Neriman ERALP
25 Mayıs 2014’te Bulgaristan’da yapılan Avrupa Parlamento seçimleri çok büyük bir gerçeği ortaya çıkardı.
Seçmenlerden ancak % 35’inin oy kullanması, tepe takla sonuçlar doğurmaya devam ediyor. Bu sonuçlardan biri seçmenin sandık başına gitmemesi izlenen politikaların Bulgar nüfusun üçte ikisi tarafından ret edildiğinı ortaya koydu. Bulgaristan’da yaşayan her 3 kişiden ikisi eskisi gibi yaşamak istemediği gibi, sözde demokrasi koşullarında devam eden totaliter politikayı kesin olarak kabul etmediğini gösterdi.
“O yersem de vermesem de hiçbirşey değişmiyecek!” inancıyla hareket edenler bu seçimin gerçek sesini bütün Avrupaya duyuranlardır. Pazar gün yapılan seçimde GERRB partisinin 7 milletvekili çıkarıp, yeniden birinci parti olması ve Sosyalist partiyi sandık başında 7. defa yenmesi, Bulgaristan halkının eski partizanları, yaşlı komunistleri, faşizme ve kapitalizme karşı mücadeleye katıldıkları için yıllar yılı ikinci emekli maaşı alanları, sosyalist emek kahramanlarını ve komsomol aktivistlerini çöpe itmeye devam ettiğini ve onların yerine daha genç, daha çağdaş ve öğrenimli kişileri politik sahneye davet ettiğini gösteriyor.
Bu seçim BSP partisine ciddi bir sille vurdu. Yine sahte sosyalist nitelikli olan ABV harekleti ise sıfırlandı.
Bu seçimlerden çıkan en büyük sonuç, Bulgaristan’da daha bu yılın güzünde bir Parlamento seçimine gidileceği işaretidir. Bu açıdan, seçim günü Boyko Borisov’un bir demeç vererek Sansürsüz Bulgaristan Partisi Başkanı Nikolay Barekov’u kutlaması, parlamento seçimlerinden sonra seni hükümete davet ediyorum anlamındadır. Seçmen’in, bu seçimi kazanan GERB partisini de eski komünist Partisi (BKP) nin bir kanadının devamı olarak gördüğünnden dolayı, yeni bir alternatif belirdiğinde “yüz çevirebilir” korkusu Borisov’un da içini kemiren endişedir. Bu rahatsızlık, ona Güzün yapılacak meclis seçimlerinde çoğunluğu kazanamadığı takdirde şimdiden koalisyon ortağı aramaya zorluyor. Bilindiği üzere B. Borisov ile N. Barekov arasında kişisel temas yoktur.
Bu AB seçimi’nde, Bulgar seçmenin sandığı gönlünden itmesi, en önemli demokrasi enstrumanı (aracı) olan seçime inanmaması ve okula ya da muhtarlığa uğrayıp oy kullanacağı yerde gidip patates çapalamayı tercih etmesi, çok anlamlıdır. Bulgar seçmenin sandığa küskünlüğü Hak ve Özgürlşük Partisi HÖH DPS partisinin işine yaradı. Orantılı seçim sisteminde, Höh gibi garantili seçmen kitlesi olan partilerin işine yarar. Bu seçimde HÖH partisi, Mayıs 2013’te yapılan parlamento seçimlerine kıyasla 70 bin oy kaybetmiştir. Alınamayan oylar HÖH partisinin Türklük ve Müslümanlık davasına ihanet eden gerçek yüzünü gören Türk ve Pomak seçmendendir. Bu seçmen bilinçlendikçe HÖH / DPS partisi Hırıstiyan asıllı Çingene seçmen kitlesine kayıyor. Tespitlere göre, A. (Dönek) in sıkı dostu olan ve Bulgar kömür madenlerini işleten Kovaşki’nin madenci ailelerine 100 leva dağatarak oylarını DPS için satın alması, HÖH milletvekili sayısını 4’e çıkardı.
Bu seçimde, halkın kendisini hakikatten sevmediğini, Türklerin partisi olan HÖH partisine eski polis mensuplarının oylarıyla seçildiğini artık hakkikatebn hissetmeye başlayan Daniel Peevski’nin seçim gecesi AB mebusluğundan vaz geçtiğini açıklaması, ilginçtir. Bir defa bu milletvekilinin Rusya ve Bulgar oligarşisinin ajanı olduğu ortaya çıktı. İki, AB politik çevrelerinde Peevski aleyhinde çalışmalar başladı ve onun Brüksel’den Moskova ajanı olarak geri çevrilmesi ihtimalı ağırlık kazandı. İşte böyle bir durumda özellikle de Bulgaristan Türk ve Pomakları arasında “ajanlara oy yok” kampanyasınuın ateşlenmesi, D. Peevskiyi Brüksel mebusluğundan vazgeçmeye zorladı. Bu gerçekçilik açısındasn politik olarak bilinçlenen Bulgaristan Türkleri ile Müslümanlığının yeni büyük zaferidir.
Peevski’nin istifasını sunmasını şu benzetmeyle anlatabiliriz.
Gebe bir köpek yavrulamak için başka bir köpekten yuvasını ister. Yalvarır yakarır ve alır, encekler, yuvaya yerleşir, hırım kırım eder çıkmaz ve enceklerini işgal ettiği yuvada büyütür. Yuvası gaspedildiğinde dışarıda kalan köpek, bir gün artık çık git, ben yuvama dönmek istiyorum diye fazla israr ettiğinde ana köpekten aldığı cevan şudur: Gel de keseyim hesabını, benimle ve 12 arslan yavrumla başa çıkabilirse yuvanı geri al, der.
Bu iş bizim 100 sene mücadele ederek kurduğumuz Hak ve Özgürlük Partimize gizli polis “DC” ajanlarının A. (Dönek), Önal Lütfü, Lütfü Mestan vb. girip yerleşmelerine, parti içinde ajan ağı kurarak üreyerek iyice yerleşmelerine ve partimizi kendi mal ve mülkü saymalarına benzedi. Ama ilk kez olmak üzere, 2013 yazında ve güz aylarında Bulgar Sivil Kuruluşlarının “Anti-Peevski” ve “Doğan Mafya” protesto eylemlerinden sonra, 2014’ün Ocağından Mayıs 25’e kadar devam eden “Peevski Moskova Ajanı” ve “Peevski Dönek Köpeğin Enceği” hareketlerinin Brüksel’de destek bulmasının kesin sonucudur. Yüzsüzler bu defa istenmedikleri yere yani Brüksel’e gitmekten korktular ve Peevski yerini başkasını gönderiyorlar.
100’lerde ajandan sonra Peevski ajanı da HÖH yuvasından bir yere kadar da olsa çıkmaya zorlanabildi. Mücadelemiz devam ederse tüm inler öz yuvamızı terk etmek zorunda kalacaktır. HÖH partisi bugün içinde ecekleyen giz polisin ini durumundadır.
Lütfü Mestan’ın soydaş ve Türkiye düşmanlığına gelince durum şudur.
Yakın akrabalarının büyük bir kısmı T.C.’de olsa da, onların insan haklarını, demokratik toplumda en doğal hakkımız olan oy kullanma hakmızı, BSP ile danışlı oynayıp, özel bir yasa ile engelediği için tarihte lanetlenecek olan bu balon lider, HÖH / DPS partisinin soydaşların oyları olmadan da büyüklüğünü gösterdiğini vurguladı. Fakat, parayla aldığı 400 bin Çingene oyuna 100 bin soydaş oyu da katılmış olsa, Sosyalist Partisi sollayıp ikinci parti olma fırsatını kaybettiğini dile getiremedi. Onun söylerken tökezleyeceği daha pek çok gerçekler olduğundan son dönemde dilinin şişmeye başladığını öğrendik. İtiraf edemediği hakikatlerden biri de, bu seçimlerde kaç para harcadığı ve paraları nereden aldığıdır. HÖH / DPS partisinin seçim zaferi, 4 milletvekili çıkarması, Bulgar seçmenin seçim sandığını tekmelemesinden, seçime gitmemesinden doğan bir sonuçtur.
N. Parekov Sabsürsüz Bulgaristan Partisi’yle yoksul dip kesimden oy aldı. Pirin bölgesinden Makedonlar ve Plovdivli Makedonlar da Barekov’a oy verdi. Bu parti de güz aylşarında yeni seçim talep ediyor ve GERP partisine ortak hükümette yer almak hevesindedir.
Kuneva’nın liste başı olduğu Reformcu Blok partisi, son 10 yılda burcuvalaşan Bulgar orta kesiminden ve Osmanlı döneminde başlayan ve 1877/78 Rus Osmanlı Savaşıyla kesilip yarıda kalan Avrupa uyanış çağını gerçekten yaşamayı heves eden Ruse bölgesinde oy aldı. Sağ politik kanatta yer alan bu mayalanma, Bulgaristan’da gerçek demokrasi yerleştikçe vekil sayısını arttıracaktır.
Pazar gün yapılan seçimler, ülke ekonomisinin üçte birini elinde tutan Rus sermayesinin Bulgaristan koşullarında daha fazla yayılmasının istenmedini de gösterdi. Aşırı Rus yanlısı olan V. Sideov – “Ataka” hareketi ve diğer milliyetçi partiler % 6 çıtayı aşamadı ve elendi. Böylece Bulgar halkı Rusya’nın Ukrayna, Kırım ve Kara Deniz üzerinden alabildiğine güneye yayılmasına da “Hayır” demiş oldu.
Ne yazık ki, AB seçimleri Fransa ve Avusturya’da hortlayan milliyetçiliğe sert bir yumuruk olmadı. AB parlamentosu milliyetçilerle doldu.
devam edecek.