Tarih: 20 Haziran 2019
Yazan: Elif GÜNEŞ
Konu: İyimser ve kötümser yaşadıkları dünyadan aynı şekilde ayrılır, farklı olan ancak arkalarında kalandır. Gözümüzü dört açalım saldıranlar sel gibi.
Siyasette Mutlak Eşitlik Olmaz
Pazar sabahı kahvemi içer içmez, ilk işim gidip oyumu Tecrubeye, Birikime Sn. Binalı Yıldırım Beye vermek olacak. Sular duruldu. İş Allah bu defa 11 milyon seçmenin 30 bin sandığa atacakları oylardan Türk halkının gerçek iradesi dirilir. İrili ufaklı kalıplardan çıkan yalanlar, kendini beğenmiş gazetecilerin boyundan büyük ama bu defa tutmayacak. Maskeler düştükçe şok geçirenler sokaktaki rüzgârın döndüğünü gördüler. Yol kavşaklarında otobüs üstünden gelen seslere kulak veren pek kalmadı…
Herkesin görebildiği bir gerçek var. Türkiye’mizi rejim değişikliğine zorlamayı hedef alanlar “Gezi” olaylarında ve 15 Temmuz 2016 darbe denemesinde yedikleri Osmanlı tokadından sonra, yeni tarz CHP siyaseti, Millet İttifakı “bağımsız demokrat” adayı Ekrem İmamoğlu adaylığı ile sahnede oynatılıyor. Kendi deyişleriyle sosyal tortudan “azgın bir azınlık” uyandırmayı düşlediler. Test devam ediyor. İç ve dış FETO-PKK destekli CHP, İP ve HDP ortak başkaldırıları 16 milyonluk dünya incimiz İstanbul’un Büyük-şehir Belediye Başkanlığını ele geçirme yolunda devam ediyor.
Oyumuzu Birikime Binali Yıldırım Başkana verelim.
Duyumsanan ve gözle görülen şudur. AK Parti devrinden önce, devletin içine ustaca sızıp çöreklenen FETO yobazlığının ülkemizde yarattığı salgın henüz savmamış ve aşılamamıştır. Üstelik PKK ile de buluşmuş ve Batının finans oligarşisini arkasına almıştır. Kuşatılmış durumdayız.
“Arap Baharından” Türk Baharı çıkmadı umutları kırıldı.
Suriye’de PKK devlet kuramadı yine hayal kırıklığı yaşıyorlar. Türkiye devleti yeni dostlar edindi, o da yenir yutulur değil. Kendi silahını kendisi üretiyor, o da çok kötü.
15 Temmuz 2016 gecesi tutuklanan katil darbeci imamların mahkeme kararları şu günlerde yazılıyor. Ders almak istemeyen darbeci zihniyet, halkın taban altı çöplüğünde yaşam ortamı bulmuş ve havalar ısınınca parklarda uzayan yılanlar misali, seçim kızıştırıyor, sahne yıldızı heveslileri maskeli tortuyu vitrinlere dizmiş, halka sırıtıyor. CHP otobüsünün hoparlöründen gelen pembe vaatleri işittikçe coşup azan gruplar kamaralar karşısında sanki “zafer” defilesi yapıyor. İstanbul’u karış karış dolaşan otobüsten ancak itinayla kurulmuş sofralarda tıkınmak için inen İmamoğlu çetesi, son günlerde iyice küstahlaştı ve devlet tanımaz bir tavır içine düştü. 31 Mart seçim gecesi başlattığı hakaret ve küfürlü saldırılarla içini dökerek, gerçek kimliğini gizleyemez duruma geldi.
Cumhur İttifakının Büyük Şehir Belediye Başkanı adayı Sayın Binali Yıldırım’ın “İstanbul’u yönetmek demek, işinin ehli olmak demektir!” sloganı “azgın azınlığın” yeni öncüsünü yıldıran ve çıldırtan en etkili slogan oldu.
Çünkü İstanbul’da nüfus kaydı, işi gücü olmayan, muhtarlık kapısı bilmez, asalaklar dünyasını has yaşam bilen, oluşan düzensiz duruma uyanışından mutlu olan ve seçim otobüsü kovalarken eğlencenin suyunu çıkaran şu süslü sürü aslında sosyal medya figüranıdır. Onlara, kapıları çalınarak ellerine bayrak ve çiçek verilen ve pencere- balkona çıkmaları istenen masum ev bayanlarını da seyirci olarak katabiliriz.
31 Mart ile 23 Haziran 2019 tarihleri arasında sosyal medyada ve sokakta kutuplaşmanın derinleştiği dikkati çekiyor. Halka verecek hiçbir şeyleri olmayanlarda lâfazanlık hat safhada. Bir haftada “200 bin işsizi istihdam ederim,” bütün çocukları “kreşe toplarım” gibi asılsız vaatler, FETO ve PKK gibi terör örgütlerinin ansızın uyanıp alan bulan ve sokakları kaosa itmek amacıyla kışkırtıcılık yapan çarpık zihniyetli militanlarınca destekleniyor.
Oyumuzu Tecrübeye Binali Yıldırım Başkana verelim.
Bir Psiholog sıfatıyla yaptığım tespitlerde, 39 seçilmiş İlçe Belediye Başkanları ve ayrıca İst. İl İlçe meclis üyeleri tarafından huzurlu bir ortamda yönetilen ilçelerimizden yalnız bazılarında fotoğraf değişikliği tespiti yapılmıştır.
Bu haftanın gelişmeleri elleri kanlı hain komplocuların son 3 yılda niyetlerinden vazgeçmediğini bir daha gösterirken, 23 Haziran Pazar seçimlerini fırsat bilip “milletin iradesinin karşısına hiç kimse duramaz” gibi şablonlarla sanki kamuoyu maneviyatını Belediye Başkanı seçimine değil, adalet menziline yöneliyorlar. Hukukun üstünlüğünden korkan bu maskeli kesim, halk yardakçısı bir yaklaşımla, Türkiye seçmenini ulusal ve yerel problemlerin dışında tutmaya çalışıyor. Sanki İmamoğlu seçilse her şey güllük gülistanlık olacak…
Kutuplaşmayı derinleştirmeye çalışırken, kavgalı ortam kıvılcımları saçan İmamoğlu tayfası ve partili destekleyicileri, Atatürk’ün çoğulcu demokrasi, istiklal, egemenlik ve cumhuriyet ilkelerini ağzına almadan, “mutlak eşitlik” gibi soyut kavramlarla kafa karıştırıyorlar. Dikkati çeken, kafası ezilmiş sandığımız ama teslim olmayan FETO-PKK düşmanın kefenden elbise yapıp aramızda dolaşmaya devam ettiğine her gün emin oluyoruz. 31 Mart seçim sonuçlarını yansıtan 1 Nisan 2019 Yunan basın manşetlerinde ”İstanbul’u Yunan Kazandı! sözlerine artık her birimizin gerçekçi anlam vermesi ve birlik kurma zamanı gelmiştir. Bu birlikte Bulgaristan ve Balkan göçmen ve soydaşlarımız yer almalıdır. Yeni Türkiye ruhu, bekamız, Büyük Türkiye ülkümüz bunu gerekli ve zorunlu kılıyor. İstanbul Türkün canıdır, kanla alınmıştır ve asla verilmez. Dış komplonun maskesi düşmüş, göze çarpan çirkin bir makyajdır. Sosyal medyadaki kadro, sokaklarda sırı-tandan daha da vahimdir.
Oyumuzu Tecrübeye Binali Yıldırım Başkana verelim.
Programlarının yarısını kendini, yakınlarını çarşı Pazar dostlarını anlatmakla dolduran çalar-saatçi İsmail Küçükkaya, yaşlıları eğlendirme tutkusunu bırakıp FOX ekranında daha büyük yıldız olma hevesine yenik düştü ve kaşını patlattı. Durumu pansuman etmek isteyenler çaresiz.
25 yılda İstanbul’u kökten değiştiren ve halka hizmetlerin akla gelmeyenini sunan AK Parti’yi, AK Parti belediyeciliğini, yerel yönetimleri, her haneye ulaşan sosyal politikayı, çevreciliği, eğitim ve spor yatırımlarını, dürüstlük ve ahlakı görmezden gelip seyircileri çarşıda ucuz fiyatlı pembe hayaller dünyasına davet edenlerin balonu patladı.
Oyumuzu Birikime Binali Yıldırım Başkana verelim.
16 Haziran Pazar akşam, FOX ‘un halk yardakçısı propaganda ekibi Büyük Şehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu’nun boş düşlerini 25 yıl arasız süren inkişafla, AK parti yönetimindeki tüm edinim ve kazanımlarımızla eş değer gösterme çabasını görünce, göz ve kulaklarına inananlar durakladı. Herkes arkasında hiçbir şey olmayan şaşkın yüzlü gözlüklü adaya nasıl güvenelim sorusunu sormaya başladı. Eşekleri olmadığından, patates çuvallarını sırtında taşımaktan kurtulup yakında İstanbul’a gelen bu genç, aldatılmış olmasın sorusu dolaştı durdu. Bir kuşak büyük şehirde yaşamamış toy birinin “ben yaparım” havalarına girip Cumhuriyetet Halk Partisi (CHP), İyi Parti (İyi Parti ve Halkların Demokrasi Partisi (HDP) oy potansiyelini ardına alıp 16 milyon nüfuslu ve yılda 35 milyon konuğu kabul edip ağırlayan, Türkiye Cumhuriyeti ağır ve hafif sanayi, alt ve üst yapı, eğitim ve sağlık tesislerinin daha fazlasının bulunduğu, günlük ciro olarak Avrupa’nın en büyük ticaret merkezi olan, en fazla ticaret yapılan, yüzlerce sportif sahada 3 binden fazla yerel, ulusal ve uluslar arası futbol, voleybol, basketbol, tenis karşılaşması düzenlenen, yüzlerce açık ve kapalı tiyatro, sinema salonu dolup taşan, her saat durak, gar ve limanlarında 100 tren, 632 dolmuş ve otobüs durup kalkan, 74 vapur demir atıp alan, dünyanın dört bir yanına uçak kalkan ve uçak alan, otogarına 7 bin şehirlerarası ve uluslar ası otobüs girip çıkan vs dev boyutlu mega polisin 2 dönem belediye muhtarlığı yapmamış bir kişiye devredilmesi “felaket olur” görüşü tüyler ürperterek yayıldı.
Oyumuzu Tecrübeye Binali Yıldırım Başkana verelim.
31 Mart olağan yerel seçim gününde, hile yapıldığı haberi bir defa, “demokrasimize yine mi hançer oldu.” Endişe göklere çıktı. Muhalefetin tüm sosyal medyası, TV kanalları yalan üretmeye hız verse de, endişe alevleri bir türlü söndürülemedi ki, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararıyla 23 Haziran Pazar gün seçmen yeniden oy kullanmaya davet edildi. Ne pahasına olursa olsun Avrupa ve Asya’nın, Balkanlar, Ak Deniz yöresi ve Yakındoğu’nun en büyük, en düzenli, bakımlı, değişik hizmetlerde seçenek sunan, her gelene kendini aratan mavi ve yeşil deryası İstanbul’umuzu ne pahasına olursa olsun ele geçirmeye soyunanların iyi hazırlayıp kılıfına uydurduğu bir tuzakla karşı karşıya kaldığımız ortadadır. Belediyecilik kültürü sıfır olan ama iktidar isteyen bulanık bir selle karşı karşıya bulunuyoruz.
Oyumuzu Birikime Binali Yıldırım Başkana verelim.
16 Temmuz 2016’tı gecesi devletimizi devirip, hükumetimizi ele geçirip, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip ERDOĞAN ve ailesini linç edip İstanbul’u, Antalya ve İzmir’i emperyalist büyüklere satıp, ülkemizi baştan başa ABD ve NATO üssü haline getirip, hepimizi Anadolu’nun en ücra köylerine kapamak isteyenlerin gözü bu defa İstanbul’dadır. Bu hamlede maskeden başka değişen bir şey yoktur. 1453’ten beri yarattığımız ve yaşattığımız en büyük değerlerden biri olan ana kentimizi ele geçirip Türkiye Cumhuriyetini yıkıma zorlamayı ana hedef haline getirmiş bulunuyorlar. Plansız programsız iktidar istiyorlar. Tamamen sahte ve boş zihniyet ve kişiliklerin kurbanı oluyoruz. Bu hedeflerine araç olmayı kabul ederken ruhunu satmış bazı aydınlar ile “güzelliğin” sahte parlak modeli olmaya hevesli vitrin mankenleri sahnededir.
Seçim günü Birikime, Tecrübeye Sayın Binali Yıldırıma oy vererek bu renkli balonu patlat-malıyız. Posta kutularına atılarak dağıtılan resimlerle, çarşıdan pazardan TV programlarına katılan saçı boyalı, elli kınalı yengeler, hepsinin üstünden zavallılık aksa da, ancak kendi kabadayılıklarını beğenen zavallılara katılıyorlar. İlk ve son ödevleri adını dahi bilmedikleri bir şeyleri sürekli beklemektir. Onlar Batı medeniyetini Türkiye’ye getirmek istediklerini gizlemezken, yeni ortamda çalışmadan yaşamak, devletin ve toplumun ömürlük beleşçisi, kiracısı ve beslemesi olmak istediklerini saat başı anımsatıyorlar. Ateş bu defa kenardan yakıldı. Kenar mahalle ve belediye sokaklarında mayalanan ana caddelere ve merkeze doğru akıtılırken, ince yakın planların “The Marmara” Otelinde yoğrulduğu ortaya çıktı.
Dünyada basın özgürlüğü diye en fazla bağırıp çağıran ve gözyaşı döken bizim gazetecilerin aslında yüzde yüz ikiyüzlü hareket ettikleri, dış ve iç hainlere teslim oldukları ve FETO ve PKK kimliğiyle bambaşka renklerle yeniden açtıklarını 16 Haziran Pazar akşamı FOX “yuvarlak masa” moderatörü Küçükkaya kimliğinde yeniden görebildik. Gelecek dilimlenmiş ve bölünmüştü. Sanal bir dünyada mutlak adalet ülküsü masaya yatırılmış ve o “eşitlik” diyordu. Gerçek yüzünü gizlemek için her sabah hakikati arayan, sözde sürekli araştıran, doğruların peşinde olan, dürüst ve “tarafsız” davranan gazeteci İsmail Küçükkaya bu defa karşımıza bir “imam tarafsızlığı” sergiledi. İşten anlamayan ve halkın yüzüne gülen genç aday İmamoğluna soruları önceden verdiğini gizlerken sırıtıyor ve adaletsizliği ortak fotoğraf çerçevesine sıkıştırmaya çalıştı.
Oyumuzu Tecrübeye Binali Yıldırım Başkana verelim.
Oy toplamak için, fırsat ele geçirince, ilk hamlede, su fiyatını % 40 ucuzlatan İmamoğlu “iş anlar” pozisyona geçse de, bu barajların nasıl kurulduğunu, göletlerde temizliğin nasıl sağlandığını, döşenen yer altı ve yerüstü kalın ve ince boruların bakımını, suların evlerimize nasıl geldiğini sormadı, bilmek de istemedi. Biz gerçekten tüketici toplumu olmuşuz ki, geleceğimizi karartıp sıkıntılarımızı arttırmayı kurgulayanlar tam da şah damarımıza bastı. Problemlerin özünü göremeyenler çözüm bulamaz havası esiyor ve niyetleri kesin değiştiriyor. Adaletin bu seçimde de yerini bulacağına inanıyoruz.
“16 milyonluk bir şehrin tüm parasına talibi olan bu genç, düne kadar evine doğru dürüst maaş götürmemiş, vay başımıza gelene…”
Oyumuzu Tecrübeye Birikime Binali Yıldırım Başkana verelim.
Pazar sabahı okullarda buluşalım, oyumuzu verelim ve Cumhur İttifakı Başkanı Binali Yıldırım Başkanı mutlaka kazandıralım.
Dostlarınız ve akrabalarınızla paylaşınız.
Birlik olalım, muzaffer olalım! Allah yar ve yardımcımız olsun.
Paylaşın çevrenizle