Ertaş ÇAKIR
Tarih: 10 Aralık 2020
Bir defa adın çıkarsa, namın ayakaltına alınırsa işin bitmiştir, diyenler haklıdır. Bulgar 1984 kışında bizi burup burup suyumuzu çıkarmaya çalıştı da, Allah kurtardı. 1989’da gerilettik ve hiç olmazsa isimlerimizi ve ibadet haklarımızı geri alabildik, sınır kapısını kopardık ve eline verdik.
Bir işi fazla karıştırırsan kokusu çıkar diyenler haklı. Son yıllarda, hele şu son aylarda Makedonya meselesi iyice koktu. Makedon’un hakkı hukuku, devleti, dini dili derken, Bulgar’ın niyeti de dilinden ve önlüğünden düştü.
Son düşen incilerden biri de “Kralın çıplak” olduğunu, Bulgarların bizdeki Makedonları daha 1947 yılında Yugoslavya’ya sattığını gün ışıkına çıkardı.
Bilindiği üzere, 1947 yılında Bulgaristan’da Komünistler iktidardaydı. 1945’te Moskova’dan dönen Georgi Dimitrov Başbakan olmuştu. Başbakan olarak dış ülkelerle imzaladığı antlaşmalardan biri “TİTO – DİMİTROV” Anlaşması ya da “Blek Sözleşmesi” adıyla tarihe geçti. Bled şehri Slovenya’da bulunur. Bugünkü Bulgaristan Makedonları için hayatı önemi olan bu antlaşma 1 Ağustos 1947 tarihinde Bulgaristan Başbakanı Georgi Dimitrov ve Yugoslavya Devlet Başkanı Yosif Broz Tito tarafından imzalanmıştır.
Kamuoyundan gizli tutulan bu antlaşma 2015 yılında kitap halinde “Bled Sözleşmesi” adıyla yayınlanmıştır. Bu sözleşme Bulgaristan’ın (Yukarı Cuma) Blagoevgrad eyaletiyle ilgilidir. Sözleşmede adı “Pirin Makedonya’sı” olarak geçer.
Pirin Makedonya’sı: 1912’de Balkan Savaşı esnasında Bulgaristan’a katılan ve Müttefikler Arası Savaştan /İkinci Balkan Savaşından/ sonra da Bulgaristan devlet sınırları içinde kalan, Makedonya coğrafya bölgesinin adıdır. Birinci Dünya Savaşından (1918) sonra bugün Kuzey Makedonya Cumhuriyetinde bulunan Strumitsa eyaleti Antanta tarafından Bulgaristan’dan koparılmış ve daha sonra Yugoslavya adını alacak olan Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığına katılmıştır. Sözünü ettiğimiz topraklar günümüz Bulgaristan’ında Blagoevgrad (Yukarı Cuma) eyaleti idari sınırlarıyla örtüşür ve Küstendil ilinin Barakovo köyünü de içine alır.
Bu eyalette yaşayan nüfus Makedon’dur ve Blek Sözleşmesine konu olmuş ve Yugoslavya ile Bulgaristan aralarında şu karara varmıştır:
Pirin Makedonya’sı, (Vardar Makedonya’sı adıyla bilinen) Makedonya Federatif Halk Cumhuriyeti’ne /Makedonya’nın Yugoslavya Federatif Sosyalist Cumhuriyeti içindeki devlet adı/ Federal Yugoslavya’nın bir parçası olarak dahil edilecektir.
- Federatif Yugoslavya, kendi topraklarındaki “Batı Kıyı’dan” vaz geçecek ve bu toprakları Bulgaristan topraklarına katacaktır.
- Bulgaristan ile Yugoslavya arasında vize rejimi kalkacaktır.
- İki ülke arasında gümrük Birliği kurulacaktır.
- Bulgaristan’da yaşayan Makedonlara milli azınlık hakkı tanınmaktadır.
- Bulgaristan’ın Nazi Almanya’sı müttefiki ve Makedonya’da işgal gücü olması statüsünden kaynaklanan, o zamanın değeriyle 25 milyon Amerikan Doları savaş tazminatının af edilmesi karşılığı Yugoslavya Bulgaristan’daki Makedon nüfusun manevi hayatıyla ilgilenecektir.
Bu ikili anlaşmadan kaynaklanan planın gerçekleştirilmesi amacıyla Pirin Makedonya’sına Kültürel otonomi hakları tanınmıştır. Yani parayı almışlar.
Bu antlaşmanın altında Bulgaristan Halk Cumhuriyeti Başbakanı Georgi Dimitrov’un imzası vardır. Kısmet be! Bizim kısmetimize düşen memleket de bu işte… Birleşmekten başka çaremiz yok. Birleşirsek bizi yutamazlar!
İki defa da Sovyetler Birliği’ne satılmak üzere pazara çıkarıldık. Satılmadık ve Türkiye’ye kovulduk.
Demek oluyor ki, komünist Bulgaristan daha 1947 yılında ülkedeki Makedon azınlığı 25 milyon US Dolara Tito Yugoslavya’sına satmıştır.
Gerçek durumun hakikatlerinden biri bu iken, 9 Aralık sabahı Sofya’da Başbakan Boyko Borisov ile Makedonca Cumhuriyeti eski Başbakanı Valdo Buçkovskli arasında bir kili görüşme tapıldı. Bulgar devletinin Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği yolunu “Makedonlar Bulgar’dır, Makedonya Bulgaristan’dır, Makedon dili Bulgar dilinin bir lehçesidir ve Makedonların 1945 yılına kadar kendi tarihleri yoktur, Makedon kimliği yoktur” gibi gerekçelerle kesmesinden doğan sorunlar görüşüldü.
Görüşmede, Borisov KMC’ni yükümlülüklerini dakik yerine getirmeye ve özellikle 2017’de imzalanan ikili antlaşmadan kaynaklanan angajmanlarını gerçekleştirmeye davet etti. Bulgar başbakanı, Batı Balkan devletlerinin NATO ve AB’ye alınması için elinden gelen çabayı göstermiştir ifadesini kullandı.
Daha önce Buçkovski ile Dış İşleri Bakanı Zaharieva arasında da bir görüşme düzenlendi. Zaharieva, Bulgaristan’ın KMC’nin AB üyelik görüşmeleri çerçevesini onaylamadığını, ama bunun “veto” olmadığını yani görüşmelerin başlamasına ipotek koyması anlamına gelmediğini ifade etti. “Hayal kırıklığına” uğramış bulunuyoruz ifadesini kullanan Dış İşleri Bakanı Zaharieva, ikili ilişkilerimizde nazik bir durumda bulunuyoruz ve 2017 tarihli Antlaşmanın yerine getirilmesinde ısrar ediyoruz, dedi.
Buçkovski ise, “Sofya’da KMC’nin “parçalayıp bölge görüşmeleri yapılıyor, yarını Bulgaristan’a, öteki kısmı da Arnavutluk’a katılacakmışi” iddialarına katılmadığını belirttikten sonra, 1 Ağustos 2017’de Borisov ve Zaev tarafından imzalanan antlaşmanın yerine getirilmesinde KMC kararlıdır, şu dönemde 2 ülke arasında güven kalmamıştır, dedi.
Konuya ilişkin demeç veren Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Kr. Karakaçanov ise, “Makedonlar, kendilerine yeni milli kimlik yaratmak istiyorlarsa, bunu Bulgar tarihi üzerine bina edemezler” şeklinde konuştu.
Konu Bulgar basınında manşetten inmiyor. “Trud” gazetesi, “Makedonizmin Doğuşu” başlıklı Prof. Ovçarov imzalı bir yazıda, Makedon azınlık hak ve özgürlüklerine, dil ve kimliği ’ne totaliter yaklaşarak, Makedon tarihi, dili ve kimliği olmadığının altını çiziyor. Bulgaristan Çarlığının Makedonya’yı işgal ettiği, 5 bin Makedon’u katlettiği, 20 bine yakın Yahudi ve Romen’i Nazi ölüm kampına gönderdiğini hatırlatmak yerine, Makedonya okullarındaki ders kitaplarına geçmiş “Bulgarlar faşist”, “Kazak” ve “Katil” gibi değimler sökülerek yenden yazılmasında ısrar ediliyor.
“TВ Evropa” son günlerde “Serbest Bölge” programında Makedonya-Bulgaristan uzlaşmazlığına birçok yorum ve röportaj adadı. Günümüz sosyalistlerinin ve eski komünistlerin Makedonya sorununa ilişkin sustuğuna dikkat çekerken, sahte yurtseverlerin kullanıldığına, gerçek tarihin gömüldüğüne, yanlışları kabul ederek yol açacaklarına, iki yüzlü ve aldatıcı tavır aldıklarına vurgu yaptı. Bulgaristan’ın yüzkarası bir durumda bulunduğu ve durumun derinleşmesiyle inciten siyasetle yüzleşince Bulgar etnik azınlıklar ve dış siyasetinin tutarsızlığının ortaya çıkacağı belirtiliyor.
Bulgaristan bir taraftan KMC’nin AB üyeliğine “veto” koyarken, ertesi gün sıkışınca “yok öyle bir şey” demesi, izlediği siyasetin AB üyesi 26 ülke tarafından reddedilmesi neticesinde çark ettiğini görenler, “Bulgaristan Türklerinin isimlerini kendileri gönüllü değiştirdi” sözlerini hatırlamış olmalıdır.
Bu kalık kafalılarla, hırsız sürüsüyle bunalımda çıkma yollarının hepsi kapanmış ve kesilmiştir. Devlet değil, yalan fabrikası.
Okuyanlara teşekkürler. Paylaşınız.
“Covit –19” ile mücadelemiz devam ediyor: İstemler evde kalınız, ellerinizi sıkça yıkayınız, sosyal mesafeye uyunuz ve kısacası kendinize iyi bakınız.
Saygılarımızla,