Tarih: 25 Aralık 2018
Yazan: Filiz Soytürk:
Konu: Türkçemiz Balkanlar’ın Barış dilidir
ANADİLİM
Beş yılda beş defa beşer leva ceza
Beş defa yirmişer bir defa beş leva…
Yüz yetmiş beş, bir asgari maaş bu
O günlerde ne eder senin kaç maaşın
Çiğnenirken anadilin, İslam dinin onurun.
Acep kaç para eder o cehennem günlerde
Yakılan kitaplarla yok edilen benliğin.
1985 Nevzat YAKUP
Anadilimizin kaybolan dillerden biri olmasına karşı mücadelemizde verdiğimiz şehitlerimizi andık 34. kez dünkü gün. Rüzgârları sert ve kavurucu esen o Söğüt Kesiği (Mleçino) tepesindeydik, en taze çiçekler derledik anıt mezarlara. Türkan kızımızı dinledik akan suda yansıyan acılarla.
O, özlemli ve sıcak melodinin fonunda Türkçem vardı. Mücadelemizin kilometre taşlarını hatırlattı bize. Yürek ister halkın önünde yürümek, kitleleri örgütlemek ve ruhları direnişle mayalamak. Yürekler hasarlı. Başlar dumanlı ve 34 yıl gerisi baştanbaşa enkazlar olsa da, işkence makinasından geçen ama davamızın hiçbir hedefinden kıymık ödün vermeyen Rufat Yağcı, Mümün Çolak, Fehim Çecik, Recep Taşçı, Adem Rasim, Durhan Sadullah ve diğer gençler saçlarına beyaz düşmüş hepsi saf tuttular. Mestanlı, Rafen, Nanovitsa kahramanlarının adları aynı kilometre taşında yazılıdır. Komşu şehir Koşukavak’tan (Krumovgrat) Ömer Osman, İslivne (Sliven) Balkan Köylerinden Savri İskender, Ali Ormanlı, Silistre’den Nasıf Başaran, o an orada cesaret gösteren her Türk, yaralıların doldurulduğu okullarda ve toplama kamplarında, “Belene” de kalan ve içerde zulümlerin en ağırına dayanan 12 500 kahraman, şehitlerimizin hepsi bu kutsal davamızda kilometre taşıdır. Hiç biri hiçbir gün “Kader, kime şikâyet edeyim seni?” demedi. Toptan, kökten ve ebediyen yok edilmek istemiştik. İçilmez geçilmez zehir gibi dikilmişlerdi karşımıza.
İsimmlerimizle birlikte, anadilimizi değiştirmemiz istendi. Bizi kültürü ve medeniyeti olmayan bir sürüye katmak istediler. Bu yeni kuşaklara anlatılabilmesi çok zor bir gerçektir. Bizim başımıza kefen bezi sarılmazdan önce, aynı zalim zihniyet Ege ve Makedonya köy ve kasabalarından 20 bin Yahudi ve Romen’i toplamış ve canlı canlı yakılmak üzere Polonya’nın “Treplika” toplama kampına göndermişti. O zaman bununla övünmüştü. Geri dönen olmadı. 70 yıldan beri de bu memlekette “Yahudileri Nazilerden kurtardık” gibi laf salatası doğranıyor.
34 yıldan beri “Türk katliamı”, “anadil katliamı”, “din katliamı”, “kültür katliamı”, töre katliamı” vb nice başka katliamlar ve kıyımlar yaptık diyemediler, diyemiyorlar. Süğüt Kesiği (Mleçino) mitinginde halkımızın önüne dikilen bir başbakan ve Cumhurbaşkanı görmedim. “Biz size 100 yıl zulmettik” diyemediler.
İnsanlarımız o zamandan beri secdeye yumulmuş dua ediyor.
Kuşları öldürmeyin
Onlar gagalarında tohum taşır
Varamadığımız tepelere
İnsan ellerinin eremediği yerlere
Tohum taşır.
Ruhu olmayan zaman içinde geçti ömrümüzün çok uzun bir kısmı. Mitingde Hotaslı (Rusalsko), Söylemezler (Dolno Prahovo) ve Eğri Dere (Ardino) okullarından ve Törene Edirne okullarından gelen çocukların Vatan sevgimizi ve Anadilimizi yücelten, Milli Türk Kimliği davamızı yüreklendiren şiirler okumaları kıvanç kıvılcımları saçtı.
Dualarımız tuttu. 2018 şehitlerimizi anma ve davalarını yaşatma mitinglerine anıt mezarı olanların torunlarının gelmesi etkileyici oldu. Kahramanlık şiirleri söyleyenler, “Ne mutlu Türküm diyene” anıtı içtiler. Vatan gök kubbemiz altında kanatlandılar.
İşte onlardan birisi:
TÜRKÇEM
Ben Türkçe’min sevincini yaşıyorum Kırcaali’de
Hatıralara sığmaz
Yonus katına çıkarım
Anamın sıcaklığı kadar Türkçe’m
Ben Türkçe’mle türküleşirim nağme, nağme
Türkçe’mle bayrak açarım maviliklere
Rodoplar’da onurumuz
Yüreklenir onurla gururumuz.
Türkçe’m ilkyaz çiçeğim
Dilim, özüm, hecem
Ninnilerde, ninnim
Seninle yarınlarım aydınlanır
Seninle Türkçe’m…
2008 Kırcaali
Duygu ve düşüncelerimizi şiirle ifade etmeye çalışıyoruz. Şiir bize davamızı en etkileyici ifade etmek imkânı sunuyor. Böylece 28 yıldan beri kürsüleri gasp eden siyasetçilerin Bulgarca ve ifadesiz demeçlerinden sıkılanlar da rahatlıyor. Ozanlarımızın anma törenlerine katılmasına henüz “boş konuşan siyaset adamlarından yer ve zaman kalmıyor.” O feci olayları dile getiren ve yaşatan pek çok şiir kitabı, destan ve hikâye derlemesi çıkarsak da törenlere katılanlara dağıtılamıyor. Göze girmek ve oy toplama hesabı yapanlar gıda poşetlerine çocuk kitap, kahramanlık destanlarımızı koymaya izin vermiyorlar. Bizi ruhsuz bırakma çabaları devam ediyor.
Şu fikirlerimi büyük bir inanmışlıkla vurguluyorum:
Bize, dert yanan siyasetçi değil, insanlarımıza gerçeklerin sesini duyurabilecek ozan ve şairler lazım. Kendi dertlerini insanımızın kafasına çöp tenekesi gibi boşaltan siyaset adamlarına ihtiyacımız yok. Yeni tip şairlerimizi bekliyoruz, arıyoruz. Bizim şiirimiz “kelime”, “ses” ve “imaj”dır. Şiirimizin dili bizim anadilimizdir. Biz derdimizi kendi dilimizde anlatan bir milletiz. 1984’ün son günlerinde kendi dilimizde isyan ettik, direndik ve Türk olarak şehit düştük. Türk gibi ve Türklüğü için şehit olan bir insanın anma töreni Bulgarca yapılamaz. Türkçemizi unutanlar susar, ama Türk gibi susar. Anma törenlerinde ozan ve diğer yaratıcılarımızın bizi bulmalarına ve gerçeğin sesine olan susamışlığımızı doyurmalarına gerek var. Bizim geçmişimizin her kelimesi bir şiir olmalıdır. Gerçeğe, özümüze dönmek zorundayız. 1991 Bocuğunda Mleçino anma töreninde hiç kimsenin Bulgarca konuşmasına izin verilmemişti. HÖH yönetimine sesleniyorum: Yalnız seçimlere katılmamızdan 100 000 000 (yüz milyon) leva aldınız. Ceza ödemeye paranız mı yok. Okulda ve dernekte Türkçe dersine, saz kursuna, Türk dansları kursuna giden her çocuğumuza ayda 200 leva burs ödemelisiniz, ödeyeceksiniz. Ödemezseniz hiç birimizden bir tek oy alamazsınız. “Saraya” gizlenenler bizi yönetemez, kürsüden Türkçe konuşmayanın bizimle işi olamaz. Siz ruhunuzu Bulgar mafyasına satmışsınız, mecliste gaga guga konuşmaya devam edebilirsiniz.
Şu iyi bilinmelidir.
Her miting çok sesli bir koro gibidir. Orada yaşanan soğukta serpiştiren kartopu ağırlığındaki alkışların çığı olmasına sayılı gün kaldı. Halk volkanının patlamasını bekliyoruz! Anma törenlerimiz zafer çığlıklarının, dualarımızın gökyüzünü deldiği şölenler olacaktır. Mitinglerimiz bizim dirilişimizin simgesidir. O mitinglerde laf değil, eylem yapmamız lazım. Yalan propagandayı bir yana bırakıp insanımıza gerçekleri anlatınız! Hem de:
ANALARIN DİLİNDEN
İki gözüm evladım diyordu anam
Anlamazdım sözünden
Şimdi benim de yavrum var
Kıymetli iki gözüm kadar
İçimdeki kapıyı
Tıklatıyor anılar…
Anıların dilinden
Yalnız Analar anlar.
Leman İZZETOVA
“Hedefiniz hürriyet değil de milliyet ise istikbaliniz var demektir” ve “Türkçenin çekilmediği yerler vatandır”
Namık KEMAL
Kader! Şu ayağımıza dolaşan ve başa geçen dalkavuklardan nasıl kurtlayım?
Kader, söyle bana, Kime Şikâyet Edeyim Seni?
Okuduğunuz için teşekkürler.
En mutlu yıllar sizin olsun.
2019’da birlikte olmak bizim için mutluluk olacaktır.
Umut ve beklentileriniz açısından bereketli bir yıl yolması dileklerimizle, Kendinize iyi bakınız…
Son