Bu sezon “Tutsak” ile ekrandasınız. Projeniz hayırlı uğurlu olsun… Ekibe nasıl katıldığınızı anlatır mısınız?

– Çok teşekkürler… Ben ekibe dahil olduğumda çekimlere başlamışlardı. Ama ben her zaman kısmete inanan biri oldum. Nitekim önceki projemden ayrıldığım anda “Tutsak”tan haber geldi. Senaryonun ilk geldiği günü dün gibi hatırlıyorum. Nazlı’yı okur okumaz “Kesinlikle bu rol benim” dedim.

 Canlandırdığınız Nazlı karakterinizi sizden dinleyelim mi biraz?

– Nazlı mutlu bir çocukluk geçirmiş, mutlu zamanlar yaşamış bir genç kız.

 Ama şirketlerinde çalışan bir çocuğa aşık olduğunda bütün dengeler bozulmuş. Ailesi bu beraberliğe karşı çıkmış. Nazlı ise ailesini karşısına almak pahasına sevdiği adamla evlenmiş.

Ancak sevdiği adam şirketle ilgili bir karışıklıktan dolayı hiç suçu olmadığı halde cezaevine girmiş. Nazlı’nın ailesi istese bunu yapacak güce sahip olduğu halde suçsuzluğunu ispatlamasına yardım etmemiş, bu durum da Sertaç’ı ölüme sürüklemiş.

Nazlı onu hapisten çıkarabilmek için çırpınırken Sertaç intihar etmiş.

Nazlı’nın hikayesi bu noktada başlıyor. Çok acısı çeken bir kız olmasına rağmen çok da güçlü bir duruşu var. Acısını derinlerde yaşıyor ve ailesinden nefret ediyor. Bu nefreti annesi Leman ve abisi Kenan’a açıkça gösteriyor. Bir insanın sevdiği adamı başkaları yüzünden kaybetmesi büyük bir acı olsa gerek. Özellikle de buna ailen sebepse, yaşanan acı tarif edilemez…

HİÇBİR ZAMAN “BEN OLDUM, ŞİMDİ ÇOK İYİYİM” DİYEMEM

 16 yaşındayken “Annem” dizisiyle oyunculuğa başladınız. Aradan yaklaşık 11 yıl geçmiş. Bu sürede ne kadar yol aldınız sizce?

– Öncelikle işimi çok severek yaptığımı söyleyebilirim. Geçen yıllar içinde dikkat ettiğim tek bir şey vardı. Hep beni bir adım ileriye taşıyacak adımlar atmak.

Bu süreçte eğitimime de önem verdim. Konservatuarı kendimi geliştirmek, yeni şeyler öğrenebilmek amacıyla bitirdim. Tabii bu süreçte olmazsa olmazımız tiyatronun da havasını, kokusunu aldım.

Bu benim en büyük şansımdı. Hayatta hiçbir zaman “Oldum, şimdi çok iyiyim” diyemeyiz.

Bu benim fikrim tabii. Hayat her zaman öğretilerden ibaret, bunları değerlendirmek ve kendine katıp yola öyle devam etmek kişinin kendi tercihi.

 Siz Bulgaristan’da doğdunuz ama Türkiye’de büyüdünüz. Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

– Evet ben aslında Bulgaristan doğumluyum. Güzel bir çocukluğum oldu. Her küçük anı değerlendiren, kendi kendini mutlu edebilen bir çocuktum. Yanlarında çok mutlu olduğum için de hâlâ ailemle yaşıyorum, bugüne kadar onlardan hiç ayrılmadım. Onlarla yaşamak, setten geldiğimde ya da okuldan eve döndüğümde onlarla sohbet etmek hep huzur verdi bana…

Onlar benim en yakın arkadaşım, aynı zamanda bu hayatta beni ne olursa olsun yarı yolda bırakmayacak canlarım. Onları çok seviyorum. İyi ki varlar ve iyi ki desteklerini her zaman hissettiriyorlar.

O KADAR YEMEYE FORMUMU NASIL KORUYORUM BİLMEM

 Hayatınızda “Şu şöyle olmasaydı daha iyi olurdu” dediğiniz şeyler var mı?

– Hayır hiç öyle bir düşüncem yok. Sonuçta yaşadıklarım beni bugünlere getirdi. Her şey için “iyi ki” diyorum.

 Formunuzu nasıl koruyorsunuz? Spor yapıyor musunuz?

– Vakit buldukça pilatese gidiyorum. Köpeğim Alvin’le yürüyüş yapıyorum. Yemek yemeyi çok seviyorum aslında, formumu nasıl koruyorum ona ben de şaşırıyorum. Setten birine sorun, onlar anlatsın isterseniz (gülüyor)…

 Son zamanlarda sizi en mutlu eden olay ya da haber nedir?

– “Tutsak” gibi hem konusu hem oyuncu kadrosuyla sıcacık bir işin içinde bulunmak…

BEST MODEL’DAN ÖNCE 17 KİLO VERDİMKARŞILIĞI OLMALIYDI

 Kendinizin ve güzelliğinizin farkına varmaya ne zaman başladınız?

– Güzellik göreceli bir kavram. Kime göre, neye göre… Belki çok klişe gelecek ama hissettiğim, düşündüğüm tam olarak bu… Ben içim nasıl, yüreğim nasıl, hayattan neler öğrendim ve hangi noktaya geldim, hayatın güzelliklerini doya doya yaşayabiliyor muyum, ona bakıyorum.

 2011 yılında Best Model yarışmasında birinci oldunuz. Genelde insanlar modellik yarışmasını basamak olarak görür ama siz zaten oyunculuğa başlamıştınız. Neden kariyer yolunuzu çizmişken o yarışmaya katılmaya gerek duydunuz?

– Annemin hayalini gerçekleştirmek istedim. Yarışmaya girdiğimde derece alacağımı da biliyordum.

Çocukken çok kilolu bir dönemim oldu. Ve Best Model’e katılmadan önce tam 17 kilo verdim. Bu azmimin bir karşılığı olacaktı elbette (gülüyor)…

 Son olarak “Tutsak” izleyicilerine neler söylemek istersiniz?

– “Tutsak” izleyicilerini her hafta daha da heyecanlı bölümler bekliyor. Gece gündüz onlar için çalışıyor, desteklerini hissediyoruz.

Uzun süre onlarla olmak istiyoruz. Bizim hikayemiz gerçekten çok güzel ve dolu dolu.

Her karakterin kendi içinde derin bir hikayesi var. Takipte kalsınlar.

HIRS,SENİ SENDEN UZAKLAŞTIRIR

 Kariyerinizle ilgili hırslarınız, beklentileriniz var mı?

– Boş durmayı, boşa zaman geçirmeyi sevmem. Hedeflerim var ancak hiçbir zaman büyük hırslarım olmadı. Hırslar boyut değiştirir, başkalaştırır, başkalarının hayatlarını yaşamaya başlatır, açıkçası seni senden uzaklaştırır.
Ben bu yüzden kendi yolumdayım. Hayatı akışında yaşamayı seviyorum. Anda kalmak bana her zaman güzellikler getiriyor.

Reklamlar