Türkan derlerdi benim adıma,
Tam ermiştim bir buçuk yaşına,
El koymuştu zalim adıma,
Atlamıştım annemin sırtına
Çekilmiştik Kirlinin yoluna,
Hiç bakmadan sağına soluna
Sıkıverdiler kurşun anlıma.

İzmir Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği olarak 35. yıl önce uygulanan Bulgarlaştırma(asimilasyon) sürecini kınamak ve asimilasyon şehitlerini anmak için 22.12.2019 tarihinde Menderes Gazipaşa Göç Anıtı’nda bir tören düzenledik. Anma programı Saygı duruşu ve İstiklal marşının okunmasıyla başladı.

Törene Menderes  Kaymakamı Sayın Bahri Tiryaki, Gaziemir Belediye Başkan Yardımcısı Sayın Nevin Mutlu, Belene Gazilerimiz Ömer Özgür,Ramazan Ayyıldız, Selattin Aziz Atasoy ve  Sami Nalbantoğlu , Gaziemir AKP İlçe Başkanı Sayın Erol Kaya ve Yönetimi, Gaziemir MHP İlçe Başkanı Sayın Köksal Koç ve Yönetimi,Menderes İYİ Parti İlçe Başkanı Sayın Özdemir Makas ve Yönetimi, Gaziemir ve İzmir Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Selattin Şahin, Gaziemir  Belediye Meclis Üyesi Uğur İnan , Gaziemir  Belediye Meclis Üyesi Nuray Öztürk, Buca Belediye Meclis Üyesi Hüseyin Paşaoğlu ,Sivil Toplum Örgütlerinin Temsilcileri,İzmir Barosu Eski Başkanı Sayın Av. Aydın Özcan, Ege Balkan Rumeli Dernekleri Federasyonu Başkanı Sayın Süleyman Pehlivanoğlu, İzmir Bal-Göç’ün bir önceki Başkanları Sayın Fahriye Ersoy ,Sayın Hamdi Kanlıoğlu,İzmir Bal-Göç Genel Başkanımız Abdurrahim Nursoy, merkez yönetim kurulu üyeleri Selattin Aziz Atasoy, Mustafa Öztürk, Sabri Atasoy , Hüseyin Paşaoğlu, Sarnıç Şube Başkanı Hazel Öztürk Işık, Bornova Şube Başkanı Sayın Nihat Yağbasan, Görece Şube Başkanı Sayın Kasım Alenbey, Menderes Şube Başkanı Sayın Gürkan Altıntaş,Buca Şube Başkanı Gülizar Akın ve Şube yönetim kurulu üyeleri,Aliağa Şube Başkanı Ferhat Metin ve   Şube yönetim kurulu üyeleri, Gaziemir Sarnıç Hürriyet Mahallesi Muhtarı Sayın Hayrettin Hamzaoğlu, Menderes Gazipaşa Mahallesi Muhtarı Hüsnü Şen ve üyelerimiz katıldı.

İzmir Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Abdurrahim Nursoy yaptığı konuşmasında: “ Bugün burada önemli bir anma töreni için toplanmış bulunuyoruz.

20 aylık küçük bir bebek iken annesinin kollarında hayatını kaybeden aziz şehidimiz Türkan Bebeğimizin ölüm yıldönümünde bir aradayız.

“Türkan Bebek” ismi sıradan bir isim değildir. Türkan bebek demek bizleri bir araya getiren bir değer demektir. Birlik ve beraberliğimizin simgesi olmak demektir. Küçük bir bebek olmaktan çıkıp davanın adı olmak demektir. Çünkü Türkan Bebek, 20 aylık bir yavrucak değil, karanlık günlerimizin aydınlatılması demektir.

Malumunuz Bulgaristan’da Aralık 1984’te başlayan asimilasyon süreci Türk isimlerinin Bulgar isimleriyle değiştirilmesi meselesiydi. Bu zor yıllar hepimizin hafızalarına kazınmış acı dolu zaman dilimidir. Şüphesiz tarih boyunca Bulgaristan’da Türk olmanın bedelini çok farklı şekillerde ödedik. Lakin bu süreç çok farklı bir şekilde gelişmişti. Yüzyıllardır Bulgaristan’da Türk ve Müslüman kimliğiyle yaşamış olan bizler, Aralık 1984’ten sonra Türk olmamakla itham ediliyorduk. Bu ne acıdır ki, tarihte denenmediğimiz sınav kalmamasına rağmen, ilk defa böyle bir şeyle suçlanıyorduk.

Gel zaman git zaman…

Bulgaristan Türklerinin zorlu dönemine karşın umudu da bitmemişti. İşte bu çırpınışların henüz başlangıcında bir bebek, hem de adı Türkan, Türklüğüne sahip çıkmak için annesinin kucağında meydana gelmiş ve komünist rejime meydan okumuştur. Bu öyle bir meydan okumaktır ki, Bulgar kolluk kuvvetlerinin silahından çıkan kör bir kurşun bu yavrucağımızı bedenen bizden ayırdı ama ruhlarımızı birleştirdi. Direnişin umudu, Türklüğün simgesi, göremediğimiz ama hep sevdiğimiz evladımız oldu. Bunun içindir ki Türkan Bebek, bizim şehidimizdir. Kimliğimizin ve acı talihimizin sembolüdür.

Bu vesileyle Türkan Bebeğimiz başta olmak üzere 1984-1989 yılları arasında Türklük davası uğrunda hayatını kaybeden bütün şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum. Belene’de zindanlarda bizler için çile çeken, türlü işkencelere göğüs geren Gazilerimizi ve dava adamlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Bu vesileyle Bulgaristan’daki aziz soydaşlarıma da selam ve hürmetlerimi gönderiyorum. Bizler İzmir’de bütün içtenliğimizle sizin sesiniz olmaya sürdüreceğiz.Ne Mutlu Türk’üm Diyene.Sağ olun, var olun.’’ dedi.

Menderes  Kaymakamı Sayın Bahri Tiryaki ‘’Göçün nasıl acı bir olay olduğunu biz Türklerin tarih boyunca göçlerle ilgili yaşanmış büyük acıları vardır. Balkanlardan yapılan göçler yakın tarihimizin en fazla kan ve gözyaşının döküldüğü, en büyük acıların yaşandığı göçlerdir. Dünyanın özgürlük ve demokrasi yolunda hızla ilerlediği bir dönemde, Bulgaristan Türklerine yapılan insanlık dışı baskı ve zulüm, zorunlu göç sırasında yaşanan insanlık dışı muamele, şüphesiz tarihe bir utanç belgesi olarak geçecektir.

Göçlerle ülkemize gelen göçmen kardeşlerimiz ülkemizin kalkınmasında çok büyük etkileri olmuştur.

Asimilasyon politikalarını ve baskı girişimlerini bir defa daha şiddetle kınıyor, bu baskılar esnasında şehit düşen bütün soydaşlarımızı rahmetle anıyorum.” dedi.

Belene gazileri adına Selahattin Aziz Atasoy yaptığı konuşmasında:

’’Tarihimizde 20. yüzyılın ilk ve son çeyreğinde yaşananları hafızamızda canlandırmak gerekirse:Yüzyıl önce 1919 yılına Türkoğlu Türk,en büyük Balkanlı, M.K.Atatürk’ün Milli mücadeleyi başlatması ve başarıyla sonuçlandırması  sayesinde Vatanımız var.

Bundan, 35 ve 30 yıl önce, 1984 kışı ve 1989 yazında Bulgaristan Türkünün Adı, Dili, Dini ve Özgürlüğü için Şehitlerin verildiği Direniş sonrası makus talihimiz Zorla Göçü, Toplu yerleşmemiz ve Bugünlerimizi görebildik.

Yaşananların bir daha yaşanmaması için, Bulgaristan Türkünün Onuru ve Bahtı uğuruna canlarını veren, başta en küçüğü Türkan bebek olmak üzere, tüm Şehitlerimiz ve yıllarını adayan Merhum öğretmenlerimiz: Nuri Turgut Adalı, İsmail Şimşek, Ömer Osman Erendoruk ve iftihar kaynağımız Naim Süleymanoğlu gibi Hakka yürüyenler olmak üzere, Belene, siyasi mahkûm, sürgün ve tutuklu yüzlerce Yiğit Aydın sayesinde bugünleri gördüğümüzü unutmamalı ve unutturmamalıyız. ​

Bir insan ömrünün yetmeyeceği kadar yüzlerce yiğit aydınla görüşme ve tanışma imkanı bulduğum, Belene Ölüm kampına götürülmeden, benim şansıma, kısa süreliğine de olsa kaderin karşılaştırdığı onlarca soykırım Şehidinden birinin hayatını kısaca paylaşmak istiyorum.

Mert Türk , Mestanlı’lı Kahramanı, Sofya (DS)DevletGüvenlik’e bağlı IV. Bölge Emniyeti’nde koğuş arkadaşım Merhum Mustafa Ömer Osman sudan sebeplerle, koğuşta gözlerimin önünde coplanması, kendini koruyamayacak bir halde iken üzerine çizmelerle çıkılmasına şahit oldum. Caniler iradesini kıramayınca, götürdükleri Lovçe Ruh Hastalıkları Hastanesi’nden mahkeme duruşması nedeniyle getirildiği, Kırcaali hastanesinde intihar etmiş iddiasıyla, onlarca Kahramanımıza yapıldığı gibi, naaşı köyüne polisler nezaretinde gece vakti getirilir, kepçe ile açılan çukura, tüm geleneksel törenlerden mahrum, hatta yıkanmadan toprağa verilir.Zorla göçte ailesi, eşi, oğlu ve kızıyla birlikte geldikleri Bursa’da ikamet etmekteler.

100 yılı aşan bir süreden beri, son 1984 Kışı ve 1989 Yazı’ndaki haksızlıkları, Bize yaşatanların Mahkeme huzuruna çıkarılması ile ancak Zorla Göçlere Dur! diyebiliriz.

Şehitler, Kahramanlar ne zaman ölürlermiş bilir misiniz? Unutulunca!

Gençlerimiz ve bizler hiçbir zaman Türkan Bebeği, Nuri Turgut Adalı, İsmail Şimşek, Ömer Osman Erendoruk ve iftihar kaynağımız Naim Süleymanoğlu gibi Hakka yürüyenleri, Belene, siyasi mahkûm, sürgün ve tutuklu yüzlerce yiğit aydın sayesinde bugünleri gördüğümüzü unutmamalı ve unutturmamalıyız

Ruhları şad olsun.​​​​​​​​​​​​

Milli değerlerimiz uğruna canlarına feda eden Şehitlerimizi, yıllarını feda eden ve hakka yürüyen Kahramanlarımızı rahmetle, minnetle anıyor ve manevi huzurlarında saygıyla eğiliyorum.’’dedi.

Bulgaristan Türkünün direnişine öncülük edenler de dahil, bütün Şehit ve Gazilerin manevi huzurunda saygı ile eğiliyor,​​​​​​​​​​​​‘Ne mutlu Türküm diyene’. ‘’dedi.

Anma törenine katılan Görece Mustafa Kemal Ortaokulu öğrencileri Defne Bilgiç,İlke Musaoğlu,Eliza Kocakahya ve Gaziemir Kipa 10.Yıl Lisesi öğrencisi Teoman Akın günün anlamı ve önemi ile ilgili okumuş oldukları şiirler katılımcıları duygulandırdı.

Anma töreni Sayın Ferhat Öğük ve Yüksel Elma hocalarımızın tüm şehitlerimizin ve asimilasyon şehitlerimizin ruhu için duaları,lokma ikramı ve katılımcıların göç anıtına kırmızı karanfiller bırakarak asimilasyon şehitlerine saygı ve şükranları ile sona erdi.

Anma etkinliğinde emeği geçen herkese özellikle şiirleri ile öğrencilerimize, aileleri ve öğretmenlerine, anma programı sunuculuğuna yapan Bal-Göç Başkan Yardımcımız Gülseren Bilgiç’e, Menderes Belediyesi çalışanlarına, Menderes Bal-Göç Yönetim Kuruluna, Allah kabul etsin duaları için hocalarımıza, katılımcılara başta Sayın Menderes  Kaymakamı Sayın Bahri Tiryaki’ye herkese teşekkür ediyoruz.

Bugün Anavatan ve doğduğumuz topraklarda huzur ve güven içinde aldığımız her nefeste payı olan aziz şehitlerimize şükranlarımızla.

Ruhları Şad Olsun!

UNUTMADIK VE UNUTTURMAYACAĞIZ!

İzmir BALGÖÇ Derneği

Reklamlar