Radomir Penev, 26 yaşında genç bir çiftçi, Kırcali ili Cebel belediyesinin Plazişte köyünde yaşıyor ve ailesiyle birlikte büyük bir hayvan çiftliğine sahip. Aile çiftliğinde 140 keçi, 220 oğlak, 35 inek, 5 tavuskuşundan geri kalan 2 kuş ve Karakaçan ve Alabay çoban köpekleri var:
“Aile çiftliğimizde keçi, inek, tavuskuşu ve her hayvan çiftliğinde olduğu gibi köpeklerimiz de var. Keçi sayısı 140 kadar ve farklı cins keçi var, ancak Anglo-Nubian, yani İngiliz keçi ırkı çoğunlukta. Bu keçi ırkının en büyük özelliği daha fazla süt verimi, Bulgar keçi ırkına nazaran daha fazla süt veriyor.
Bulgar keçi ırkı da güzel bir ırk, ancak bu keçilerin memesi daha büyük olduğu için ve bizim buralarda meraların çit ve çalıyla kuşatılı olduğu için, buralardan geçmek isterken memeleri bu çitlere takılıyor ve bir şekilde hayvan zarar görüyor, hastalanıyor ve bir süreliğine hayvanı sağamıyorsun. Tek sözle belirli bir süt sezonu için gerekli süt verimini alamıyorsun. Sözünü ettiğim İngiliz, Anglo-Nubian keçi ırkının memeleri daha küçük olduğu için bizim buralara daha uygun. Bir sağmada yaklaşık 3 litre süt veriyor.
Ailenizde bir çalışma günü ne zaman başlıyor ve nasıl geçiyor, sorusu üzerine Radomir şöyle cevap verdi:
“Ailece çalışıyoruz. Önce babam sabah saat 4 civarında keçilerin yanına gidiyor ve oğlakları annelerinden ayırıyor. Anne keçilere ayrı yem veriyor. Daha sonra görevi ben devralıyorum ve yaz sezonunda saat 9 civarlarında, kışın ise 11 oluyor onları meraya gönderince, çünkü biraz bekliyoruz hangi keçinin doğum yapacağı o saatlerde ortaya çıkıyor ve böylece dağda doğumunu önlemiş oluyoruz, keçi, dağda, ormanda doğum yapınca zor oluyor, keçinin taşınması gerekiyor. Kışın keçilere yonca ve mısır veriyoruz, öyle ki mısırı, ne yazın, ne de kışın yemlerinden eksik etmiyorum. İnekler de aynı şekilde, buzağalarla birlikte sayıları 40’ı buluyor ve onlar için kombine furaj satın alıyoruz. İneklerin kış beslenmesinde olmazsa olmazlardan yoncadır, yonca olmayınca hayvanlar zayıfılıyor ve hasta düşüyorlar.
Ana keçilerde oğlaklama süresinin neredeyse geçtiğini ve sadece 10 kadar keçinin geç kaldığını veya ikinciye kuzulayacağını anlatan Plazişte köyünden Radomir Penev sözüne şöyle devam etti:
“Bu yıl yaklaşık 220 tane oğlak doğdu. Bu büyük sayıya rağmen dışardan çoban almıyoruz, sadece bizler aile olarak otlatıyoruz ve yetiştiriyoruz, ama şurada altını çizmek istiyorum. Biz onları köpeklerle otlamayı öğrettik. Karakaçan çoban köpeği ve alabay cinsi köpekleri de yetiştirmem bundandır. Bölegede beni herkes bilir, ben en iyi çoban köpeklerine sahibim. Üstelik karakaçan ve alabay köpekleri çok iyi bir kominasyon. Yani köpekler keçileri tek başına otlatıyor. Sabah keçileri meraya köpeklerle gönderiyoruz, akşam ise köpekler onları bir araya toplayıp eve getiriyorlar. Sözünü ettiğim bu köpekler 2 yıl boyunca eğitildikten sonra artık keçi sürüsünü onlara teslim edebilirsiniz. Ama 2 yıldan önce onlardan hiç bir beklentin olamaz. Yani 2 yıllık eğitimden sonra köpekler çobanı aratmıyor ve sürü sahibi hayvanlarını onlara gönül rahatlığıyla teslim edebilir.
Gerek keçi, gerekse ineklerden sağılan sütü nereye teslim ediyorsunuz ve neler yapıyorsunuz, sorusu üzerine genç çiftçinin cevabı şu oldu:
“Ev yapımı peynir hazırlıyoruz, ama pazara çıkarmıyoruz. Yakın eş dosta veriyoruz. Burada keçi sütünden söz ediyoruz. İnek sütünü ise büyük şirketlere veya mandraya satıyoruz. Şu anda keçileri sağmıyoruz, çünkü hala oğlaklar annelerinden süt emiyor. Çünkü bizler bir zamana kadar oğlakları yetiştiriyor ve Mayıs ayı gelince onları satıyoruz. Ancak o zaman keçileri sağmaya başlıyoruz. 100 keçiden günlük ortalama 150-160 litre süt alıyoruz. Ama bu hepsinin sağıldığı anlamına gelmiyor. Bazıları hala oğlaklarını emzirmeye devam ediyor ve bu süreç de küçükler yetişinceye kadar sürüyor.
Mayıs ayında oğlakları satıyoruz dediniz, peki alıcı bulabiliyor musunuz?
“Çok alıcı var…elimizde tek bir oğlak kalmıyor. İmkanımız olsa 300 keçi bakıp 500-600 oğlak yetiştirebilsek keşke... zannediyorum o zaman da yine satılmadık oğlak kalmayacak. Kuzularda durum daha farklı, ama bizim buralarda Avrupa’dan gelenler çevirme yapmak için kuzu yerine oğlak tercih ediyor. Daha fazla gurbetçilere satıyoruz. Onlar yaz aylarında doğdukları yerlere geri dönüp ailesiyle, eş dostla bir araya geliyor…Oğlaklarının hepsini satabilmemizin tek nedeni de bu…Sadece oğlak ve daha yaşlı keçi satıyoruz, dişi keçileri kendimize bırakıyoruz, keçi sürüsünü yenilemek için. Genç dişi keçileri satmıyoruz.
26 yaşında olduğunuzu söylediniz. Genelde sizin yaşıtlşarınızın büyük bir bölümü Avrupa’ya gidiyor, kazancını orada sağlıyor. Sizin aklınızdan böyle bir fikir geçmedi mi?
“Ben de 2 yıl kadar Avrupa’da çalıştım, 2 yıl boyunca hiç eve dönmedim ve buraları evimi çok özledim– dedi Radomir ve devam etti: Geri döndüm ve buraya alışınca artık 3-4 yıl oldu buralardan tekrar kopamadım. Almanya’da bir düğün evinde çalıştım ve inanın keçi otlatmadan daha kolay değildi oradaki işim. Zor bir dönemdi..
Bugün Cebel’de meralarla ilgili evrakları teslim etmem gerekiyordu. Ama buraya gelmeden keçilerin yemini hazırladım ve ben köye dönünce onlar meradan dönmüş olacak ve daha sonra oğlakları annelerinin yanına salacağız ve biraz da yeşil otu otlatmaya götüreceğiz. Artık havalar ısındı ve onların da gezmeye ihtiyacı var.
Akşam üzere ineklere de furaj ve saman vereceğiz ve günün sonunda da onların sağması kalıyor.
Bu yıl çiftliğimiz genişletmeye başladık ve hem buzağalar, hem de oğlaklar için ayrı bölümler hazırlıyoruz. Amacım ayrı bir hayvan çiftliği yapıp Belçika mavisi olarak bilinen ve bir tek et için yetiştirilen inek ve buzağa yetiştirmek istiyorum.
Çiftliğimizde 5 tane tavuskuşu vardı, ancak köpeklerden bir tanesi bela yaptı ve şimdi sadece iki tane kaldı. 5-6 yıldır tavuskuşu bakıyoruz. Babam merak sarıp almıştı, şimdi onlar da çiftliğimizin bir parçası sayılır. Çiftliğimiz aile mirasıdır ve babam, ben ve annem bütün işlerle ilgileniyoruz.
Sizi dinlerken herşey çok kolay geliyor, keçi ve inek yetiştirmek isteyen ve bundan sonra bu işe başlayacaklar olanlara neler söylemek istersiniz?
“Herşeyden önce insan yere sağlam basmalı. Bu yola başvururken aklında sadece para fikri olmasın. Bugün kazandığın paraları yarın başka yere harcıyorsun. Bazen hesaplar çıkmıyor, ama sen bunu henüz bilmiyorsun. Hayvan yetiştirmenin güzel tarafı devlet tarafından sağlanılan sübvansiyonlarının toptan verilmesi. Ama bunun altında çok iş var. İki aydır hep ayrı yerler bölüyorum ve hala bitiremedim.
Hayvanlar size ne veriyor?
“İnsan ileriye baktığı zaman, işlerin o kadar da zor olmadığını görebiliyor. Hayvan yetiştiriciliğinin dışardaki hangi iş olursa olsun, yine çalışman gerekiyor, hatta bazen daha fazlasını bile. Artı burada dağda hava temiz, maske ve mesafe gerekmiyor. Ayrıca hastalanma olasılığı da yok, çünkü tükettiğimiz herşeyi kendimiz yapıyoruz ve yetiştiriyoruz, katkı maddesi olmadan ve kimyasal maddeler katmadan. Hatta insan gün boyunca çalışınca daha güçlü oluyor.
Hazırlayan: Şevkiye Çakır
BNR