Konvansiyonel olmayan gaz konusu, son yıllarda uluslararası enerji piyasalarında önemli konulardan birisi haline gelmiştir. Konvansiyonel olmayan gaz üretimi ile ilgili süreç 2000’li yılların başında düşük maliyetli kömür yataklarındaki metan üretimi ile başlamıştır. Bu gelişmeyi kaya gazı üretimi takip etmiştir.

Konvansiyonel olmayan gaz basitçe geçirgenliği çok düşük olan ve doğrudan kaynaktaki kayalardan üretilen gaz olarak tanımlanabilir. Günümüzde ticari olarak üretimleri gerçekleştirilen üç tür konvansiyonel olmayan gaz türü bulunmaktadır. Bunlar; geçirgen olmayan gaz, kömür yatağı metanı ve kaya gazıdır.

Konvansiyonel olmayan gaz türleri arasında en hızlı gelişme kaya gazı üretiminde yaşanmıştır. Kaya gazı yoğun bir şekilde kayalar arasında sıkışmış ve yer altındaki geniş alanlara yayılmış halde bulunmaktadır. 2000’li yıllardan önce kaya gazının ekonomik olarak ticari ölçekteki üretimi yaygın değildi. Bu alanda geliştirilen yatay sondaj ve hidrolik çatlatma teknolojileri kaya gazı üretimini ekonomik olarak mümkün kılmıştır.

Doğal gaz alanında, kaya gazının devreye girmesiyle küresel ölçekte doğal gaz üretiminde artış meydana gelmiştir. Kaya gazının devreye girmesinden önce ortalama 60-80 yıl arasında öngörülen doğal gaz rezervlerinin kullanım süresinin kaya gazıyla birlikte 160-200 yıl aralığına yükseleceği öngörülmektedir. Bu gelişmeyle birlikte tıpkı 1960-1970 döneminde küresel olarak petrol bolluğunun yaşandığı gibi önümüzdeki dönemde de bir doğal gaz bolluğunun yaşanması olasıdır

Kaya gazı üretiminin artması ABD’de doğal gaz fiyatlarında %86 oranında bir düşüş yaşanmasına neden olmuştur. Ancak kaya gazı üretimi ve fiyat düşüş eğilimleri diğer kaya gazı rezervlerine sahip olan ülkelerde ABD’deki gibi gerçekleşmemiştir. Çin’in sahip olduğu kaya gazı potansiyeli ABD’ye eşit veya biraz üzerinde kabul edilmektedir. Ancak yüksek üretim maliyetleri nedeniyle Çin’de beklenen gelişim olmamıştır. Aynı şekilde Polonya’da kaya gazı üretim maliyetleri ABD’dekinin 3 katı olarak ortaya çıkınca Polonya’da da kayda değer bir gelişme olmamıştır. Ayrıca İngiltere’de, kaya gazı sondajı sırasında meydana gelen küçük ölçekli depremler, kaya gazı teknolojinin gelişimini engellemiştir. Fransa’da da kaya gazı üretimine izin verilmemektedir.

Dünya’da Kuzey Amerika’nın dışında pek çok bölgede kaya gazı rezervleri bulunmaktadır. Ancak günümüzde yaşanan kaya gazı devriminin merkezi ABD’dir. Kaya gazı üretiminde başarı sağlanabilmesi için çok sayıda sondaj kuyusu açılması gerekmektedir. 2010 yılı sonu itibariyle, dünyada kaya gazı üretimi amacıyla açılan toplam 15.467 kuyunun sadece on binde beşi Kuzey Amerika dışındadır

2012 itibariyle Çin’de kaya gazı için sadece 60 sondaj kuyusu, Avrupa’da önemli kaya gazı rezervlerine sahip olduğu iddia edilen Polonya’da ise sadece 34 adet kaya gazı sondaj kuyusu bulunmaktadır. Bu oranlar kaya gazı teknolojisinde ve üretiminde ABD’nin üstünlüğünü ortaya koymaktadır.

ABD’deki kaya gazı üretimi öncesinde, ABD ve Avrupa’daki doğal gaz fiyatları yaklaşık aynı seviyedeydi. ABD’de kaya gazının yaygınlaşmasıyla AB’deki doğal gaz fiyatları ABD’ye göre yaklaşık 5 kat yüksek kalmış durumdadır. Ayrıca günümüzde Japonya’daki doğal gaz fiyatları da ABD’deki fiyatlardan 8 kat daha yüksek durumdadır. Bu durum AB’nin rekabet gücü önündeki en önemli engellerden bir tanesidir. Özellikle Petro-kimya, demir-çelik, çimento, alüminyum üreticilerinin Avrupa’daki tesisleri kapatarak ABD’ye yönelme ihtimali oldukça yüksektir. Bu sektörler Avrupa’da yaklaşık 4 milyonluk istihdam sağlamaktadır. Bu sektörlerin üretim tesislerini ABD’ye kaydırması halinde Avrupa’daki işsizlik oranlarında önemli oranda artış olması öngörülmektedir.

Kaya gazı üretimi ABD’de doğalgaz fiyatlarını 2008’den bu yana neredeyse yarı yarıya düşürmüştür. ABD’de 2010-2011 yıllarından itibaren başlayarak kaya gazı ve petrol üretiminde hızlı artış yaşanmıştır. 2000 yılında sadece 9 milyar m3 olan ve toplam üretimin %1,6’na karşılık gelen kaya gazı üretimi, 2012 yılında toplam üretimin %34’üne yükselerek 230 milyar m3’e ulaşmıştır. Bu rakamlar, dünyanın en önemli enerji ithalatçılarından biri olan ABD’nin, “kendi kendine yetebilen” bir ülke olma yolunda ilerlediğinin önemli göstergelerinden birisidir. ABD kendi doğal gaz ihtiyacını karşıladıkça, Ortadoğu’ya olan enerji bağımlılığı azalacaktır. ABD’nin doğal gaz alanında Ortadoğu bölgesine olan enerji bağımlılığındaki düşüş, Ortadoğu’da dış politika ve askeri alanda yeni opsiyonları da beraberinde getirebilir.

Bu dönemde düşük enerji fiyatları ABD vatandaşları ve sanayisi için hayati önem taşır hale gelmiş durumdadır. Düşük enerji fiyatları tüketicilerin yüksek sigorta primi yükünü az da olsa dengelemelerine yardımcı olmaktadır. ABD Enerji Bilgi İdaresi’nin verilerine göre, hane halkı gelirlerinden enerji faturalarına harcanan miktarın oranı, 2012 yılında %2,7’ye, yani son 10 yılın en düşük seviyesine gerilemiştir. Bu sebeple ABD ucuz kaya gazı ile elde etmiş olduğu ucuz enerji opsiyonunu sürdürmek için ülkesindeki kaya gazı rezervlerini ülke dışına satmak yerine için ülke içinde enerji üretiminde ve sanayide kullanmayı tercih edebilir.

Kaya gazı alanındaki bir başka senaryoda ABD’nin LNG olarak kaya gazı satışına başlamasıdır. Bu senaryonun 2016-2018 yıllarında gerçekleşmesi halinde doğal gaz fiyatlarının kalıcı olarak yarı yarıya düşeceği, bunun Rus ekonomisi için felaket anlamına geleceği ifade edilmektedir.

2012 yılı itibariyle petrol/gaz satışlarının Rusya toplam ihracatındaki ağırlığı % 70 ve toplam GSYİH’daki payı da %20 civarındadır. Bu durumuyla Rusya ekonomik istikrar için enerji ihracatına aşırı bağlı bir tablo çizmektedir. Rusya enerji ihracatçısı bir ülke olarak 2000-2008 yılları arasında büyük bir büyüme sağlamıştır. Söz konusu dönemde Çin’in yıllık ortalama %10 büyümesi ile birlikte Venezüella’daki siyasi istikrarsızlıkların, Katrina kasırgasının ve Irak’a 2. Körfez Operasyonu’nun küresel petrol/doğal gaz arzında yaşattığı kesintiler sonucu, bu dönemde Rusya küresel piyasalara alternatif bir enerji arzı sunarak enerji ihracat rakamlarını büyütmüştür.

Ancak 2000-2008 döneminde Kuzey Amerika’daki kaya gazı devrimi henüz ortaya çıkmamıştı. Kaya gazı teknolojisiyle birlikte ABD’nin enerji üretimi anlamında süper güç olarak tekrar tarih sahnesine dönüş yapması, doğal gaz zengini olan Rusya için işleri yakın gelecekte zorlaştırmaya başlayacaktır.

Diğer taraftan küresel ölçekte işlek ve boru hattına gerek duymayan LNG piyasasının yükseliyor olması da, bir devlet şirketi olan Gazprom’un ve dolayısıyla Rusya’nın Avrupa’daki çıkarları için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

LNG fiyatlarının gelecekte düşmesindeki önemli etkenlerden bir tanesi ABD’nin kendi doğal gaz ihtiyacını ulusal kaynaklarından karşılamaya başlamasıyla Ortadoğu merkezli LNG arzının kendisine yeni pazarlar araması olacaktır. Bunun yanı sıra ABD üretmeye başlamış olduğu kaya gazını LNG’ye dönüştürecek teknolojiyi de ticari hale getirmiş durumda olması, Rusya’nın vermiş olduğu doğal gaz fiyat teklifleri üzerinde baskı faktörü yaratacaktır.

Diğer taraftan ABD’de, enerji üretiminde kaya gazı ile birlikte doğal gazın daha yoğun bir şekilde kullanılması, ABD kömürünün Avrupa’ya daha ucuz fiyata ihracını ortaya çıkarmıştır. Bu durumun devam etmesi halinde ABD çok yakın zamanda dünyanın 3. büyük kömür ihracatçısı olacaktır.  ABD’nin kömür ihracatında güçlü bir oyuncu olarak pazara giriş yapması, Rusya’nın kömür ihracatının olumsuz olarak etkilenmesine neden olacaktır.

Avrupa’da kaya gazı için ilk keşif kuyuları 2008 yılında açılmıştır. Günümüzde veri toplamaya yönelik çalışmalar Avusturya, Almanya, Macaristan, Polonya, İsveç ve İngiltere’de devam etmektedir. Avrupa’da henüz büyük ölçekli bir üretim olmadığından, kesin verilere ulaşılmamıştır. Bu sebeple Avrupa’daki kaya gazı üretim maliyetleri konusunda kesin bir yargıya varmak ve öngörüde bulunmak oldukça zordur. Enerji alanında dışa bağımlılığı çok yüksek olan AB açısından son dönemin önemli enerji kaynakları arasında kabul edilen kaya gazı önemli bir seçenek oluşturmakla birlikte, kurtarıcı kimliğine sahip değildir. Bunun temel sebebi, Avrupa’daki kaya gazı üretim maliyetlerinin Kuzey Amerika’ya göre daha yüksek olmasıdır. Bununla birlikte mevcut bilgiler değerlendirildiğinde, Avrupa’daki ortalama kaya gazı üretim maliyetlerinin ABD’deki maliyetlerin üzerinde olacağı tahmin edilmektedir. Ancak Avrupa’daki konvansiyonel doğal gaz maliyeti de ABD’ye göre yüksek olduğu için 1.000 m3’lük üretimi 250$ dolaylarında oluşan kaya gazı üretim maliyeti Avrupa için kabul edilebilir düzey olarak düşünülebilmektedir. Ancak AB’nin içinde bulunduğu borç krizi de dikkate alındığında, kaya gazına dayalı enerji üretimi yapılması halinde, nihai tüketicinin enerji maliyetlerinin artacak olması, Avrupa’daki kaya gazı üretiminin önündeki en önemli engellerden bir tanesidir. Ancak AB ülkelerinin maliyet temelli engellere rağmen enerjide dışa bağımlılıklarını azaltabilmek için kaya gazı seçeneğini gündemlerinin üst sıralarında tutmaya devam etmeleri beklenmektedir.

2012’de dünyada kömür tüketimini en fazla artıran ülkeler arasında ilk sırada Çin ve ikinci sırada Avrupa ülkeleri bulunmaktadır. ABD’de kaya gazı üretimi yaygınlaşmadan önce, kömürün ABD’nin enerji üretimindeki payı %50 civarındaydı. Kaya gazı sonrasında ABD’de kömür fiyatları doğal gaz fiyatlarının üzerinde kalmaya başladı ve doğal gazın ABD enerji karışımındaki oranı artmaya başlamıştır. Böylece ABD enerji karışımı içinde %50 olan kömür payı %35’e düşmüştür. Bu değişim sonucunda ABD kullanmadığı kömürü Avrupa’ya ihraç etmeye başlamıştır. ABD kaynaklı kömür ihracatı sonucu oluşan kömür bolluğuyla Avrupa’daki kömür fiyatları büyük oranda düşmüştür. Ekonomik krizin etkilerinin devam etmekte olduğu Avrupa, pahalı Rus doğal gazı ve gözden düşen nükleer enerji alternatifi yerine ucuz ABD kömürüne yönelmiş durumdadır. Ancak bu strateji değişimi Avrupa’da karbon emisyonunun artmasına sebebiyet vermiştir. Diğer taraftan ABD’nin kömürden doğal gaza dönüşü de ABD’nin karbon emisyon düzeyini aşağıya çekmiştir.

Günümüzde birçok ülke kendi konvansiyonel olmayan gaz rezervlerini ve bu kaynaklarla yapılabilecek olası gaz üretiminin, uluslararası doğal gaz piyasaları üzerindeki olası etkisini değerlendirmektedir. Uluslararası enerji piyasalarında kaya gazıyla ilgili iki farklı görüş hâkimdir.

Bunlardan ilki kaya gazının enerji piyasalarında ve enerji jeopolitiğinde önemli etkiler yaratabileceğini savunurken diğer görüş, kaya gazının enerji jeopolitiği üzerinde kayda değer hiçbir etki yaratmayacak olan bir faktör olduğunu söylemektedir.

Bu noktada uluslararası enerji politikalarında kaya gazına bağlı olarak bir paradigma değişiminin olup olmayacağını söylemek için biraz erkendir. Kaya gazı ile ilgili görüşlerin ve kaya gazının enerji jeopolitiğine etkilerinin 2020 yılına kadar netleşmesi öngörülmektedir.

Reklamlar