Tarih: 19 Mart 2018

Yazan: Mehmet ÇAKIR

Konu:   Döneklik. Döneklerin geçmişimizde ve bugünümüzde oynadığı roller

Döneklik psikolojinin ve dolayısıyla siyasetin en önemli konularından biridir.

Meteoroloji uzmanları rüzgarın nereden eseceğini bilir, fakat siyaset uzmanları dönekliğin ne zaman belireceğini çok zor öngörebilirler.

Hemen aktüaliteden bir örneklemeyle başlayalım. 14 Mart günü yapılan oylamada Almanya Meclisinde yapılan oylamada  (Bundestag) 4. kez başbakan seçilen Bayan Angela Merkel Almanya’daki Hıristiyan Demokrat Birliği ile Hıristiyan Sosyal Birliği Partilerini yönetiyor.

Başbakanlığa ikinci kez olmak üzere Alman Sosyal Demokrat Partisi ile iktidar ortaklığı kurarak aday çıktı ve kazandı. Bunun içindeki dönekli nerede mi?

Döneklik oylamada belirdi. Alman “Welt” (Dünya) TV kanalı olayı şöyle verdi:  Bundestag bileşiminde 709 milletvekili var, Bunlarda 692’si oylamaya katıldı. Kullanılan oylarda 688’i geçerli sayıldı. Bayan Merkel 364 oy aldı. Bundestag çoğunluğu 355 oydur. Fakat Merkel’in kurduğu BÜYÜK HÜKÜMET ORTAKLIĞINI toplam 399 oy oluşturuyor. Demek oluyor ki Merkel’in kendi partisinden 35 milletvekili “karşı oy” kullanmıştır. Yanı hükümet sadece 10 oy çoğunlukla kurulabilmiştir.

İŞTE BU 35 MİLLETVEKİLİ SÖZÜN TAM ANLAMINDA D Ö N E K T İ R.

Bu oylama gizli yapıldığından, hükümet kurulmasına  “karşı oy” verenlerin Sosyal Demokratların saflarından olması da düşünülebilir. Ama bu bizim tanımımızı değiştirmez, o zaman DÖNEK olan onlardır. Fakat Alman basını, “Merkel kendi partisinden 35 oy alamadı” diye yazdı.

***

Bulgaristan iktidar partisi GERB’ten bir örnekleme:

2018 Bulgaristan’ında, kişisel izlenimlerime göre, “döneklik” demokrasi ilkelerine ihanet etmek, rüşvetçilik ve ahlaksızlık şeklinde ortaya çıkmıştır. “24 Çasa” (24 Saat) gazetesinin Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) Başkan Yardımcısı Dragomir Stoynev ile yayınladığı bir söyleşide, “Bulgaristan Avrupa Birliği üyeliğinin Bekleme Salonuna ve Shengen bölgesine alınmayacak, çünkü devlet rüşvetle yönetiliyor, kamu düzeni baştan çıkmış, her işte ahlaksızlık almış yürümüş ve demokrasi ve adalet ilkelerine ihanet edilmiştir”. Demokratik bir toplum düzeni, sivil toplum ve hukuk üstünlüğü ilkelerine ihanet olan bu gidiş de bir

DÖNEK’ liktir

Bulgaristan’ın Avrupa Vatandaşları Partisi GERB, 2007’de esaslandırdığı kuruluş ilkelerine ihanet etti yanı döneklik yaptı. Demokratik bir parti olacağını beyan etmişti. Parti saflarına yalnızca eski polisleri, emekli subayları, emekli itfaiyecileri, gizli polis kadrolarını veya gizli polisin güvendiği ve çalıştırdığı kadro sürüsünü topladı.

Bugün GERB partisi ülkede, belediyelere ve kamu kuruluşlarına bağlı 200 000 (iki yüz bin) kişiye maaş veriyor. Bunlar korucu, gözetleyici, izleme ve dinleme cihazlarının bakımından sorumlu, üniformalı polis ve trafik polisi, köy bekçileri gibi işlere tayın edilmiş, yaptıkları işlerden hesap sorulmayan bir seçme kitlesinin omurgasını oluşturan aktif sürüdür.

Bunlara mahkeme kayıtlarında tescilli görünen 100 000 (yüz bin) sivil güvenlik şirketi var. Bunların yönetimindeki kadrolar üniformalı ve sivil polisten emekli olmuştur. Şirket kayıtlarında işte görünen toplam 500 bin kişi de GERB partisine yandaş olan ve ona oy veren kişilerdir.

Görüldüğü üzere GERB partisinin 1 000 000 (bir milyondan) fazla maaşlı “üyesi” ya da başka bir değişle güvenli “oy havzası” var ki, Boyko Borisov bu havzayı 2009 yılından beri ayıklanarak seçilmiş ve güvenilir saydığı militan kadrolarla doldurdu ve besledi. Bu da onu “tek yumruk”, “diktatörlük hevesli lider” durumuna getirdi. Halktan kopardı.

Bu gelişmenin özünü oluşturan “demokrasiye ihanet ve dönekliktir.”

2018 yılına politik damga vuran, “Boyko Borisov’a güya “Dobriç seçmeninden 400 kilogram sucuk almış taşırken yakalanan bir milletvekili olayı”, bana kitaplardan okuduğum, Çarlık Bulgaristan’ında köylerde doğan ilk süt kuzu Çar’ındır hareketi anımsattı. Bu da ahlak ve adalet ilkeleri bakımından bir “dönemlik” türüdür.

Bu dönekliğin özünde, adalete ve namusa ihanet dönekliğidir.

HÖH – DPS döneklik örneklerini anlatmakla bitiremeyiz.

Kimse dönek doğmaz. Dönek olur, dedik. Bir defa şuna işaret edelim. Bulgaristan’da Türklerden hiçbir kimse soruna sofuna, diline, dinine ve geleneklerine ihanet edip gönüllü olarak ismini, dinini ve kültürünü değiştirmemiştir. Halkımız (insanlarımız) ağır bir baskı ve teröre maruz kalmış, düzeni zorla bozulmuş, özüne ihanete zorlanmıştır.

Bu döneklik değildir

Zulme başkaldıranlar yargısız ceza almış ve içeri atılmışlar. Sopadan ölenler, kurşunlanarak öldürülenler var. Aziz hatıralarını yaşatıyoruz ve yaşatacağız.

1989 Mayıs Ayaklanması, kalpleri ve vicdanlarında bilur gibi Türklük parlayan kardeşlerimizdir. Hiç birine hiçbir konuda asla ve katiyen DÖNEK denemez. Onlar, 120 yıl biriken ve ayaklanma şeklinde patlayan ve dünyaca duyulan bir ruhsal şahlanmanın ölümsüz kahramanlarıdır. Fakat bu davanın son hedefine ulaşmasına hak ve özgürlük ateşini çalarak sahip çıkan Ahmet Doğan ajanına “hain” diyen biziz. Hainliğin kökünden döneklik doğar.

Bu sorun şöyle anlaşılmalıdır:

Baskı ve zorbalığın doruk yaptığı 1986 yılında Ahmet Doğanla ilgili şu bilinmelidir. Onun hiç bir zaman üyesi olmadığı Bulgaristan Komünist Partisi’nin (KP) yönetim organı olan Merkez Komitesi “Türker’in direniş örgütleri içinde ajan sızdırmayla ilgili aldığı bir karar” uygulanmaya konmuştur.

Bulgar İstihbaratı (DS) Birinci Şubesi ödevi ajan “Sava’ya” yani A.Doğan’a yüklemiştir. Ajan Sava Dobriç’e bağlı Baraklar (Barakovo) köyünde Necmettin Hak ve arkadaşları tarafından kurulan illegal bir örgüt olan Bulgaristan Türklerinin Milli Kurtuluş Hareketi’ne aşılanmıştır.

Şu noktaya vurgu yapmamız gerekir. Çünkü A.Doğan, 1974 yılında inşaatçı askerken gizli polisin ağına düşmüş ve 1986 yılına kadar tam 12 yıl arasız eğitim görmüştür. Bu eğitimin son amacı eğer onun Bulgarlığı kabul etmesiyse ve o 1986 yılında o kendi inisiyatifiyle (girişimi) bu adımı atmamış olduğundan, ilk dönemde o ancak Türklük davasına hainlik etmeye hazırlık görmüş birisi olarak kabul edilebilir. Çünkü o, “ben adımı değiştirdim diye” bayrak dalgalandırmamıştır.

Şöyle ki, babası Varnalı bir şopar, annesi de Kırım Tatarı olduğundan dolayı ve aslında Bulgar sosyal ortamında “kimliksiz” bir kişi nitelikleri basa basa kafasına aşılanmış birisi olarak eğitilmiş olduğundan dolayı, Ahmet’in kimlik özünde “ben ne yapıyorum” ya da “bana ne yapıyorlar”  gibi şiddette uğradım tepkisi uyanmamış ve ya bir kadeh viski (votka) ile   böyle bir tepkiyi bastırmış olabilir.

Çünkü o kendisi Türk kimliği sahibi birisi değildir. Bu şerefe ulaşamamıştır. Ömründe hiçbir zaman “Ne mutlu Türküm diyene!” diy(e)memiştir. Bu örnekte, Türk kimliği ile Türklüğün onun açısından hiçbir anlamı olmadığı gün gibi ortadadır. Ahmet Demir, Ahmet Doğan gibi isim ve soyadlarının onun için anlamsız olduğuna işaret etmek yerinde olur. O, adı Ahmet olan Kırımlı Tatarı Hüseyin dedenin torunudur. “Ahmet” ismi verilmiş, ama özü Türk kimliği mayasıyla karılmamış birisidir.

Biz bu gerçeği onun Polis Akademisi “Bilimsel” heyeti önünde savunduğu doktora tezinde, BKP MK İdeolojik Sorunlar Sekreteri Stoyan Mihaylov için hazırladığı “Azınlıklarla uyum sağlama önerilerinde” ve daha sonra bir kitap olarak çıkan, gazeteci Benovska ile söyleşisinde de güneş gibi meydandadır. Bu eserlerde, esas olan, “Türk kimliği olmayan bir kişinin” (doğru dürüst Türkçe konuşamayan, aptes almayı bilmeyen, bağdaş kurup sofraya oturma kültürü olmayan) Bulgaristan Türklerine “Bulgar kimliği aşılama” ya da “Bulgar kimliğini kabul etmeye zorlama” önerileri yer almıştır.

O kendini “Türklerden biri” olarak tanıtmaya çalışarak, “Türkler adına ve onlara karşı” işlenmiş bir ihanet söz konusu olduğu ortadadır. A.Doğan, kendisi ve savunduğu ideleri haklı çıkarmak için, “isim değiştirme” işini BKP iken mayalayan BSP ideolojik laboratuarlarında görev alan Prof. Nizov’a (oğul) “Bulgar Etnik Modeli” – konulu 2 ayrı kitap da yazdırdı. Bu çabaları bol keseden ödedi. Yazdırdığı kitaplardaki ideler günümüzde polis kadrosu eğiten “Kütüphanecilik Enstitüsünde” öğrencilerin beynine yüksek bursla ve bol keseden harçlıklarla tatlandırılmış şekilde akıtıldı ve akıtılıyor.

Yakaladıkları zavallı gençlerin bellek hafızalarına kopmayacak bir şekilde oyularak yapıştırılıyor. Bu bakıma Türk kimliğimiz açısından, Ahmet Doğan’ın döneklikleri çoktur, katmerlidir, öldürücü zehirlidirler. Bunların sonuncusu. Onun Hak ve Özgürlükler Partisi lideri olarak, Bulgaristan’daki tüm azınlıklar adına, 2006 yılında, “Bulgaristan’da Çözülmedik Etnik Sorun Yoktur” bildirisi döneklik ve ihanetin doruğudur. Çocuklarımız cahil kaldı. Avrupa’nın en sefil ülkesinde sürünüyoruz. Birçoğumuzun kefeni, ötekilerinse mezar yeri yok. O ise, Bulgar polisinin koruduğu 40 kişiden biri oldu. Yıllık koruma masrafı 2 milyon US Dolar. Sormadan ayakyoluna gidemiyor. Haysiyetsiz dönektir.

O, eşine uluslararası alanda seyrek rastlanan bir döneklik ve ihanetle, Bulgaristan etnik azınlıklarının dil, din, kültürel otonomi, gelenekleriyle yaşama ve yaratma, mutluluk oyası örmesini, vatan toprağımızda Bulgar toplumu içinde hak eşitliğine dayalı uyumlu yaşama yolunu kesmiş ve gömmüştür. Bu onun en büyük dönekliğdir. Halkımızı aldatmıştır.

Bir de Lütfi Mestan’ın ihanetlerine bakalım

Lütfi Bey Bulgaristan Demokratik Güçleri (CDC) tarafından eğitilmiş bir kadrodur.

Bu çabaların gerekçesi, Hak ve Özgürlük için direnen Türklerin ayrı bir partide örgütlenmesini engellemek ve onları CDC saflarına çekmektir. Siyasete katıldığı ilk yılları Bulgaristan’da Türk ve Bulgar demokratik atılımı kaynaştırmak olan L. Mestan , CDC’den milletvekili adayı oldu. Kazanamadı. Hemen ardından işin içine biraz eşi ve biraz da kayınpederinin otoritesini aktifleştirerek, ilk siyasi dönekliğini başarılı gerçekleştirdi. Bulgaristanlı Türklerin demokratik güçler saflarına kaymasını önlemeyi kabul ederek, HÖH partisinden milletvekili oldu. Mestan’ın dosyasında, Mestanlı (Momçilgrad) Belediyesi Eğitim Şubesi Müdürü olduğu yıllardan  “lekeler olduğunu” vurgulayanlar var.

Bulgaristan Türklerinin Nelson Mandela’sı, 24 yıl hapis yatan, büyük şairi Nuri Adalı, onun Ada emirler (Ostrovets)  köyünden hemşerisidir. Büyük şairin cenazesinin 6 gün sonra bulunması ve Mestan’ın HÖH Genel Başkanı sıfatıyla kabrine çiçek taşıması, içinde vicdan azabı olan bir jest olarak algılandı.

Mestan’ın (18 yıl milletvekili ve 3 yıl HÖH Genel Başkanı) olduğu yıllarda Bulgaristan Türklerinin “Türkan Çeşme” Şehitleri Anma törenleri “domuz köftesi yiyip bira içme” festivaline dönüşmüştü. Halkla görüşmeler anlamsızlaşmış, halkımızın geleneksel ahlakına ve hayat değer ve namus kavramlarının içi boşaltılmış, geleneksel Türk kimlik vasıflarımıza Bulgar çıngırdakları takılmıştı. Bu cümleden sıralamalara, HÖH partisini parçalama ve Sofya meclisi dışına taşıma, Bulgaristan Türk kimliğini küçümseme tuzakları ve daha birçok olumsuzluklar eklendiğinde küplü dönekliklere yıldız da takabiliriz…

Bu konu “Dönekler” dizimizde geniş olarak işlenecektir.

Gerçekleri öğrenmeden geleceği göremeyiz.

Kasım Dalı da kısaca tanıyalım

Liderlerin dönekliği, halkın yanıltılması ve karanlığın zifirileştirilmesi, çekilerin de katmerleşmesi anlamına gelir. Son yıllarda Halkın Demokrasi ve Şeref Partisi’ni (HDŞP)perde kenarından yöneten kurucu liderdir. K. Dal, Dobriç’in Baraklar köyü gizli direniş örgütüne A. Doğan tarafından kazanılmıştır.

Tutuklanıp yargılandıktan sonra Sofya hapishanesinde yıllarca ayakkabı dikmiştir. Mücadele erlerinden biri olarak direndiği yıllarda, kendisinin anlattığına göre, 04 Ocak 1990’da, 12’sinin gizli polis ajanı olduğunu iddia ettiği, 33 kişi tarafından Varna’da güya “kurulan” HÖH partisinin ilk toplantısında hazır bulunmuştur. Varna’da HÖH il lideri ve ardından yıllarca milletvekilliği yaparken, HÖH Genel Başkan Yardımcısı ve Örgüt İşleri Sekreteri görevinde bulunurken, “Ahmet Doğan’ın gizli Bulgar polisi “DS” ajanlığını olduğunu gerekçe göstererek partiden ansızın kopan” ve çok ilginç bir otobiyografisi olan birisidir.

Biyografiyi daha da ilginç yapan şudur:

Benim dosyam yok” iddialarıyla ocakta kül bırakmayan K. Dal’ın, HDŞP Genel Başkanlığına, hemşerisi olduğu bilinen, V. Tırnova Askeri Akademisini bitiren, yazdığı doktora tezinin bilimsel yöneticisi de, “yeni tıp casus yetiştirme merkezi olarak ünlenen” Kütüphaneciler Enstitüsü’nün kurucusu ve müdürü olan Prof. Stoyan Delçev’in olması dikkat çekicidir. Bu şahıs, Bulgaristan Nitelikli Veriler Merkez Dairesi Amir Yardımcılığı görevinde bulunan Orhan İsmailov’u seçmiş olması ilginçtir. Partinin 26 Mart 2018 seçimlerine “Dost Birliği” bayrağı altında girmesi ise sürprizdi. Bu gelişmeler için “dönek” ve “döneklik” gibi değimleri hafiftir. Deşilecek çok sivilci var, kimileri çıbanbaşı gibi sivrilmiştir.

Dönekler (renegatlar) ve döneklik derin bir konudur.

Psikolojinin ağaç kabuğu altına açılan derin kurt deliğidir.

Son hedefinde ağıcı kurutmak vardır. Renegatlar siyasi partilerin içindeki hizip, bölüntü, kanser tümörlerinin adıdır. Hainler ve dönekler tarihi siyasi literatürde örtüşür.

İkinci Bölüm: Dönekliğin kökleri ile devam edeceğiz

Reklamlar