Şakir ARSLANTAŞ

Konu:  Kaleler yıkıldı.                               

1 Kasım 2015 yerel seçimleri Bulgaristan’da dengeleri değiştirdi. Elde edilen sonuçlar her şeyden önce topumun sağ kaydığını gösterirken, Bulgaristan halkının artık eskisi gibi yaşamak istemediği, zamanı dolmuş siyasi parti yöneticilerinin de toplumu başarılı yönetemediği gün ışığına çıktı. 25 yıldan beri dönüşüp yenilenemeyen, baskı ve korku ortamında dinamitleri zedelenen Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) yükseliş trendini tamamen yitirirken, en önemli kaleleri çöktü. 2. turda seçmenin ancak % 17,2’si sandık başına gitse de dengeler değişti. Mesela Ak Kadınlar (Dulovo), Kemaller (İsperih), Kubrat, Opaka gibi Deliorman ilçe merkezleri HÖH-DPS kontrolünden çıktı. Bu Türklük merkezlerinde bağımsız adaylar belediye başkanı seçilirken, Orta ve Batı Rodoplar’da Seçmen GERB partisine oy verdi. Hava burum burum değişim kokuyor.

 

Halkımız, “diken battığı yerden çıkar” derken, sosyal olaylar da başladığı yerde biter, demek istemiştir. HÖH – DPS’li Bulgaristan direniş hareketinin ilk kıvılcımları Deliorman ve Dobruca’da çakmıştı. Son 25 yılda hareket dallanıp budaklanacağına davayı kızağa çekmekle meşgul oldu, “Bulgaristan Etnik Modeli” içinde boğmaya çalıştı. Bu bir tuzaktı. Bunalım artık aşılıyor. Bu seçimin sonuçlarını HÖH kalelerinin yıkılışı olarak okurken, hak ve özgürlük davamızın darbe aldığı şeklinde algılamamamız gerekir. Çeyrek asırdan beri bir gizli polis rejiminde çalışan parti yönetimi, yerel örgütlerle zaten ilişkisini tamamen kesmişti, halkın dertleri kimsenin umurunda değildi. Seçimden seçime davayı birkaç şişe rakı ve birkaç şarkı türkü ile ısıtanlar, it ürür kervan yürür anlayışıyla işler gidiyor havası devam ediyordu. Oysa parti safları kokuşmuş, seçmen tepkili, köylüler kıt kanat geçiniyor ve umutları sönmek üzereydi. Olanlar “büyük umutları” gömüp “biz kendi yağımızla kavrulacağız” anlamındadır. Tabandaki değişiklik, yenilenme hareketidir. Parti bünyesini baştan aşağı sarması ve gerekenin yapılmasına zorlama kapıdadır.

 

Türk ve Müslümanlarının totaliter zulme, insan hakları ve özgürlüklerimiz için , ülkede demokrasi ve herkese eşit adalet Deliorman ve Dobruca köylerinde kök salmış ve yeşermiş, ilk direniş örgütleri bu toprakta bitmiş, başkaldırı halk ayaklanması bayrağı dalgalandırmıştı. Bulgaristan Türklüğünün bağrında, Demir Baba yatırının hepimizle beraber soluduğu bu kadım diyarda Hak ve Özgürlük hareketi yönetiminin bir işe yaramaz, entrikacı, içinden pazarlıklı, fitneci, doğruluğa kuyu kazan, hain içyüzünü okudu. Hava değişti. Seçmen oyunu kendi seçtiği adaylara verdi. Gönlündeki muhtarları, belediye başkanlarını ve meclis danışmanlarını göreve çağırdı.

 

04 Ocak 1990’da Varna’da Silistre, Razgrat, Şumen ve Tırgovişte temsilcilerinin de katılımıyla kurulan Hak ve Özgürlükler hareketi, 25 yıldan beri halkımızı kapalı kutuda tuttu. Demokratik toplum kurma ve geleneklerine uygun yaşama özlemine yeşerme olanağı tanımadı. Doğal ve genel insan haklarını kısıtlandı. Yeni yaşam kurallarının, adaletin,  demokrasinin kasaba ve köylerimize yerleşmesi engellendi. Köylülerimizin üretimde güç birliği yapmasına olanak tanınmadı. Türklük yöresinde iri ölçekli tarım burjuvazisi oluşmasına destek olan DPS, halkımızı ekonomik ve sosyal açıdan ezdi. Kalkınma ve istikrar yolumuzu açacak olan yeni üretimlere geçilmesine yol vermedi.  Bu seçimde köy çobanı değişiyor gibi bir şey oldu. Şimdiye kadar “hak ve özgürlüklerinizin garantörü benim deyen Ahmet Doğan yalancısının sözlerini”, son seçim kürsüsünden “GERB Başkanı Boyko Borisov” tekrarladı. Ses nereden gelirse başımızı o yöne çeviririz. Batı Rodoplar’da olan budur.

 

Kulübeleri yıkılan German köylüleri “Hepinize kaloriferli ve sıcak sulu ev dağıtacağız” yalanıyla aldatıldı. Bunu yapanlar, bugüne kadar elinden geleni ardına koymayanlar, Avrupa Birliği’nden gelen program teşviklerini, karşılıksız yardımlarla köylümüzün yüzünü güldürmediler. Bu politikanın özünde yer alan, 3 defa iktidar ortağı olan, çeyrek yüzyılda halkın lehinde belli başlı bir program ortaya koyamayan HÖH-DPS, mahalli ve yöresel kalkınma projeleri hazırlanmasına engel oldu. Ekonomik kadro yetiştirip halkın önünde işe koşmadı. Üretim biçimini değiştirmedi. Bütün Türklerin az gelirli sınırı altına düşmesine engel olmadı. Hatta bu işe baş koyan kadroların başına gelmeyen kalmadı. İşler, Ak Kadınlara içme suyu getiren ve su arıtma tesis kuran Belediye Başkanı D-r Nihat Tabakov’un Varna hapsine kapatılmasına kadar karıştı. Parti ilişkileri Kubrat’a bağlı Sevar köyü meydanındaki göl suyundan bulanıktır.

 

Bu yerel seçim, seçmenimizin bocalama içinde olduğuna, yeni bir seçenek aradığına işaret verdi. Yapılan bütün sosyolojik araştırma sonuçları. Rüzgârın GERB’den yana estiğine, 2016’da Cumhurbaşkanı seçimiyle birlikte bir de erken meclis seçimi yapılırsa, B. Borisov’un salt çoğunluk elde edip, tek başına hükümet kurabileceğini gösteriyor. Bu değişim rüzgârı yalnız Deliorman’da değil, Orta ve Batı Rodoplar’da da, bütün Bulgaristan’da bora gibi esiyor.Reformcu Blok  partisinin başarısı da yok denecek kadar az, birkaç il belediye başkanlığı ele geçirse de, koalisyon içinde kendi payına düşen oy 20 bini aşmıyor.

 

Ahmet Doğan ile Lütfü Mestan’ın yakın dostu Nedelino belediye başkanı Beşirov,; DPS milletvekili ve sesi sık duyulan Gırmen’li Başev seçilmedi. GERB’e yenik düştüler. HÖH-DPS partisini, son iki yılda cephe alıp siyasi yaşamdan kazımaya çalışan GERB, birçok yerde başarılı oldu.  Gerileme, çökme ve çaresizlik bayrağı Zlatograd, Devin, Velingrad vb Rodop belediyelerinde de gönderden indi. Pazarcığa bağlı Sançinovo köyünde Rom Plamen Temelkov muhtar seçildi, ama Bulgar seçmen tarafından muhtarlığa bırakılmıyor. Aynı ilin Batanovtsi kasabasında durum aynı. Belli olmaz, belki de Ahmet Doğan’ın yapamadığını L. Mestan yapar ve “bu iş olmuyor” deyip bu gidişle partiyi kapatabilirler. Araba yokuşa sürüldü. Onlarda öz görevlerini (misyonlarını) gerçekleştirmiş havası belirdi. Ulusal bir parti olan HÖH-DPS için artık “milli” demek güç olur. Ben bugüne kadar başarısızlığını ve yeteneksizliğini kabullenen lider görmedim. Bu iş, yenilmeye doymayan pehlivan hevesi gibi bir şey oldu.

 

“Alfa Rıçars” Bulgar sosyolojik araştırma merkezi başkanı Boryana Dimitrova  4 Kasım günü “24 Saat” gazetesinde yaptığı yerel seçim değerlendirmesinde şu ana görüşleri savundu: “Hak ve Özgürlük Hareketi (DPS) Kubrat, İsperih ve Gırmen gibi geleneksel güçlü kalelerini kaybetti. HÖH-DPS Deliorman’da yıkıldı. Sebeplerini şöyle açıklayabilir: DPS çok içine kapalı bir partidir. Kuzey Bulgaristan, Tuna vaadinde bir Romen kasabası olan Krivo Dol’da “liberal model” dayatmaya çalışırken en ana kaleleri olan Kemaller, Kubrat ve Gırmen düştü. Bu çöküşe açıklama getiren yok. Gözle görülen ve artık saklanamayan büyük bir gerçek var. Parti iç çeliklilerini çözemiyor, yönetimde kavga almış başını kızışıyor. Üstünlük arayanlar güreş sahasından çekilmiyor. Partide söz sahibi olan, halkın sevdiği ve saydığı kendilerine oy verdiği kadrolar darbe üstüne darbe alıyor, hak ve özgürlük zihni ezilmeye çalışılıyor. Bu didişme ve yumrujklaşma süreci nasıl gelişecek. Bu da kış aylarındaki Bulgaristan politik sahnesinin en ilginç sahnesi olacak.”

 

“Alfa Rıçars” Başkanı analizine şöyle devam ediyor: “Bulgaristanlı Türkler ve Müslümanlar yeni bir seçenek arıyor. Bu defa bu eğilim belirginleşti. HÖH’ten sökülen kitle bağımsız muhtar ve belediye başkanı buldu. HÖH’ü belediyelerinden attı. Deliorman’da yeni hava esiyor. HÖH diktatörlüğüne son verenler bayram ediyor. Kazanlarda helva kavruluyor, lokma dağıtılıyor. 1 Kasım’dan bu yana köy meyhaneleri boşalmıyor. Yeni muhtar ve belediye başkanları kutlanıyor. Her yerde çeyrek asırlık iç baskıdan kurtuluş havası var. HÖH-DPS’nın artık Türker’in, Pomakların ve Çingenelerin hepsini temsil ettiği asla söylenemez. “

 

Ahmet Doğan ve Lütfü Mestan’ın Türklük davasına ihanet siyasetinin beli kırıldı.

 

Bulgaristan’da totaliter rejimi alabora eden Türkler ve Müslümanlar,  gizli polis servisi “DS” tarafından, toplam 3 016 hain ajanın eliyle kafalarına geçirilen sahte halk ve özgürlük çuvalını artık çıkardı ve dünyayı yeniden algılıyor. Bundan 20 yıl önce, Bulgar istihbarat servislerinin şefi olan General Brigo Asparuhov, Ahmet Doğan’ı inşaat erlerinde onbaşıdan aldı ve istihbaratta Albay yaptı. Ardından ancak Türk ve Müslüman düşmanlarına verilen “Şeritli Koca Balkan” madalyasına laik görüldü. Ve o hepimizin başına çoban edildi. Tarihte “generalsiz ordu” diye bir değim vardır, bizimki artık ordusuz albaydır.

 

19 Ocak 2013’te genç hak ve özgürlük savaşçılarımızdan üniversite öğrencisi Oktay Yeni Mehmedov tarafından HÖH 8. Kurultayı kürsüsünden sıkılmış paçavra gibi savrulmuştu.

Bu sahte kahraman o gün başkanlıktan düşse de, partinin iplerini elinden bırakmadı, bu seçimde de 51 ajanı muhtar göstererek kötülük yapmaya devam etti. Hatta son yerel seçimlerde belediye başkanlarını kendisi seçip insanımıza dayatmaya çalıştı. Bu anti-demokratik ve siyasi sahtekârlık bu defa 21. yüzyıl duvarına tosladı. Gelişmeler, Bulgaristan Türk ve Müslümanlarının başına bela olan bu sahte albay, sahte cezaevi mahkûmu, sahte parti kurucusu ve sahte liderin hesabını görme zamanı geldiğini kanıtladı.

 

Lütfü Mestan’ın da Türk ve Müslümanların siyasi iradesinin şeref tacı olan HÖH partisini uçurum kenarına getirdi. Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) Başkanı Sergey Stanışev’le öpüşlü koklaşmalı kucaklaşmaları asla unutulmadı. BSP çöktü. Fikir üretemeyen “alçı kafalı” duruma geldi. Parçalandı dağıldı. HÖH yönetimini beraberinde sürüklüyor. Bir yıldan beri L. Mestan’ın GERB lideri Başbakan B.Borisov’a da kuyruk kıvırması herkesin dikkatini çekti. Teslimiyetçi özlü, ödüncü, yalan dolana dayanan, ikiyüzlü, bana bakıp başkasını gören politikalar, banka çökertmeler,  rüşvet, dolandırıcılık, AB fonlarına oturma, hısım akrabayı yüksek maaşlı işlere yerleştirmeler kimsenin gözünden kaçmıyor.Parti parasıyla çocuklarını Amerikalarda okutma ve yoksul insanlarımıza “ama beni Türkçe konuşuyorum sisinle diye cezalandırdılar” yakınmalarını köy meydanlarına, camilere, yağmur dualarına taşıma ve neredeyse, ceza ödemek için bir iki leva toplamak için halka şapka açma, el açma durumuna düşüldüğünü görmeyen kalmadı.

 

Hem Ahmet Doğan ile hem de Lütfü Mestan’ın Hak ve Özgürlükler Partisi’nden atılması; Parti “fahri” başkanlığının lav edilmesi, kaldırılması; A. Doğan’ın HÖH-DPS partisiyle bundan böyle tüm ilişkilerinin kesilmesi, üzerine geçirdiği parti paralarının ve şirket senetlerinin geri alınması, ayrıca para aklama, rüşvet, dolandırıcılık, mafya kurumlarıyla bağlantılı olan HÖH Merkez Yönetim Kurulu üyelerinin bire kadar partiden uzaklaştırılması zamanı çoktan gelmiştir. Bu bir kurultay içidir ve yeni kurultayın normal çalışmasını sağlamak için günden dışı birinci madde gereği L. Mestan ile A. Doğan’ın ya gönüllü istifaları ya da partiden atılması görüşülüp kesinleşmelidir. Bu yapılmadan parti yeniden güç toplayamaz, sökülme süreci asla durdurulamaz. Zaman yönetimde nesil değiştirme zamanıdır.

 

Lütfü Mestan HÖH partisini batağa itme suçundan tüm parti örgütlerinde legal olarak Tüzük’e göre yargılanmalı ve partideki tüm görevlerinden uzaklaştırılmalıdır. Ajan “Sava” ile muhbir “Sergey”in zamanı dolmuş olsa da onlar eski alışkanlıklarına göre çalışmaya devam ettikçe Bulgaristan Türklerine ve Müslümanlara tüm kurtuluş yolları açılamıyacaktır. Son yerel seçimde HÖH-DPS partisinin 51 belediye başkanı ve muhtar adayını gizli polis ispiyoncuları arasından seçmiş olmaları partiyi korku içinde yaşatmak isteyişlerinin dışa vuruşudur. Doğan ve Mestan ajan ikilisi görevlerinde kalmak isteyebilirler, onlara bu şans verilemez. Halkımıza kötülük etmek ikisinin de damarına işlemiştir. Bu kan kanseri savmaz. Kurtuluşu yoktur. İkisi de ajanlık illetinden kurtulamaz, mümkün  değildir, Son nefeslerine kadar kötülük yapmadan edemezler. Partimiz kuzu kuzu büyürken onlar kutrular ve kuzuyu yemek için bugünü beklediler. Bu böyle olmasa HÖH yönetiminden biri çıkar ve “biz yok olduk” olduk der, ama susuyorlar. Alışmış kudurmuştan beterdir, diyenler, sanki bu gerçeği daha önce yaşamışlar ve hepimizi uyarıyorlar. Şimdiki kararlılık ikiyüzş

Leri saflarımızdan atmaya, arınmaya, dirilmeye, Bulgaristan Türklerinin bilincini ve iradesini, gücünü ve kudretini, kimliğini ve kararlılığını tüm dünyaya göstermeye yeter de artar.

 

Dobruca, Deliormanlı ve Gerlovo’lulardan çok daha büyük bir baskı altında olan,  genellikle yaşlanmış oldukları için birbirinden güç alamayan, aldatılmış olduklarının farkına varıp, gerçekliğin üstün gelmesi için mücadeleye uyanmış olsalar da omuz omuza veremeyen Kırzalili HÖH üyeleri bu kez der Sofya’dan dayatılan kadroları seçtiler. Fakat Dobruca’da, Razgrat, Tırgovişte, Varna, Silistre ve Şumen’deki başarılı başkaldırma HÖH adaylarını silkeleme ve halkın gerçek temsilcilerini, sevdiklerimizi seçmesi hepimizi etkiledi, hepimize güç ve inanç aşıladı. Olacak bu iş demeye dilleri dönmeyenler artık konuşuyor. Ve konu birdir: Bu yol artık müzevir, ikiyüzlü gammazcı, ispiyon, beceriksiz ve hain sürüsüyle yürünmez, hapsini yol boyunda bırakıp bildiğimiz gibi yürümeliyizdir.

.

Partinin dağılmasından sorumlu olan Genel Başkan L. Mestan hesap veremeye yanaşmıyorsa hemen istifa etmelidir. Örnek ortada. 100 yıllık BSP’yi bataklığa itenler, et kafalı riyakarlar birlikte istifa sundu.Hiç olmazsa onlar örnek alınsın. Diğer başarısız partilerdeki durum aynıdır. L. Mestan döneminde ülkemizde Türk ve Müslüman düşmanlığı tırmanmıştır. Bu tırmanışa yeşil ışık yakılmıştır. “Ataka” yı kendi parasıyla kurduran HÖH-DPS lideri, “Partiotik Cepheye” de çanak açmış, Makedon milliyetçilerine de “dur, ne oluyor?” dememiştir.  Etnik azınlıklar ana ulustan uzaklaştırılmış ve yoksulluk hendeği kenarına dizilmiştirç. Bu işin sorumluları yok mu? HÖH – DPS yönetimi yıllarında Bulgaristan köy ekonomisi çöktü. kota sistemi getirilerek köy emekçileri geleneksel üretimlerinden uzak bırakıldı. Dış ülkelere konuk işçi olarak gitmeye fiilen zorlandılar. HÖH-DPS Bulgaristan Türk ve Müslüman kültürünün gelişmesi, ana dilimizde iletişim ve haberleşme araçlarımız kurulmasına engel oldu. Kendi öz radyo ve televizyonumuzu dinleme hakkımızı kullanma, kendi gazete ve dergilerimizi, kitaplarımızı ana dilimizde okuma hakkımız baltalandı. En kötüsü de devlet okullarında ana dilimizde eğitim ve öğretim hakkımızı elimizden aldı. Çocuklarımızı cahil bıraktı. Türk kimliğimize her gün ölümcül darbe indirilmeye devam ediyor.

 

Kubrat, Kemaller, Ak Kadınlar, Opak’a ve daha birçok belediyede HÖH adaylarının seçim kaybetmesi, bu yerleşim merkezlerimizde HÖH kapılarının kapanması, kalelerin düşmesi büyük ve  köklü bir dönüşüme örnek olmakla birlikte, hepimizi yenilenmemizin hemen başlamasına güçlü bir çarıdır. Tüm emellerimiz yerel düzeyde gerçekleşebilir.

 

Partinin genç kadrolara devredilmesi için biz soydaşlar da toplu çağrıda bulunuyoruz.

Parti Tüzük ve Programının değişeceği, L. Mestan ile A.Doğan’ı liste dışı bırakacak yeni Kurultaya Türkiye’deki Bulgaristanlı Türk ve Müslümanlardan en an 100 delege davet edilmesi zorunlu oldu. Oyumuzu verdiğimiz kadroları tanımak istiyoruz. Biz soydaşlar Sofya’da öyle dediler diye artık bilmediğimiz tanımadığımız kişilere oy vermek istemiyoruz. Bizim de orada haklarımız var.  Sofya’daki haklarımızı kendimiz temsil etmek istiyoruz.  HÖH bizim bağrımızdan, terimizden, çilemizden, haykırışlarımızdan çıkmış bir partidir. Partimizi hain ajan sürüsünden temizlemek, gerçek halk evlatlarının, direniş ateşinde su almış kardeşlerimizin politik görevlere yükseltmeyi sağlamak en günce ödev haline gelmiştir.

Zaman istifa ve değişiklikler zamanıdır.

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

 

Reklamlar