Nedim AKIN
“Bu hayatta en önemli şey, bir şeyler inşa edebilmek ve geride kalıcı bir eser bırakabilmektir! Köprüler onarmak, hatta hiç olmayan yerlere bile köprüler inşa edebilmektir.”
Fakat Hasan Aziz’in 20 yılı aşkın belediye başkanlığı süresince, Kırcaali de yolların delikleri ile anılıyor. Ancak bu şehrin nasıl bir çöküşe sürüklendiğini görmek hiç zor değil.
Belediye başkanı olarak son dönemiyle birlikte Hasan Aziz, sadece birkaç büyük proje gerçekleştirebildi. “Arpezos-Kuzey” parkındaki “Kelebek” heykeli belki de en dikkat çekici olanlardan biri, hem de evinin hemen önünde. Aziz’in büyük iddialarına bakıldığında, bu küçük proje onun Kırcaali için yaptıklarının özetidir: Gösterişli, ama boş. Yıkılan köprülerin yerini, belki de akraba ve dostlarının aldığı rant projeleri aldı. Kırcaali tıpkı bir yıkıntıya dönüştü. Tarih bilmeyen birinden birşeyler beklemek boş beklentiler demek bu da 20 yıl sonra göründü.
Zirveye Çıkmanın Yolu: İnanılmaz Yükselişi
Hasan Aziz, 20 yılda Kırcaali’nin en güçlü adamlarından biri haline geldi. Bu süreçte Hasan Aziz’in “inşaat tutkusu” onu sadece belediye başkanı olarak değil, beton ve taşerona dayalı bir imparatorluğun patronu olarak da zirveye taşıdı. Aziz, şehrin dört bir yanındaki yeşil alanlarda, boş arazilerde inşaat projeleri başlatarak Kırcaali’nin her köşesini bir beton yığınına çevirdi. Rodopların incisi Kırcaali şehrini elinden geldiği kadar berbat yönetti. Ancak şehre kazandırılan tek şey çarpık yapılaşma ve çevre felaketi oldu.
İddialara göre, şehrin girişindeki “Retail Park”ın büyük bir kısmı Hasan Aziz’e ait. Elbette ki bu tür varlıklar doğrudan Aziz’in üzerine değil, onun adına hareket eden kişiler üzerinden yönetiliyor. Bu nedenle, şehre yeni yatırımlar getirmek yerine, mevcut arazileri kendi çıkarına kullanmayı tercih etti. Hasan öğrenememiş insanı koruyan insandır, para ve inşaatlar insanları koruyamaz ve korumayacaktır.
Kırcaali: Yükselen Beton, Çöken Şehir
Kırcaali’nin dört bir yanına yayılan inşaat projeleri, eski blokların önü, arkası, hatta üstü bile demeden ilerledi. Her yerde devasa yapılar yükseldi, yeşil alanlar yok oldu. Bu inşaat projelerinin arkasında ise Aziz’in yakın çevresi vardı. Belediye başkanı olarak altyapı projelerine yeterince yatırım yapmayan Aziz, şehri adeta bir beton çöplüğüne dönüştürdü.
İnşaat projeleri hız kesmeden devam ederken, Kırcaali halkı yoksullaştı. Köylere otobüsler kesildi. Yollar bozuldu, sokaklar çöp ve bakımsızlık içinde kaldı. Sokaklar ise köpeklerle, kedi ve ineklerle doldu. Kentin her bir köşesi çökmüşken, Aziz ise her yeni bir günde daha çok zenginleşmeye devam etti. Hatta, kendisine yakın olan isimler bile bu inşaat furyasından paylarını aldılar; şoförü bile bir anda büyük bir inşaat girişimcisi haline geldi.
Hasan Aziz’in Şehirdeki Projeleri: Birer Yıkım Hikâyesi
Hasan Aziz’in projeleri yalnızca Kırcaali’yi inşaat sahasına çevirmekle kalmadı; kamuya ayrılan kaynakların özel projelere aktarılmasını da beraberinde getirdi. Çocuk yuvası yapılması planlanan alanlar bile inşaat için kullanıldı, üstelik bu inşaatlar Aziz’in ve yakın çevresinin cebini doldurdu. Sadece parklar ve yeşil alanlar değil, şehrin planlı yapısı da bu süreçte büyük zarar gördü.
Şehri güzelleştirmek ya da halkın yararına projeler üretmek yerine, Hasan Aziz bu alanları beton yığınlarına dönüştürdü. Kendi evi ve çevresi “Kelebek” projesiyle süslenirken, Kırcaali halkına düşen sadece çarpık kentleşme ve yıkılan altyapı oldu.
Kırcaali’de Yolsuzluğun Hikâyesi: Aziz’in Sonu Geldi Mi?
Yıllar boyunca Aziz’in adı birçok yolsuzluk iddiasına karıştı. Bu iddialar arasında, Türkiye’de gayrimenkul yatırımları, sahte isimler üzerinden yürütülen ticaretler ve “orman yasası”na göre işleyen bir rant düzeni var. Kırcaali halkı ise bu yolsuzlukların bedelini en ağır şekilde ödedi.
Kırcaali’de halk artık yolların yapılmadığından, altyapının çökmesinden şikayet ediyor. Şehir bir zamanlar yeşil alanları ve sakinliğiyle bilinirken, bugün beton duvarların arasında sıkışmış durumda. Hasan Aziz ve onun çevresindeki küçük bir zümre, Kırcaali’yi sömürerek kendi servetlerini büyüttü.
Sonuç: İnşa Etmek mi, Yok Etmek mi?
Hasan Aziz’in son 20 yılına baktığımızda, geride bırakılan “eserlerin” çoğu Kırcaali’nin nasıl yok edildiğinin bir göstergesi. Aziz’in sözde inşaat tutkusu, Kırcaali halkı için bir yıkım, Aziz ve çevresindekiler için ise bir servet kaynağı oldu. Kırcaali, “Beyaz Gemi”nin kaptanlığı altında karanlığa sürüklendi. Köylerde ve şehrin içinde asfalt bile jivkov döneminden kalma yeniler şimdi son belediye başkanı Erol Mümin ile dökülmeye başladı. Şimdiye kadar 20 yıldır yapılmayan asfalt şimdi nasıl oldu da başlandı çalışılmaya. Bunu halk görüyor bunun karşılığını 27 ekimde sandıkta verilecektir.
Hasan Aziz’in zenginleştiği bu süreçte, Kırcaali geri kaldı.
Betonların arasında sıkışıp kalan şehir, geçmişteki güzelliklerini yitirirken, Aziz bu süreçten yalnızca kazanç sağladı. Bugün Kırcaali’de herkes bu durumu görüyor, yarın ise şehrin bu yıkımını konuşmaya devam edecek.
Halk her şeyi görür ve cezasını da, ödülünü de yine halk verir. 27 Ekim 2024’te Kırcaali halkı, tüm siyasilere en net cevabı sandıkta verecek. Bu seçimlerde, halk ilk kez gerçekten özgürce oy kullanma fırsatına sahip olacak. Unutulmamalıdır ki, halk her zaman haklıdır…