Tarih:  23 Haziran 2019
Yazan: Ertaş ÇAKIR
Konu:  Yeni kuşağın attığı adımlarla gurur duyuyorum.

Kozluva (Oreşare) köyü, Kırca Ali ili, Koşu-kavak (Krumovgrat) Belediyesine bağlıdır. 1989’da köyde yaşayanların hepsi birden vatanlarından kovulunca, köy boşaldı. Evler yalnız, sokaklar ısız, ürünler sırıkta ve tavanda asık kalmıştı

Hayvanlar kırlara salıverildi. Köpekler gelen giden olur diye aylarca bekledi. Hiçbir kimse dönmeyince onlar da yeni bir umut peşinde köyden çıktılar. Boşalan yapılara hücum eden sıçan, kertenkele ve yılanlarla boğuşmak yalnız kediler kaldı.  Onlar, yıllar içinde ürediler, evde barınan ama hiç insan görmemiş, sıvazlanıp okşanmamış, ayak sesinin anlamını bilmeyen, suskun kedi sürüleri belirdi.

Zamana teslim olmayan Kozluca cevizleri insan ilgisi görmese de büyümeye devam etti. Gölgeler gölgeye karıştı, her bahar serilen çimen halısı güzün dürülüp kendisi kalktı. Gölgelere oturacak yaşlı, ceviz taşlayan çocuklar ve ellerine ceviz kınası yakan gelinler olmayınca, onlar da hayatın tadı değişti demeye başladılar.

Yuva değiştirmezden önce Kozluca’dan 12 ton tütün çıkardı. Etraf yamaçlarda birkaç yüz koyun kuzu dolaşır, avlularda ve kapı önlerinde tavuklar ve hindi kuşları gagalaşırdı.

Kozluca insanı muhafazakârdı. Kitap olarak Kuran’ı Kerim’i bilir. Haberi radyodan alır. Fazla konuşanı dinlemez. Şehre seyrek inse bile, bilinmesi gerekeni bilir, fazlası yüktür deyip, sırtına alıp köyüne getirmezdi. Mutfak dışında kadınların iş aletleri tütün kazığı, tütün iğnesi, kınnap ve çuldu. Sürme, sulama ve hayvancılık erkek işiydi.

Kışlık ve soğukluk yapmayı kızlığında öğrenmiş kadınlar kendi zevkleri için bir şey yapmaz, aileye hizmetten haz alırdı.

Geçen hafta Kozluca köyünde daha önce hiç olmamış bir olay oldu. Öğle sularında ceviz gölgelerinin tam koyulaştığında köye şehirli gençler doldu. Sırt çantalı, aynı yaşlarda gençler, ceviz gölgesinin bu kadar serin ve sarı ve beyaz açmış çiçeklerin halı yeşilline bu kadar çok yakışacağını beklemediklerinden olacak, ısız bir köyde ortada kalmamak için beraberlerinde getirdikleri paketlerden çıkardıkları eşyalarda büyük bir çadır kurdular ve içine portatif masa ve sandalyeler dizdiler. Bulgaristan’ın 5 ilinden gelmişlerdi. Hepsi de 10. Sınıf öğrencisiydiler. Birlikte “Tarih ve Uygarlık” ders kitabından “Soya Dönüş” ismi altında toplanmış, Bulgaristan Müslüman Türklerine karşı baskı ve terörle izlenen asimilasyon politikası sonuçlarını tamamen boşalmış, ısız bir köyde görmeyi kararlaştırmışlardı. Havlayan köpek olmayan, kuş uçmayan ve kedileri de insan görünce “bunlar da kim” korkusuyla bir yerlere saklanan bu eski köy, aslında Milattan Önce Traklar zamanında da ayazmasından su akan, deresinde kurbağalar vaklaya, çalılıklarında tavşan saklanan, yamaçlarında geyikler dolaşan, tilkiler yaban tavuklara göz kızartan bir diyarmış.

Kültür sözünü öğrenemeden köylerini terk eden bu insanların vahşetle mücadeleleri arasız devam etmiş. Ezan sesi dinledikleri, kendi dillerini konuştukları, geleneklerine uygun yaşadıkları ve hatta anadillerinde kitap okudukları için köyden koparılıp sürgün edilen, hapse atılan, zülüm gören, aileleri parçalanan ve düzenleri bozulan kendi halinde bu insanların arkalarında kalan ısızlık yaşayan boşluk anlatılır gibi değildi.

18-20 Haziran 2019 günleri arasında kimsesiz köyleri topluca ziyaret etme, fotoğraf çeki sergi açma, izlenimler anlatılan sohbetler düzenleme şeklinde bu “Tarih ve Uygarlık” derslerine toplam 150 öğrenci katıldı. Bulgaristan toplumunda 30 yıl önce beliren “boşluk ve ıssızlığı” en iyi resme alan genç yeteneklilere ödül de verilecekti.

Bu girişim, Haskovolu genç fotoğraf Bayram Bayramali’nin idi.  O, bu ilkin adına “Büyük Göç” yerine “Büyük Dönüş” demişti.  Genç tarihçileri yola düşüren de bu isim olmuştu.  Bayram, 1985’te anne ve babasının isimlerinin zorla değiştirilmesinden, 5 yıl süren sürgün ve hapis döneminden, insanların köylerinden kovulduğu 1989 Mayıs-Haziranından ve o dünyaya gelmezden önce ailesinin Türkiye Cumhuriyetine gidip dönüşünden sonra dünyaya gelmişti. Vahşet öykülerini annesinden, babasından, yaşlılardan ve köydeşlerinden başka kimseden işitmemiş, ders kitaplarında yazan ve tarih hocalarından işittikleri tamamen farklıydı. Fotoğraf heveslisi Bayram, dünyayı göründüğü gibi resim etmeyi yani belgesel fotoğrafçılığı University of the Arts London da pişirdikten sonra komünizmin gizli gerçeklerinin yalan kuyusunu kazmaya başlamış ve “Sofya Platformu” vaksında fikirdenler bulmuş ve  “Büyük Dönüş” projesini birlikte hazırlamışlardır. Bu, Bulgaristan’a sel gibi akacak dönüşün düşüdür.

Kömünizm zülmüni belgeselleştiren,  University of the Arts London mezunu Bayram Bayramalı “Büyük Dönüş” projesinin fikir babası.

Bayram Bayramalı inisiyatifiyle başlayan totaliter zulmün köklerine inme ve gerçekleri gün ışığına çıkarma projeci 150 genç tarih ve doğa meraklısıyla Rodoplar’ın Kozluca köyünde başladı. Şu an Güney Doğu Rodoplar’da insansız 72 köy var. Bunların her birinde hayat durmuştur. 132 köyde 10 kişiden daha az yaşlı hayat törpülüyor. Yüzlerce köyde 30 yıldan beri çocuk doğmamış, okullar kapanmış, sağlık ocağı yok,  posta çalışmıyor. İsim değiştirme zulmü derslerinin sonuçları dersinin Rodop köylerinde başlaması çok anlamlıdır, çünkü ilk Saldırılar Kırca Aliye Bağlı Benkovski Belediyesi köylerinde 1984’un Noel Gecesi başlamış, ilk kurbanımız olan şehit Türkan kız orada (Sütkesiği) şehit düşmüş, kovulanların göç kervanları Rodoplar’da düzülmüştür. Bu tarihsel olayların yeni karşılaştırılmalı resim sergilerinde anlatılması Bulgaristan genç kuşağının, Türklerin, Bulgarların, Pomak ve Çingenelerle Makedonların sözüm ona “Soya Dönüş” zulüm gerçekliğiyle yüzleşmesi açısından olağanüstü önemlidir.

 

Beş şehirden gelen gençler Koşu-kavağa bağlı Kozluca köyü cevizleri gölgesinde köyün çileli eski ve bugünkü ısız tarihini birlikte dinliyorlar. Taş duvarlar ve boş evler, bahçeler, tarlalar ve suyu hiç bulanmadan akan dereler tarih anlatıyor. Genç tarihçiler ayrı ayrı yerlerde özellikle 1984-1989 yılları arasında meydana gelen olayları, suçsuz insanların sürgün edilmesinden, köye sakat dönenlere devletin ilgisizliğinden, iç Bulgaristan’da aynı yıllarda “kürek cezası” çekenlerin akıbetinden ilgileniyorlar. Gençler yarı yarına boşalan Bulgaristanla yüzleşiyor.

İl kültür merkezlerinde ve okullarda açılacak olan resim sergilerinde, son 3 yılda Bayram Bayramali’nin büyük bir itinayla topladığı mağdurların kişisel ve aile öyküler de ziyaretçilere dağıtılacaktır.

Genç tarihçiler kapısı penceresi  kopmuş, çatısı uçmuş, sıvası, duvarı dökülmüş evlerin fotoğraflarını çekerken, zor gördüklerinden dolayı yurtlarından ayrılmak zorunda kalan Müslümanların evlerine sonradan kimsenin yerleşmediğini, gitmek zorunda kalan insanların ruhunun aynı boş odalarda yaşamaya devam ettiğini Bayram in ilginç anlatımlarından öğrendiler.

Bayram Bayramali’nin çalışmaları etkileyici olduğu kadar, Bulgaristan yakın tarihinde yeni bir sayfa açılmasına ve 10 sınıf  “Tarih Ve Uygarlık” ders kitabının yeniden hazırlanmasına, basmakalıp metinlerde gerçekçi düzeltmeler yapılmasına,  çok önemli belgesel katkı sunarken, genç bilim insanlarının kamuoyu oluşturmasına da yardım ediyor.

Bu çalışmalar tarihçi Hristo Hristov ve Prof. Evelina Kalbeçeva ve başkalarının da ilgi odağı olmaya başlarken, şimdilik Kasim Dal’ın Halkın Şeref ve Özgürlük Hareketi (HŞÖH) tarafından da destek buldu. Yeni gelişmelere Avrupa Birliğinin Ortak tarih ve Kültür Programlarının da ilgi duyacağına inanıyoruz.

Bizi izleyiniz.

Dostlarınızla paylaşınız.

Reklamlar