İbrahim SOYTÜRK

Tarih: 15 Şubat 2017

Bulgaristan Türklerinin kaderi kendi ellerindedir ve her şey değişecek

Almanya tarihinin en yüz karası sayfalarında 1933’te Nazi faşistlerinin Yahudi dükkân vitrinlerini kırması, evlerin ateşe verilmesi ve yargısız infaz barbarlığı kanlıdır.

Suriyeli savaş kaçakları Bulgaristan / Harmanlı sığınmacı kampında kışkırtılınca ayaklanmıştı. Kışkırtan bizdeki faşistlerdi. Para-militerlerdi. Sağ milliyetçi, ırkçı Makedon İç Devrim Örgütü – VMRO haydutlarıydı. Bu örgüt 100 yıldan beri ülkemizde kan akıtıyor. Bu defa Sofya peyki Elin Pelin kasabası sakinlerini Halepli Arap sığınmacılara karşı öfkeli ve kin söylevli protestoya kaldırdı.

Burada Cami Yok!”

Bu topraklara Türk Ayak Basamamış, Suriyeliler asla basamaz!” şiarlarıyla toplanan VMRO – düşman alayını Elin Pelin Beledi Başkanı yönetti. Bir ksenefob (yabancı olan her şeye karşı düşman) olan belediye Başkanı Bulgar devletinin vatandaşlık verdiği 30 Suriyeliyi Elin Pelin’e kayıt ve kabul etmedi.

Bulgaristan Cumhuriyeti Sığınmacı Devlet Ajansı tarafından durumları ve belgeleri değerlendirilmiş, kendilerine Bulgaristan’da yaşama statüsü tanınmış Halepli 30 savaş kaçağının bu yerleşim yerinde ikametine şiddetle karşı çıkılması, sığınmacıların linç edilip,  barındıkları konutların ve açtıkları dükkânların ateşe verileceği endişesi olayı göklere çıkardı. “Ataka”, VMRO ve sözde “Yurtsever Cephe” yavancı düşmanlığı korosu kurdu. Öfkeli gerginlik tütmeye devam ediyor.

Konuyu yorumlayan insan hakları savunucuları ve hukukçular Belediye Başkanı’nın Bulgaristan Ceza Kanunu’nun 162. maddesine göre, öfkeli düşmanlık kışkırtmaktan ve vatandaşlık hakkı kazanmış sığınmacıları kaydetmemekten 1 yıldan 4 yıla kadar cezalandırılmasını, Savcılığın hemen dava açmasında görüş birliğine vardı.

Harmanlı sığınmacı ayaklanmasını kışkırtan VMRO partisi beslemesi para-militer güçler şu an Elin Pelinde gövde gösterisi yapıyor. Öfke ve zulüm, ölüm kışkırtıyorlar. İç kargaşalık kışkırtıyor ve seçimin normal şartlarda yapılmasını engellemek istiyorlar. Basını, silah taşıyan bu güçlerin son dönem yoğunlaşmış bir şekilde ve keyfi olarak Bulgaristan Türkiye dikenli tel örgüsü boyunda gizli nöbet tuttuğunu fotoğraflarla veriyor. Yakın Doğu’dan gelip sınırı geçen savaş kaçaklarını yakalayıp paralarını ve değerli eşyalarını aldıklarına, sınır köylerinde gerginlik körüklediklerine işaret ediyor. Bu zorba gelişmelerin 26 Mart 2017’de yapılacak erken genel seçimler arifesinde huzur bozucu olduğunu vurguluyor.

Birkaç yıldan beri uygulanan ve giderek tırmandırılırken can alan zorbalık, AB üyesi olup sığınmacılara kanat açmak için Brüksel’den ödenek alan Bulgaristan’da ciddi tartışmalar yaratıyor. Yakın Doğu savaşında evi barkı yıkılmış, çaresiz duruma düşmüş birey ve ailelere el uzatma, önce sığınmacı statüsü, ardından da ikamet etme hakkı tanıma, çocuklarını okullara kaydetme süreci artık aşılamayan güçlüklerle karşılaşıyor. Yerli ırkçılar ve çoğalan yabancı düşmanları, yeni gelen sığınmacılara ve artık yerleşmiş yabancılara arasız saldıran sokak sersellileriyle güç birliği yapıyor. Bu azmışlığa yerel organlar seyirci kalıyor. Şimdiye kadar devlet eliyle gerekli ciddi önlem alıp uygulanmıyor. Belediyeler merkez idarenin kararlarını uygulamıyor, kamu organları öfkeli ve saldırgan yabancı düşmanlarından taraf mevzileniyor.

Alanı genişleyen bu mücadeleye karşı Arap mültecilerle dayanışma bayrağı yükseldi.  Bulgaristan Müslüman Türkleri, DOST partisi, HŞDP partisi, sığınmacı dernekleri, insan hakları kuruluşları, yasaların uygulanmasını savunan demokratik avukatlarla, DEOS gibi siyasi partilerle birlikte kararlı atılımlarda bulunuyor. Sığınmacılar konusunda bir ulusal forum düzenlenmesi gündem oluşturuyor.

44.Bulgar meclisine girmek için her zamankinden daha yoğun ilkesel bir etkinlikle hareketlenen Sorumluluk, Tolerans ve Hürriyet için Demokratlar DOST partisi sığınmacılara karşı kışkırtılan yavancı ve Müslüman düşmanlığını kesinlikle kınayarak, uzlaşma, huzur, güvenlik ve barış sloganı atıyor.

Bulgar Ulusal Televizyonu (BNT) I. Kanalında konuşan Parti Başkan Yardımcısı Maryana Georgieva, bizde milliyetçi ve ırkçılıkla renklenen ulusal kimlik altındaki bunalımı gün ışığına çıkarmaya çalıştı. Gergin ortamda zor nefes alan birlik ve bölünmezlikten yana olduğumuz Bulgaristan’da, DOST Başkan Yardımcısının vurguladığına göre, iç siyasette adına “soya dönüş” denen Bulgarlaştırma zulmü esnasında suç ve cinayet işleyenler, kanunları çiğneyenler cezalandırılmış olsaydı, şimdi bu öfke kabarmayacaktı. Geç olsa bile totaliter komünist düzenin bütün kalıt ve atıkları tamamen temizlenmeli, Bulgaristan’ın gerçekten demokratikleşmesi yolu artık açılmalı, deyen Georgieva, DOST partisi Genel Başkanı Lütfi Mestan’ın Bulgaristan’ın Avrupa-Atlantik ve Avrupa-Asya konsepti arasındaki dramatik çarpışmadan dolayı Hak ve Özgürlük Partisinden ihraç edildiğini açıkladı.

Bizde demokratikleşme u süreci çırasını 1989 Mayıs Ayaklanmasında ilk yakan Müslüman Türkleri olduğunu vurgularken ise, Todor Jivkov terör rejiminin yıkılmasında ulusal demokratik güçleriyle omuz omuza ve ön safta olan Türklerin sonuç belirleyici katkıda bulunduğunu ama haklarını alamadığını söyledi.

Bugünkü siyaset sahnesinde de çok önemli yaratıcı kesimi Türklerin oluşturduğunu, onları temsil eden DOST partisinin de dış siyasette kayıtsız koşulsuz Avrupa ve Atlantik – NATO-AB yanında olduğunu ve olacağını paylaştı.

Bulgaristan’daki gergin duruma özellikle değinen M. Georgieva, Türklerin dil, din ve özgün kültür haklarının tanınmasını isterken, vatandaşları modern yurtseverlikten yana olmaya çardı. Kamunun aşırı milliyetçilikle yabancı düşmanlığına “Dur!” denmesinde ısrar etti.

Görüldüğü üzere, bugünkü koşullarda,  daha ilk adımlarını atarken güçsüz olduğu belli olan geçici hükümet ortamında, hem Anayasa hem de yasalarımızın uygulanmadığı Harmanlı ve Elin Pelin kargaşa örneklerinde gün gibi ortadadır. Irkçı partiler yabancı düşmanlığıyla oy toplamaya çalışıyor. Seçmen kitlesi yanlış bilgilendirilip kışkırtılıyor. Seçim önlemi olarak ilk elde 33 valinin değiştirilmesine rağmen, yürütmenin gücü yerel idarelerde hissedilmiyor. Merkez idarenin aldığı kararlar başta sığınmacıların yerleştirilmesinde olmak üzere birçok konuda belediye başkanlarının tutumu ve hareketleriyle bağdaşmıyor.

Dün Türk düşmanlığı yaparak geçinenler bugün yapancı düşmanlığı bayrağı kaldırdılar. Sıradan insanların dünya görüşünü değiştirip yerli Müslüman etniğe karşı, İslam ülkelerinden gelen sığınmacılara karşı öfke, kin ve nefret tohumları saçılıyor.

Kışkırtılan öfke ve düşmanlık AB içinde insan kardeşliğine, eşit haklı vatandaşlığa, vatandaşlık haklarına, doğal ve uygar insan edinimlerine karşı huzursuz bir dünya görüşü dayatılmaya çalışılıyor. Tırmanan huzursuzluğun artık kamu kurumlarını da sardığını ve birçok yerde normal işlevleri felç ettiğine tanık oluyoruz.

2015 ve 2016 yıllarında vatandaşları din ve etnik temelde ötekileştiren Bulgar milliyetçiliği faşist alevlerle parlarken özünde bir iç savaş tehlikesi barındırıyor. Karşımıza dikilenler son 2 senede bize karşı 8 yasa çıkardılar ve düşmanlığı meşrulaştırma yolunda bir hayli yol aldılar.

İslam düşmanlığı ve yabancıları ötekileştirme konularında,  DOST Birliğinin “Ataka”, VMRO ve “sahte patriotlarla mücadelesinde saf tutalım. Birlikten güç doğar. Öfke alevlerini birlikte söndürmek zorundayız.

Reklamlar