Abdullah EFENDİ
Tarih: 02 Şubat 2021

Olgunlaşmamış Demokrasinin Atılımları

Seçeneğimiz var mı?

Bulgaristan’da 2 seçim kampanyası.

4 Nisan’da ilan edilen genele olağan meclis seçimleri hazırlıkları hızlanırken, Cumhurbaşkanı Rumen Radev,  Cumhurbaşkanı yardımcısı İlyana Yotova ile birlikte ikinci kez Cumhurbaşkanı adaylığını açıkladı. Son Başkan seçimleri 6 Kasım 2016’da yapılmıştı. “Kampanyayı başlatıyorum” anlamına gelen bu açıklama, meclis seçimlerine yoğunlaşan siyasi ortamı etkiledi ve dikkatler Radev’e çevrildi.

Radev’in seçim sahnesine çıkmasının anlamı.

Aslında Cumhurbaşkanı Radev geçen yılın 1 Eylülünden beri sokaklardaydı. Yumruğunu sıkmış, sağ eli havada, “isyana çağırıyor” dediler. Bulgaristan tarihinde seçilmiş bir başbakana “mafya ve oligarşi temsilcisi, Borisov İstifa! Başsavcı Geşev İstifa!” diyen o oldu. HÖH-DPS yani Müslüman ve T.C.’deki soydaş oylarıyla seçilse de, HÖH fahri Başkanı Ahmet Doğan’a ve Delyan Peevski’ye rest çekti ve devlet korumalarını kaldırdı.

Ne var ki, bu olayların hepsi Amerikan seçmen kitlesinin Beyaz Saray’a girdiği 6 Ocak 2021 tarihinden önce meydana geldi. Hatta bu son olay Fransız yani Dünya Devriminin patlak verdiği 17 Temmuz 1789 Ortaçağ zindanı Bastille baskınını anımsatsa da, alevleri hemen söndü.

2020 yılı Bulgaristan olayları demokrasinin halk iktidarı olmadığını, seçim sunuşlarına göre, politik güçler tarafından ödünç alınmış ve geri istenince hemen verilen bir şey de olmadığını doğruladı ve kanıtladı. Halkın idare etmediği bir düzene halk yönetimi diyemeyiz. Seçimler halkın idare etme hakkını elinden alan ve sözde onu temsil edecek olanlara veren bir araçtır. Baskınlar, ayaklanmalar, devrimler ise kendilerine idare hakkı tanınan ama işine doğru dürüst ve halkın lehinde bakmayanları devirmektir.

2020 yılı bize seçilenlerin hemen DİKTATÖR oluverdiğini yine Fransa örneğinde gösterdi. Devrimlerin beşiği olan Paris’te 250 bin “sarı gömlekli” Emanuel Macronu istifaya zorlayamadı, suçlu sandalyasına oturtamadı. Bu olay bana büyük üstat Nazım Hikmet’in şu satırlarını hatırlattı.

“Kopardım portakalı dalından ama kabuğu soyulamadı,
Oldum yıldızlarla haşır neşir ama sayısı bir tamam sayılamadı,
Çektim suyu kuyudan ama bardaklara konulamadı.
Güller dizildi tepsiye ama taştan bardak oyulamadı.”

Yine 2020’de şöyle bir şey de oldu.
Sırbistan’da 1 milyonlar protesto gösterilerine çıktığında,
Cumhurbaşkanı Vuçiç, bütün Sırbistan sokaklara dökülse ve kapıma dayansa “istifa vermem, seçimi bekleyeceksiniz!” dedi.

Bu bakıma 2021’de Bulgaristan’da meclis ve Cumhurbaşkanı seçimleri portakalı soyan, yıldızları sayan, suyu bardağa dolduran ve taştan bardak oyan rolünü görecektir.

Bulgaristan’da Cumhuriyet rejimi 1946’da başladı ve ilk Cumhurbaşkanı İşçi Partili (BKP) Vasil Kolarov’tur. Arkada kalan 75 yılda 16 Cumhurbaşkanı değiştiren Bulgaristan’da 2012’den beri Cumhurbaşkanları “bağımsızdır.” Rosen Plevnekliev (2012-2017) GERB partisi başta olmak üzere sağ kanadın oylarıyla, Rumen Radev de (2017-2021) sosyalist parti BSP ve Türklerin (HÖH-DPS) ve Türkiye’deki soydaşlarımızın oylarıyla seçildiler. Plevneliev 4 yıl boyunca Bulgaristan’ı Rusya’dan koparıp uzaklaştırmaya çalışırken, Radev de son 4 yılda parlamento içinde ve dışında Bulgaristan’ı iktidar ve halk olmak üzere ikiye ayırdı. 4 Nisanda meclis ve Kasım ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimleri bu iki temel güç arasında bir yarış, kapışma ve direniş şeklinde gelişecektir. Radevin bu yüzleşmedeki ödevi ise muhalefet güçlerini yürütmeyi elinde tutan GERB ve ortaklarına karşı derleyip toparlayıp yöneltme ve anyı birlik ve beraberlikten 7 ay sonra kendisi için de oy istemektir. Bu yönelimi Cumhurbaşkanlığında düzenlenen meclis seçimleri temas ve görüşmelerinde görebildik. Görüşmelere parlamento dışı partiler ve hareketlerle ve dış ülkelerdeki seçmenle video konferans danışmalarıyla başladı. 2020 yaz ve güz görüşmelerini örgütleyen ve yönlendiren “Zahirli Üçlü”, 2019 Ekimindeki yerel seçimlerde sivrilen halk denetçisi Maya Manolov, hukuk reformunda ve Başsavcı Geşev’in değiştirilmesi için gece nöbetleri veren “Demokratik Bulgaristan” ve kaba güç kullanan “Diriliş” derneği ilk davet edilenler arasındaydı. Hükümetin istifasında ısrar eden “Var Böyle Bir Halk Partisi” liderleriyle görüşmesi bu gerçeği doğruladı. Heyetlerin hepsi posta ve internet üzerinden seçim isteseler ve gurbetçilerin temsilcilerini meclise gönderme hakkını bir yasa önerisi olarak meclise sunmadı.

Tabii böyle bir başlangıçta aday Radev “ben kimseden bir şey beklemiyorum” sloganıyla yükseltemez. Ne de olsa, son 4 yılda Cumhurbaşkanı Radev’in başına gelenler birçok kişiye ders vericiydi. Hasımları önce Hava Kuvvetleri Komutanı iken eşine 2 görevden 2 maaş ödediğini açıklayıp pazara sürdüler. Ardından yine beşinin hakkı olmadığı halde devlet dairesi kullandığını yorumladılar. Danışmanlarının Rusya ajanı olduğunu kanıtlamak için Cumhurbaşkanlığına giren Başsavcılık görevlileriyle uzun bir tartışma yaşandı. Dokunulmazlık Cumhurbaşkanı kişiliğinin mi makamının mıdır didişmesinde haklı çıksa da, yıprandı. Bulgar savunması için “Gripen” avcı uçaklarının en uygun olacağı görüşmelerinde de haklı olsa bile, hükümet ve meclis çoğunluğu atom bombası taşıyabilen bir saldırı uçağı olan Amerikan “F-16” ları onayladı ve peşin ödedi. Dikkat çeken bir unsurdur, Cumhurbaşkanı Radev, seçim kanununda değişikler de bu arada, bütçe ve savunma harcamaları gibi konularda yasa önerilerinin hepsine “veto” hakkını kullansa da, ikinci oylamada hepsi meclisten geçti.  Ahmet Doğan ise devlet korumalarının kaldırılmasına cevap olarak, Bulgaristan Türklerini emrine verilmiş köleler gibi gördüğünü kanıtlamak için, Radev’e 2016 seçimlerinde verdiği güven ve desteği geri çekti. Bu konuda tabii Moskova’nın tutumu henüz açıklanmadı, bekliyoruz. Aynı zamanda Hükümete olan desteğin de geri çekilerek istifa kampanyasına başlaması, Bulgaristan Türklerini devletten tamamen kopardı.

Bundan 6 ay önce 140 bin gösterici Sofya “Bağımsızlık” meydanına toplanıp Bakanlar kurulunu yumurta ve domates yağmuruna tutarken “Hükümet İstifa!” ve “Başsavcı İstifa” sloganı yükseltse de istifa eden olmadı. Hükümetle ve meclisle arası açıldı, devlet kurumları çalışmaz oldu, adalet kavgası sokaklara düştü, “sakat Bulgar demokrasisini kurtarma” tartışmaları başlarken, “devlet kimdir? Cumhurbaşkanlığı mıdır yoksa yürütme midir?” yorumları çıktı. Bu tartışmalar sonucu GERB partisi seçimleri kazansa bile 4. Hükümetini kurmayacaktır, sonucu çıktı ve “Teknolojik Eksper Hükümeti” programı sanki kavgalara son nokra olacak bir yenilik gibi benimsendi.

Radev’in şimdi yayınladığı seçim bildirinden kısa alıntılar.

Yoksulluğu ve düzensizliği yenmek ve bölünmüş göçmen ailelerini toplamak için kurumsal krizi atlatmak ve ülkeyi hukuka geri getirmek için Bulgaristan ‘ ın bu ana hedefe ulaşma kararlılığı olan güçlü bir siyasi alternatife ihtiyacı var.

Bu olmazsa seçim sonrası partiler arasında her zamanki pazarlık ve yeni bir soygun ve durgunluk, iflas, yoksulluk, halk depresyonu ve hızlandırılmış göç. Yeni meclisteki muhtemel durum göz önüne alındığında, milli birlik, milli kurtuluş, uzman kabinesi veya benzeri sözcüklerin zarif bahanesiyle perde arkası bir hükümete de ulaşılabilir.

Adil seçimler demokrasinin temelidir. Seçim Kanunu ‘ nun acil reformları ve seçim sürecine güvenini garanti etme iradesi ve yüksek seçmen katılımına ihtiyaç vardır:

Geçtiğimiz on yıl, AB üyesi bir ülke ve çağdaş demokratik bir devlet kuralının ne olmaması gerektiğini gösterdi. Gelecekteki iktidarın ahlaki nitelikleri, kültürü ve yeterliliği kurumlara olan güvenin geri dönmesi, ülkeyi krizden çıkarmak ve Avrupa entegrasyonumuz için çok önemli olacaktır.

Bu nedenle seçmen güvenini kazanmış siyasi güçlere, yüksek yönetim pozisyonlarına aday adaylar açısından, Bütünlük, Profesyonellik ve Rekabet Paktı ‘ nın formülasyonu ve uygulanması konusunda uzlaşmaya sunuyoruz.

Devletliği ve hukukun üstünlüğünü güçlendirmek

Anayasal ve yasal değişiklikler uygulanması sağlanır:

  • Devlet hükümetine sivil haklar ve sivil katılım;
  • Adalet ve kamu menfaatinin hizmetinde bağımsız yargı, Hava Kuvvetlerinin yapısını ve işlevlerini optimize eden, etkili, sorumlu ve saygılı savcılık; hakimlere sadece hukuka itaat;
  • Yetkililerin etkili bölünmesi ve kurumların güçlendirilmesi;
  • Kanun çıkarma sürecinin şeffaflığı ve öngörülebilirliği ve lobici mevzuatı;
  • Geliştirilmiş mülk koruma ve dürüst iş rekabeti;

Cumhurbaşkanı ve Genel Başkan Yardımcısı olarak, devlete güvenin geri getirilmesi, olumsuz eğilimleri kırılması, yoksulluğu ve ilgisizliği yenmesi ve Avrupa ailesindeki nezih yerimizi ve geleceğimizi garantilemesi için toplumu bu kilit öncelikler etrafında bir araya getirmek için çalışmalarımıza devam edeceğiz

Bulgaristan Müslümanlarının Cumhurbaşkanı Yardımcısı çıkarma zamanı artık geldi.

Radev, Cumhurbaşkanı adaylığını ilan ederken, Başkan Yardımcısı İlyana Yotova’nın adaylığını da ilan etti. “Covid-19” a yakalandığı için evinde istirahat eden Bayan Yotova, 2016 yılından beri Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak Bulgaristan Cumhuriyeti vatandaşlığından sorumluydu. Görevine bakmadığının en inandırıcı örneği, 2016’dan beri 150 bin Kuzey Makedonya Cumhuriyeti (KMC) vatandaşına, “konuştukları dil Makedonca olsa da, bunlar Bulgarca biliyor, yani ataları Bulgar olmalı” gerekçesiyle Bulgaristan vatandaşlığı, kimliği ve pasaportu verilmesine teker teker imza atmış olmasıdır. Ardından Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’nde bu kişilere – çifte vatandaş Bulgar topluluğu olarak – azınlık hakları istenmesi de Makedon dili, kimliği ve tarihi gibi konularda ikili ilişkileri geçmişte görüşmemiş derecede derin ve karmaşık bir bunalıma itmiş olmasıdır.

Rumen Radev ile Bayan Yotova ikilisinin en büyük siyasi hatası ise, 2017 Mart seçimlerinden sonra aynı yılın Mayıs ayında GERB ile faşist kalıtı milliyetçi bozguncular güya “yurtsever cephesi” ile ortak kabine kurmalarına yol vermesi ve Bulgaristan tarihinde 1944’ten sonra faşistlerin iktidara tırmanmalarına olanak tanıması olmuştur. Bugünkü büyük bunalımın temelleri o zaman kazıldı ve 4 yıldan beri derinleştikçe derinleşti.

Biz, günümüz Bulgaristan şartlarında yalnız Radev-Yotova ikilisinin, anayasa değişikliği yapılmadan, yönetimi sökebileceğine, hukuk üstünlüğü sağlayabileceğine, rüşvet, dolandırıcılık ve dalavereciki yolunun kesilebileceğine, adalet ve eşitlik sağlanabileceğine ve sivil vatandaşların hak eşitliği, azınlık ve insan haklarına uyulması temelinde dönüşümler yapılabileceğine inanmıyoruz. 4 yılda hiçbir değişikliğin kapısını açamayan bir ikili, yeni bir fırsat ele geçirince hiçbir şey yapamaz. Örneğin 4 yılda Radev-Yotova ikilisi ülkemizdeki azınlıkların temsilcileri ve dış ülkelerdeki gurbetçilerimizle bir tek görüşme yapmamış ve hatta kendilerini dinlememiştir.

Şikâyet edince hiçbir şeyin değişmeyeceğine inandığı için Bulgaristan vatandaşları Radev-Yotova ilişilişine şikâyette bulunmaktan vazgeçmiştir. Halkımız yakınmama kararı almış ve kaderini kendi ellerine almıştır.

Halkımız Bulgar devlerine haklı olduğunu ispat etmekten vazgeçmiştir. Bulgaristan yargı sistemi çalışmayan bir devlettir ve Cumhurbaşkanı bu yönde hiçbirşey yapabilecek bir durumda değildir. Son 30 yılda iktidarın bizi ciddiye almadığını gördük. Biz evlatlarımızı el açmamaya, haklı olduklarını anlatmadan, kanıtlamadan yetiştirmeye karar aldık. Çünkü haklı olan her zaman bizdik ve biziz.

Biz Bulgar devletine güvenmediğimiz için ona bağlı olmak, tutkun ve beklentili olmak, istemiyoruz. Çünkü Bulgar devleti kendi egemenlik ve bağımsızlığının sahibi değildir ve bize egemenlik veremez. Biz olmayan şeyleri kontrol etmek, onlara bağlanmak ve acı çekmek istemiyoruz. Vatan, toprak, komşuluk acılarımız var bizim, ama her şey orada kalsın. Acısını çekmeye değmez.

Biz suçlu duygusuyla yaşayan vatandaşlar değiliz. 45 sene kurduğumuz vatanı biz yıkmadık, suç bizim değildir. Böyle bir duyguyla yaşarsak stres geçirir, hasta olur, kendimize zarar veririz. Biz hiçbir konuda yanlış yapmadık ve tövbe etmemize gerek yok. Bizim olan her zaman bizim olacaktır. Bize soy kırım ve sürgün, gurbet ve göç yaşatanlardır suçlu olanlar ve kötülük ettiklerini kabul etmelidirler. Bizim suçlu olduğumuzu iddia edenler, bizi köle etmeye çalışanlardır.

Bulgar devletini eleştirmekten olumlu bir şey doğacağına, bir şeyin değişeceğine inanmak, zaman kaybetmektir. Hayatlarında devlet kurma ve yönetme deneyimi olmayan Bulgarlar devleti azınlıkları ezmek, sömürmek ve kendilerini ikinci sınıf vatandaş hissettirmek için kullanıyorlar. Eğitim, öğretim, sosyal yaşam, sağlık ve tüm diğer yaşam alanları bu gibi örneklerle doludur. Onlar bizi kıskanıyorlar.

Hayatta her şeyin sürekli değiştiğine inanıyoruz. Zorla bir şey yapmaya gerek yok. Şartlar olgunlaşınca her şey kendiliğinden değişecektir. Şimdi Bulgaristan’da bataklıktan çoıkması için 39 milyar vereceklermiş. Bu para Avrupa Birliği tarafından verildiğinde bize de bir pay düşecektir elbet, çünkü bütün bataklığın kurutulması ve bahçe haline getirilmesi isteniyor. Biz de de temizlenip kurulanacağız ve aynı bahçede açan bir çiçek olacağız hatan bunu bizden isteyecektir. Bulgarlar güneş olmadıkları için, her yere ışık verecekleri, gündüz aydınlık, gece karanlık olma durumları yok. Her şey bu kadar basit. Değişiklikler kendileri bizi değiştirecektir. Bunalım, işlerin istediğimiz gibi olmayışından başka bir şey değildir. Bizden istenen dünyayı izlemek ve değişikliklere uymaktır.

Uymamız gereken başka bir özellik de, olumsuz düşünmemektir. Olumsuz düşünürsek, hayatımızdaki olumsuzluklar artacaktır. Kötü olanı değil, güzeli düşünelim de, her şey gönlümüzce olsun. Dünyaya başka gözle bakalım, iyi olanı işitelim, farklılıklarla dostlaşalım, kafamızdaki bagajı değiştirelim ve yeni bir dünya hayal edelim. Dünyayı ancak böyle değiştirebiliriz.

Bizim çekimizin kaynağı nedir biliyor musunuz? Kurduğumuz hayallerin balon gibi patlaması, inandığımız teorilerin toslaması, bağlandığımız takıntıların kopması, bizi üzüyor. Görüşlerimizi değiştirelim.

Geçmişte yaşamaktan kopmalıyız. Geçmiş, olan olmuş ve o artık olmayandır. Geçmişle yaşayarak ilerleyemeyiz. Hayat bugün yaşanandır. Yaşanacak olandır. Gelecektir.

Bu yazımı dünya değişiyor Bulgar gerçekliği değişmiyor cümlesiyle bitirmek istiyorum.

Radev ve Yotova’nın yeniden Başkan ve Başkan Yardımcısı seçilmek istemeleri bana bu yazıyı yazdırdı. 4 yıl bir iş yapmayan insanların yola devam etmeye hazırlanması kaç kişinin yolunu kesiyor biliyor musunuz?

BULTÜRK’ün bu seçimlerde Cumhurbaşkanı Yardımcısı yükseltme zamanı yeniden  gelmiştir.

Okuyanlara teşekkürler.

Paylaşınız.

Reklamlar