Dr.Nedim BİRİNCİ

Konu: 2016’da politik sahnede birlikte olalım.

2016 yılını 2015 yılı kalemimizle, aynı bilgisayarımızla ve dünya görüşümüzle anlatmaya devam ediyoruz. 2015’te biz yazar siz de okur olarak başarılıydık. Bulgaristan Türkleri Stratejik Araştırma Merkezi ARAŞTIRMACI YAZAR EKİBİ YENİ YILINIZI KUTLAR, En iyi günlerin, en büyük şansın, sağlık ve başarıların, şahsi ve aile mutluluğunun size nasip olmasını içtenlikle dileriz. Ricamız yeni yılda bize biraz daha fazla vakit ayırın ve birlikte olalım.

 

2015’te soydaşlarımız tarafından en fazla aranan, tıklanan ve okunan Türkçe elektronik gazete olabildiğimiz için mutluyuz. Bu arada politik gelişmeleri ve beklenen olayları en iyi ve inandırıcı açıklayan ve duyuran, inanılan bir yayın olabilmemiz önemli bir başarıdır. Her başarı gibi,  halkı aydınlatmaya ve yüreklendirmeye doğru atabildiğimiz büyük adımlar, örgütlenmede de iyi sonuçlar vermeye başladı. Başarılar ekibimizi yüreklendirip kanatlandırdı 2016’da daha büyük bir azimle davaya devam etmemize kaynak oluşturuyor.

 

Biz bir sivil toplum örgütünün yayın merkezi ve organıyız.

2002’den beri Türkiye Cumhuriyeti sivil toplum örgütleri ve soydaşlarımıza yönelik siyaset dallarında, seçimlerde, kutlamalarda etkin olan BULTÜRK – Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği, memleketimizdeki kardeşlerimiz arasında da yoğun etkinliklerle iz bıraktı. Bulgaristan Türkleri ve Müslümanları kimliğine karşı silahlı saldırıların başladığı 1984’ün 23 Aralık trajedisini, şehitlerimizi anma törenlerinde hazır bulunanlar önünde “Türkan Çeşme”ye, Mastan’lı şehitler anıtına en büyük çelengi bu yılda göçmenlerimizin sivil toplum örgütü BULTÜRK heyeti koydu. Olay hazır bulunanları yüreklendirdi.

 

2016’nın 15 Martına kadar sürecek olan “Koltuk Değneği” başlığı altında yayınlamak istediğimiz yazı dizimizde HÖH –DPS partisini yöneten ikiyüzlü, halkımızın en büyük derdi olan ekmek davasıyla asla ilgilenmeyen, sıradan vatandaşlarımızı soymak ve onların haklarını, çaldıkları yurt dışına kaçırmakla meşgul olan, günlük hayatta ise okka baz ve olmayan bir gerçeği söylemenin en büyük yalan olduğu ustalığıyla geçinenlerin maskesini indirmeye ve uykusunu kaçırmaya devam edeceğiz. L. Mestan ve arkadaşlarının hilekâr ve anti-Türklük siyasetini gün ışığına çıkardık ve “koltuk değneği” rolünü ilk biz yazdık ve yıl sonunda toslayışlarını da en derin çizgilerle biz anlattık. Bize inandığınıza inanıyoruz. Siz okurlarımıza güveniyoruz. Toplumsal ve siyasi dönüşümlerin başını sizlerin çekeceğinize tam güven besliyoruz.

 

2015 yılında, 4 Ocak 1990 günü Varna’da 32 Türk mahpusçu, 12-si devlet güvenlik servisi gizli polis “DS” ajanı olan kurulan HÖH partisinin artık içi tamamen kokuşmuş olan iç yüzünü, özünü açıklamaya çalıştık. “HÖH’ten öteye yer yok” deyenlere artık inanmayınız. Özgürlük ateşinde yanmaya gelen yeni bir Bulgaristanlı Türk kuşağı geliyor. Onların kendi politik iradelerinden güç alarak savaş meydanına çıkacaklarına inanıyorum. 2016’da soydaşlarımızla memlekette kalan kardeşlerimizin daha da kenetleşeceğine inanıyoruz.

 

Bu konuya, mecliste ve siyasi partiler içindeki gizli polis ajanlarının görevlerini açıklayan yazı dizileri yayınladık. Politik yelpazenin 8 partide parçalanmış yeni durumuyla meclisteki konumunu anlattık. Aşırı sol ve aşırı sağ milliyetçiliğinin anti-Türk ve anti-Müslüman karakterini açıkladık ve eleştirdik. GERB partisinin ordulu ve polis kaynaklı bileşim özelliklerini, objektif gerekler sonucu mumunun daha 2016’da neden söneceğini açıkladık, yeni erken genel seçim olacağına ışık tuttuk, Bulgaristan Sosyalist Partisinin erime ve ufalanma süreçlerini gösterdik. Biz bunu Bulgar ve dünya basınından alıntılarla da yapabilirdik, fakat kendi süzgecimizden geçirerek yazmayı yeğledik.

 

Önemle vurguladığımız gerçek ise, HÖH kurucu delegelerinden den 2016’da artık tek kişi kalmadığına üzüldük. Devlete en fazla hizmet veren HÖH kadrolarının ödüllendirilmesini kıskanmadık, hep utandık. Kurucu üyelerin partiden ayrılmalarına, bitlenmiş köpek gibi kovulmalarına veya dış ülkeye kaçmak zorunda kalmalarına üzülürken, bu gelişmelerin haklı davamızın öldüğü anlamına gelmediğini savunduk. Bulgaristan Türkleri, Pomaklar ve Çingeneler hak ve özgürlük, adalet davasıyla mayalanmıştır. Bu 138 yıl önceye dayanan bir mayalanıştır. Politikayla haşır neşir olmamız da 135 yaşındadır. Tırnovo Büyük Millet Meclisi’nde 6 değil, 15 milletvekilimiz vardı. Siyasi örs ve çekiç düşmeden hep elimizdeydi. Totalitarizmin çöpe atılmasında en fazla ter bizdendi. Toplumun yenilenmesi ilk kol sıvayıp “Bismillah” deyen bizdik. Adalete, demokrasiye, yasaların her şeyin üstünde olması gerektiğine belbağlayan yine bizdik. Toplumsal dönüşümlerin yapılabilmesi bu gün de yine bizim ve tüm Bulgar demokrasi güçlerinin ana ödevidir.

 

HÖH partisi yalnız Bulgar gizli polisinin emri üzere değil, aynı zamanda Sovyetlerin memleketimizdeki ördüğü ajan ağına katılan ve Pazarcık hapsinde kalırken, Türk, Pomak ve Çingene azınlığı halk topluluğu sorunlarıyla ilgili “istasyon şefi” (Türkleri güdecek çoban) ilan edilen kişi bugün de nefesimizi kesmeye çalışan haindir. 1990’dan beri bu görevinde kalan, Bulgar gizli polisinin özel olarak eğittiği hatta bilimler Doktoru ilan ettiği, 3 yıldan beri Sofya kenarında, onu onurlandırma planına uygun olarak adına “saray” denen kiralık, korumalı bir evde kapalı tutulan “fahri” başkan Ahmet Doğan’dır. Asla unutulmamalı 2013 ocağında toplanan 8. Kurultayda genç özgürlükçü Oktay Yeni Mehmet tarafından saman çuvalı misali kürsüden atılmış ve kafasına tabanca dayanmıştır. Son 26 yılda bu olay parti için bilinçlenmede doruk olmuştur. Şuna özelliğe dikkat edilmelidir.Partiyi kuranların A.Doğan dışında hepsi Türk olsa da, polis ajanı olan ama Türk olmayan Doğan’ın seçilmesini engelleyememişlerdir. Doğan HÖH başkanlığına gizli polis ve Rus KGB dış casusluk ajanı olarak dayatılmıştır. Bu ustaca ve çok uzun zaman hazırlanmış bir komplodur. Bunun kılıfında “Bulgar Etnik Modeli” olsa da yıllar içinde bu model tuzla buz edilmiş ama isteklerimiz hala verilmemiştir.

 

Partinin kurulması iradesi ile bugünkü Bulgaristan iç siyasetinde ve mecliste “koltuk değneği” rolü üslenmiş olması, bir de dış siyasette de Bulgaristan’da Rusya çıkarlarının savunulması ve Türkiye’ye karşı açık saldırı siyasetine Rusya maşası olarak alet edilmesi delil istemez oldu. 17 Aralık 2015 gecesi HÖH ekibi Yılbaşı kutlamasında birçok maske birden düştü. Olay “sarayda” oldu. Bir defa Doğan Moskof ajanı olduğunu ipe serdi. Türkiye’ye Putin ağzından saldırdı. Genel Başkanı L. Mestan Avrupa-Atlantik siyaseti izlediğinden ötürü partiden atıldı. Ardından 4 milletvekili daha koptu. Türklük kalesi Kırcaali’de ve 23 Aralık 1984’te isim değiştirme, anadil, kültür ve din yasaklama vahşetinin başlatıldığı Süüt kesiği ve Yoğurtçular köylerinde HÖH kurucusu Bahri Ömer partiden çıktı. Politikacılarımızın mecliste  “koltuk değneği” olmak istediklerine son büyük kanıt bu oldu. Yeni gerçekler özellikle milletvekili Hüseyin Hafızov’un demeçlerinde ifade buldu.

 

Şu iyi bilinmelidir. Bulgaristan’ın 1878’den beri iç ve dış politikasındaki ana etken, sonuç belirlemede olmazsa olmaz, Türk topluluğun tutumu, var olma mücadelesi ve iradesi olmuştur. Bulgar siyaseti Türkler olmadan dış ve iç siyasette denge kuramamıştır. Son durumda Türklerin dış siyasetinde etnik azınlıkları baskı aracı olarak kullanan Moskof imparatorluk hırsına yem edilmek istendiği dikkat çekti. Bulgar toplumu 138 yıldan beri Moskof taraftarları (Rusofiller)  ve Batıyı isteyenler olarak hep ikiye bölünmüş durumda oldu.  Bu parçalanmışlığın içindeki ana denge unsur ise her zaman Türk topluluğu oldu. Batıyı isteyen ve Moskofculuktan kopamayan Sofya siyasetinde ana etken ve ölçü olurken, Rusya-Türkiye Cumhuriyeti ilişkilerinde de her zaman olumlu tavır göstermişlerdir. Bugün de aynı dengelerin sarsıldığı gözden kaçmıyor. Bulgarların saat ayarını Ankara ile Rusya ve Ankara ile Batı Avrupa ve Amerika politikasına uygun ayarlamak zorundadır. Bu dengenin bozulması her defasında memleketimizde büyük gerginlik yaratmıştır.

 

Bugünkü gerginliklerin, parçalanma, görevden atma, meclis parti grubundan ayrılma, seçim sonuçları vesaire hep aynı siyasetten kaynaklanan üzerimizdeki baskının ve halkımızın gerçekleri her geçen gün daha berrak görebilmesinin ve bilinçli hareket etmesinin tartışılmaz sonucudur. Bu bakıma 2015’te özellikle 1 Ekim yerel seçimlerinde önemli adımlar atıldı, tüm seçmenler için geçerli ve yüreklendirici olan başarılar elde edilebildi.

 

Koltuk değneği -2” yazımda böyle bir giriş yapmama neden ise şudur.

 

2015’te Bulgaristan’daki en önemli siyasi olay hangisidir. Cevap, bu soruda gizleniyor.

Bu cevap, erken genel seçim veya büyük pazarlıklar ve zorlama sonucu 2-inci GERB hükümetinin kurulması sayılamaz. Hükümetin programı olmaması da önemli değildir. Çığ kopmuşsa tekerlenecektir. 4.7 milyar parası çalınarak çökertilen ve kapanan BTK Bankası hırsızlı da devede kulaktır. Bir önceki Plamen Oreşarski hükümeti yalnız 1 milyar leva dış borç aldığı için devrilirken, Boyko Borisov hükümetinin, HÖH meclis grubu oylarıyla desteklenerek 16 milyar leva dış borç alması çok önemlidir ama bu da en önemli olay sayılmaz. Çünkü biz artık Todor Jivkov’un totalitarizm yıllarından çok daha fazla borçlansak da Avrupa’nın en yoksul, en fazla işsizi olan, yılbaşından sonra “Gazprom”un Bulgaristan’ın Rus gazı vermeyi durdurması ve 200 bin ailenin gazsız kalması da değil, bunlar da en önemli olarak sivrilen olay değildir.

 

En önemli olay, 1970 – 1990 yılları arasında bir baskı ve terör düzeni olan totalitarizmin, komünizm kalıntılarının çöpe atılması yolunda küçücük de olsa ilk adımın atılamamış olmasıdır. Toplumun ve siyasetin dondurulmuşluktan çözülmesine ve kilidin açılmasına geçilemedi. Bulgar siyaseti totaliter derin dondurucudan çıkarılamadı.  Demokrasi atılımlarına bütün kapıları kapalı mecliste 38 milletvekilimiz var. Terörün bizden binlerce kurban almasına, isimlerimizin değiştirilmesine, anadilimizin yasaklanmasına, okulsuz ve kitapsız 2 kuşak yaşamak zorunda bırakılmamıza, kültürümüze indirilen darbelere, ahlakımızın unutturulmaya zorlanmasına rağmen “koltuk değnekli” totalitarizm bugün iktidardır. Dinimize saldırılara, 500 binimizin vatan ocağından sökülüp kovulmasına neden olan, bu amansız baskı ve zulmü uygulayanların cezalandırılmasına yol vermeyen bir rejim bugünde “koltuk değnekli” ama görev başındadır. Bugün yani 21. yüzyılda bir Türk Partisi olarak geçinen HÖH – DPS’nın “koltuk değneği” rolü oynamasına mutlaka son verilmelidir. Bu da seçimlerde bilinçli oy kullanmamızla olacaktır. Mestan ve arkadaşlarının başını yiyen halkımızı bilinçlenme raylarına çekmemesi, şuurlu hareket edilmesini engellemeleri olmuştur. Mestan siyaset yapmanın kabak yemekten farklı ve çok daha zor olduğunu kavrayamadı. Avcılık sohbetlerinde kendisini dinlermiş gibi yapanlar tarafından uyutuldu. İkiyüzlü, köre ruhlu ve çıkarcı olduğunu gizleyemedi. “Türkçe konuşuyorum diye bana 15 ceza kestiler, 30 bin leva borcum var” diye yakınırken kızının düğününe 300 bin leva harcadığı biliniyordu..

 

Daha da somut bir ifadeyle eski Genel Başkan Mestan yönetimindeki HÖH-DPS meclis grubu, titizlikle sergilediği tavırla ve hasıraltı su akıtarak hiç kimseye samimi olmadı. Bulgaristan’da anayasal değişiklikle demokratikleşme süreci başlamasına engel oldu.  Demokrasiye set çekenlerin yanında oldu. Son derece gerekli olan adalet sürecinin yerleştirilmesine ve oturmasına yeşil ışık yakmayanlara arka oldu.  Hukuk reformu yolu kesenlere oy verdi. Yargıda belirleyici olanın savcı hükmü ve baskısı yerine, savcılıkla yargıçların iki ayrı müessese olarak birbirinden ayrılarak ve Temyiz Mahkemesinde savcıdan fazla yargıç olmasını sağlayacak yasa değişikliğine oy vermedi. Duruşma salonlarında yargıç iradesine dayanan yargı adaletine yol vermeyip değişiklerle yenilenme sürecini şimdilik rafa kaldırdı. Bulgaristan’da adaleti Başsavcıya devretti. Anlamı, adalet katilliği yaptı. Demek oluyor ki, baştan sona eski olandan, bizi ezenden, terör ruhunu yaşatandan, totaliter düzenin anayasa ve yasa madde ve şıklarında sürmesinden, savcılık diktasından yani adaletsizlikten yana tavır aldı. Dolandırıcıların, rüşvetçi kodamanların, oligarşi hırsızlarının tutuklanıp yargıya verilmesi yolunu yaptı. Bunu kaç paraya için yaptığı artık önemli değil, çünkü artık adaletsizlik zehrinden her gün tadanların arasına itildi.

 

1 Kasım seçiminden şöyle bir örnekle somutlaştıralım:

 

10 yıldan beri, Bulgaristan kamuoyunda en fazla haber olan, yorumlanan, gizli, maskeli, tepeden tırnağa silahlı gizli servis DANS ve Jandarma güçlerinin defalarca bastığı, arayıp taradığı, 1000’den fazla Kuranı Kerim’i topladığı  “Al Bakır” camisisinin bulunduğu Pazarcık şehrinde şöyle bir olay oldu. Bu şehirde kadar zulümden, onlarca kişinin tutuklanmasından, sorgulanmasından, açık ve kapalı duruşmalardan, hatta bir imama hapis cezası kesilmesinden sonra herkes her şeyin değişmesini beklerken ve haklıyken, şöyle bir sahtekârlığa maruz kaldı. Burada istenen, istenmeyen, tuzak olan olaylar hep Romenlerin – Müslüman Çingenelerin yaşadığı “İzgrev” mahallesinde olur. 1 Kasım 2015 yerel seçimlerinde bu mahallede tek oy alamayacağı düşünülen eski Belediye Başkanı Todor Popov oyların  % 100’ nü aldı. BU çarpıcı olay HÖH-DPS yönetimini düşündürmedi. Kısaca olay şudur?

 

Eski başkan T. Popov adına ama onun gölgesini belli etmeden çalışanlar, mahallede seçim arifesinde bir insan hakları örgütü kurdu. Kimlik cüzdanında gerçek ismi “Dodor Popov” olan 6 çocuklu, işsiz fakat boyu postu yerinde ve sinekkaydı tıraşı seven bir Romen’e para kaptırarak onu Başkan yapmakla işe başladılar. Mahkeme kararıyla isim değişikliği yapıldı. “Dodor”  “Todor” oldu. Evraklar ve işlemler yeni isme göre hazırlandı. Okuması olmayan ama görünüm olarak amaca uygun olan şahıs, lise tahsilli gösterilip belediye başkanlığına aday gösterildi. Oy vermeye zorlananlara tercihli sisteme göre hangi rakamları çizecekleri yanlış öğretildi. Mahalleli Todor Popov’un numarasını çizmek için işlem yapanlar bilinçsiz olarak eski Belediye başkanı Todor Popov’u ilk turda Belediye Başkanı koltuğuna yeniden oturttular. Daniel Peevski bu mahalleden son seçimde % 99 oy almıştı. Ne kadar çok işimiz olacağını görebiliyor musunuz. Bizim, demokrasi ve adaletin en büyük düşmanı halkın kör cahil olmasıdır. Bilinçsiz seçmenden faşist iktidarlara bile “koltuk değneği” yapmak çok kolaydır.

 

Aynı dolandırıcılıkla, gerçekmiş gibi söylenen yalanlarla aynı ilden HÖH-DPS milletvekili olan D. Peevski Ahmet Doğan’ın “HÖH-DPS Anonim Şirketinde” Başkan olduğundan ve Moskova’nın bizdeki çıkarlarını yürüten maşa görevinden dolayı, olayın üstüne gidilmedi, “Ne süt içmiş ne süt dökmüş” siyaseti devam ediyor. Bu örnekler Mestan zamanındandır. Parti başkanın işi av kovalamak değil sosyal, ekonomik ve siyasi süreçleri yönetmektir. Bu bakıma düşmesi haktır diyoruz. Partiden atılması da suyu sıkılmış bir ajan olduğuna kanıttır. Mestan çöp kofasına düşmezden önce DANS’tan, Bulgar kulisinden, Moskova merkezinden izin alındı.  Olayda parlayan gerçek, Türkiye ile Rusya kavga ederken Türk koltuk değneğine gerek yok, Bulgaristan Sosyalist Partisi (BCP) buna yeter anlayışından doğdu. Böylece, siyasetçi olmak için 15 metre uzaktaki kurt yavrusunu öldürmenin yeterli olmadığı ortaya çıkarken, derin ve güçlü bir irade ve öngörü gerektiği de ortaya çıkmıştır.

 

Sayın Davutoğulu’nun son Sofya ziyareti sırasında 9 koruması olan ve tuvalete gidişini dahi kaydeden ajanların sözde gözünden kaçarak Türkiye Başbakanıyla gizli görüşen avcıbaşı kırdığı büyük sayıda pota birisi da eklemiş oldu. Bulgaristan Türklerine yenden büyük bir zararı daha dokunmuş oldu. İnsanın kendine yaptığını kimse yapamaz, sözü tamamen yerindedir. Mestan için tamamen geçerlidir. Aptallık okulu yoktur.

 

Gelecek yazımda sizlere “koltuk değneği” politikasının çürük değnek olduğunu ve önemini kaybettiğini anlatmak istiyorum. Her şey gibi politika da değişiyor. Seçim sistemindeki boşluklar ve özellikle de soydaşlarımız için uygulanmayan maddeler üzerinde özellikle durmak istiyorum.

Yeni yılınız kutlu olsun.

Sağlıklı ve başarılı bir yıl dileklerimle, beraber olalım.

 

Reklamlar