Tarih: 09 Mayıs 2019
BGSAM özel araştırmaları.
Çeviridir.
Faşist Hareketin İdeoloğu Garegin Nzdeh

Bugün İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin 74. Yıldönümüdür. 9 Mayıs 1945’te Berlin’de Almanya’sı ile Sovyet Rusya’sı arasında Barış Antlaşması imzalandı. Barışı korumak hepimizin ödevidir. Bu ödevin çok önemli bir yanı faşizm idelerine hayat hakkı tanımamak, faşizm vabasının yeşermesine asla yol vermemek ve faşist propagandaya, faşistlere heykel dikilmesine olanak tanımamaktır.

Ne yazık ki, bu yıl aşağıda iğrençliklerini anlatacağımız bir sapık Ermeni faşist’te Kaspiçan kasabasında heykel dikildi, Sofya’daki “Solun” sokağındaki binaların birinde Bulgarca ve Ermenice anı levhası bulunuyor.  Nazici gençler Hitlerin doğum gününde Sofya’da forum düzenlediler…

Geçen hafta “Trud” gazetesinde Nzdeh gibi bir Ermeni  faşizan eylemcinin desteklenmesi de ayrıca bir tepki konusu olmalıdır. Faşistler için dikilen anıtların yıkılması  ve anı levhalarının sökülmesi Bulgar demokratlarının  değişmez ödevi olmalıdır.

***

İkinci Dünya Savaşı yıllarında Nazilerle aktiv işbirliği yapanları kahraman gösterme yönünde geleştirilen kampanyaya günümüzde “Tsegakron”  Garegin (Ter – Harutyunyan) Nzdeh adlı Ermeni Faşist Hareketi katillerinin simasını da yaşatmaya çalışıyorlar. (Ermeniceden tercümesinde Tsega soy, kron da inanç, din anlamındadır.)

Transkafkasya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti İç İşleri Bakanlığı Halk Komiserliği (UGB NKVD ZSFSR) “Devlet Güvenliği” Amirliği’nin “çok gizli” damgasıyla kısa bir süre önce tarihçiler tarafından bulunan belgeleri buna kesin kanıtlar sunuyor. Bu belgeler arasında 7 Nisan 1935 tarihli  № 138 Direktifi özellikle dikkat çekiyor.
Bu belgede, Daşnaklar arasında aktiflik tırmandığının gözlendiğine işaret edilerek İç İşleri Bakanlığı yerel amirliklerine şu kılavuz bilgileri sunuyor: “Diş ülkelerde olduğu gibi, ülke içinde de, XII. Kongreden sonra Daşnak etkinliklerindeki aktifleşmenin faşizme tırmanma şeklinde  ortaya çıktığı son zamanda daha da belirginleşti. Bolşevizime karşı amansız mücadele temellerine oturan “Daşnaktsutün” otoritesini yükseltebilme ve etkinliklerine savaşkan ruh kazandırabilmenin son çaresi olarak mücadelesine faşist biçim kazandırdı.  Faşizme götüren yola geçişte “süreklilik” sağlayabilmek için, Daşnak fikir adamları (ideologlar) Ermeni halkına yutturulmak istenen, bilinen saf ırk (ari ırk) teorisini yüceltiyorlar.  Yukarıdaki alıntıdan da görüldüğü gibi, Sovyet Transkafkazya Devlet Güvenlik organları “Daşnaktsutün” etkinliklerine tek anlamlı bir ifadeyle bir tür faşizm yorumu getirmiştir.

Aynı belgenin devamında işaret edildiğine göre, dış ülkelerdeki Nzdeh Ermeni diasporası (etnik topluluk) liderlerinden biri “Yeni Nesil Ermenilere Sözüm Şudur” başlıklı bir yazı baştı. Yazıdan ilgi çeken bir alıntıda şöyle deniyor: “İktidarı ele geçirebilirsek, “Daşnaktsutün” yarım yamalak sosyalim programıyla hüküm edecekse, o zaman biz hepimiz bu partiden çıkarız. Hitler’i en nihayet örnek almalıyız. Nzdeh’in genç Ermeni kuşağı  Hitler’i örnek alarak etkin olma çarısı o yıllarda kulağa iyi geliyordu. Başka bir değişle, Nzdeh, ardından sürüklediklerini, kısa bir süre sonra Hitlercilerin önce Almanya’da, ardından da işgal edilen Avrupa ülkelerinin hepsinde Yahudilere yaptıklarını düşmanlarına yapmaya davet etmiştir.

1918-1920 yılları arasında Ermenistan’da Daşnak hükümeti yönetimindeki Zangezur’da Azerbaycan nüfusa karşı faşist yönetmelerin başarıyla uygulandığı dikkate alındığında, Nzdeh için bunlar yeni sayılabilir.  Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti devlet güvenlik organları yardımcılarından  Baçe Ovsepyan’ın Nzdeh davası araştırmaları sonucu yayınlanan “Garegin Nzdeh ve Devlet Güvenlik Komitesi – KGB” eserinde toplanan kesin kanıt belgeleri bunu doğruluyor.
Bir İstihbaratçının Anıları (Erevan, 2007). Bu yapıtta, Nzdeh tarafından işlenen cinayetlerle ilgili Ermenilerin tanık belgeleri yer almıştır. Zangezur illegal komünist örgütü üyesi, Nzdeh askeri rejimine karşı ayaklanmaya katılan Arsen Hoylunts, 1947 yılının 16 Eylül günü verdiği ifadede şöyle demiştir: “Kafan bölgesindeki Daşnak Ordusu silahlı kuvvetlerine komuta eden Nzdeh yönetimi 1919 – 1920 yıllarında Kafan ve etraf bölgede büyük sayıda Azerbaycan köyünü yok etti ve bunlarda yaşayan binlerce barışçı köylü öldürdü.”

Ermeni tanıklardan başka biri olan Avaka Canunts’un ifadesinde Nzdeh çetelerinin Azerbaycanlıları vahşi ve gaddar zulüm uygulayarak toplu halde öldürdüğüne deliller sunulmuştur: “1920 yılında Nzdeh, Dro Kanayan ile birlikte Gubadlinsk bölgesinde 100 Azerbaycan köyünde yapılan yağmalamayı yönetmiştir. Talandan sonra Nzdeh ve Dro bu köyleri ateşe verdi. Yok olan köyler arasında Şornuhi ve bazı başkaları büyük yerleşim merkezleriydi.” Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği (SSCB) Devlet Güvenlik Bakanlığı’na bağlı Birinci Baş Amirlik’te görevli Albay G. Agayan tarafından 1952’de hazırlanan bir rapora göre,  1920  yılında Nzdeh askeri müfrezeleri Erevan ve diğer şehirlerde 18 bin cıvarında insan katletmiştir. Nzdeh’ın bu gaddarlığı “Daşnaktsutün” partisinin iç adalet divanında tartışılmış ve onun partiden ihraç edilmesine karar verilmiştir.

1925 yılında Daşnak partisine üyeliği iade edildikten sonra Nzdeh aktif parti etkinliklerine devam etmiştir. O Bulgaristan’da Daşnak Partisi Merkez Komitesi üyeliğine seçilmiştir. Basında ve yaptığı görüşmelerde Sovyetler Birliğine karşı aktif propaganda yürütmüştür. Nzdeh’e karşı açılan sorgulama davasının sonuç kararında yer aldığı üzere, “1933 yılında, sanıklardan G.E.Ter Harutünyan Amerika Birleşik Devletlerine ve başka devletlere giderek, ırkçılık propaganda eder. Özü bakımından bir faşist gençlik örgütü olan, “Tsegakron” adlı Daşnak Gençlik Örgütü kurmuştur. 1934 yılında Nzdeh Birleşik Amerika’dan Bulgaristan’a dönmüş, İkinci Dünya Savaşı’na kadar ayakta kalan, kıdemli Daşnakların katıldığı, ayrı bir örgüt oluşturmuştur. Tutuklanan ve Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti (ESSC) Devlet Güvenlik Bakanlığı’nda  (DGB)  sorguya çekilen Doğu Bilimci A. Çoloyan-Siruni’nin ifadelerinde şunlar yer alır: “Nzdeh, Rumanya’da da bir Tserakron Hareketi kurmaya çalışmış ve bu amaçla birkaç defa Bukreş’e giderek konferanslar vermiştir. Onun bu denemeleri sonuç vermemiştir. Değişik gençlik grupları belirmiş, bazı gazetelerin cevresinde toplanıp moda olan faşizme hayranlık beslemişlerdir. Kendisine Ermeni faşizmi rüzgarını ilk estiren havası veren “Azg” gazetesi etrafında kenetlenen grup belirli bir süre etkin olmuştur. “Kafkas” gazetesinin Ermenice baskısı etrafında başka bir Ermeni faşist grup toplanmıştır. Geregin Nzdeh taraftarları Bulgaristan’da “Raznik” gazetesinden başka “Irk ve Vatan” adlı faşist bir dergi de çıkarmıştır. Ermeni milli faşizmini propaganda eden“Taronakanutün” ise Birleşik Amerika’da basılmıştır. Bu grupların bir örgütte birleşmesi gerçekleştirilememiştir.

Bu gelişmeler sonunda, Almanya’nın SSCB’ne saldırısı savaşı arifesinde, Nzdeh Ermeni faşistlerin lideri olarak anılırken, bu haberler Berlin’e ulaşmıştır. Bu gelişmeler seyrinde, 1941’de Sovyetler Birliği’ne karşı Almanya saldırısından önce, Nzdeh ile görüşmek üzere Almanya’dan Bulgaristan’a, SSCB’ne ve Yakın ve Uzak Doğu ülkelerine karşı aksi istihbarat etkinliklerini yöneten, Alman Reich Güvenliği Altıncı Şube, “C” Amirliği görevlilerinden olan  Petır Kamsarakyan adında bir Ermeni  mühendis gelmiştir. O, Garegin Nzdeh ile görüşmesinde işbirliğinin temel yönlerini ele almıştır. Sovyerler Birliği ile savaşın başlamasından sonra, hedefi Almanlara SSCB’ne karşı savaşta yardım etmek ve Ermenistan’da faşist Almanya himayesinde (protektorat) bir hükümet kurmak olan, işgal edilen torpaklara bakan Alman Doğu Bölgeleri Bakanlığı tarafindan 1942’de Berlin’de örgütlenen “Ermeni Milli Konseyine”  Nzdeh de alınmıştı. 1942’de Alman İstihbaratının emrine uyan Nzdeh Berlin’e hareket etti.  Sorgulama belgelerinde açık olarak ortaya çıktığı üzere, savaş yıllarında Nzdeh’in emrine uyularak Bulgaristan’da 40 Ermeni er ve subay ücretli görevli olarak Berlin varoşlarındaki bir eğitim kampına çekilmiş, birkaç ay süren eğitimden sonra, daha sonraki dönemde  casusluk, kundaklama ve Alman orduları Ermenistan’a yaklaşırken ayaklama kışkırtma gibi faaliyetleri için Ermenista’a gönderilmek üzere, önce Sovyet güçlerine karşı savaşmak üzere Kırım’a gönderilmiştir. Kamplarda, Nzdeh, Ordulu Ermeniler önünde yaptığı propaganda konuşmalarında, “Almanya İçin Ölen, Ermenistan İçin Can Verir!” gibi sloganlar yükselterek, SSCB’ne karşı silahlı savaş cığırtkanlığında bulunmıuştur. Ne var ki, 1944’te Sovyet Orduları Bulgar sınırına yaklaştığında  Nzdeh kayıplara karışmıştır.  O, 2 Kasım 1944’te Sofya’da tutuklanmış ve Moskova’ya gönderilmiştir. Onun tutuklanmasına Bulgaristanlı Ermeniler de aktif katılmıştır. Nzdeh daha sonraki yıllarda Bulgar Ermeniler hakkında olumsuz ifade vermiştir: “Sovyet ordusu geldi ve beklediklerim başıma geldi. Oluşan keşmekeşten yararlanan, halkından süt emmiş birkaç Ermeni, bildiklerini okumaya başlamıştı. Başlıca ayakkabıcılar olmak üzere, Bulgar millisleri beraberliğinde, polis ajanı sıfatıyla ev ev dolaşarak beni aradılar. Güçsüz öfkelerini tatmin etmek amacıyla soydaşları arasında düşman bildiklerini yok ederken, her zaman yabancı güçlerden yararlanan, sonsuza dek iğrenç kalan köleler.”

24 Nisan 1948 tarihli SSCB Devlet Güvenlik Bakanlığı özel oturumunda Garegin (Ter Harutünyan) Nzdeh  25 yıl hapis cezasına mahküm edilmiştir. 11 yıl içerde kaldıktan sonra (1944-1955) 21 Aralık 1955 tarihinde  Nzdeh Vladimirovsk Merkez Hapishanesinde vefat etmiştir.

Sonunda, 18 Aralık 2013 tarihinde Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Kurulu’nun 67. Dönem Toplantısında, “Günümüzün Irkçılık, Irkayrımı, Öteki Düşmanlığı ve bunlara Bağlı Olan Tahammülsüzlük Belirtilerinin Kışkırtılmasına Karkıda Bulunan, Nazicilik ve Onun Başka Belirtilerinin Kahramanlaştırılmasına Karşı Savaşım İçin” karar hükmü kabul edildiğini anımsatmak isterim.  Bu kararın 23. Maddesi uyarınca, “Tserekron”un Nazi ideolojisini geliştiren Garegin Nzdeh’e bir anıt dikilmesi, “bir ırkın veya cilt rengi veya etnik menşeği farklı olan bir grubun fikir ve teorisine dayanarak” günümüz şartlarına uygun propaganda yapılması olup  Irk Ayrımcılığı Şekillerinden Hepsinin Yok Edilmesine İlişkin Uluslararası Antlaşmasının 4. Maddesinin direk olarak çiğnenmesidir. Aynı Atlaşmanın 19. Maddesinde, “Nazi ve faşizm ideolojilerinin belirmesinden kaynaklanan, insan çekisinin dramatik olaylarına adanmış tarihin ibret derslerinin önemine” özel olarak işaret edilmiştir. Bundan dolayıdır ki,  Nzdeh anısına dikilen anıtın yıkılması ve onun isminin kullanılmasına da yasak getirilmesi zorun olmuştur.

Felsefe tarihi Doç. Dr. İlgar Niftaliev.

Bizi izleyiniz.
Okuyanlar dostlarına paylaşsınlar.
Teşekkür ederiz.

Reklamlar