Huseyin YILDIRIM
Bir zamanlar ismimiz için dünyaları vermeye hazırdık. Hatırlayın, 1984’te Bulgaristan’da Türk ve Müslüman halkının üzerindeki o karanlık gökyüzünü. Bir halk, zorla kimliğinden koparılmaya çalışıldı. Adlarımız, anılarımız, dualarımız, her şeyimiz yasaklandı. Türkçe isimlerimiz yerine Slav isimleri zorla dayatıldı. Bu, yalnızca bir isim değişikliği değil, bir halkın tarihine, kültürüne ve onuruna yapılan büyük bir saldırıydı.
Peki ya şimdi? Bugün hâlâ Bulgar Slav isimleriyle dolaşan Türkler var. Bu durumun farkında değil miyiz? Bu, geçmişte uğradığımız zulmü ve direnişimizi inkâr etmekle eşdeğerdir. Adını, dilini, kimliğini değiştirmek zorunda kalmış bir halk, bunu kabullenebilir mi? Kabullenmemeli. Bu duyarsızlık, bu umursamazlık, bu başkalaşma, geçmişte çekilen acılara ve verilen mücadelelere saygısızlık değil mi?
Adın Kimliğindir
Bir isim sadece bir kelimeden ibaret değildir. İsimler, kimliğimizin, tarihimizin ve kültürümüzün bir parçasıdır. Slav isimlerini taşımaya devam etmek, o dönemde dayatılan kültürel soykırıma sessiz bir rıza göstermek anlamına gelir. Herkesin anlaması gereken bir şey var: Biz Türküz. Türk olarak doğduk, Türk olarak yaşadık, ve Türk olarak öleceğiz.
Bugün hâlâ Slav isimlerini taşıyan pasaportlarla dolaşan insanlarımız var. Bu, geçmişte yaşanan acılara kör bir bakış atmak değil midir? Slav ismini taşımaya devam etmek, o dönemin asimilasyon politikasını bir nebze olsun onaylamak değil midir?
Bir Kimlik Meselesi: Mezarlıklar Bile Kutsaldır
Ben Türk ve Müslüman olarak yaşamayı seçtim ve aynı şekilde ölmeyi isterim. Mezarlıklar, sadece toprağın altına karışmak değil, bir kimliğin ebedi istirahatgâhıdır. Türk mezarının yanında Slav isimli bir mezarı görmek istemiyorum. Bu, o dönemde çekilen acılara, verilen direnişe, kaybedilen insanlara yapılan bir saygısızlık olur. Mezarlıklar bile bizim kimliğimizin ve inancımızın bir yansımasıdır.
Yetkililere Çağrı
Bu konuda yetkililerin bir adım atması gerekiyor. Kim ki Slav ismiyle dolaşıyor, pasaport taşıyor; bu, yalnızca bir bireysel tercih değil, aynı zamanda toplumun kimliğine zarar veren bir durumdur. Yaptırımlar getirilmeli, bu isimlerin değiştirilmesi teşvik edilmelidir. Türk ve Müslüman mezarlıkları, bizim kültürel mirasımızdır. Biz, sadece dünyada değil, ölümden sonra da Türk kimliğimizi yaşatmak istiyoruz.
Bu mesele bir nostalji değil, bir kimlik ve onur meselesidir.
Biz, Türkler ve Müslümanlar, zorla dayatılan Slav isimlerini kabullenemeyiz.
Bunu herkes duysun: İsimlerimiz, mezar taşlarımız, kültürümüz bizim kimliğimizin ve tarihimizin bir parçasıdır.
Biz kim olduğumuzu asla unutmadık. Şimdi, herkesin kimliğine sahip çıkma zamanıdır.
Unutmayalım ki, kimliğimize sahip çıkmazsak, geçmişte yaşadığımız acıların bir benzerini yeniden yaşarız.