Dr.Halide ÜMİTFER
Mahmuzlu köyünden (Todor İkonomovo) Mehmet Sali Lom, Mehmet Saraç ve Hasan Arnavut 17 Mayıs 2014 günü işimde gücündeydi. Pazar gün köylerinde düzenlenecek düğün merasimi hazırlıklarına kenarından ucundan yardım da ediyorlardı. Sözde silah çalınmış bahanesiyle totaliter baskı ve terör rejimi mislerinin düğün gününde köyü kuşatıp basacakları ve halka ateç açacakları kimsenin aklının ucundan bile geçmedi. Milis güçlerinin kadınlı, çocuklu, neneli dedeli düğün töreninde kalabalığa açtığı ateşte 27 kişi kurşunlandı, yaralandı ve Hak ve Özgürlük davamızın 1989 Mayıs kahramanlarından Mehmet Sali Lom, Mehmet Saraç veHasan Arnavut can feda etti. Yaralılar Şumen, Novi Pazar hastanelerine nakledildi. Birçokları sakat kaldı.
Bu vahşi saldırıdan sonra, zaten 1985’ten sonra iki kişinin bir araya gelmesine, Türkçe iki laf etmesine tahammülü olmayan Bulgar misisleri, artık Türklerin üremesini önleyip durdurmak için bütün yolları kesmeyi karar almıştı ki, düğün törenini bastı ve yaylım ateşiyle dağıtmaya çalıştı.
Bu olaylara tepkiler de çok büyük oldu. Bir yandan açlık grevleri 11. gününde devam ediyor, diğer yandan gizli ve üniformalı polis Öncü Türk avına çıkmış en mert, en cesur en aydın ve gözü kara gençlerimizi yakalayıp uçakla trenle ülkeden kovuyor, “Kapı Kule”de kuyruk oluşmuştu.
Önemle anımsatmak isterim ki, Mahmuzlar köyünde düşen üç kahramanımızdan sonra direniş bayrağı daha da yükseklere kalktı, halk Ayaklanması taştı ve toplam 2 ay gibi bir sürede 40 kurban verdik.
Ne yazıktır ki, bu olayların üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen ve 21 Mayıs 2014’te Mahmuzlar karşı katliamının çeyrek asır yıldönümü kutlanacak olmasına rağmen, katıllerden hiç biri yakalanmadı, sorgulanmadı, yargılanmadı ve hapse atılmadı.
En kötü olan ise şudur. Daha 1990’da demokrasi güneşinin şafakta görünmesiyle birlikte Bulgaristan Türkleri, Pomakları ve Çimgene kökenli kardeşlerimizin başına geççirilen HAK VE ÖZGÜRLÜKLER ÇUVALI o gün bu gün dünyamızı karartı.
Hiç kimse, şehyitlerimizin kanının yerde kalacağını düşünmemişti.
Hiçkimse 24 yıl sonra, o ağır şartlarda ayaklanan halkımızı aldatanların, ona tuzak kurarak başa geçecek olan bir grup hainin, Mahmuzlar köy meydanında 17 kişiyi kurşunla yere serenlerin oğullarıyla Sofya “Kartal Köprü” meydanında öpüşeceğini ve kucaklaşacağını düşünmemiştir.
Beklemediğiklerimiz hep başımıza geldi.
Şimdi, ulusal ayaklanmamızın 25. yıoldönümünde bizden istenen nedir, biliyor musunuz? 1985-1989 döneminde “Belene” kampından sonra Kuzey Batı Bulgaristan köylerine sürgün edilen önzü Türk militan kadroya zulüm edilmesinden sorumlu olan ve bu işleri İç İşleri Bakanklığı Vratsa İl Müdürlüğünden yöneten General Peevski’nini torunu olan Dançoyu 80 bin leva maaşla Avrupa Birliği Parlamentosuna milletvekili seçip göndermemizdir.
Demokratikleşme, adaletin yerini bulması, hak ve özgürlüklerimizi elde etmemiz açısından, işler o kadar geriledi, tersyüz oldu, ihanet sınırını bile fersah fersah aştı ki, bizim “liderlerimiz” olduğunu sanan ya da başka bir ifadeyle, Bulgar gizli polisinin bizim başımıza ektiği “lider” bozuntularından A. (Dönek) ile yeni kanatlanan Lütfü Mestan, eski gizli ve uniformalı polisin torunlarını milletvekili seçmemizi istiyorlar. Biz piyon olsak bu kadar küçük düşmezdik. Biz köle olsak bu kadar ezilmezdik, kendimizi ezdirmezdik. 1989 Mayısı bunun en büyük ve şanlı ispatıdır.
Bir de üstüne, kendilerini yeni Liberal göstermeye çalışıyorlar. AB parlamentosunda yeni liberal grup var ya, onlara karışacaklarmış. Doğrusunu isterseniz, ne anayasası, ne yasası, ne bankaları çökertenleri hapse atacak bir yargı organı ve kuralı olan bu Brüksel kurumu veya Strazburg müessesesinde en önemli iş “Lobizmdir”. Bu lobicilik işi aslında herkesim her işe burnunu sokması anlamına gelir. Şimdi biz babalarımıza, amcaklarımıza, dedelerimize kan kusturan totaliter milis generali Peevski’nin torunu oligarşi ayısı Dançoyu, sözde bizim adımıza, ama Bulgar palazlı zenginleri ve Rusya parababası oligarşisi adına Avrupa Birli Parlamntoru Genel Kuruluna göndereceğiz ve soygun, rüşfet ve dolandırıcılık işlerinde eski kıtayı karıştırmasına ve kendi oylarımızla rezil olmamıza seyirci olacağız. Zaten bu defa biz bunu yaparsak, suçu başkasında aramaktan vaz geçelim.
Mayıs 1989 kahramanları Mehmet Sali Lom, Mehmet Saraç veHasan Arnavut 2014 gerçekliğini bir görse mezardan çıkar ve ensemize yapıştırır vallahi. Oysa. 19 Ocak 2013 örneği, genç kahraman Oktay Yeni mehmedov’un A. (Dönek) ve oligarşi hademeliği yapan tayfasına, zamanınız doldu, saatiniz geldi dediğine şahit olduk. Bulgar Bulgarken Oktay’ı haklı buldu ve aklayarak serbest bıraktı. Çünkü gerçekler ortada, 1984’ten sonra ne kadar Türk öncü aydın ve kahraman toplama kapmlarına ve hapishanelere doldurulduysa, şimdi de sözüm ona dolandırıcıktan, sözüm ona rüşfetten vs. Türk muhtar ve Belediye başkanların içeri düşmesi bekleniyor.
Bu olunca gizli polis be hademesi A. (Dönek) ne diyecek: Biz onlara imkan verdik ama onlar işi yapamadı, yamuk çıktılar. Evet, tam böyle deyecek. Artık sözü geçmiyor, oyalama bitti, çeza evlerinin kapıları aralanıyor.
Bunu kendileri çok iyi biliyor. Görüyorsunuz gözleri kırpmadan Ak Kadınlar (Dulovo) Belediye Başkanı Doktor Nihat Tabakov Varna koğuşuna tıkıldı. Başkaları sırada. Soruyorum: Nasıl oldu da D-r Nihat Tabakov 17 milyon levayı harcadı? Yok böyle bir şey, Belediye Başkanlarına, muhtarlara verilen paraların yarısı geri isteniyor, geri verince iş görülmüyor, işler batakta kaldığında Bulgar ve AB komisyonları ayağa kalkıyor, ha sorgu, ha savcılık, ha ön yargı derken işler sarpa sarıyor. Adaletsizlik diz boyu.
Bu işte A. (Dönek) in rolü şudur. Dara düşen hırsızı, dolandırıcıyı, kaçakçıyı, ipi pazara çıkanı, savcılık tarafından sıkıştırılanı senin benim oyumla milletvekili yapıyor. Ona birlikte yaptıkları dalaverayı ele vermiyeceğine, savcılıkta açıklamayacağına yemin ettiriyor. Bunun için mükafat olan milletvekili dokunulmazlığı ile ödüllendiriyor ve hırsızın, dolandırıcının içeri girmesini 4 yıl bekletiyor, yani erteliyor.
Örneğin, şimdiki HÖH-DPS milletvekili Şterü Şterev. Onun kasasındaki fon paralarından bir gecede sözde 10 milyon leva alındı. Bu paranın (A. Dönek). adamları tarafından alındığını Şterev kendisi de çok iyi biliyor. Çünkü kasanın anahtarını hırsızlara veren kendisidir. A. (Dönek) paranın üzerine oturunca, “iyilik meleği oluyor” (ah vah istemediğin kadar) Şterev henüz şikayet falan ettirmeden, adamcağızın iştahı kesilmesin diye 4 yıl millet meclisi köftecisine bağladılar. Ama 4 yıl geçecek, belki de şu (25 Mayıs 2014) AB seçimlerinden sonra B. Borisov Genesel Seçim deyecek ve Şterev anında sokakta kalacak ve “Razvigor” adıyla bilinen Sofya merkez sorgulama merkezine düşüp bayılana ve kendi anlattığı yalanlara kendisi inanamaz duruma gelene kadar gidip gelmeye başlayacak ve sonra da kafası karışmış deyip, koğuşu boylayacak. Kısmetse D-r N. Tabakov’a arkadaş olur. Onun durumunda olan onlar, yirmiler, yüzler var ki, sıra bir türlü A. (Dönek) dolandırıcısına gelmıyor. Fakat gelmeyen hesap günü yoktur.
Soruyoruz:
A. (Dönek) ile henüz tüylenmemiş politikacı L. Mestan şu oligarşi hafiyersi ve general torunu Peevskliyi neden AB Parlamentosuna göndermek istiyorlar?
1) Bulgar savcılığından ve hapisten kaçırmak için.
2) Peevski ağızını açarsa bizi de ele verir ve işler karışır korkusundan.
3) Hr. Biserov da savcılıkta ve daha onlarca sabıkalı HÖH – DPS adamı sorguda, gerçekler ortaya çıkarsa biz de içeri gireriz diye korkuyorlar.
Ne desek yalan.
Bir defa, ölülerle ölünmüyor. Davamız dipdiri ayaktadır, Şehitlerimiz şanımız ve şöhretimizdir. Tüm satılmış hainlere rağmen mücadele devam ediyor ve edecektir. Mayıs 1989 ‘da ayaklanan halkımız gerçekleri görüyor. Dönek ve hainlerin yeri eskiden hapisti şimdi de boş koğuşlar onları bekliyor.