Dr. Nedim BİRİNCİ

Konu: Büyük Millet Meclisinde Bağımsız Milletvekilleri Çoğunluk Olmalıdır.                          

Yeni bir umutla sevdalanma’ya var mıyız?

2016 şafağı ağarıyor.

Takvimden bir yaprak daha kopuyor.

Yeni bir umut doğuyor.

Yasalara, kurallara, ilkelere, adalete ve ahlakımıza dayanmayan bir toplumsal düzeni yeni yılda belki de hendekten devirebileceğiz. Adil bir toplum düzen, kıvılcım alabilir.

Bu nasıl olacak? Soranlara hemen cevap verelim. Bağımsız ama kendi adaylarımızı meclise göndermeliyiz.

Yapılacak olanı nasıl anladığımı anlatmak istiyorum önce.

Çamlıkta yetişmiş biriyim. Kozak toplarken geçti çocukluğum. Çamlar her yıl iğnelerini, kozalarını yeniler, kabuklarını atar. Kuru dallarından da kurtulur. Gövdesindeki eski çöpleri kendi atar. Gökyüzüne uzanırken gövdesini arıtır, düzler, temizler, yaşının çemberlerini çizer.

Başım çamların dorukları gibi dik yetişirken önüme çıkan sosyal sorunları hep çamları düşünerek çözmeye çalıştım.

12 çeşit çam tanırım. Ardıç en sevdiğim ağaçtır. Kozalak goncalarından pekmez kaynatırdık. Bıçkıdan çıkan sarıçam kalasına kaymak gibi, beyaz çam kalasına pamuk gibi derdik. Beni birçok defa düşündürense, her birinin dipten tepeye uzayıp kalınlaşırken kuru dallarından, yaralarından berelerden, öz çöplerinden kendi kendilerine temizlenip arınabilme hüneri oldu. “Mum gibi,” “kaymak gibi,” “pamuk gibi” olabilme özelliği çamları anlatan önemli özellikleridir.

Bizde TOPLUM dendiğinde önce politik partiler anlaşılır. Gerçekten de 1877–78 savaşından sonra Bulgaristan Prensliği’nde hemen birçok politik parti kuruldu. Ertesi yıl yani 1879’da Tırnovo Konağında toplanan Büyük Millet Meclisi’ne katıldılar. Meclis sandalyelerine yerleşen ağırlıklı siyasetçiler Liberaller ve muhafazakârlardı. Birkaç yıl sonra aralarına sosyalistler, birkaç yıl daha sonra Çiftçiler katıldılar. Birinci Büyük Mecliste 6 Türk vekil vardı. Bulgaristan’daki etnik ve dini azınlıklar daha 1913’te meclis grubu kurabilseler de 1990’yılına kadar Bulgar politik partiler içinde yer aldılar ve ancak 1990’da Hak ve Özgürlük Hareketi’nin 24 milletvekili ile meclise girmesiyle politik grup oluşturdular. Bu partinin 63. mecliste 36 milletvekili vardır.

Partileri birer çam ağacı olarak görsek o günlerden bu günlere Bulgaristan’da kurulan 500’den fazla siyasi parti, lig ve hareket bir orman oluşturmuş olurdu. En yaşlıları 135’lık olmak üzere, son dönem kurulan GERP partisi artık 10, hatta Korman İsmailov’un yönettiği Onur ve Özgürlük Hareketi 5, Bulgar sağ milliyetçi kanadından fırlayan “Yurtsever Cephe” (PF) dedikleri asi başkaldırı da 2–3 yaşında tay durmuş, ilk adımlarıyla sıra düzmüş olacaklardı. Fakat bizde balta ormandan çıkmaz. Kurulan partiler ikide bir hep kapandı. Yasaklandı.  1990 karanlığında günümüze kadar gelebilen ancak Dimitır Blagoev tarafından1990’da Bulgaristan Sosyal Demokrat İşçi Partisi ismiyle kurulan 10 – 15 defa isim değiştiren, ömrünün yarısını gizlilik koşullarında, diğer yarısını da iktidarda ya da muhalefette geçiren ve bugünkü Sofya meclisinde 40 milletvekili ile Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) olarak muhalefet yapıyor.

Baharda çamlar yeşili gelin rengidir. Önlüklerde, çorap ve eldivenlerde çiçekli yapraktır. Çam yeşili bir gelin gibi hayat umududur. Bu rengin gömülere yaşattığı bahar bayramını toplumsal yaşamda yalnız seçim günüyle kıyaslayarak anlatabiliriz. Çünkü yeşil yeni renk ve meyve umuduysa, seçim de daha iyi günlerin umududur. Seçmenin birlik olup toprağa tohum eker gibi sandığa oy atması sonsuz bir umudun kıvılcımlanıp kanatlanışıdır. Umutsa yarınlarda yaşayan bir bekleyiştir. Ancak geçmişimizi iyi bilen ve yarını bugünden görebilenlerin kaşığına çıkar umutla gelen kısmettir. Sosyal hayattaki kısmetin alanı hem bireyi hem de herkesi kapsar. Bu anlamda kısmet bir toto-loto ya da iddia değildir. Yaratanın yaratılana verdiği en büyük nimet kendi hayatı üzerinde söz sahibi olmasıdır. Ekmek, biçmek gibi okumak, bilgilenmek, örgütlenmek, doğru seçim yapmak hayatımızı etkileyen çok önemli etkenlerdir. Mesela, yarının yüzümüze yalandan gülmemesi için, seçim günü bilinçli yani kime oy verdiğimizin farkında olarak oy kullanmak zorundayız. 1 Kasımda yapılan son seçimlerde bunun en parlak örneğini genelde Türklerimizin yaşadığı Kuzey Doğu Bulgaristan’ın İsperih, Dulovo, Kubrat, Nikola Kozlevo ve Vyatovo belediye ve muhtarlıklarında gördük. Çamların kuru kabukları ve dalları, kurumuş kozalakları nasıl kendinden silkiyorsa dünümüze ve bugünümüze hiçbir yararı olmayan Hak ve Özgürlükler Hareketi adaylarını silkeledi. Kendi gönlüne göre bağımsız adaylarını göreve atadı. Bu olay bilinçli yenilenmenin bizdeki en yüksek, son derece değerli örneğidir.  1989 Mayısı’nda bugün oy kullanıp da yenilenme silahı olarak oy hakkını kullananların dedeleri, nineleri ve ana-babaları ayaklanmış ve Todor Jivkov diktatörlüğünü, toplumsal yaşama çöreklenen totalitarizm zulmünü, zorba idareyi devirebilmişlerdi. Zafer bayrağını ikinci defa dalgalandırarak yarım kalan öz görevlerini (misyon) tamamlamış oldular.

Bu olay, Bulgaristan Türklerinin Bulgar siyasi hayatında “koltuk değneği” olmak istemediği gerçeğine mühür ya da kaşe değil, turadır, tura. Halk iradesiyle atılmış silinmez imzadır. HÖH yönetimine tarih şaşırtan bir depremdir. Yılbaşı kutlamasını 15 gün öne çeken viskici başı Ahmet Doğan, “saray” dedikleri kulübeden dışarı bırakılmasa da, kendisinden korkanları ve Avrupa Birliği fonlarından kendilerine kişisel gelişim ve yaltaklık ve dalkavuklukta sınıf atlamaları için 100 – 150’şer bin Euro göndererek bağlayabildiklerini sonsuz yeme içme masasına, Bulgarca değimiyle “kör sofraya” topladı. Partinin yerel seçimlerde aldığı oy sayısını 700 binden 300 bine düşmesine sebep olan Genel Başkan Lütfü Mestan’ın “BÜYÜK BAŞARI” raporunu “fahri başkan” Doğan, daha üçüncü cümlesinde kesti. “Ben sana yavrukurtları öldür demedim, anaç kurt yetiştir dedim” siteminde bulundu. “Dört eş başkanlı bir HÖH yapılanması kuracağız, ben işleri koordine etmek için politik alana dönüyorum” dedi.

Bu dört başkandan birincisi HÖH politikasını çöpe atan Kuzey Doğu Bulgaristan’dan, ikincisi ayaklanma sınırını aşmaya hazırlanan Güney Doğu Rodoplar’dan, üçüncüsü Batı Rodoplar’da yaşayan Pomak kardeşlerimizden, dördüncüsü de Roman (Çingene) kardeşlerimizden sorumlu olacakmış. İyi kötü bir yana,  “kader ve vatandaş kardeşliğimiz” olan Bulgarlardan bizi koparan A. Doğan “Bulgar etnik modeli” uygulamasıyla ülkemizdeki tüm etnikleri ve dil ve din azınlıklarını da birbirinden koparmayı başardığını ve uzaklaştırdığını kendisi tanımış oldu. Olay “Al Cazire” TV programına konu olacak kadar kokuştu.

Çam özünü arıtırken kaymak sarısı ya da pamuk beyazı tek renk alabiliyor da, ne yazık ki toplumda bu böyle olmuyor, parçalanmalar, didişmeler, bölünmeler partileri, hareketleri, toplumu devamlı içinden kemirip bitiriyor. Doğan’ın düşündüğü bu defa asla olmaz. Türkler, Müslümanlar gördüğüne inanır. Çam ağaçlarının başı çatal değildir. Dört başlı çam ise hiç görmemişim. Doğanın toplumdan önce yaratıldığına inananlar, doğada göremediklerini toplumda görmek istemezler. 100 yaşını kutlayan Türk film sanatında bile böyle bir sahne oynanmamıştır.

1992’den beri totaliter özünden arınamayan Bulgar Anayasası’na ve yasalarına göre, sağ kaydıkça milliyetçilik zehri koyulaşan Bulgar toplumunda  etnik azınlıklar yeni bir politik parti kurma imkanına birden bire kavuşamayacakları dikkate alındığında ve 2016’da yapılacak olan erken genel seçimlerin Büyük Millet Meclisi seçimi olacağı hesaba katılarak şu durumlardan hemen yararlanılabilir:

  1. Bulgar Anayasasına göre Büyük Millet Meclisi seçimlerinde milletvekillerinin yarısı majoriter yani en fazla oy alan aday seçilir; 1992 ‘de yapılan son Büyük Millet Meclisi seçiminde milletvekillerinin yarısı majoriter sisteme göre seçilmişti. Onlar halkın demokratik isteklerini ve azınlık topluluklarının ana dil, din ve özgün kültür taleplerine yer verilmeyen 3. Anayasayı imzalamamışlardır.
  2. İkincisi husus da proportsionel yani çoğulcu sistemde parti listeri içinde tercihli oy kullanma özelliğinden yararlanılarak oy verilerek yine seçmen kendi adaylarını meclise gönderebilir. 2014’te yapılan son seçimde tercihli oy kullanma yoluyla HÖH partisi listesinden toplam 5, GERB partisi listesinden de 25 milletvekili seçilmişti. HÖH bu yolla seçilen ve “parti disiplinini bozmanla cezalandırılan” İsperih ve Blagoevgrat milletvekillerini parti meclis grubuna almadı ve ihraç etti.
  3. Yeni erken seçimlerde yürürlükteki yasalardan faydalanarak Büyük Millet meclisine bağımsız vekiller gönderme yolu yasal olarak açıktır.

Kısmetse 2016’da iktidardaki Bulgar partilerine “koltuk değneği” olma kaderinden kurtuluruz.

Yazı dizimiz 15 Mart’ta kadar devam edecek ve bu olay her yönüyle alabildiğine harmanlanacaktır.

Bölüm 2 gelecek hafta.

 

Reklamlar