Anadolu ile Rumeli’nin birlikte atan kalbi…
Balkanlar’ın tarihi ve sosyolojik yapısıyla ilgili pek çok eseri bulunan Prof. İlker Alp’in son olarak kaleme aldığı “Millî Mücadele Süresince Türk – Bulgar İlişkileri ve BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN YARDIMLARI” isimli kitabı, Kurtuluş Savaşı’nın bilinmeyen yönleri ile bu savaşta Bulgaristan Türklerinin Osmanlı’ya yaptığı unutulmaz yardımları anlatıyor.
MÜslüman Türk tarihinin en hazin yüzyılında Anadolu ile Bulgar Müslümanları arasındaki siyasi ve toplumsal sürece ışık tutan “Millî Mücadele Sürecinde Türk-Bulgar İlişkileri ve BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN YARDIMLARI” adlı eserde, Osmanlı Devleti’nin 1914 yılında adım adım I. Dünya Savaşı’na doğru gidişi, Osmanlı ile Bulgaristan’ın “Üçlü İttifak Bloku”na nasıl dâhil olduğu ve savaş sonucunda nasıl “birlikte” yaşadığı hazin mağlubiyeti anlatılıyor.
HİLÂL-İ AHMER’E BÜYÜK BAĞIŞ
İtilâf devletlerinin 1 Kasım 1918’den itibaren başkent İstanbul dâhil olmak üzere Osmanlı topraklarını işgal süreci ve o gün için hayati derecede önemli olan Bulgaristan’ın yardımlarından ayrıntılı bir biçimde bahsediliyor. Eserin yazım sürecinde çok sayıda Osmanlı-Bulgar arşiv belgesi ve Bulgaristan’da o dönemlerde yayınlanan Türkçe ve Bulgarca gazetelerden esinlenerek hummalı bir çalışmayla kaleme alınan eserde Bulgar hükümetinin, İtilâf devletlerinin tepki ve baskılarına rağmen 1919-1923 yılları arasında Türk Millî Mücadelesi’ne askerî, stratejik, maddî ve manevî yardımları anlatılıyor. Bulgaristan Türkleri, yardım çağrılarına büyük bir teveccüh göstererek para yardımı yapmış, fitre, zekât ve kurban derilerini dahi Türkiye’ye yardım etmek maksadıyla, “Hilâl-i Ahmer”e (Türk Kızılay’ının eski adı) bağışlamışlardı.
UNUTULMAZ BİR VEFA ÖRNEĞİ
Eserde dikkat çekici ve yer yer duygulandıran tarihi gerçeklerden biri de Bulgaristan Türklerinin gösterdiği unutulmaz vefa örneği. Kurtuluş Savaşı’nın o çetin şartları içerisinde Anadolu’daki kardeşlerine hem maddî hem de manevî açıdan büyük destek veren Bulgaristan Türkleri, İtilâf devletlerinin ambargosuna rağmen özellikle 1922 yılında, Türkiye’ye 17 milyon Osmanlı Lirası değerinde temel yiyecek maddeleri göndermiş. Bu, o günün şartları göz önüne alındığında oldukça önemli bir meblağ! Müftülükler ve İslâm teşkilatları başta camilerin kapıları olmak üzere, Türklerin gittiği yerlere yardımı teşvik edici bildiri ve afişler asarak “Bulgaristan Müslümanlarını, Türkiye’deki mücahitlere, şehit ve gazi ailelerine maddî destek vermeye” davet etmişler. İngiliz tazyiklerine rağmen 32 bin kişinin toplanmasıyla yapılan muazzam bir mitingde kadınlar küpelerini, kızlar, taze gelinler gerdanlıklarını birer birer çözerek bağışlamışlardı.
RUMELİ’NİN KALBİ ANADOLU İLE ATMIŞTI
Okuyucuları duygulandıran detayların yer aldığı eserde İlker Alp, “Millî Mücadele sürecinde Rumeli Türkleri, Anadolu Türkleri ile birlikte üzülmüş ve birlikte sevinmişti. Rumeli Türklerinin kalbi, Anadolu Türklerinin kalbiyle birlikte atmıştı. Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’dan çekilmesi sonucunda birbirinden ayrı düşen Oğuz Türkleri adeta tek vücut haline gelmişti” diyor.
BULGAR TOPRAKLARI HÂLÂ YAŞAYAN OSMANLI…
Altı asra yakın bir zaman Osmanlı Devleti’nin idaresinde bulunan Balkan milletleri, Osmanlı Türklerinin din ve ırk ayırımı yapmaksızın sağladığı “adil” yönetiminde barış, huzur ve refah içinde yaşamışlardı. Balkan ülkelerinde hâlen Osmanlı bakiyesi 10 milyondan fazla Müslüman yaşıyor. Bir kısmı tarumar edilmiş olsa da tekke, türbe, cami, han, hamam, köprü, bedesten gibi 10 binlerce Türk-İslâm kültür eseri hâlâ ayakta ve hizmet vermektedir. Balkan Müslümanları arasında yetişmiş pek değerli âlimlerimizden biri olan Prof. Dr. İlker Alp, Makedonya’da doğup büyümüş, lise tahsilini de Ohri’de tamamlamış ve daha sonra Ankara’da dil ve tarih-coğrafya fakültesinde yüksek tahsilini yapmış. Makedonya Türklerinden Prof. Alp halen Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi dekanı olarak görev yapıyor.