NATO ve AB’ye karşı Rus Senaryosu Oyuncuları:
HÖH partisi AB Milletvekilleri.
DOST partisi başkanı Lütfi Mestan
Doğan AB parlamentosundaki vekilleri Avrupa gericiliğine karıştı.
23 Kasım 2016 günü Avrupa Parlamentosu, üçüncü ülkelerden Avrupa Konseyine yöneltilen propagandaya karşı koymak amacıyla bir karar aldı.
Rusya Federasyonu ve birçok terörist örgütün Avrupa Birliği ülkeleri toplumlarına, yargı değerlerine ve siyasi seçimine karşı yürüttüğü siber savaşın stratejik hedeflerini, araçlarını ve somut saldırılarını kuşku götürmez bir şekilde ortaya koyan delil ve ciddi kanıtlarını basarak kabul edilen Avrupa Parlamentosunun belgesine destek vermiştir. Bu kararda, aynı bölgeden bir ülke olan Bulgaristan da aralarında “Doğu Komşuluğu” ülkelerine özel bir vurgu yapılmıştır.
Bulgaristan’ın Avrupa Birliği’ne resmen üye alınmasından (2007) önce ve sonra bir Bulgaristan siyaset adamı ve meclis üyesi olarak, ülkemizde Rus siyasi, ekonomik ve bilgilendirme etkisinin yayılmasının “siber savaş” kavramı belirmezden çok evvel devamı bir şekilde, sistematik olarak ve bir görüş olarak halka yayılırken somut şekiller almaya başladı. Bu saldırganlığa karşı koyan olmaması sorunu, olayın teşhis edilememiş olmasıyla siyasi vurdumduymazlıkla veya bürokratik kalpazanlıkla izah edilemez.
Rusya simasının hafızamızdaki çatallaşmışları ve bir sosyal olgu olarak çok kartı karma karışıklığı Avrupa Birliği ve özelikle de Bulgaristan gibi ülkelerin dramıdır.
Tanımı da demokratik, stratejik muhataptır.
Rusya kendisi de uzun yılar muhatabımız gibi davrandı. Bu partnerliğin doruk noktalarından bizi, adına Budapeşte Memorandumu denen ve Ukrayna’nın nükleer silahlarını Moskova kontrolüne bırakmasına karşılık olarak ülkenin toprak bütünlüğünün Rusya Federasyonu, Birleşik Amerika ve Büyük Britanya tarafından garanti altın alan bir devletlerarası sözleşme imzalanmıştı.
Daha 2014’te Budapeşte Memorandumu “patlatıldı”, Kırım Rusya tarafından işgal edildi, Moskova’nın siması birden bire kökten değişti, ortak saldırgan oldu.
İşte böyle bir görünümde, Rus siyasi, ekonomik ve bilgi akımıyla etkileme alt yapısının geliştirilmesi sonucu Batı medeniyetine karşı düşmanca siber savaş geliştirdi.
Siyasi deneyim birikimi iki noktaya işaret ediyor: Avrupa Birliği ve demokratik devletler yalnız yaptırımlar uygulamakla siber Rus saldırılarından kendilerini savunamayacaktır.
Bu açıdan vurgulanması gereken bir de, medeniyet anlamında DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin aktifleşmesiyle birlikte Rusya siber savaşlarının etkisi çağdaş demokrasi için riskler içeriyor. Bunun nedeni ise, Kremlin’in Batıya karşı siber operasyonlarına çok zengin ve nüanslı zeka ve maddi kaynaklar katmasındadır.
Avrupa Birliği’nin bir yandan DEAŞ’tan ve öte yandan Rusya’dan gelen tehlikeyi aynı nitelikli saldırılar olarak görmesi tesadüf değildir. Rusya ile ilgili gelişmelere yapılan vurgulamalar ve ifade edilen endişenin dha kesin olması gözden kaçmıyor. Bunun böyle olmasının nedenini ise, İslam devleti kötülük ve zalimliğinin gözle görülür çizgileri var, Rusya’nın Batıya karşı siber saldırısı ise şekil değiştiriyor, bir düzeyden başka bir düzeye geçiyor, fakat hedef her zaman aynı kalıyor. Bilgilendirme şeklinde yapılan saldırılar, bir savaş şeklidir, savaşın kendisi kadar eskidir. Bilgilendirme şeklindeki savaşımın Soğuk Savaş yıllarında Sovyetler Birliği tarafından da Batıya karşı kullanılmış olup çağdaş siber savaştan kopmaz bir par şeklinde gelişmiştir. Bu savaşım biçimi, ilgili devletin politik, ekonomik ve sosyal durumunu zayıflatmak için kullanılan açık ve yarı açık askeri ve askersel olmayan önlemler içerir. Bunlar resmen ilan edilmemiş savaş koşullarında, Avrupa Birliği ortaklarına ve AB’nin kendisine karşı, AB kurumlarına ve milli ve dini aidiyetlerine bakılmaksızın üye devletlerin vatandaşlarına karşı yürütülen bir saldırı savaşıdır. Belgede, beyin tröstleri ve (Ruskiy Mir – Rus Dünyası) gibi vakıflar; (Rossotrudnıçestvo – Rus İşbirliği) gibi özel organlar, (RT) gibi çok dilde yayın yapan TV kanalları; (Sputnik) gibi yalan haber yayan haber ajansları; dış ülkelerde görev yapan sosyal ve dini grupların Rus hükümetince özendirilen etkinlikleri saldırgan nitelikli olarak tanımlandı. Çünkü Rusya rejimi kendini gelenekse Hıristiyan değerlerinin, sosyal medyanın, internetin tek savunucusu olarak göstermeye çalışıyor. Tüm etkinliklerinde demokratik değerlerler ilgili kuşku uyandırıyor; Avrupa’yı bölmeye çalışıyor; kendi amaçlarına iç destek seferber etmeye gayret ediyor; Doğu Avrupa ülkelerindeki devletlerin çalışmadığı fikrini yayıyor. Bu gibi özelliklere dikkat çekilen Bildiride şöyle deniyor: Rusya yalan bilgi yayan, sahte propaganda yapan alt yapısına büyük yatırım yapıyor. Kremin dış ülkelerdeki bazı siyasi partilere ve kamu örgütlerine mali yardımda bulunuyor. Avrupa Birliği ülkelerindeki belirli gazetecilere, yayınlara ve merkezlere karşı saldırılarda bulunuyor.
Avrupa Parlamentosunda temsil edilen Avrupa demokratik kamuoyu bu Kararı destekledi. Destekleyenler arasında, 4 HÖH milletvekilinin üyesi olduğu bilinen ALDE Gi yönetimi de vardır. Karara “hayır” ya da “çekimser” oy kullananlar Avrupa gericiliğinin arasında yer almıştır. Bu grupta BSP – Bulgar sosyalistlerini ve güya yurtseverleri ve Makedon Komitalarının torunlarını ve İlhan Küçük, İskra Mihaylova, Necmi Ali ve Filiz Hüsmenoya’yı (HÖH AB Milletvekilleri) görmek bizim için yüz karasıdır. Sayın Gi HÖH partisinden sahte liberalleri koltuğunuz altına aldığınızı artık görünüz.
Bu “çekimser” oyam bir kez daha olmak üzere HÖH-DPS partisinin NATO ve AB düşmanı dış güçlerin hizmetinde olduğunu göstermiştir. Aynı zamanda bu oylama, HÖH partisinin bir yandan kendini NATO ve AB yanlısı gösterirken, öte yandan Avrupa tutucularının kuyusun su taşıdığını, Moskova’nın gizli ve açık hedeflerine hizmet verdiğini, dolayısıyla ikiyüzlülüğünü bir daha bütün Avrupa’ya göstermiştir.
Bununla birlikte HÖH AB milletvekillerinin tutumu, isim ve kimlik davası kurbanı olan ve trajik geçmişin bir daha tekrar etmemesinin garantisini NATO ve AB’de gören seçmenlerle HÖH partisinin alay ettiğine kanıttır.
“Çekimser” oy kullanmakla HÖH milletvekilleri Rusya’nın NATO ve AB’yi yıpratma senaryosunda rol almış oldular.