Tarih: 08 Ekim 2018
Yazan: Şakir ARSLANTAŞ
Konu: Memleketimizde olup bitenleri izleyip öğrenmek zorundayız.
Aynı kaynaktan gelen sonra uzayıp giderken parçalanan ve ayrı denizlere dökülen nehir bilmiyorum. Sosyal ve politik olayların doğada olup bitenin ve süregidenin bir benzeyişi olduğunu düşündüğümde, Bulgaristan’daki son gelişmelere akıl erdirmek oldukça zor.
Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) Başkanı Kurneliya Ninova GERB partisi Başkanı ve Başbakan Boyko Borisov’a dama açmış. Gerekçesi Başbakanın siyasi muhalefet lideri Bayan Ninova’ya “yalan makinesi” demiş olmasıdır. İstediği, “sözlü şiddet” için 30 bin leva (15 bin Euro).
Başbakan Borisov da Bayan Ninova’nın “sen ikiyüzlü bir sahtekârsın” sözlerine karşı aynı mahkemede açtığı davada 26 bin leva tazminat talep etmiş. Mahkeme davaları birleştirmiş ve duruşmaya hazırlanıyor. Millet de dertlerini unutmuş mahkemeden karar bekliyor. Bu partilerin ikisinin de kaynağı Bulgaristan Komünist Partisi (BKP) idi. Eskinin yükünü paylaşırken kavga ettiler, ayrıldılar, didişerek aynı sona doğru devam ediyorlar.
Kişisel didişme ile devlet yürütmek ve yönetmek zor olsa gerek. Bugün (8 Emim 2018) Bakanlar Kurulu toplanamadı. Sözüm ona “Yurtsever Cephe” kılıflı hükümet ortaklarından Başbakan Yardımcısı ve s.o. “Bulgaristan’ı Kurtarmak İçin Milli Cephe” başkanı Valeri Simyonov ile Rusya sevdası iyice sırıtan “Ataka” lideri Volen Siderov arasında şimdilik temas kesmişler, konuşmuyorlarmış. İç İşleri Bakanlığı Baş Sekreteri görevini paylaşamıyorlar.
Sahnede yeni perde oynanıyor. İki çıbanbaşı iyice toplamış.
Birisi, Memleket elden gidiyor meselesidir ve Bulgaristan’daki Rus “turistler” ile ilgilidir. Başbakan Yardımcısı V. Simyonov’un siyasi etkinlik merkezi olan Burgaz ilinde Rusya vatandaşları tarafından satın alınan dairelerin sayısı 50 000 (elli bini) aştı. Bir dairede 4 kişi otursa, Burgaz ilinde ikamet eden Rusların sayısı 200 000 (iki yüz bin) kişi olmuş bulunuyor. Rusya bankaları Karadeniz kıyımızda daire satın almak isteyen Ruslara faizsiz kredi veriyor. Ülkedeki Rus şirketlerinin sayısı da 55 bin olmuş. Denizden çıkan yengeçler gibi kemire kemire ilerliyorlar.
Bulgar aşırı milliyetçiliğinin sarıca arı yuvası, Türklere karşı hicran kusan “Skat” TV programının ideolojik merkezi olan Burgaz, “Bulgar kan saflığının korunması” gibi konularda çok hassas ve tepkili davranıyor. Dikkati çeken, Rusya’nın Putin takımı Bulgaristan’ı ezdikçe ve incittikçe, Türklere karşı saldırıların şiddeti hafifliyor. 140 yıl sonra Bulgarlar, Türklerin 1000 yıllık bir çıkar olduğunu ve gölgesinde herkese yer olduğunu anlamış gibi davranmaya başladılar.
Yeni duyarlılık hele Rus etkisi konusunda o kadar ince ki, Rusya sevdalısı oluşuyla ünlü Cumhurbaşkanı Georgi Pırvanov’un (2002 – 2012) Rus tankerleriyle Burgaz koyuna taşınacak ham petrolü Dedeağaç (Aleksanndropolis) limanına boru hattıyla akıtma projesi Burgaz’da yapılan bir halk oylamasında % 98 olumsuz oyla sesiz sedasız ’le durdurulmuştu. Buna rağmen aynı yörede son 15 senede iki yüz bin kişilik Rus şehir diasporası kuruldu.
Gerçekten 1877-78 Osmanlı Rusya Savaşından ve 1944 Sovyet işgalinden sonra Bulgaristan’da bir arada bu kadar kalabalık ve büyük bir Rus nüfus gözlenmemişti. “Kamçıya” ve “Güneşli Kamp” vb kapalı tamamen Rus usulü çalışan tesisler genelde gençlerin ve Moskovalı öğrencilerin kaldığı yerlerdir.
Artık yalnız Rus ailelerin yaşadığı sokak, kavşak, kıyı yolu, semtler var, Batılı turistlerin “Rusische Anklave” dedikleri bu yeni yerleşim merkezlerinde yolda, markette, otobüste, birahane, bistro, lokanta, gece kulüpte ve kumsalda Rus dilinde konuşuluyor. Daha fazlasının geçici ikameti olan bu konuklar Bulgar yasalarını tanımıyor yalnız Rusya Federasyonu kanunlarına göre yaşam şekli yerleştiriyor. Rus anaokulları, ilk ve ortaokul istiyor, ayrıca vergi ödemeyi kabul etmiyor, bu kumsallar “bizim” deyip çadır, duş vb hizmetler için ödeme yapmayı kabul etmiyorlar. Daha fazla yeni semtlerde yani daha önce kimsenin yaşamadığı yerlerde ikamet ettikleri için ayak bastıkları toprağın ilk ve gerçek sahibi biziz havaları estirmeyi başarıyorlar. Kaba ve uyumsuz davranan bu yabancı nüfusun geleceğiyle ilgili ihtimalleri yorumlamaya başlayan Bulgar medyası “anklav” sözünü kullanmaya başladı. Fransızca bir değim olan “anklav” anlam olarak, “otonomi” olmayan, yabancı bir toprakla çevrelenmiş bir toprak parçasıdır. Sözü edilen “kültürel anklavdır.” Bunun elde edilmesi için bir halk oylaması (yerel referandum) yapılması yeterlidir. Bulgaristan’ın Sofya ve Varna’dan sonra 3. Büyükşehri olan Burgaz’ın ilinde, 2011 nüfus sayımına göre, 199 284 kişi yaşıyor. Son 17 yılda ülkede Bulgar nüfus devamlı erirken, Rusların sayısı da artış kaydetti.
Kamu hizmetlerinde, okullarda ve kültürel ve sportif etkinliklerde 1. Dilin Rusça olması derinliği dikkati çekiyor. Rus yaşam tarzının uygulanacağı düşünülen bir il içinde “Kültürel anklav” kapısı açılmasına itirazların yükselmemesi nedenlerinin başında, son yıllarda Bulgaristan’da Rusya’yı sevenler sayısında hızlı bir yükselme ve eylemlerinde şiddetlenme kaydedilmesidir. Şöyle ki “Veçernie Novosti” (Akşam Haberleri) ve “Komsomolskaya Pravda” (Komsomol Gerçeği) gibi gazeteler Burgaz’da çıkmaya başladı. Bayilerde Rusça kitap rafları var. Rus gıdaları satan “Beryozka” marketleri adım başı. Büyük şehirlerdeki kitapçılarda T. Jivkov devrinde olduğu yoğunluk olmasa da, 3. Resmi TV kanalı Rusça olmasa ve okullarda haftada 3-4 saat Rusça dersi olmasa da, Rus kültürü Bulgaristan’a internet, TV ve fecebook’tan ırmak gibi akıyor… İnsanlar bu gerçekler karşısında pasif kalıyor… Rus yayılmacılığına sert tepki göstermiyor.
İki: Bulgar diplomasisi, Rusya Başkanı Vladimir Putin’in saldırı sınırında eleştirel demeçlerine artık 3 defadır yanıtsız bırakıyor. Putin ilk kez 2016’da Bulgar hükümeti – Boyko Borisov kabinesi – “ülkenin milli çıkarlarını savunamıyor” dedi. Bu demeç, Bulgaristan’ın “Güney Akım” gaz boru hattı döşemekten vaz geçmesiyle ilgili verilmişti. Bulgar kamuoyu temsilcilerinin kanısına göre, getirisi 24 yıl sonra başlayacak olan “Güney Akım” kazançlı bir yatırım olarak görülmedi. Şimdi doğal gaz umudumuzu “Türk Akıma” bağlamış bulunuyoruz.
Bu bölümdeki 2. Gelişme Rusya Federasyonu Baş Piskoposu Kiril’in 3 Mart 2018 kutlamaları için Bulgaristan’ı ziyareti esnasında ve Cumhurbaşkanı General Rumen Radev’e adeta çıkışması oldu. Bu olay çok tartışıldı ve yorumlandı, sert tepkiler aldı. Şöyle, yorumlar öyle derinleşti ki, Rus tarafından “Biz sisi kurtarmak için Osmanlıya 11 savaş açtık, ancak 11.’sinde kurtarabildik” gibi sesler geldi. Sonu sonunda bu işlerde, Bulgar devletinin “egemenlik” ilkesine dayanarak, tepki gösterme, protesto çekme vb hakları olmadığı fikri filizlenmeye başladı ve bu işlerde Bulgaristan’ın ana ve temel ödevinin “Ülkedeki İslav, Rus ve Sovyet anıtları ve kiliselerinin onarım ve bakımını sağlamak olduğunu” herkes öğrendi.
Geçen hafta Viyana’da bulunan Vladimir Putin, Avrupa Konsey Başkanlığının Avusturya zirvesinden “Bulgaristan’ın AB karşısında milli çıkarlarını savunamadığını” bir daha dile getirdi. Bulgar diplomasisi bir daha sustu. Yorumlamak istemiyorum.
“Vurdum Duymazlık” modern diplomaside bir bölüm müdür onu da bilemiyorum. Bir yandan, T.C.’de kalan 600 bin Türk seçmenden hiç olmazsa 300 bininin oy kullanma özgürlüğünden yararlanmak istemesine kuduran Bulgar “hümanizmi”, “milliyetçiliği”, “aşırı milliyetçileri” ve “faşistleri” özel bir beklenti kuyusuna mı düştüler yoksa?
Olayları izliyoruz. “Rusların Kültür Anklavı” kapanması mümkün olmayan bir kapı açabilir. Bekliyoruz. Kötü olan olumsuz örneklerin çok fazla olması…
Görüldüğü üzere GERB – BKP kavgası, Borisov-Ninova dosyası mahkemede sıra beklerken biz çorabımızı örelim…
Turizmden doğan “kültürel anklav” örneklerini birlikte araştıralım.
Bizi okuyun ve paylaşın.
Bilenler bilmeyenlere anlaşsın.
Rus eğitimci Ususki diyor ki:
“Ana dilinde eğitim almayan bir çocuk büyüdükten sonra yüzüne ne kadar yurtseverlik maskesi taksa da ait olduğu millete değil, dilinde eğitim aldığı millete hizmet edecektir.”