilmediğini öğreten O’dur.” (Alak Suresi, 1-5)

Bu sözler, yeryüzünde duyulan en büyük hakikatlerden birinin ilk yankısıydı. Hz. Muhammed, Cebrail’in bu sözleriyle, Allah’ın kendisine peygamberlik görevini verdiğini anlamıştı. O an, içinde hissettiği korku ve heyecanla mağaradan çıktı, koşarak evine döndü. Eşi Hz. Hatice’nin yanına vardığında, titreyerek “Beni örtün! Beni örtün!” dedi. Hz. Hatice, onu bir örtüyle sardı ve sakinleşmesini bekledi. Peygamberimiz, yaşadığı bu olağanüstü olayı heyecanla eşine anlattı. Korku içinde, “Bana ne olacak?” diye sordu. Ancak, Hz. Hatice ona güven verdi ve şöyle dedi: “Korkma! Allah seni asla utandırmaz. Çünkü sen akrabalarını gözetir, yoksulu korur, muhtaçlara yardım edersin, misafire ikramda bulunur ve haksızlık karşısında doğruları savunursun.”

Bu ilk vahiy, İslam’ın ilk emrini ortaya koymuştu: “Oku!” Bu emir, sadece Peygamberimize değil, tüm insanlığa yapılan bir çağrıdır. İnsanın kendisini ve dünyayı doğru anlaması, yaratanı tanıması ve öğrenmesi için atılması gereken ilk adımı temsil eder. Kur’an’ın bu ilk ayetleri, bilgi ve öğrenmenin önemini vurgulayan, insana Rabbinin sonsuz ilim sahibi olduğunu hatırlatan bir mesajdı.

Hira Mağarası’ndaki bu ilk vahiy, Peygamberimizin hayatında yeni bir dönemi başlattı. Artık o, Allah’ın elçisi olarak insanlığa doğru yolu gösterecek, onları putperestlikten ve ahlaki çöküntüden kurtaracak, Allah’ın tek olduğunu, O’na inanmak ve O’na kulluk etmek gerektiğini öğretecekti. Bu büyük görev, ona ağır bir sorumluluk yükledi. Ancak o, Hira Mağarası’nda aldığı bu ilk ilahi emirle, insanlara doğruluğu, adaleti, merhameti ve ilmi aşılamaya başladı.

Peygamberimizin Hira Mağarası’nda yaşadığı bu büyük olay, aynı zamanda onun hayatındaki yalnızlık

dönemini sona erdirdi. Artık tek başına değildi; Allah’ın mesajını ileteceği bir toplum vardı. Bu vahiy, sadece o dönemde yaşayan Arap toplumuna değil, tüm insanlığa gönderilmişti. Hira Mağarası, sırlarla dolu ve sessiz bir yerken, bu olayla birlikte insanlık tarihinin en önemli mesajının merkezi haline geldi.

İlk vahyin indiği bu an, Peygamberimizin hayatındaki derin bir dönüm noktasıdır. Artık o, sıradan bir insan olmanın ötesine geçmiş, insanlığın yol göstericisi olma sorumluluğunu yüklenmişti. Hira Mağarası, bu nedenle İslam tarihinde büyük bir öneme sahiptir; zira burada başlayan vahiy süreci, insanların kalplerine ilim, hikmet ve iman tohumlarını ekmiştir.

Reklamlar