Tarih: 04 Aralık 2019
Yazan: BGSAM
Konu: Son kertenkelenin kuyruğu çok kısaymış, hemen koptu.
Merkez Seçim Komisyonu eski Başkan Yardımcısı Mariya Musurlieva konuştu. 26 Mart 2017’de faşistler Merkez Seçim Kurumunu ele geçirmişlerdi. Sahtekârın ne huyu ne düşmanlığı değişti.
Bulgaristan siyasetinde yeni bir tartışma sayfası açıldı. 2017’de yapılan genel seçimlerde Milli Seçim Komisyonu (MSK) meşru değilmiş. Bileşimi ve çalışmaları Anayasaya tersmiş. Ve şimdiki komisyonla yeni seçim yapılamayacakmış. İşler iyice karıştı. Öyle karıştı ki, konuşma yapmak üzere meclis kürsüsüne çıkacak olan milletvekillerine, büfesinden votka verilmemesi kararı alınması önerildi.
Ne güzel ki, fikir özgürlüğü klasmanında dünyada 139. Yerde bulunan Bulgaristan’da henüz canlı yayında TV’den açıklama yapmayı yasaklayan bir kanun henüz çıkmadı.
2009 yılından beri Bulgaristan GERB partisi ve lideri Boyko Borisov tarafından yönetiliyor. Son yılda yapılan seçimlerin hepsini devamlı GERB kazandı. Seçimlerde hile yapıldığı gündemden inmeyen bir konu oldu. Seçim yasasının hileli uygulandığı, ülkede oy pazarı olduğu, kanunların ayakaltına alınmasına polisin ve savcılığın seyirci kaldığına kesin işaret ediliyor. Seçimlerde hile yapanlar internet üzerinden, dış ülkelerden posta ile oy kullanılmasına engel olanlar seçim kazanıyor. Kullanılan oylar yanlış sayılıyor, seçim tutanakları hemen uçup silinen mürekkeple dolduruluyor ve sonradan yeniden dolduruluyor vs.
Son açıklamalardan anlaşıldığı üzere, 26 Mart 2017’de yapılan erken genel, seçimler tamamen yasa dışı yapılmıştır. Seçim kanunun birçok maddesi birden çiğnenmiş ve seçmene baskı yapılmıştır. Bir defa MSK üyelerinin yasa dışı yollardan tayin edildiği açıklandı. Seçim Kanunun 50. Maddesine göre, Bulgaristan vatandaşlarından birinin Milli Seçim Komisyonunda işe alınması için, 7 yıl yerel ve belediye seçim komisyonlarında (seçim sisteminde) çalışmış olması, seçim işlerinde deneyimli olması şartı var. 2017 parlamento seçimlerinde komisyon üyeleri öğretmen – teknisyen mesleklerinden kişilermiş. Yasaya uymayan, keyfi atamalar yapılmıştır. Milli Seçim Komisyonu bileşimi siyasi partilerin meclisteki oy oranlarına göre oluşmamıştır. Örneğin İç Makedon Devrim Örgütü VMRO partisinin 2017 Martında MSK’da 2 temsilcisi olması gerekirken, faşist parti MSK’nuna 3 kişi kaydettirmişler. Bulgaristan Merkez Seçim Komisyonu bağımsız bir devlet kurumudur. 2017 seçimlerinde, hakları olmamasına rağmen, VMRO Başkanı Krasimiz Karakaçanov, “Ataka” partisi başkanı Volen Siderov ve NFSB partisi başkanı Valeri Simyonov Merkez Seçim Komisyonu Başkan Yardımcıları gibi görevler almıştır. Bu olaylar – faşist istila – seçimi geçersiz kılmaktadır. Komisyon’da istemlere uygun olan kadro olmaması son 2 yılda meydana gelen tüm olaylara başka bir yön vermiştir. En kötüsü de bu gerçekleri bilen Cumhurbaşkanı Rumen Radev ile Başbakan Boyko Borisov her şeyi bilmelerine rağmen susmuşlardır. Göz yummuşlardır.
O zaman bu gelişmeler İkinci bir Türk Partisi olarak DOST’un meclise girmesi ve faşistlerin iktidar yolunun kesilmesine karşı yapılmıştı. Yani Bulgaristan Türklerinin politik kimliğine ve iradesine karşı gerçekleştirilen yeni bir devlet komplosundan söz ediyoruz. Anayasa çiğnenmiş ve üçlü faşist güçler tek oy almadan iktidar olup faşist ve komünist tipi seçim yapmışlar ve anti-Türk saldırı gerçekleştirmişlerdir. Türkiye’de Bultürk Derneğinden başka olaya tepki gösteren olmaması, HÖH partisinin seçmeni uyarmaması, Ahmet Doğan’ın faşist hortlamaya seyirci kalması yoruma açıktır. 10 yıl Merkez Seçim Komisyonunda görev alan Mustafa Karadayı da “ne olursa olsun, beni ısırmayan yılan bin yaşasın” bayrağı kaldırmıştır. 2 sene geçti ve komplo açıklanıp gensoru, meclis soruşturması açılması gibi mekanizmalar harekete geçirilmemiştir.
Sözde bir “yurtsever seçim cephesi” kurup, Müslüman seçmene karşı birlikte saldırma İç Makedon Devrim Hareketi (VMRO), Bulgaristan’ı Kurtarmak İçin Milli Cephe NFSB ve “Ataka” partisi karar alıp, devletin çürüklüğünden faydalanarak, yasa dışı konumdan 2017 seçim hamlesiyle iktidara tırmanmayı başarmışlardır. 26 Mart 2017 seçimi ile ilgili Tzvetanov –K. Ninova ve V. Simyonov arasında suskun işbirliği antlaşmasına varılmıştır. 1984-1989 anti-Türklere soykırım denemesinden sonra 26 Mart 2017 tarihinde yeni bir hortlama için uzlaşmaya varılmıştır. Görüldüğü üzere, bir iki oy daha fazla almak ve DOST partisinin meclise girmesine engel olmak için Hak ve Özgürlük Partisi liderleri Bulgar milliyetçilerinin yanında yer almış ve seçim yasası ve anayasanın ayakaltına alınmasına seyirci kalmışlardır. Türk düşmanları bayram etmişti. Bu gerçekleri gören, yaşayan ve kurallara uygun biçimde Merkez Seçim Komisyonu Başkan Yardımcısı seçilmiş olmasına rağmen, uyarıda bulunsa da, hiçbir konuda hiçbir kimseye söz geçiremeyen, Bayan Maya Musurlieva görevinden istifa etmiştir.
Bu olan III. Boyko Borisov hükümetinin anayasaya ve seçim sonuçlarına ters, yasa dışı yollardan seçim kazanarak kurulduğunu, halktan özür dilemesini ve istifa etmesini gündeme getirmiştir. Üç faşist partinin ise hemen kapatılması ve tüm etkinliklerinin yasaklanması ve maddi varlığına el konması, “Skat” ve “Alfa” TV-lerinin mühürlenmesini ve tutuklamalara hemen başlanmasını zorunlu kılmıştır. Faşist partilerin üçünün de hemen meclisten ve hükümetten ve siyasi sistemden atılması gerektiğini ortaya koymuş ve dünyaya duyurmuştur. Bulgar halkının uyanması ve sokaklara atması günü gelmiştir. S. Tzatsarov başkanlığındaki Başsavcılık 26 Martta seyirci kalmış ve Bulgaristan’da faşist diktatörlüğe karşı kapı açılmasını önlememiştir. Seyirci kalmıştır.
Bulgar faşistlerinin 1878’den beri bastığı basamak Türk ve Müslüman düşmanlığıdır. 2017’de de Türklerin birlik ve beraberliğine düşmanlıktı. Bu gelişme Ahmet Doğan’ın HÖH partisini parçalanmasından güç aldı. Son 140 yılda milletvekili seçilen birçok Türk Bulgarca bilmediği için mecliste yerini alamamıştı. Bu defa oy kullanmamız zor kullanılarak engellendi.
Olay Çarlık döneminden bazı uygulamaları da anımsattı. O zaman da Müslüman azınlığın oy kullanmaları engelleniyordu. Sofya Meclisinde Müslüman olmadığı dönemler var.
1909’da çıkarılan özel bir kanunla Müslüman Romenlerin oy kullanması kanunla yasaklandı. Yasak 1934’e kadar sürdü. 1991 Anayasasıyla başlayan Bulgar demokrasisi ve onun işlevi olan genel seçimlerin baştan sona sahte örgütlenmiş durumunun açıklanması adalet sentezinde yeni değerlendirme yapılmasına olanak verebilir. Sofya’da her akşam toplanan ADALET mitinglerinin anlamı bir daha parladı.
Mecliste milletvekili olmayan, dolayısıyla 2017’de Merkez Seçim Komisyonunda temsilci bulundurmaya hakkı olmayan “Volya” (İrade) partisi de “susma payı” olarak MSK’da 1 yetkili temsilcisi bulundurmuş ve bu kişi seçim komisyonunda evrak imzalamıştır.
Seçim Kanunun 66. Maddesine göre, seçim günü hiçbir tüzel veya fiziksel kişi, milletvekili adayları, polis ve jandarma, oligarşi, mafya veya onların kalın enseli saldırgan timleri seçmenle muhatap olamaz, baskı uygulayamaz, oy kullanmak isteyenleri tartaklayamaz, oy satın alamaz, evrak imzalatamaz, kimlik yoklayamaz, özel cetvel hazırlayamaz, anket yapamaz, Deklarasyon imzalatamaz ve benzet şiddete asla hakkı yoktur. Ceza Kanununda seçime müdahale edenlere ceza öngörülmüş, fakat hiçbir suçluya karşı uygulanmamıştır.
Bu ayrıntılar 03 Aralık akşamı bTV – “Dört Göz Arasında” (Na çetiri oçi) programında Milli Seçim Komisyonu üyesi Bayan Maya Musurlueva açıklama yaparak devlet ve hükümet yönetimini yeniden uyardı.
Bayan Musurlieva 26 Mart 2017 seçimleriyle ilgili GERB partisi Başkan yardımcısı ve parti seçim komisyonu başkanı Tzsetan Tsvetanov, BSP Başkanı Kurneliya Ninova ile “faşist” parti olarak bilinen, sözüm olan Bulgaristan’ı Kurtarmak İçin Milli Cephe NFSB partisi başkanı Valeri Simyonov arasında gizli bir anlaşmadan söz ediyor. Bu anlaşmaya dayanarak, son 140 yılda Bulgaristan tarihinde gerçekleştirilen en büyük dış müdahaleye işaret ediyor. Burgaz’a konuşlanmış, aşırı milliyetçi faşist kalın enseli sopacı bir grubun faşist Konstantin Başiyski yönetiminde Türkiye’ye gönderilerek “çok başarılı” bir operasyon gerçekleştirdiğini ve bunun mükafatı olarak “faşist üçlü grubun” hükumet ortaklığıyla ödüllendirildiğini anlattı.
Bulgar tarihinde “en Bulgarcı” bir operasyon olarak değerlendirilen bu seçim operasyonundan bir ayrıntı da Bulgarca bilmeyen Türk seçmen Bayanlara, yazılı olanı okumalarına izin vermeden DEKLARASYON imzalatmaları olduğuna işaret ediliyor. Bu Deklarasyonlar farklı amaçlarla kullanılabilir. Bu operasyonun anlamı Türklere Türkiye’de de rahat yoktur.
Bu saldırı ve Türk seçmenin oy kullanma aktifliğini kırmak için yapıldığı artık tamamen ortaya çıkmışken, 26 Mart 2017’den birkaç gün önce “Kapı Kule” (Kapitan Andreev) sınır kapısının Bulgar tarafında küflü kalpak ve bayraklı, çarıklı, kuşaklı, koltuk altında tulum ve sağ ellerinde kırmızı şarap şişeli kalabalığı da anımsayalım. Tapaları fırlamış şişelerden çeken bu gürültülü kalabalığın yumruk sallayışı gözlerimin önündedir. Faşist dinsizler bir anamıza saldırmıştır. Polis saldırıya seyirci kalmıştır. O zaman TV ekranlarını da dolduran, hatta birinci haber olan, bu gürültülü gösterilerin aslında seçim günü Türkiye içinde, soydaş mıntıkalarında gerçekleştirilecek, soydaş seçmeni caydırıp korkutup sindirme operasyonunu gizlemek ve dikkat çekmek için yapıldığı anlaşıldı. Yani müdahale ve sınırdaki küstahlık planlıydı, devletin gözetiminde desteğindeydi.
Sofya’da Merkez Seçim Komisyonu gerçek üyeleri, Türkiye’deki seçmenlerle böyle bir operasyon yapılması için belgele imzalamamıştır. Kalın enseliler Türk seçmene şiddet uygulamak amacıyla Sofya-MSK tarafından gönderilmemişlerdir. Bu operasyon faşistliğiyle ünlü Bulgaristan’ı Kurtarmak İçin Yurtsever Cephe partisi başkanı Valeri Simyonov tarafından örgütlenmiş ve yönetilmiştir. Dolayısıyla bu operasyon yasa dışıdır. Milletvekilleri, milletvekili adayları ve kalın enseli bir Bulgar mafya çetesi Türkiye’deki seçim bürolarında giremez, seçmene müdahale edemez, baskı uygulayamaz. Fakat bu olmuştur. Böyle bir durumda seçimlerin geçersiz sayılması ve III. Borisov hükumetinin hemen dağılması gerekir. Sınır kapısı “Kapı Kule”de ise, oy kullanmaya giden seçmen otobüslerden zorla, ite kaka – yaka paça indirilmiştir. Olay sınır kapısından uzakta olmuştur. Yaşlı Bayan seçmenler tartaklanmıştır. Bu olaylar Bulgar devleti ve MSK tarafından kınanmamıştır. Anayasa Mahkemesine taşınmamıştır. İstanbul Bayrampaşa seçim büroları dışında Türkiye’deki bütün sandıklarda baskı ve şiddet uygulanmış, Deklarasyonlar imzalatılmış, fakat Sofya’dan gönderilen sandık gözlemcilerinden tepki gelmemiştir.
Bu yüz karası olayların dışında MSK merkez ofisinde de bazı yasa dışı gelişmeler olmuştur. Örneğin 2017 seçiminde elektronik – bilgi güvenliği ve teknik iletişimden sorumlu uzman ekip değiştirilmiş, kadro seçimi ve sınav-yarış yapılmadan atamalar yapılarak, 2017 erken parlamento seçimleri güvenlik ve kontrolü MSK’da kimsenin tanımadığı, görevli kişilere devredilmiştir.
Konumuz devam edecektir.
İşler o kadar karışık ki, kürek ile arıtsan temizleyemezsin.
Lütfen paylaşınız.
Okuyanlara teşekkür ederim.