Ünal GAZİ
Konu: Seçim sonuçlarının da çok derin kökleri var.
Bulgaristan’da seçim sistemi değişikliğine giden yolda tutarlı ve tartsız farklı gelişmeler, yorum ve tahminler yapılıyor. Ben önce, “eden kendine eder” diyorum. Başbakan Boyko Borisov’u Başvekil koltuğundan kaldıran ve meclis sıralarından birine oturtan, kendi aptallığıdır ya da bir oyunda sahne alması icabıdır.
Kimileri, “Washington ona Cumhurbaşkanı seçimine katılma” dedi ve işler karıştı tezinde birleşirken, bu adam mecliste başbakan seçildi ve toslayınca meclise döndü diyenlere hak vermeden olmaz.
Siyasetçilerin kafasında 9 tilki dolaşsa bile, onun kafasında bunların kuyruklarını birbirine bağlamanın şu an mümkün olmadığı görüşündeyim.
Bunun böyle olduğunu düşünmeme sebep ise Bulgaristan Stratejik Araştırmalar Merkezi BGSAM’da bazı arkadaşlarım artık demokratik toplumlarda, “sivil toplum örgütlerinden, şirketlerden, tekellerden ve oligarşiden oluşan tabana TOPRAK ve siyaset biçimlerine de DEMOKRASİ” dediler ve ben de bu görüşe katılıyorum. Daha açık anlatabilmem için saksıda kavak ağacı yetiştirilemez demek istiyorum. Topraktan numune alıp analiz yapmamız da izine tabi olduğundan, işler iyice karıştı. İnsan bakıyor, gördüm diyor, ama gördüğü ile göremediği arasında dağlar kadar fark var.
Şu nokta da, Bulgaristan’da basının ve elektronik yayınların tekelci-oligarşı elinde kontrolünde ve baskısı altında bulunduğundan çok derin ve tutarlı irdelemeye girip doğru sonuçlar çıkarılması zor olduğundan, sanki dokunulmazlıkları olan bazı yabancı yayınlara başvurmak zorunda kalıyoruz. Gizlemiyorum, benim de yazılarımda “Deutsche Welle” kaynaklarıma dayandığım ortadadır.
Bu yazımda 6 Kasım’da yapılan Cumhurbaşkanı seçimlerinin birinci turunda % 11 oy alan, dördüncü olan, şimdi de parti kurma hazırlıkları üzerinde çalışan Veselin Mareşki fenomenine değinmek istiyorum. Bir ilaç toptancısı ve Viva benzincilerinin sahibi olan Mareşki’ye Moskovada okuduğu ve karısı Rus olduğu için “Rusçu” deyenler oldu, fakat böyle bir olayın, öyle ilk seçimde dev bir başarı elde etmenin altında çok önemli bir “toprak” var ve ben bunu bir Alman yazarın gözetiminden size aktarmak istiyorum:
Önce şunu hatırlayalım, ancak “yasaların üstünlüğü olmayan” ve “devlet kurumları çalışmayan” bir ülkede iktidar oligarşi ve şirketler de tekel olur:
Bulgar seçimlerinde hiçbir adayın, radyo ve TV programının, gazete ve derginin kullanmadığı “TİM” sözü var. Alman yazarı Yurgen Rot, ömrünün belirli bir bölümünü bu Bulgar ucubesine ayırdı ve araştırma sonuçlarını “Yeni Bulgar İblisi” ve “Ganster Ekonomisi” kitaplarında anlattı. Almanca ve Bulgarca basılan bu eserlerde Varna kökenli olan TİM ucubesine çok önemli yer ayrılmıştır. Artık Cumhurbaşkanı adayı olan, eczacıların başı V. Mareçki’nin adı pek geçmese de, bu araştırmalardan seçtiğim alıntıda, onun hangi toprakta (sosyo-ekonomik ve siyasi ortamda) bittiğini hemen anlayabileceksiniz.
Bulgaristan’da üçlü koalisyon (2005 -2009) /Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP), Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) ve ‘Ataka’ partisi/ iktidarı zamanında olduğu gibi GERB partisinin Boyko Borisov başkanlığında tek başına birinci hükümetini kurduğu (2009 – 2013) dönemde ve 16 Kasım 2016’da Sofya meclisinde istifası kabul edilen ikinci hükümeti yıllarında (2014 – 2016) iktidar ve medya TİM sözünü kullanmaktan çok titiz bir şekilde kaçındı.
Türkleri ve Müslümanları devlet bünyesinden sökmekten, sığınmacılara karşı 270 km 3 metre yüksek dikenli tel duvar örnekten, asfaltı taşa yapışmayan yollardan sürekli dem vursa da ülkenin ikinci büyük kenti olan Varna ve ili ve ülkenin çok büyük bir alanına hasır altından giden su gibi yayılmış olan TİM’den hiç söz etmedi.
Yurgen Rot, Varna’ya ilk yolculuğunda, son 20 yılda Bulgar devleti için en korkunç olanın TİM ve TİM gibiler olduğunu gizlemek için gayet fazla gayret edildiğini ve ne uzak alanında ne de limanda TİM reklâmına rastlamadığını, fakat Karadeniz incisini dolaşırken, işi yasa dışı işler yapmak olan bu ahtapot ağının son hedefinin tekel ve kartel oluşturmak olduğunu düşündüğünü yazıyor.
Şehirdeki görüşmelerinde kimsenin TİM için bir şey anlatmak istemediğine, insanların çekindiğine ve korktuğuna işaret ediyor ve konuya şöyle giriyor:
TİM hakkında bilinen şudur: Bulgar gizli polisi, devlet güvenlik güçleri kadroları tarafından işlerinde kaba kuvvet kollanan bir yapılanma olarak 1993’te kurulmuştur. Üç kişi tarafından tescil edilen bu şirket günümüzde yüzlerce şirket ve holdingi birbirine örmüş olsa da, yine de 3 kişinin adına ve otoritesine bağlıdır.
Yurgen Ror, üç “büyükten” biri olan İvo Kamenov ile görüşebilmiş ve işlerinizin parametreleri nedir sorusuna şu cevabı almıştır:
“İnsanlar bizim elektriğimizi, ekmeğimizi, ayçiçeği yağımızı satın alıyorlar, uçaklarımızla uçuyor, şirketlerimizde sigorta yaptırıyorlar.”
Bulgar “Yeşiller” yayınlarında TİM’in elektrik faturalarını devamlı yükselten ÇEZ ve “Energo Pro” şirketleri üzerinde kontrol sağladığı “Bulgarya er” ve “Hemus er” havacılık şirketlerinin sahibi olduğu, Dobruca buğdayını satın alıp ihraç ettiği, ayçiçeğinden yağ çıkarıp sattığı biliniyor. Sigorta şirketi “Armeets” ile Merkez Kooperatif Bankası da onlarındır. Bulgaristan’da bir Çek enerji şirketi olarak bilinen, fakat Gürcistan’ın başkentinde yüksek cam ofis binası olan “Energo Pro” TİM’e bağlı bir enerji anonim ortaklığıdır.
Bulgar limanlarının da sahibi olan TİM, Bulgar gemiciliğine ve Burgas ve Varna uçak alanlarına da el atmıştır. Bulgar borsasında en büyük oyuncu olan “Himimport” şirketi TİM’indir. Birinci ligte oynayan “Çernomorets” futbol takımı da onlarındır. Varna’da basılan “Çerno More” gazetesi, 24 saat yayın yapan “Alfa” radyosu onların olup, bilgi teknolojileri üzerine yoğunlaşmış bir de şirketleri var. “Bilgi teknolojileri” şirketi ise GERRB partisi ile ortak oldu. Daha 3 yıl önce 17 il merkezinde ve 28 belediye merkezinde yerleşti. Başkentte “Sofya Su”, “Sofya su ve kanal İşleri”, “Bulgaristan ÇEZ Elektrik Şebekesi”, “Varna Su-Kanal İşleri”, “Sofya Merkez Belediyesi”, “Varna Merkez Belediyesi”, “Şumen Belediyesi” “SOT 161”, “Vivacom” ve “M-Tel” gibi telefon şebekelerinin hisselerini ve kontrolünü eline almıştır.
Burada şu soruya yanıt aramalıyız: GERB partisi içindeki oligarşi kodamanları hangileridir. Şunu altını çizerek yazmak istiyorum, devlet ekonomisini bütünüyle çökerten GERB Partisi Bulgaristan’ı Orta Çağlara geri çevirmiştir. Bulgar Koperatif Ticaret Bankasını çökertme örneği canlıdır. Son 2 yılda devlet 15 milyar leva dış borç yaptı. Bu para nereye kayboldu. Yoksa torbasını dolduranlar iktidardan çekiliyor mu? Olay olağanüstü derin ve ciddidir. Kendileri memleketi, emeklileri ve çalışanları boğan, sömüren, soyan ve ezen oligarşi her yerde var ve gözle görülmeyen bir olgu olarak herkesin üstüne çökmüştür. TİM gibi ahtapot oluşumlar devletin boğazına dolanmış ve istediğini yaptırıyorlar. Biz Boyko Borisov’un istifa etmesini ve ilk atılımda seçmen oylarının % 11’ini toplayan Varnalı Mareçki’yi yukarı çeken ve “adam yerine koymaya çalışan” meclise ve bakanlar kuruluna hazırlayan gizli güçleri TİM gibi siluetleri görmeden, politik gidişi anlamakta zorlanırız.
16 Kasım 2016’da Bulgar sendikalarının yaptığı bir açıklamada, 1 milyondan fazla emeklinin aylık geliri 161 levadır (100 US Dolardan az). Sendikalar hükümetten, 40–45 yıl mesaisi olan, eleklilik primlerini ödemiş ve asgari emeklilik maaşı olan kesimin aylık gelirinin 300 levaya ( 150 Euro) çıkarılması için 2017 devlet bütçesinden 867 milyon leva ayrılmasında ısrar etmişti. Bu gibi bir kararın uygulanması Bulgaristan’dan asgari emekli maaşı alan 26 860 Türkiye’de ikamet eden yaşlımızı da direk olarak etkilemelidir. Onlar Bulgaristan’da 40 sene ter dökmüştür. Borisov hükümeti düştü. 2017 yılı bütçesi kabul edilmedi. Bütçe kabul edilmediği halde, 2016 yılı bütçe uygulaması aydan aya aynen uygulanacaktır yani beklenen zam yine yapılmayacaktır.
TİM gibi oluşumlara dayanan GERB devlerin temellerini kemirmiş ve devleti çökertmiştir.
Bu arada bu güçlerin basın özgürlüğüne de el attığını yazan araştırmacı yazar, klasik düşünürlerden Evripid’ın “fikirlerini serbestçe ifade edemeyen, köledir” saptamasını hatırlatıyor. Bizde bütün basın yayın oligarşik kesimin elinde ve kontrolündedir. Eserlerinde basın özgürlüğüne önemle yer veren ABD’nin birinci başkanı Washington “Fikir beyan etme özgürlüğü elimizden alınırsa, sesiz ve kör koyunlar gibi bizi kasaba götürecekler” demiştir. Bulgar meclisinin 2014’te özel bir yasayla, Türklerin seçim mitinglerinde Türkçe konuşmasını yasakladı. Siyasetçilerimiz defalarca cezalandırıldı. Anadilimizde propaganda amaçlı bir el kitabı çıkaramadık. Halkımız kör ve sağır edilmek isteniyor.
Günümüz düşünürlerinden Rujdi son eserinde “Basın yayın özgürlüğü, anadilde propaganda özgürlüğü her şeydir, bütün oyunun kilididir” yazıyor.
Günümüz dünyasında fikir özgürlüğünün taşıyıcısı öncelikle basın ve elektronik medya araçlarıdır. Özgürlüklerin temelinde anadilde basın yayın örgütlemek olduğunu iyi bilen ABD Anayasasını kaleme alan büyük hukukçu: “Hepimiz için güvenliğin gücü basın özgürlüğündedir” demiştir. Bizim gibi azınlıkların anadilde konuşma yazma yayınlama radyo ve TV programları yapma özgürlüğümüzü elimizden alanlar, ceza kesmeye bıkmayanlar bizi köle durumuna getirmek istiyorlar. İşte bu anlamda Yurgen Rot’un eserinde bacağından tutup çengele astığı TİM şirketi, Bulgar toplumunun sosyal ve ekonomik özünü ele geçirmiş ve Mareçki gibi tipleri, Rusçuları, Varna’da Rus bayrağı dalgalandırma sevdalı tipleri Cumhurbaşkanlığı makamına yükseltmeye çalışıyor.
Şunu unutmayalım: Bizim davamız özgürlük davasıdır. “İktidarın ve sineğin gazete ile öldürüldüğünü” bilenler, memleketi esir alırken önce bütün gazeteleri, radyo ve TV programlarını ele geçirmeye özel gayret gösterdiler. Burgazda Varna’da Sofya’da Moskova gazetekleri artık Bulgarca çıkıyor, hele seçimlerden sonra sıcak ekmek gibi kapışılıyor. Todor Jivkov vaktinde Bulgar TV ekranında 3 program vardı BNT 1, BNT 2 ve Rus Programı. Şimdi interner bağlantısı isteyenlere Rus TV program paketi bedava sunulmaya başladı. Geçen sene Sofya Kültür Merkezi’nin Kongre salonu, ki 5 bin kişi alır, 27 defa Rus sanatçılarını ayakta alkışladı. Yağmur yağdıkta toprak kabarıyor.
Anlatmaya çalıştığımız olaylar Bulgaristan’da çiçeği burnunda seçim sonuçları, yeni olayların çok derin kökleri olduğunu ortaya koydu. Siyaset sahnesine itilen ve anlizimize konu olan Veselin Mareşki bir örnektir. Cinayi işler dışında yaptığı tek iş eczanelere iki ay sonra ödemeli ilaç ve medikal vermesidir. Kırıntı toplayanların ağzına bir lokma vermekle dünyayı değiştirmeye ve Bulgaristan’ı da Rusya’ya bağlamaya kalktı ve neredeyse başarılı oluyordu.
3 sene önce arkadaşlarımızdan Nafiye Yılmaz, eski klasikleri okumakla değişim sayfası açamayız demişti bir yazısında. Gerçekten de, Rusya komandoları, motorcuları sermayesi ve yerli yandaşları 27 yıldan beri hasıraltından su yürütüyorlar. Bizim Varna şoparı da aman hainlik yapayım da aç kalmayayım kafasına hizmet ederken, insanlarımızı “seçim kölesi” haline getirmeyi başardı. Rüzgarın yönü değişiyor.