Neriman KALYONCUOĞLU
Tarih: 16 Nisan 2017
Konu: Güzel haberlerden haz alıyoruz.
Bulgaristanlı soydaşların Bayrampaşa Birlik ve Kardeşlik Panelinde Osman Rüstem Bülbül’ün Bulgaristan, Türkleri Durumu eserinin dağıtılması çok etkileyici oldu. Kazanlık Türk Halk Kültür Evi tarafından basılan 127 sayfalık bu eserin kapağı biraz fazlaca pişmiş tuğla ve kiremit renginde, kırmızı şarabın tortusuna çalmış. İyice pişmiş, olgun bir renk demekle, 1939’da Kızanlığı bağlı bir halis muhlis Türk köyü olan Şekerli’de dünyaya gelen yazarın 80’ne merdiven dayamış bir olgunlukla aktüel siyasi konular üzerinde, çok keskin bir zekâ ile olgun kalem oynattığına tanık olduk. Sayfaları çevirirken leziz bir meyve yer gibi
Haz aldım, doldum taştım, ferahlandım…
Belki de en az bin sayfaya sığacak Bulgaristan Türklüğü gerçekliğini bir el kitabında toplayan, birikimli kalem son 5 yılın olaylarına Orta Avrupa anakenti Viyana’dan bakmış. O meslekten yüksek tarım mühendisidir. Ömrünü, vatanımızın inci diyarı, Kocabalkan ve Ortabalkan arası vadi ve yaylalarını bir bereket ve şifa cennetine dönüştürmeye adamıştır. Kitabın başlıkları Kazanlık gül bahçeleri kokuyor. Okur mesh oluyor. Yaylaları dolduran lavanta maviliği okurun gözlerini kamaştırıyor. Binlerce fidan aşılamış ve üzüm çotuğu dikmiş, yaptıklarından kıvanç duyan bir bilgeliğin öykülenişine kapılık gidiyoruz okurken.
O, çocukluğunda, gençliğinde ve olgunluk çağında faşizmin ve totaliter komünizmin tüm acı meyvelerinden tatmış. İçleri girmiş çıkmış, sorgulanmış, kamp – zindan karanlıkta çürümüş ama en ağır kıştan sonra baharın geleceğine olan inancını asla yetirmemiş. Baharda zümrüt yeşili akasya salkımlarıyla süslenen Şekerli köyünün, ata-vatanımızın bu kalesinden Türklük taşlarının sökülmesi, önce kanı arabaları, sonra kamyon ve TIR’larla ailelerimizin Güneye göç etmesi, yürek eriten acı olarak sızlıyor. Bulgaristan Türklerinin asimilasyon ve soykırım döneminde komünist rejimin kendisine baskı yapması onu 1989’dan sonra halen yaşadığı Avusturya’ya göç etmeye zorlanmıştır. ULUS ve MİLLİT sivil toplum örgütlerinin lideri, Kazanlık PROGRES Türk Halk Kültür Evinin kurucusudur. “BG-haber” Viyana temsilcisidir. Yazılarının her virgülünde kıstas olan Türklük, Müslümanlık, barış ve insan sevgisidir.
Eserde yer alan son derece gerçekçi analizler var. “Ana durak vatan toprağıdır”, bunlardan biridir. “Sular neden durulmuyor” başlığında Bulgar bunalımlarının özünü açmıştır. Bu kitap
her okura yol gösteren ışık, Sofya Baş Müftülü yayınları dışında, taşrada bir kültür evinin kendi imkânlarıyla çıkardığı Türkçe eserlerden biri olarak olağanüstü değerlidir. Bu bakıma 2017 baharıyla gelen ilk kırlangıçtır. Tüm derneklerimize örnek olmalıdır.
Halk dilimize çok yakın, atasözlerimiz ve değimlerimizle bezelenmiş, uygar Müslüman hak ve adalet anlayışımıza dayanan, özellikle de Hak ve Özgürlükler Partisi’nin son parçalanışından ve DOST partisi kurulmasından sonra beliren ve gelişen olayları sık eleyip, sık dokuyan bir vicdanla 80 yaşında bir bilgeliğin dim dik duruşu okura kılavuz niteliğindedir.
Eserde Bulgaristan 2016 olaylarına farklı bir bakış var.
Bu bakış açısını Tunalı şairimiz Naim Bakov’un DOST DOST şiirinde de bulduk.
Gerçek dostu arattı bana sahte dost bugün
Meğer yüzdeki tebessüm başka bir şey imiş!
Yüreğimin dosta el uzatması gün be gün
Beni benden eden uyutucu bir mey imiş!
Kafatasım alt üst oldu aldığım haberden
Aklım vicdanımla çelişti yaşamda ilk kez!
Gerilere bir göz attım bulunduğum yerden
Dostlarını sen iyi seç dedi bana bir ses!
Meğer gerçek dost ve dost süsü verenler varmış.
Dünyama hülyaların büyüsüyle sos veren!
Aradaki fark uydular arası kadarmış
Meğer yük treni imiş bizi taşıyan evren!
Üzerimde hissettim ben bugün zorlu yükü
Dost ile dost arasında bocaladım ilk kez!
Aniden kulaklarımda çınladı bir türkü
Her güvendiğin dost, dost kıymeti bilmez!
Eserde, Bulgaristan’daki maskeli dostlarla birlikte Türkiye’deki FETO darbesi de yazarın hicivli sert eleştiri ateşi altına alınmıştır. Yakın ve uzak tarihimizden derslerle güncel olaylar büyült geç altına gekişmiştir.
Bir seçme yazılar derlemesi olan bu eser, anadil, resmi dil, vatan dili, yabancı dil, din, vatan, eşit haklılık, seçme ve seçilme hakkı, halkı temsil etme gibi temel konuları da halktan yana yontan bir kalemle incelenmiştir. Anadilimizi ve kültürümüzü yaşatma davamızın kutsallığına yer veriliyor.
Bir tarım mühendisi olarak yazar, DOST partisinin kurulmasına, meyve yüklü bir ağacın dallarından birini bir gece fırtınada ansızın kopup tozlu yola atması şeklinde bakıyor. Kültürümüzde tozlu yola düşen dalın üzerindeki meyveler gelip geçen, kurt kuş hakkı sayılır ve kimse bükülüp koparmaz inancıyla, seçimler öncesi seçmenimize aldanmama daveti yapılıyor..
Bununla birlikte eserde, Bulgaristan’ın ana sorununun totaliter komünist dikta zihniyetinden kurtulmak olduğuna işaret edilirken, derin hümanist bir eğitim ve kültür reformu yapılmadan, toplum, okul kitapları Türk düşmanlığından sıyrılmadan, dinlerin kardeşliği ve hoşgörü gereği tanımadan ileri adım atılamayacağına, esaslı ışık verilmiştir. Yenilenme gereği kabul edilmeden ülkede demokrasinin kök salıp meyve vermesinin mümkün olamayacağına net biçimde işaret etmiştir. 2014’te başlayan faşistlerle oynaşının memleketimizi yeni felaket çukuruna itebileceği vurgulabnıyor.
Şekerli Köyü halkının, 1877–78 Şipka Savaşı top sesleriyle yatıp kalkışı, Stara Zagora’nın düşman ateşinde çatır çatır yanarken yaşanan korku, sıra katliamlar asla unutulmamıştır. Bu konular ayrı ayrı işlenmese de her yazının üzerinde bir yük olarak kendini hissettiriyor. Böyle ağır bir ortamda biçimlenip olgunlaşmanın izlerini toplamış eserin her satırında sanki binlerce uyarı var. Yazar, Bulgar toplumunu arınmaya davet ederken, öncelikle Türk ve Müslüman düşmanlığının Bulgar toplumunu kemiren bir hastalık olduğuna vurgu yapıyor. Biz Müslüman Türklere karşı duyguları bozuk olan vatandaşlar arasında yaşamak zorunda olmamızın zor olduğunu gençlere anımsatıyor.
Osman Bülbül, tarihi ve dünyayı birbirine girmiş bir çelişkiler düğümü olarak görüyor. Kötü bir uğurun bölünmesinden ancak yeni bir kötü tümör doğabileceğine işaret ederken, ırkçılığa, ayrımcılığa, ötekileştirmeye, Türkleri ata ocakların söküp kovan dalgaya karşı çıkıyor.
Bu eserde, biz bir Avrupa İnsan Hakları savunucusu, demokrat, yurtsever, Bulgaristan’da yaşayan Türk azınlığın ana dili ve kültürü için mücadele eden vatansever ve halkını baş tacı eden bilge bir insansever görüyoruz.
Bulgaristan’da Türk kimliği ile yaşayan tüm kardeşlerimizin Bulgaristan, Türklerin Durumu kitabını okumasını sağlık veriyoruz. Gelecek, geçmişimizin devamı olacak, onu iyi bilmemiz gerek.
Birlik ve Kardeşlik Panelimize kendisi sağlık durumu nedeniyle gelemese de kitabıyla renk kazandıran Osman Rüstem Bülbül ağabeyimize teşekkür ederken, sağlıklı nice yıllar, uzun ömür, yaratıcı çalışmalar, yeni eserlerle Türk ruhumuza haz vermesini diliyoruz. BGhaber. org de yeni yazılarını bekliyoruz. İyi ki varsın, Osman Aga!
İstanbul / Türkiye
BULTÜRK