Ertaş ÇAKIR
Moldova’daki genel seçimler ve AB’ye katılım için yapılan referandum, ülkenin geleceği için tarihi bir dönemeç oldu. Referandumda, Avrupa’ya katılım yönünde %51’lik bir destek çıkarken, karşıt oy oranı %48.9’da kaldı. Bu sonuç, Moldova’nın geleceği hakkında halkın derin bir kararsızlık ve kutuplaşma yaşadığını ortaya koyuyor. Avrupa Birliği’ne doğru yönelme, ülke için ekonomik ve siyasi istikrarı artırma fırsatı sunsa da, bu adım Moldova’nın hem iç hem de dış dengelerini altüst edebilir.
Bu noktada en kritik soru, Rusya’nın bu sonuçlara nasıl tepki vereceği. Moldova, Avrupa ile Rusya arasında bir sınır çizgisi konumunda ve bu durum Moskova’nın dikkatini özellikle çekiyor. Moldova’nın Avrupa’ya yönelimi, Rusya için sadece bir ülkenin elden çıkması anlamına gelmiyor; aynı zamanda Batı’nın doğuya doğru genişlemesi anlamına geliyor. Bu da Rusya’nın, Moldova üzerindeki geleneksel nüfuzunu kaybetmek istemediği bir senaryo.
Ancak Moldova’nın durumunu, diğer eski Sovyet ülkelerinden farklı kılan bazı etkenler var. Birincisi, Moldova’nın doğusunda yer alan Transdinyester bölgesi hâlâ Rusya yanlısı ayrılıkçılar tarafından kontrol ediliyor ve burada konuşlanmış Rus askerleri var. Bu bölgenin varlığı, Moldova’nın Avrupa yönelimine karşı Rusya’nın kullanabileceği stratejik bir koz. Moskova, Moldova’nın AB’ye katılım sürecini yavaşlatmak veya durdurmak için bu bölgedeki ayrılıkçı hareketi daha aktif bir şekilde destekleyebilir.
Diğer yandan, Rusya’nın bu kez doğrudan askeri bir müdahale yerine daha diplomatik ve ekonomik araçları tercih etmesi olasılığı da güçlü. Moldova’nın enerji ihtiyacı büyük ölçüde Rusya’dan karşılanıyor. Bu, Moskova’nın elinde önemli bir pazarlık gücü oluşturuyor. Enerji fiyatları, gaz arzı ve ticaret kısıtlamaları gibi ekonomik baskı araçları, Moldova’yı Avrupa yolunda ilerlerken duraksatabilecek unsurlar olabilir. Rusya, enerji kartını kullanarak Moldova üzerinde kontrol sağlamayı sürdürmeyi ve böylece bölgedeki etki alanını korumayı hedefleyebilir.
Öte yandan, referandum sonucu, Avrupa’nın Moldova üzerindeki etkisinin de arttığını gösteriyor. AB, özellikle Doğu Ortaklığı programı aracılığıyla Moldova’ya ekonomik ve siyasi destek sağlıyor. Bu destek, Moldova halkının büyük bir kısmı için daha iyi bir yaşam umudu ve istikrar anlamına geliyor. Eğer Avrupa, Moldova’nın demokratik reformlarını teşvik etmeye ve ekonomik büyümesini desteklemeye devam ederse, bu süreç daha da hızlanabilir.
Sonuç olarak, Moldova’nın geleceği, Rusya ve Avrupa arasındaki büyük bir stratejik satranç oyununda bir piyondan çok daha fazlası. Ülkenin Avrupa yönelimi, hem ekonomik hem de siyasi bir tercih olsa da, bu tercihin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği büyük ölçüde Moskova’nın atacağı adımlara bağlı. Rusya, Moldova’yı kaybetmek istemeyecek kadar önemli bir bölgesel oyuncu ve bu nedenle mücadeleden vazgeçmeyecektir. Ancak bu mücadelenin şekli, belki de eski yöntemlerin ötesine geçerek daha sofistike, ekonomik ve diplomatik araçlarla sürdürülecektir.
[19:11, 21.10.2024] Rafet: *Moldova’nın Referandum Sonuçları: Avrupa Yolu ve Rusya’nın Hesapları*
Moldova, geçtiğimiz günlerde yapılan genel seçimler ve Avrupa Birliği’ne (AB) katılım referandumuyla önemli bir dönemeçten geçti. Halkın %51’i Avrupa ile entegrasyonu desteklerken, %48.9’u bu fikre karşı çıktı. Bu sonuçlar, ülkenin geleceği hakkında derin bir bölünmüşlüğe işaret ediyor. Moldova, bir yandan daha fazla demokrasi, ekonomik refah ve Avrupa’nın sunduğu güvenlik şemsiyesine yaklaşma isteği taşırken, diğer yandan tarihsel, kültürel ve ekonomik bağlarla bağlı olduğu Rusya’nın gölgesinden sıyrılmak için büyük bir risk alıyor.
Peki, bu riskin anlamı ne? Moldova’nın AB’ye katılma arzusu, aslında bir tercih değil, iki büyük güç arasında sıkışıp kalmış bir ülkenin hayatta kalma stratejisi. Bu küçük ülke, Batı’ya doğru bir adım attığında Rusya’nın tepkisi ne olacak? Bu, sadece Moldova’nın değil, tüm bölgenin kaderini belirleyecek bir soru.
Rusya, Moldova’nın Avrupa’ya yönelimini dikkatle izliyor. Rusya için Moldova’nın Avrupa yolunda ilerlemesi, etkisinin doğuya doğru gerilemesi anlamına geliyor. Bu, Rusya’nın kolay kolay kabullenmeyeceği bir durum. Özellikle Ukrayna’daki krizden sonra, Moskova’nın eski Sovyet coğrafyasındaki nüfuzunu kaybetmeye tahammülü yok. Bu nedenle Moldova’nın AB’ye katılım yönündeki her adımı, Rusya için bir meydan okuma olarak görülebilir.
Ancak burada önemli bir detay var: Moldova’nın içindeki Transdinyester bölgesi. 1990’lardan beri fiilen bağımsız olan ve Rusya’nın desteklediği bu ayrılıkçı bölge, Moldova’nın AB’ye katılım sürecinde karşısına çıkacak en büyük engel. Transdinyester, Rusya’nın Moldova üzerindeki nüfuzunu sürdürmesini sağlayan bir koz olarak duruyor. Moskova, gerekirse bu kartı kullanarak Moldova’nın Avrupa’ya tam entegrasyonunu engelleyebilir.
Yine de, bu kez karşımızda sadece askeri tehditlerden ibaret bir tablo yok. Rusya, Moldova’yı kaybetmemek için ekonomik ve diplomatik araçlara da başvurabilir. Enerji arzı, ticaret kotaları, ekonomik yaptırımlar gibi araçlarla Moldova’yı AB yolundan saptırmaya çalışabilir. Moldova, büyük ölçüde Rus gazına bağımlı ve bu durum, Moskova’nın elini güçlü kılıyor. Ancak unutulmamalı ki, bu tür baskılar sadece geçici çözümler sunar; Moldova halkının uzun vadeli beklentilerini tatmin etmez.
Öte yandan, AB’nin bu süreçte Moldova’yı yalnız bırakmaması gerekiyor. Moldova’nın reform sürecinde ilerlemesi ve Avrupa’ya daha fazla yaklaşması için ekonomik destek, yatırım projeleri ve ticaret anlaşmaları hayati önem taşıyor. Eğer Avrupa, Moldova’yı ekonomik anlamda güçlendirebilir ve siyasi olarak istikrarlı bir zemin sunabilirse, bu küçük ülke büyük bir değişimin öncüsü olabilir.
Sonuç olarak, Moldova’nın referandum sonuçları, sadece bir ülkenin geleceği hakkında değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel dengeler hakkında da ipuçları veriyor. Avrupa’nın sunduğu demokrasi ve refah modelinin mi, yoksa Rusya’nın geleneksel güç politikalarının mı galip geleceği henüz net değil. Ancak Moldova halkı, Avrupa’ya daha yakın olma isteğini açıkça ifade etti. Şimdi, bu sesin duyulup duyulmayacağı ve bu küçük ülkenin büyük bir stratejik oyunun piyonu mu yoksa oyuncusu mu olacağı, önümüzdeki süreçte netleşecek.