Rafet ULUTURK

Evet! Hayat böyle başlamıştı. Böyle de devam ediyor. Hergün yeniden doğuyor ve zamanını dolduran bu dünyadan göçüp gidiyor.

Toplumsal hayatta bu böyle midir?

İnsan her şeyi kendi kontrolünde sandığı sosyal yaşamda olayları nasıl yönlendirebiliyor. Her şey insanoğlunun ya da insanların iradesine tabii midir!

Bu sorunların cevabında 25 Mayıs 2014 günü Bulgaristan’da yapılacak Avrupa Birliği (AB) Parlamentosu seçimlerinde hepimizi ilgilendiren bir soruna cevap arayacağız.

Nedir bu sorun?

Biz hem oy verip hem şu oligarşi ayısı HÖH listesinde ikinci sırada aday gösterilen Daniel Peevskiyi seçmeye bilir miyiz.

Bunun formülü var.

HÖH liste numarası 29, Peevskinin ise 2’dir.

Siz oyunuzu kullanırken seçiminizi yapmak için etrafı sarılmış olan köşeye girip elinizdeki kalemle işaretlemek suretiyle seçiminizi yaparken, HÖH partisine oy vermek istiyorsanız önce 29’u “X” ya da “V” şeklinde çiziniz ama listenin sağ tarafındaki sıralamadan isim seçerken 2 numarayı asla çizmeyiniz, onun yerine “X” veya “V” işareti başka bir adayın kutusunu işaretleyiniz.

O zaman bu seçim kanunundaki  ö n c e l i k     hakkınızı kullanmış olursunuz.

Yani siz oyunuzu yine HÖH partisine vereceksiniz. Fakat Brüksele oligarşi ayısının yerine bir TÜRK GENÇ gidecek. Gençlerimizden birini milletvekili olarak bizim kendiişlerimizi görsün, dertlerimize çare arasın diye görevlendireceksiniz. Oyunuz boşa gitmeyecek. En önemli demokratik hakkımızı yani seçme hakkımızı kendimiz, halkımız, problemlerimizin çözümü için kullanmış olacaksınız. Münasip gördüğünüz, istediğiniz, istidatlı bir Bulgaristanlı Türk gencini onurlandırmış olacaksınız.

AB parlamentosunda milletvekili olmak büyük bir şereftir.

Bilinçli olarak, aklınızı ve iradenizi kullanarak AB parlamentosuna bir Bulgaristanlı Türk genci Brüksele göndermek sizin için hem doğru bir seçim, hem de büyük bir şeref olacaktır.

Bu arada sevaba da gireceksiniz, çünkü HÖH partimizin başını çok büyük bir beladan kurtaracaksınız. Görüldüğü üzere şu oligarşi ayısı (Rusya gücüyle) iyice sızdı partimizin yönetimine, birçok ip artık onun elinde ve işler tehlikeli olmaya başladı.

Rus ve Bulgar oligarşisinin planlarında Peevski gibi satılmışlar, ajanları aracılığıyla HÖH partisini tepeden ele geçirip, tamamen kendi kontrollerine alma hesapları var. Bu gidişatı kendi irademizde durdurmak, OLMAYACAK! deyip oldurmak ve tehlikeyi önlemek, partiyi büyük bir beladan kurtarmak gerekiyor. Demokrasi seçmene bu imkânı veriyor. Peevskinin numarasını hiç kimse çizmezse BÜYÜK ZAFER bu defa sizin olacak.

Bu işte artık çok önemli bir tecrübe var.

A. Doğan bu oligarşi ayısını geçen sene “DANS” milli güvenlik ajansına Başkan olarak kakalamak istedi. Önce Sofya’da ve ardından bütün büyük şehirlerimizde sivil toplum örgütleri ayaklandı. Gençler, memurlar, emekliler sokaklara döküldü ve bu kötülüğü önlediler. Bu kazanım 2013’ün Temmuz ayında elde edildi. Şimdi şu bir işe yaramayan oligarşi ayısı, bizi Avrupa Birliğinde temsil edecekmiş, ÖTE DURSUN, İSTEMEZ! Brüksel’e uçma yolunu kesme imkanı elimizdedir ve kullanmalıyız. Ol! deyecek olan büyük güç hepimiziz. Ortak iradenizde, cesaretimizde, birlikte olma kararlılığımızda gizli bir büyük kudrettir. 25 Mayıs günü göstereceğimiz kararlılığa bağlıdır. Hepiniz aynı günde oyunuzda ONU DEĞİL ŞUNU SEÇİYORUM dediniz mi olay bitmiştir. Peevski parmağı ağızında kalacaktır.

Siz hapislerde yatarken, sürgünlerde çürütülürken, Vatan toprağınızdan kovulurken, onun dedesi başınızdaki General’di. Zulüm edenlere emir verendi. Nasıl olur da şimde A. Doğan ile L. Mestan onu seçmenizi isteyebilir? Akıl fikir erecek gibi değil. Besbelli ki, çok büyük bir baskı altında bulunuyorlar. Bu olsa olsa Bulgar ve Rus oligarşisinin baskısıdır.

Siz Hak ve Özgürlükler Hareketini totaliter generallerin torunlarını milletvekili yapmak, AB Parlamentosuna göndermek, 40 bin Euro maaşla yaşatmak için kurmadınız. Ne yazık ki, bu işi yaparken, ön saflarda bulunanlar sahte kahraman çıktı, artık sizi tamamen unuttular, yol boyunda kaldınız, çözümsüz dert yükü altında çağresizsiniz. Daha da kötü olmasını istemiyorsanız, yeni seçim yapmak zorundasınız. Şimdi dertlerden kurtulmak seçimden geçiyor, silahınız oyunuz, kazanmanız bir tek tanıdığınız, sevdiğiniz ve güvendiğiniz adayı seçmenize bağlıdır. Siz HÖH partisini kurarken korkuları yenmiştiniz. Hepimizi kıskıvrak bağlayan totalitarizm zincirlerini koparan ve parçalayan sizdiniz. Şimdi, sizi 25 yıl sonra, aynı kapana düşürmek, yine kıskıvrak bağlamak isteyenlere gerekli dersi vermek zorundasınız.

Karar alma ve niyetimizi yeniden belirleme davasında büyük tecrübe sahibiyiz. 25 Mayıs günü Bulgaristan Türklerinin zengin deneyimi konuşacaktır. Aklımız konuşacaktır:

Akıllı yürümemiz, aklımızı rehber yapmakla olacaktır.

Aklın şimdiki rehberliğinde özgür ve hür olması şarttır. Yani kararınızı hiç kimsenin etkisi altında kalmadan vereceksiniz. Bir cevher olan aklımızın esir edilmesi, onun, şu zor dönemde, hepimize son derece gerekli olan ışığını kırmak demektir. Aklımızın verdiği işik kırıldı mı, yine karanlığa mahküm olacağız.

Aklımızı kullanmalı ve akıl ışığında yol alıp yüceltmeliyiz.

Biz bu kararlılığı defalarca gösterdik.

1913’te Pomak kardeşlerimize yapılan şiddetli saldırıları, aklımızı kullanarak önledik ve haklarımızı, isimlerimizi, din haklarımızı ve hürriyetlerimizi geri alabildik.

Sonra işler yine karışınca Batı Traya Cumhuriyetinde birleştik.

Olmadı, 1919’dan sonra haklarımızı ve özgürlüklerimizi elde etmek için Aleksandır Stanboliyski’nini Bulgar Çiftçi Partisine oy verdik.

1925’te oyumuzu demokratlara verdik.

1947’de özgün kültürel haklarımızı, ana dilimizde okul ve yaşam tarzı vaad eden Bulgar İşçi Partisine oy verdik.,

1984’te büyük saldırıya uğradık, Türk olarak ayakta kalmak, kimliğimizi yaşatmak, isimlerimizi ve tüm haklarımızı geri almak için 6 yıl yüreğimizin yerinde taş taşıdık, acı gözyaşlarımızı dökmedik, sevinç, acı ve öfkeyi unutur gibi yaptık ama Mayıs 1989’da ayaklandık ve hiç bir zaman ve hiç bir yerde boyun eğmediğimizi bütün dünyaya gösterdik. Ayaklanmıştık!

Ve o zaman şöyle oldu:

Yürüdüler yaşamak güzelken zulmün üstüne

Yaşlısından, gencinden, ölüsünden, dirisinden…

Gelecek nesillere her birisinden

UNUTULMAYACAK BİR DESTAN KALDI.

VE ŞİMDİ, OL! DEME ZAMANI YİNE GELDİ.

Reklamlar