Sıcak demirin dövüldüğü demirci atölyesine girip bu süreci canlı izleme imkanı olanların sayısı az olsa gerek. Günümüzde bu eski zanaatlar ile ilgilenenler neredeyse yok olmaya yüz tutmuş. Buna rağmen hala bıçak dövme geleneği canlı. Bulgaristan’ın hangi bölgesine giderseniz gidin, hala çok iyi demirci ustaları var.
Bulgaristan’da en tecrübeli ve en çok aranan ustalardan biri de Stefan Çakov. Onun için aslında demirden bıçak dövmek işinin sadece bir kısmı.Usta Stefan Çakov’un yanına zanaat öğrenmek için sadece yerliler değil, yabancılar da geliyor.
Stefan Çakov, Krın şehrinde yaşıyor ve neredeyse doğup büyüdüğü şehri ve işini hiç terketmediğini, ancak bununla beraber bütün dünyanının onun yanına geldiğini anlattı.
Usta Stefan demircilikle 40 yılı aşkın bir zamandır uğraşıyor, zanaatı ise geçen yüzyılın 80’li yıllarında yerli TKZS’de beraber çalıştığı eski ustalardan öğrendi.
Stefan Çakov, “Yaptığım herşeyi elle yapıyorum, mekanik çekicim veya daha modern aletlerim yok, eski ustalardan öğrendiğim gibi çalışıyorum” dedi ve şöyle devam etti:
“Ben köy demircileri gibiyim, kazma, çapa, keser , tarla sürme pullukları ve aklınıza ne gelirle karademirciler gibi herşeyi tamir ediyorum. Bana zanaatım ağır gelmiyor, bu işi severek yapıyorum.
Bu zanaatta herşeyi beğeniyorum. Bunu tam açıklayamıyorum, bir şekilde demirci olmak benim hayatımın anlamı olduğunu hissediyorum. Daha çocukken arkadaşlarımın sokakta top oynadıklarını, benim ise kalaycılık oyunu oynadığımı ve kalaycı çingenelerin yanına gidip onlara bakıyordum. Benim bu zanaattaki yolum da böyle başladı.”
Usta Stefan’ın sözlerine göre, demirci çekici ağır değil, ancak insan çeliğin üzerine agresif vurursa ağır olabilir. Ve zanaatın püf noktası da tam burada – örse her vuruşta ürünün nasıl bir şekil alacağını bilmek.
“Ancak şiddet olunca, iş yürümez. O nedenle insan demiri hissetmeli, yıllar içinde bu tecrübe de birikiyor. Her yeni unutulan bir eskidir ve benim misyonum da gençlere eski ustalardan öğrendiğimi aktarmak” dedi usta Stefan ve şöyle devam etti:
“Ben kelimenin tam manasıyla “son treni” yakaladım, çünkü zanaatı öğrendiğim eski ustalar 70 yaşlarındaydı. O insanlar şimdikilerden çok farklıydı, şimdi dünya çıldırmış gibi. O zamanın ustaları çok sakin ve iyi insanlardı. İşten sonra ocak başına oturup sohbet etmeyi seviyorları. Bu insanlar çok yaşamış çok görmüş, çok hüzün yaşamış, çok kez topraklarını ve atölyelerini kaybetmişler ve bu da kalplerini sökmek gibi bişey onlar için. Savaşlara da katılmışlar ve buna rağmen onlar iyi insanlardı. Şimdi ben işim aracılığı ile gençlere ve bu zanaata yönelik iyi hisleri aşılamaya çalışıyorum. Ancak gerçeği söylemek gerekirse, olmuyor. Yeni kuşaklar farklı”.
Usta, atölyesine Japonya’dan, Fransa’dan, Çekya, Hollanda, Portekiz ve Hırvatistan’dan insanların geldiğini anlattı. Ve hepsi de demir dövme işini görmek istiyorlar, çünkü onların ülkelerinde bu zanaat artık yok olmuş.
Usta Stefan şöyle anlattı: “Bütün gün hiç durmadan çalışabilirim, iş beni yormuyor, dinlenme aramıyorum. Bu atölye benim için cennetten bir köşe gibi, burada kendimi sakin ve iyi hissediyorum.
Zamanımın böyle geçmesi bana ağır gelmiyor, işime odaklanmış durumdayım, çünkü taş yerinde ağırdır. İnsan işine aşıksa, bu iş ona ağır gelmez” .
Özlem Tefikova, BNR