İnsanoğlu dünyaya gelir gelmez kontrol altında yaşamaya başlar, ilk sevgiyi anneden, ilk güveni babasından alır ve annesinin sevgi kanatları altında babasının sarsılmaz güveni karşısında çocukluk yılları seller sular gibi akıp gider ve kendisini gençlik yıllarının kavak yellerinde buluveriyor.
Sonra sevgili olur, eş olur, hayatın yükü çöktü mü omuzlara bambaşka duyguların selinde buluruz kendimizi. Bir yanda iş, bir yanda yuvamız, geçim derdi, çocuklar, derken hayatın bir yarış olduğunu fark edemeyiz bile aldığımız hızın ardından ilelebet koşmaktan. Bir evimiz, bir arabamız, birde kara günler için biraz birikim derken ne görelim yolun ortasındayız. Çocukların eğitimi aydın gelecekleri, derken, onlarda aynen çocukluk yıllarımız gibi uçup gidiverirler kimisi elimizden, kimisi evimizden.
Bu hayat kargaşasında kendimiz için ne yaptık acaba diye düşündüğümüzde hayatın son köşesinde buluveririz kendimizi. Bir zamanlar koskocaman ailenin ardından gerisinde kalan yalnızlık gülümser o mutlu günlerin izlerinden. İşten güçten kurtulup bir emekli olsam da, bir oh çeksem diye düşüncelerin boşluğunda buluruz kendimizi, kocaman sandığımız aileden sohbet edecek tek kişi bulamayınca etrafımızda, görürüz ki teknolojiye bağlılığımız 3-5 yaşında torunumuzu bile koparmıştır bizlerden. Zaman mı bu kadar acımasız, yoksa bizler mi böylesine tutarsız olduk soruları bölmeye başlar uykularımızı.
Bir zamanlar eksik olan her şeyler kazanılmış olmasına rağmen hayatımızda bir şeylerin eksikliğini hissetsek de ne olduğunu bilemeyiz, beklide bilmek istemeyiz. Yıllar yılı yarış atı gibi işten eve, evde ki eksiklerimizi tamamlamaya çalışıp çabalarken kendimizden ne kadar uzaklarda kaldığımızın farkına varırız.
Hayat bir yarış mıydı acaba?
Düşünceleri sık, sık çalar olunca düşünce kapılarını, artık o son köşeye çekilmiş ve bu gün için çalışıp çabaladıklarımızın çok ötesindeyiz.
HAYAT HİKÂYEMİZ.
Kime bu sitemi yalan dünyanın
Çekilmiş kılıcı çatık kaşları
Kesmiş yollarını her bir hülyanın
Sunduğu sadece kaya taşları.
Gülüşleri bile ölümden serin
Okşuyor yüzümü ecel misali
Verdiği acılar derinden derin,
Kahreder insanı en güzel hali.
Ömür törpüsünün her anı gazap
Feleğin çarkından sepeler bizi
Bir damla sevince tonlarca azap,
Anlatıyor hayat hikâyemizi.
Firdevs BÜYÜKATEŞ
BÜYÜMEK KİRLETTİ BİZİ
Çiçek ektik diken açtı
Yollar aştık hasret oldu
Devler gibi iki başlı
Nice sahte dostlar doğdu
Dost deyince divan durduk
Sunduk şanına erdemi
Aşk hamuruyla yoğurduk
Sevmeye yine değmedi
Yaşayamadık onurla
Bencillikler ekti bizi
Yıkansak da artık nurla
Büyümek kirletti bizi
Firdevs BÜYÜKATEŞ
Reklamlar