Rafet ULUTÜRK
Dünyayı geliştirerek ileri götüren çelişkilerin kavgasıdır.
Ali Murat 29 yaşındadır. Doğum yeri, dünya tarifinde en büyük imparator olan Büyük İskender’in (Aleksandır Makedonski) /MÖ. 356 – MÖ. 323/ babası II. Filip tarafından kurulan Filibe (Plovdiv) şehrinin Yeni Mahalle (Skobelovo) semtidir.
Bu kadim şehrin merkezinde dana besiciliğiyle geçinen ailesine yardım ederken okula gitmeye zaman bulamamıştır. Fakat her taşı tarih olan bu şehirde göğe baktıkça “Nöbet Tepeyi” gören genç Ali ben burada Kimliğimin Nöbet Eriyim bilincine ulaşmış ve bu gerçek onun hayatını belirlemeye başlamıştır.
Yakın zamanda o, bu işin çok derin olduğunu, yalnızca “Saat Tepe” ile “Nöbet Tepe” ve bir kaç eski cami ismi ve şu an ayakta kalan Muradiye ve İmaret camileri ile “Maritsa” ırmağının anadilimizde adının “Meriç” olduğunu bilmekle olmayacağını fark etmiştir.
Çünkü 2 500 yıl derin tarihi olan bu kentte kendi, eşi Emine, ailesi, evlatları ve beraber yaşadığı 70 bin Yeni Mahalleli hak etikleri yeri bulabilmeleri için o, kazma kürekle gece gündüz gömü arayan yerli Bulgarlardan farklı olarak, hiçbir iş için geç değildir deyip kitaplara sarılmış ve bilim deryasına dalmıştır. Onun heybetli vücudunu gece okulu sıralarına ve kalın parmakları arasına tükenmez sıkıştıran aynı apartmanda yaşadığı, her gün merdivende, kapıda, yolda, bakkalda defalarca karşılaştığı, selamlaştığı insanların sokak lambası ışığından ötesini görememesidir.
Yaşadığı ve büyüdüğü sokağında Türk dilinde anlaşan ve hepsi de Müslüman Milletten oluşa gelen bilinçle hayat kuran bu insanların mahallenin bir adım dışında “Rom”, “Tsiganin”, Romen”, “Mangal”, “Çips” falan filan olması gün boyu kaynayıp taşan mahallenin keyfine keder olmasa da, Ali’yi düşündürmeye başlamıştı.
Bir cismin bir adı olur gerçeğini bildiğinden önce onlara bu kadar çok takma at (etiket) takılmasının amacı üzerinde düşündü. Kendisi boylu poslu ve güçlü olduğundan ona “mangal” diyen yoktu, ama “kara kazan” anlamına gelen bu yapıştırma Çingene çocukları için çok sık kullanılıyordu.
Şehirde giderek daha sık rastladığı Afrikalı zenciler onlardan daha koyu tenli olsalar da, onlara “Hey Mangal” diye hitap edilmiyordu. Bulgarların hamam kültürü olmadığından, şehirde Osmanlıdan kalan ve Meriç boyuna dizilmiş güzelim göbek taşlı hamamlardan hepsi kapanıp müze haline getirildiği ve Yeni Mahalle’de sıcak su tesisatı olmadığından ve elektrik faturası ödemeye güçleri yetmediğinden “kara kazan” etiketini söküp atmak için bir yol buldular.
Tarihin Osmanlı katı altına inip, 50 km uzaktaki Hisar kasabasında hala çalışan 7 Roma hamamını keşfedip terden tozdan kokudan zorluklardan kurtulma, gelin hamamı, kaynana hamamı vb. yolunu kaynak kükürtlü suda haşlanmakla çözmüşlerdi.
Kafa karıştırıp tarih unutturmanın baskın ortamında, Yeni Mahallelilere kişisel sağlığa uygunluk gibi çok önemli bir soruna çözüm bulmada öncülük eden Ali Murat’a danaların arasında gelen ve ahır kokan biri olarak bakanlarının yüzünde git gide tebessüm ve saygın sıcaklık belirdi.
Gece lisesinin son sınıfına giderken bir akçam Hürriyet ve Şeref Partisi’nin genç lideri Korman İsmailov yolunu kesti. Sofya’dan gelmişti.
2015 güzünde yapılan yerel seçimlerde onu Filibe Belediye Başkanlığı Danışman adayı göstermek istediğini, sevilen ve sayılan bir genç olduğunu ve Yeni Mahallelilerin sorunlarını çöze çöze yetişeceğine ve bir halk lideri olacağına daha ilk görüşmesinde söylemişti. Türkçemiz, okulda, sokakta, toplantı ve mitinglerde yasaklanalı, Sofya radyosundan yanık sesli sanatçıların büyüleyici şarkı ve türküleri çalınmaz olduğundan beri, “Türkçe Bulgaristan’da ikinci resmi dil olmalıdır.” diyen ve bu ilkesel konumu programına alan parti liderini karşısında görmesi onu çok etkiledi ve yüreklendirdi. Teklifi daha ilk görüşmede kabul etti ve seçildi.
Bulgaristan’da belediye danışmanlığı, muhtar, belediye başkanı, milletvekili ve Cumhurbaşkanı seçilmek isteyen bir kişiden diploma istenmediğinden dolayı, ondan da “Tahsilin nedir? Diploman var mı?” diyen olmadı.
Gerçek şu ki, yarası ne kadar acırsa acısın, 10 Yüksek Okullu Filibe’de Belediye Başkanlığı “Eğitim Komisyonu” üyesi olan Ali Murat’ın lise diploması olmadığı gibi, eğitim düzeyinde gönül rahatlatan bir ışık da yoktu. Çünkü son sınıfta Bulgar dilinden notu orta (2,63) ve Felsefe dersinden de orta (3.29) olsa da bir daha sınav verip düzeltme yolu açıktı.
Öyle de yaptı. İkinci denemede Bulgar dilinden orta (3,29) alarak, orta (2.63)’ten kurtuldu. Bu ona yeni bir kapı açtı, öğrenim yolunu kapayan büyük çelişkiyi aşmış ve Yüksek Enstitüye yazılma yolu birden bire ardına kadar açılmıştı.
Bulgaristan’da bazı Yüksek Okullarda başarı alt sınırı yoktu ve o da Yüksek Tarım Enstitüsüne yazıldı. Tarım Mühendisi olacaktı. Korman İsmailov partisinde siyasi deneyim, belediye meclisinde idari deneyim ve muhabir öğrenci olduğu yüksek okulda bilgi toplayarak milletvekili olmayı düşünmeye başladı. Yeni Mahalliler ona baktıkça kafasının etrafında bir aydınlık görmeye başladılar. Bu gençten Bulgaristan’a Cumhurbaşkanı olur diyerek onunla gurur duymaya başladılar.
Ali Murat ana dili olarak Türkçeyi kabul ediyor.
Ülke resmi ve iş dili olarak da Bulgarcayı kullanıyor. Onun Bulgar dilini öğrenmede zorlandığı ortadadır. Gittiği okul zihnini Bulgarca (düşünemiyor) açamıyor, rüyaları Türkçe. Bulgarca konuşulanı anlıyor. Yanlışsız yazamıyor. Hazır cevap verir biri olmuş. Bulgarca düşünemiyor. Belediyede de Bulgarca karar alacak durumda değildir. Cevap verirken duygularına dayanıyor, onlara güveniyor.
Türkçeyi yalnız bir aile ve ortam dili olarak, okul dışında, kitap görmeden, Türk kültür hayatı zenginliğine dalıp çıkmadan, Türkçeyi doya doya içmeden, gramersiz, edebiyatsız, tarihsiz, fıkrasız, efsanesiz, geleneksiz geniş bir dil havzasını kaynak olarak kullanmadan kullanıyor.
29 yıl bir defacık da olsa bir Türk kütüphanesine girmeden, Türkçe bir kitap okumadan, bir Türk piyesi izlemeden öğrenmiş öğrenebildiği kadar anadilini.
Sohbet ediyoruz. “Anadil çok önemli bir nimet.” diye anlatıyor Ali Murat. Şimdi DOST lideri olduğu yıllarda HÖH-DPS başkanı Yeni Mahalleyi ziyaret etmişti. O yıllarda Yeni Mahalle oyunu HÖH-DPS partisine veriyordu. Sofya’ya milletvekili gönderebiliyordu. İlk görüşmesinde Çingene seçmen önünde Türkçe konuşan Mestan’ı seçmenimiz tutmadı. Ardından “O, Türkçeyi biz kadar konuşamıyor, ne konuştuğunu anlayamadık.” diyenler sandığa gitmedi. Mestan HÖH’ün Başkanı iken seçimlerde HÖH oyları % 8’e düştü.
Şimdi Yeni Mahallede dost rüzgarı estirmeye çalışanlara şu cevabı veriyorlar. “Bırak be kardeşim. Bilmez misin, dostun zahmeti düşmanınkinden çok olur.” diyorlar. Lütfi Mestan hakkındaki cevapları ise şu: “Dostun yenisi, kaşığın eskisi.”
Ali Murat’ın mayası Türkçe tutulmuş.
Karısı ve çocuğu ile de Türkçe konuşuyor. Ne yazık ki, onun çok sevdiği anadili Türkçe bir kapalı kutu olarak kalmış. İçindeki tohumlar fazla saçılmamış. Gelişmeye nem bulamamış, patlayıp filizlenememiş, dallanmamış ve meyve verememiş.Üzerine ikinci bir dil ya da resmi dil olarak Bulgarca ve başka bir lisan aşılanmasına gerekli olan filizleri sürememiş.
Atalarımızın dediği gibi “Dal olmadan aşı yapılamaz”. Bulgarca aşı çubuğu anadil temeli olmadığından tutmuyor. “Ana dilini iyi bilmeyen, yabancı ya da ikinci, üçüncü bir dili iyi öğrenirken zorlanır” O da zorlanıyor. Bu gerçek Ali Murat örneğinde de parlıyor. Onun iyi niyeti bu güçlülüğü aşmaya yetmiyor. Gerçek ortadadır.
Filibe belediyesinde meclisin Eğitim Komisyonu üyesi Ali Murat
Filibe belediye meclisi Eğitim Komisyonu üyesi olan Ali Murat’ın şu dönem canını sıkan ve uykusunu kaçıran bir sorun var. Bulgaristan Eğitim ve Teknoloji Bakanlığından Romların eğitim sorunları uzmanı Kiril Vasilev 2016–17 ders yılında Bulgaristan’da okul yaşındaki çocuklardan % 60’ı Çingenedir (Rom) açıklamasında bulunsa da, yetersizlik, yoksulluk, fakirlik ve sefillik yüzünden büyük bir kısmı okula gidemiyor. Çingene azınlığından vatandaşların % 99,9’u AB sefillik standartları altında yaşamak zorunda olduğundan, çocukların büyük bir kısmı devlet yardımı almak için okula yazılıyor, ama derse girmiyor. Şimdiye kadar öğrenci yardımı olarak dağıtılan 140 milyon leva AB eğitim fonlarından geliyordu ve bu paralardan yoksul Bulgar çocuklarına veriliyordu.
Bu yıl yeni bir yardım programıyla yeni bir uygulamaya geçilmesi kararlaştırılmış ve bu programa Bulgarların itirazları var. Okula giden, ilk-ortaokulu bitiren, liseye kaydını yaptıran devre ve yıllık ders başarısı İyi – (3.5) olan Çingene (Rom) öğrencilere 30 Euro yani 60 Bulgar leva aylık ek yardım verilmesi koşuluyla Dünya Çingeneler (Romlar) Birliği karşılıksız ödenek sağlamıştır.
Bu para dışarıdan ancak başarısı (3.5 – iyi) olan Çingene öğrenciler için gönderilmiştir. Fakat AB’den Çingene öğrencilere gelen paralara el atan Eğitim Bakanlığı şimdi de bu paralardan pay istemekte ve bunları başarısı “çok iyi – 5.5) olan Bulgar öğrencilere de dağıtmak için ısrar etmektedir.
Tabii insan düşünüyor. Bulgaristan’da Türkçe dersine giden ve başarılı olan Türk çocuklarına Türkiye’den yardım ve teşvik gönderilse bu paralar da Bulgarlar, Romlar, Ermenilere, Yahudi vb. çocuklar arasında mı paylaşılacak? Bulgaristan’dan Sırbistan’da ki Bulgar öğrencilere gönderilen kitaplar, ders araçları, çantalar, giysiler ve mali yardım yalnız Bulgar öğrencilere veriliyor. Bu defa da dünya uygarlığa biz karanlığa gidiyoruz gibi…
Ali Murat bu sorunun çözümünde zorlanıyor. Çünkü şartlara uyulmazsa yardım kesilecek. Bugün Bulgaristan’da ki öğrencilerin % 60’ını veren bu azınlık yarın işçi ve memurların da % 60’nı verince, düşünebiliyor musunuz? Karanlık ne kadar zifiri karanlık olacak?
Çünkü bu dünyada en büyük karanlık cahilliktir…
Gönderilen lambaların başka odalara takılması, bizim odamızı aydınlatmaz. Ali Murat’ın yeni çelişkisi budur. Şimdiye kadar bizi kendi sofralarına yaklaştırmayanlar, bugün sizin sofranız bizim de soframızdır, ayrı gayrı yok diyorlar. Gel de anla…
Bulgaristan’da 6 Kasım 2016 seçimlerinde Ali Murat ve arkasındaki Yeni Mahalle kitlesi Reformcu Blok (RB) Cumhurbaşkanı adayı, aynı zamanda Hürriyet ve Adalet Partisinin de desteklediği Trayço Traykov’la ilk ve çok büyük bir görüşmeye hazırlanıyorlar.
Büyük– 5 katlı bir AVM – ve ikinci katı cami olacağı çok tatlı ve hatta ballandırılarak anlatılan ve hala temeli bile atılmayan, 70 bin Müslüman vatandaşın umutlandıkça umutlandığı meydanda yapılacak miting.
Onlar, Traykov’u genç, dürüst ve çok zeki olduğu için sevdiler. Seçilirse vatan için hayırlı olur diyenler aralarında çoğalıyor.
Bu seçim önü mitingini Reformcu Blok grubundan belediye danışmanı Ali Murat açacak.
Halk onun her sözünü daha söylemeden anlıyor. Onun el kaldırdığı her anı hepinizi kucaklıyorum çığlıklarıyla karşılıyor. Onun konuşmasında Sayın Traykov’a oy istemesine gerek yok. Ali Murat oyunu kime atarsa bütün mahalle aynı sandıkta buluşuyor.
Traykov’un yapacağı konuşmada, “Hadi Ali bu defa ben seçileyim, gelecek defa Bulgaristan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı adayı sen olursun İnşallah!” demesini bekliyorlar.
Burada herkes dünya çarkını döndürenin çelişkilerin kavgası olduğunu seziyor. Bu kavgayı bir değirmenin iki taşı arasındaki sürtüşme olarak görsek, taşın birisi kör cahillikten, anadil sıkıntısından, geleneklerinin köreltilmişliğinden diğeri ise ekmekten, kültüre, karanlıktan aydınlığa sefilliğin ve yaklaşan kışın tüm çileleriyle gelen sıkıntılardan aşınmış olduğunu herkes çok iyi biliyor.
Çocuk parasıyla aile geçindirme bu insanların bitmeyen çilesi ve eskimeyen hayat destanıdır.
Gençlik yıllarımda Filibe İl Müftülüğünde Vakıf Müdürü olarak görev yaptığım için bu kardeşlerimin sorunlarını ve bu sorunların çözülmesini engelleyen çelişkileri çok iyi bilirim. Bulgaristan’da Çingene (Rom) problemi, bir ahıra kapanmış aç susuz hayvanların feryadını andırıyor.
Gün gelecek bu varlıklar çiti ve duvarı yıkıp özgürlüklerine kavuşarak geleceklerini kendi ellerine alacaklardır.
Bu inancın gelişim motoru her gün büyüyen ve kızışan aynı çelişkilerin mutlaka patlayacağına olan inancın herkesi sarmış olmasıdır.
Bu kadar kadim bir tarihe sahip olan ve Avrupa Kültür Merkezi ilan edilen bu şehirde çözüm arayan sorunları düşündükçe çıldırmamak elde değil. İnsanlar hangi çelişkileri aşmaya çalışıyorsa gelişmişlikleri o düzeydedir. Bu işin çözümü Ali Murat’ın müstakbel Cumhurbaşkanlığı adaylığında gizlidir.