Tarih:  18 Mayıs 2018

Yazan: Şakir ARSLANTAŞ

Konu:  Batı Balkanlar üzerindek gezinen boş bulutlar

Sofya’daki 6 ay süreli Avrupa Konsey Başkanlığı dönem zirve görüşmeleri sona erdi. 28 Avrupa ülkesinin başbakanları Bulgaristan başkentine toplandı. 17 Mayıs günü en önemli görüşmeler tamamlandı. İlk kez olmak üzere, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov’un  inisiyatifiyle 6 Batı Balkan ülkesi başbakanları ve yetkililer de Sofya Zirvesinde hazır bulundular.

Böylece 138 yıllık devlet tarihinde Sofya’ya ilk kez 35 ülke başbakanları toplanmış oldu. Bunlar arasında kendilerine en büyük önem verilenler Fransa Başkanı Macron, Almanya Başbakanı Merkel ve İngiltere Başbakanı Mey dikkat çekti. Bu ziyaret, görüşme ve Batı Balkanların Avrupa Birliği’ne üye alınması için bir İyi Niyet Mesajı niteliği taşıyan ve devletler ve hükümetler adına değil, sadece katılan başbakanlar kendi adına bir belge imzaladılar.

Bu inisiyatifin Avrupa Birliği’nin en fakir, en geri kalmış, rüşvet siyaseti tarafından boğazlanmış, vatandaşlarının yarısı memleketi terk etmiş ve ekmek parası için gurbetçilik yapan Bulgaristan’dan gelmesi ilgi uyandırdı. Çünkü bilindiği üzere, 2007’de AB üyeliğine alınan Bulgaristan Cumhuriyeti, adalet reformu, demokratik düzen kurma, sivil vatandaş toplumu oluşturma, sosyal adalet, hukukun üstünlüğü, azınlıkların haklarını tanıma vb kriterlere uymadan dosyaları aceleden açılıp kapanmış ve politik kararlarla üye alınmıştı. Bu adımın en kötü yanı, Bulgaristan’da totaliter komünist düzenin sökülmesi, hurdaya çıkarılması ve yok edilmesi gerekirken, korunması ve bugün de iktidarda bulunması gibi sonuçlar doğurdu. Bunun sonucu olarak da, Sofya’da AB ülkeleri Başbakanlarını karşılayan liderin Başbakan Borisov’un, diktatör Todor Jivkov’un yakın koruması, AB Sofya İşleri Başkanı’nın BKP MK Politbüro üyelerinin çocukları ya da torunları olması gerçeğini doğurdu. AB Sofya dönem başkanlığında Bulgaristan adına görev yapanlar arasında ülkede yaşayan azınlıklardan hiçbir Türk, Pomak, Çingene, Ulah, Tatar veya Gagavuz görev almadı. Yani bu forum, Bulgaristan nüfusunun tümünü temsil etmedi. Bulgaristan’daki azınlıklarla ilgili hiçbir karar alıunmadığı da dikkati çekti.

AB’nin Batı Balkanları da kapsayacak bir hamle yapması ilk kez, bundan10 yıl önce AB Selanik Toplantılarında ele alınmıştı. Son yıllarda ağır basan, AB içi mali bunalımlar, ekonomik bunalım,  İngiltere halkının “brekzit” (AB’den ayrılma” kararı, sığınmacı bunalımı ve genelde AB’nın 4. Teknolojik devrimi gerçekleştirmede tökezlemesi vs Batı Balkanlar konusunu unutturmuştu.

Bilindiği üzere Balkanların eski adı Rumeli’dir. Roma Devletinin toprakları demektir. Bizans devrinde bu isim değişmemiştir. Osmanlı Çağında da korunmuştur. Bölgeyi Rumeli Beylerbeyliği yönetmiştir. İlk dönem bu merkez Sofya’dadır, sonra Manastır’a değiştirilmiştir. Farsça bir söz olan Balkan günümüz Güney Batı Avrupa bölgesi için Alestandır von Hunbold (1769 – 1859) döneminde Alman bilim çevrelerinde kullanılmaya başlanmıştır. Avrupa Birliği’nin 2018 Sofya dönem başkanlığı toplantılarına kadar aktüel politik literetüre girmemişti.  Bu yeni terminolojiyi getirenler, sanki Doğu Balkanlar dendiğinde Bulgaristan ve Romanya’nın (İkisi de AB üyesidir) anlaşılmasını istiyorlar. Batı Balkanlara Makedonya, Kosova, Sırbistan, Karadağ, Arnavutluk ve Bosna Hersek vb katmak istiyorlar. Bu ülkelerde toplam 17.5 milyon insan yaşıyor, toplam Gayrı Safi Milli Hasılatı 96 milyar US Dolar olan bu devletçiklerin hepsi çok derin ekonomik sorunlar yaşıyor. Nüfus olarak Müslümanlar Arnavutluk, Bosna, Kosova’da çoğunluk oluştururken Makedonya’da da toplam nüfusun üçte biridir.  Makedonya, Kosova ve Arnavutluk’ta yaşayan Türk azınlıklar da var. Müslüman Pomaklara da daha fazla Makedonya’da rastlanıyor. Balkan ülkelerinde toplam 80 etnik azınlık yaşıyor. Bunların dil, din, etnik ve kültürel kimlik, yaşam tarzı özelliklerinin korunması gibi sorunlar çözüm bekliyor. Balkan ülkeleri devlet ve hükümet yönetimi etnik ve kültürel sorunların çözümünü genellikle nüfusu seyrelterek, iç ve dış göçlere, iş aramak için Batı Avrupa ülkelerine göçlere teşvik sağlayarak çözmeye gayret ediyor.

Sofya toplantısında, Batı Balkan ülkelerindeki esas ekonomik, mali ve sosyal sorunlar gündeme alınmadı. Ele alınan konuların başında, AB üyeliğine alınacak bu ülkelerin sıralamasının yapılması üzerinde toplandı. Bu sıralamada bir NATO üyesi olan Karadağ başta gelirken, Sırbistan ikinci yere alındı. Bu arada, Sırbistan’ın Kosova ile toprak ve sınır sorunları, Bosna Hersek’le olan 1996 savaşından kalma ağır problemleri ve ayrıca Sırbistan’ın Bulgar sınırına yakın Niş şehrindeki Rusya Federasyonu Casusluk Merkezi’nin kaldırılması gibi sorunlar bile gündem oluşturmadı.  İlk ikilinin 2022’de üye alınmasından söz edilirken, Daha sonraki bir dönemde Arnavutluk ve Makedonya için ufuk belirir gibi oldu. Oysa Yunanistan engellemeleri nedeniyle Makedonya’nın bugün hala resmi devlet adı bile yoktur. Makedonya için ikinci büyük engelse Anayasasının değiştirilmesi ve tarihinin yeniden yazılması noktasında kilitleniyor. Kosova ise henüz 6 AB devleti tarafından tanınmamıştır.  Bu ülkelerden birisi İspanya’dır ve İspanya Başbakanı Yoheloy Sofya İyi Niyet Mesajını kendi adına bile imzalamamıştır.

Batı Balkan ülkelerindeki Roma ve Osmanlı dönemi tarih ve yüksek mimar ve kültür eserlerinin korunması da özellikle çözülmesi gereken sorunlardan biridir. Bölgedeki cami, saray, köşk, köprü, medrese ve mescitlerle türbelerin korunmasını ve bakımını Avrupa Birliği tarafından üstlenilmesi sorunu masaya yatırılmamıştır.

Sofya forumunu baştan beri dikkatle izleyen ve yansıtan Alman “Handes Plat” yayını, zirveye ayırdığı fotoğraflı sayfasına “AB’nin Güçsüz Tablosu” başlığını attı. Bulgaristan 5 aydan beri ısrar etmese, Batı Balkanlar konusunun gündem oluşturmayacağına işaret etti.  AB ülkeleri başbakanlarının Batı Balkanlar’ın AB üyeliğine çekilmesi konusuna heyecan ve umutla bakmadığını yazdı. Bu girişimle Balkanlar’da alt yapı tasarımları gerçekleştirilerek başlanması planlanıyor. Varna ve Burgas limanlarının Arnavutluk’un Duras limanına demiryolu ve karadan bağlanması söz konusudur. Bu planların gerçekleşmesi için Bulgaristan’a ek olarak demiryolu altyapısı tesisleri için 4 milyar Euro harcanması, bu yatırım paralarını Avrupa Merkez Bankası ayıramazsa, Çinli yatırımcıların davet edilmesi öngörülüyor. Basında ve TV yayınlarında yapılan yorumlarda ana hedefin Rusya ve Türkiye’nin Batı Balkanlardaki nüfusunun daha da arttırılmasını önlemek, bu iki ülkenin Balkanlar’da söz sahibi olmasına AB gücüyle engel olmaktır.

Londra’ya yaptığı son ziyarette, Balkanlar konusuna da değinen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Batı Balkan ülkeleri nüfusunun büyük bir kısmının İstanbul’da ve diğer Türkiye kentlerinde yaşadığını ve ülkelerindeki karışık durumun durulmasını beklediğini söyledi ve bu göçmen kitlenin görüşü alınmadan Balkan ülkelerinden hiç birinin kaderi çizilemez, vurgulamasını yaptı. Son dönemde Balkanlara en büyük sanayi yatırımları yapan, ticari alış verişi sürekli artış kaydeden ülke Türkiye’dir. Şu durumda Türkiye el uzatmasa Batı Balkanlar ülkelerinin nefes alması mümkün olamaz.  1996’da Sırp katliamlarının durdurulması da Türkiye’nin NATO güçlerini harekete geçirmesiyle sağlanmıştır. Balkan halkları 300 yıl barış ve huzuru Osmanlı döneminde yaşadıklarını unutmamıştır.  Geçen yüzyıl balkanlarda 5 büyük savaş olmuş, halklar kırılmış, göçe zorlanmış, çile çekmiştir ve sefil yaşamaya devam ediyor. Halkları birbirine cepheleştirme siyaseti hiçbir dönemde başarılı olmamıştır. Avrupa’nın geleceği bütün halkların dostluk ve kardeşliğinde gizlidir.

Sofya AB zirvesinde konuşulmayan konular da vardı. Fransa Cumhurbaşkanı  Macron,  Batı Balkanlara genişlemeden önce, AB ülkeleri içinde derin reformlar yapılması gerektiğini, AB’nin merkez ülkeler, 2. Kuşak ülkeler ve kenar ülkeler olarak üçe bölünmesinde ısrar ediyor. Merkez ülkelere Fransa, Almanya, Avusturya, İspanya ve İtalya gibi gelişmiş ülkelerin girmesi öngörülürken, ikinci kuşağa Macaristan, Polonya, Çek ve Slovenya gibi ülkelerin alınması, hatta Bulgaristan’ın sefiller ve rüşvetçilikten başkaldıramayan 3. Gruba alınması düşünülüyor.

Tartışmalara konu olan en önemli konu ise ABD Başkanı D. Trup’un  Avrupa Birliği’ne yeni gümrükler uygulama planları ile İran’la imzalanan  Atom Enerjisi antlaşmasından çekilmesi oldu. Batı Balkanlar böylece AB gündeminden belki de bir 10 yıl daha ertelenmiş oldu.

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Biz siyaseti sizin için izliyoruz.

Lütfen paylaşınız.

Reklamlar