Rodoplar için sık sık “büyülü” dağlar deniyor. Çok haklı olarak. Büyüleyecek kadar güzel, bir zamanlar efsanevi Orfi’nin diyarı olan Rodoplar, derinliklerinde inanılmaz doğal kaynakları gizliyor. Bundan kısa zaman önce Krumovgrad yakınlarında asrın arkeoloji buluşu gerçekleştirildi. Avrupa’nın en eski altın madenin burada olduğu ortaya çıktı, ayrıca uzmanlara göre, maden hayli zengin de. Bu söz konusu altın madeninin geleceği sorusunun yaratığı tartışmalar aslında bugün Rodopların bulunduğu çıkmazı gözler önüne getiriyor. Rodoplar, istikrarlı turizmi mi yoksa madenleri mi seçmeli?

Çünkü modern dünyamızda bu iki yol aslında çok zor kesişiyor. Rodoplar, demir dışı metaller açısından zengin bir dağdır. 60’lı yıllarda Bulgaristan, kurşun ve çinko ihraç eden lider ülkelerden biriydi. 1989 yılında Berlin Duvarının yıkılmasıyla birlikte kurşun ve çinko fiyatları dibe vuruyor. Ve bir zamanlar Alman uzmanlarının, daha sonra da Sovyetler Birliğinin yardımıyla tamamlanan GORUBSO işletmesi ucuza satılıyor. Bölge halkı göç ediyor. “Friedrich Eber” Vakfının isteği üzere araştırmayı gerçekleştiren Dimitır Sıbev  “Şu anda Rodoplarda üretim, eski üretimin ancak beşte birini gerçekleştiriyor” diyor ve şöyle devam ediyor:

“Fakat madencilik olmaz ise Rodop halkı geçimini sağlayamayacaktır. Çözüm için tek bir yol var: Göç veya karnını doyurabilmek için basıt olan ev çiftiliğindeki üretim.”2004 yılından sonra demir dışı metallerin fiyatlarında bir patlama yaşanmış olsa da, bu bölgede madencilerin maaşları çok düşük – yaklaşık 800 leva ve bununla gençler teşvik edilmiyor. Ayrıca bu sanayinin eskiden bu çevreye getirdiği zararlar da hala insanların gözü önünde, diye belirtiyor araştırmanın başka bir uzmanı Ruslan Yordanov.

Burada büyük sorun eski, ancak hala faaliyette olan atık depolarıdır.“Erma deresi yakınlarındaki atık deposu, yarım asırdır çalışıyor. Aslında atıklar, Erma deresine akıyor. Gerçi, yürürlükte olan kanuna göre, bu atık deposu çalışmamalıdır. Kırcali yakınlarındaki atık deposu da tehlike saçıyor, ki bu depo yakın köylerden ancak yüzer metre mesafede bulunuyor. Yakın zamana kadar atık deposunda gerekli önlemler alınmamıştı ve bundan dolayı rüzga, atıkları evlerin üzerine saçıyordu. Terkedilen devlet madenleri de burada büyük problem, çünkü onlara kimse göz kulak olmuyor. Sonuç olarak mademcilik bölgelerinde dereler çok kirli akıyor.”

Bölge halkının sağlık sorunlarının çok ciddi olduğunu ve bu bölgede silikoz hastalığının kol gezdiğini söylememiz gerekiyor.

Aynı zamanda yerli ve yabanci şirketlerin milyarlık yatırımlarla yeni madenlerin açılması tekliflerinin ardı kesilmiyor. Bazıları burayı yeni “Klondike “ olarak görüyor. Diğerleri ise mesela “Yeni Trak altını” gibi Bulgar-Hollanda projesi, madenlerin dışında korunan yaban doğaya bel bağlıyor. Onlara göre bu inanılmaz güzel doğa, istikrarlı turizm için inanılmaz bir kaynaktır, çünkü dağdaki maden kaynaklara ve efsane dağının tarihine dayanıyor. Madenler şöyle dursun doğa inanılmaz ve tükenmez bir kaynaktır. Bu görüşü “Sivil kayaya “hayır” girişiminden Mariana Hristova da paylaşıyor. Mariana, ayrıca bu sorunun sanayi alternatifini de sunuyor, mesela elektronik atıkların geri dönüşümü, çünkü bu atıklarda sayısız değerli elementler var.”

“Bir ton elektronik atıkların geri dönüşüm çalışmalarından diğer değerli metaller şöyle dursun, 20 gram altın elde ediliyor. Bir ton altın cevherin kazılmasından ancak 3-4 gram altın elde ediliyor. Bunun dışında Bulgaristan’da elde edilen altın cevher, Şili ile birlikte dünyanın en yüksek arsen oranı içeriyor. İşte bu yüzden siyanür teknolojisi devreye giriyor.”

Reklamlar