Bulgaristan’da Maliye eski Bakanı Plamen Oresharski’nin başbakanlığında kurulan iki açık ve bir gizli ortaklı koalisyon hükümeti bugün işbaşı yapıyor. Böylece Meriç’in öte yakasında şenlikli günler başlıyor.
Neden şenlikli? Çünkü hükümetin iki ortağı Sosyalist Parti (SP) ile Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH), 240 üyeli parlamentoda toplam 120 sandalyeye sahip. 120 üyenin 84’ü SP’den, 36’sı HÖH’ten. Koalisyon hükümetinin parlamentoda çoğunluğa ulaşabilmesi için dış desteğe ihtiyacı var. Bu destek de kimden geldi dersiniz? Cevap: Parlamentoda 23 milletvekiliyle temsil edilen ATAKA Partisi’nden.
HÖH, bilindiği gibi, Türk azınlığın partisi. ATAKA ise Bulgaristan’ı başta Türk azınlık olmak üzere Romanlar’dan ve diğer etnik kökenlilerinden temizlemek için yemin etmiş bir aşırı sağcı hareket.
Ateş ile barutun yan yana olması gibi bir şey.
Böyle bir hükümet nereye kadar gider? Her adımında ATAKA’dan destek sağlamak için uzun ve sıkı pazarlıklar yapmak, ciddi ödünler vermek zorunda kalacak SP-HÖH koalisyonu bu çileye ne kadar dayanabilir?
Cevap: Sofya’daki yaygın kanı, sonbahara, bilemediniz bu yıl sonuna kadar.
ATAKA’nın dış desteği de ilginç bir taktiğe dayanıyor: Parlamentodaki oylamalarda çoğunluğun 121’in altında kalmasını sağlamak.
Yani, birkaç ATAKA milletvekilinin oylamalara katılmamasıyla SP-HÖH koalisyonunun 120 üyesinin “Yeterli çoğunluk” olmasına imkân tanımak.
Bu taktiğin ilk provası geçen hafta parlamento başkanlığı seçiminde uygulandı ve başarılı oldu. ATAKA’lıların bir bölümü seçime katılmayınca Sosyalist Parti’nin adayı kolayca başkan seçildi.
Aslında SP ile HÖH arasında ilk ortaklık değil bu. 2005-2009 döneminde de ikisi birlikte hükümet kurdu. Ama o zaman üçüncü partiye ihtiyaç duymalarını gerektirmeyen çoğunlukları vardı.
Dış destekli yeni SP-HÖH hükümeti ise, biraz Türkiye’de 1990’lı yıllara damgasını vuran çok parçalı koalisyon hükümetlerini andırıyor.
Üstelik sadece hükümet değil, parlamentonun tümü Bulgar halkının çoğunluğunu temsil etmiyor.
Seçimde oy kullananların oranı sadece yüzde 51.33’te kaldı.
Ayrıca oy kullananların yüzde 24.3’ünün oyları çöpe gitti. Seçim barajını aşamayan partilere verildiği için.
Bitmedi… Parlamentoda temsil edilen partilere verilen oyların en az yüzde 11-12’si satıldı! Nasıl? Özellikle Roman kökenli seçmenler ile yoksul Bulgar köylüleri 100 leva (50 euro) bastıran partiye oylarını verdiler.
Tam da seçim günü ortaya çıkarılan 350 bin sahte, daha doğrusu ihtiyaç fazlası oy skandalından hiç söz etmeyeyim. 25 milletvekilliğine denk düşen hayali seçmenlerin bu oyları sandığa gitseydi, parlamentonun görünümü kim bilir ne kadar değişik olacaktı.
“Meriç’in öte yakasında şenlikli günler başlıyor” kehanetinde haksız mıyım?
Erdal Şafak – Sabah Gazetesí