İnsansız hava araçları, pilotlu uçaklarca gerçekleştirilmesinin çok riskli olduğu görevlerde kullanılan silahlar haline geliyor ve üretici ülkele­rin elinde giderek güçlü bir dış politika aracına dönüşüyor. Bazı gelişmiş ülkelerde “hava strateji­si” de değişiyor. Önümüzdeki yıllarda insansız hava araçları vasıtasıyla egemenlik ihlalleri sık sık yaşa­nacak, bu araçların menşei ve yönetim merkezlerinin tespitinin zorluğu ve karmaşık kullanım sistem­leri, zihinlerde ve havada kargaşa yaratacak.

ABD “terörle mücadele” stratejisi­ni değiştiriyor. Pentagon, coğ­rafi ve siyasi sınırları sıfırlayan uzaydan daha fazla faydalana­cak, yeni “terörle mücadele” stratejisi çer­çevesinde Irak ve Afganistan’daki gibi maliyeti yüksek kara savaşları yerine, insansız uçaklarla hedefi belli saldırılara ve özel operasyonlara ağırlık verecek. İki yıldır hazırlanmakta olan bu yeni doktrinin Bush yönetimi sırasında izle nen “teröre karşı küresel savaş” siyase­tinden planlı bir şekilde ayrılma anlamına geldiği belirtiliyor.

ABD’nin izleyeceği yeni strateji, geçtiğimiz Mayıs ayında Pakistan’da düzen­lenen ve el-Kaide örgütünün lideri Usa­me Bin Ladin’in öldürüldüğü operasyon ile Başkan Barack Obama’nın bu yaz Af­ganistan’daki Amerikan askerlerinin geri çekileceğini açıklamasını izledi. Beyaz Saray’ın terörle mücadele başkanı John Brennan, yeniden şekillenen doktrinde, ABD içindeki terör tehdidinin artmakta olduğu ve el Kaide’nin ABD içinde eylemci yetiştirme ve saldırı planlama girişimlerinde bulunduğu unsurlarına yer verildiğini söyledi. Brennan, Washing­ton’da yaptığı bilgilendirmede, ABD içinde militan yetiştirilmesi girişimleriyle mücadeleye daha fazla para harcanacağını, ABD’yi maliyeti yüksek denizaşırı işgallere çekerek ekonomik tahribat yaratmaya çalışan el Kaide taktiklerine karşı konulacağını söyledi.

Johns Hopkins Üniversitesi Uluslarara­sı Araştırmalar bölümünde konuşan Brennan,“En iyi saldırı şeklimiz, her zaman, yurtdışında büyük ordular konuşlandırmak şeklinde olmayacak. Bizi tehdit eden gruplara karşı hedefi belirlenmiş, cerrahi girişimlerde bulunacağız.” dedi. Eski bir CIA görevlisi olan Brennan, Pakistan’daki militanlara ve ender olarak da Yemen gibi ülkelerdeki gruplara yönelik, silahlı ve insansız uçaklarla düzenlenen gizli saldırılara özel olarak değinmemekle birlikte, bu alanda benzeri olmayan olanaklar sağlanması için çabaların artırıldığını söyledi. Brennan’ın, bu sözleriyle Basra Körfezi bölgesinde, CIA’e bağlı, insansız uçak üssü inşasının hızlandırılması gibi, gizli tutulan programları ima ettiği düşünülüyor. Böylesi bir üsten Yemen ve bölgede ki militanlara yönelik operasyonlara girişilebileceği belirtiliyor. Amerikan Savunma Bakanlığı, son on yıl içinde Afganistan, Irak ve Pakistan’daki operasyonlarını desteklemek üzere, filosuna binlerce insansız/otomatik uçak ekledi; bununla bir­likte teknolojide bir dizi yenilik başlatan Amerika, bu şekilde modern savaş tekniklerini yeniden tanımlamış oldular. Ancak kaydedilen bu ilerlemeler içinden sadece birisi -uzaktan kumandayla pilotlu olarak uçan uçak (diğer ismiyle RPA veya insan­sız hava taşıtı) Amerika’nın Orta Doğu misyonları üzerinde diğerlerinden daha büyük bir etki doğurdu.

ABD ordusunun insansız hava taşıtlarından oluşan filosu, Ekim 2001’de (yani Amerikan muharip operasyonları Afganistan’da başladığı sırada) 54 uçaktan oluşurken, Afganistan, Irak ve Pakistan’daki denetim, keşif ve saldırı misyon­larını gerçekleştirmek üzere şimdi toplamda 4.000 insansız hava taşıtına yükseldi. Hâlihazırda Amerikan ordusun­da 6.000’den fazla insansız hava taşıtı bulunuyor ve yaşanan gelişmeler, bu tartışmalı uçakları (tartışmalı; çünkü militanların olduğu kadar masum sivillerin de öldürülmesinden dolayı suçlanıyor), çok daha zeki ve hünerli yapmayı hedefliyor.

İnsansız hava taşıtlarının kendileri, yeni bir kavram değil; kökenleri 1840’lara dek uzanıyor. Ancak yeni olan şey şu: 9/11’den bu yana, artık üzerlerine bir dizi sensör ve silah yüklenebiliyor ve bir joy­stick ve video ekranı yardımıyla, muhare­be alanının binlerce kilometre ötesinden, eğitimli operatörler tarafından kontrol ediliyor. “11 Eylül’den beri gerçekleşen en önemli şeylerden biri de, denkler arası savaştan düzensiz savaşa doğru bir ka­yış,” diyor Amerikan Hava Kuvvetleri baş bilimcisi Mark Maybury. RPA’lar, Amerikan birliklerinin ve onların müttefiklerinin, söz konusu değişime ayak uy durmalarına yardımcı oluyor; izleri zor bulunan düşmanlara karşı istihbarat ve saldırı desteği sağlıyor. İnsansız uçakların kullanımı, ordunun birçok kesiminde ve CIA’de yaygınlaştı. Zaten CIA, insansız uçakların en eski kullanıcılarından.

Kongre Bütçe Ofisi’nin Haziran ayın­da yayımladığı raporuna göre, Savunma Bakanlığı’nın “mevcut operasyonlar için daha fazla insansız hava aracı satın alma, mevcut sistemleri iyileştirme ve gelecekte çok daha yetenekli uçaklar tasarlama” yönünde planları bulunuyor.

Kongre Bütçe Ofisi’nin Haziran ayında ya­yımladığı raporuna göre, Savunma Bakanlığı’nın “mevcut operasyonlar için da­ha fazla insansız hava aracı satın alma, mevcut sistemleri iyileştirme ve gelecekte çok daha yetenekli uçaklar tasarlama” yönünde planları bulunuyor. Kongre Bütçe Ofisi’nin öngörülerine bakılır sa, Savunma Bakanlığı, 2020 yılına kadar, bünyesi içinde bulunan farklı birimlere 730 yeni orta ve bü­yük ölçekli insansız uçak katarak, yaklaşık 36,9 milyar dolarlık bir harcamada bulunacak.

İnsansız hava taşıtlarının kullanımı, 162 yıl önce­sine gidiyor: 1849 yılında Avusturya, Venedik’in üzerine bomba yağdırmak için pilotsuz balonlar kullanmıştı. Scientific American dergisinin o dönemde aktardığına kulak verirsek: “Uygun bir rüzgâr olduğu takdirde, söz konusu balonlar fırlatılır ve mümkün olduğunca Venedik’e yakın bir noktaya doğru yöneltilirdi. Kentin üzerine doğru dikey pozisyonda duran bu balonlar, bakır bir tel ve geniş bir galvanik batarya aracılığıyla, elektro manyetizm yoluyla ateşlenirdi. Bomba dikey olarak düşer ve ulaştığı yüzeyde patlardı.

20.yüzyıl başında, Amerikan ordusu, sahte hedef olarak kullanmak veya Birinci ve ikinci Dünya Sa­vaşları sırasında düşman hedeflerini vurmak üzere bünyesine uzaktan kumandalı uçaklar aldı. 1950’lerden itibaren, söz konusu uçaklar; kamera­lar, sensörler, iletişim ekipmanları ve diğer araç yüklerinin yardımıyla, askeri birlikleri destekleme­ye başladı. İnsansız hava taşıtlarının modern açıdan kullanımı, 1990’ların başlarında başladı.

General Atomics Aeronautical Systems Inc.’in ürettiği Predatörler ise, 1990’ların ortalarında ifşa edildi ve Amerika’nın denetim ve keşif amaçlı Kosova hava tatbikatı (1999) sırasında konuşlandırıldı. 20 metrelik bir kanat açıklığı bulunan Predatörler, ilk olarak Ekim 2001’de Afganistan’da Sonsuz Öz­gürlük Operasyonu’na istihbarat ve saldırı yeteneği sağlamak üzere kullanıldı. CIA’in kontrolündeki bir Predatör uçak, 3 Kasım 2002’de Yemen’de El Kaide teröristi olduğundan şüphelenilen altı kişiyi öldürdü. Amerikan Bilimadamları Federasyonu FAS’a göre; bu, silahlı bir Predatör’ün, Afganistan gibi bir savaş alanı dışında saldırı amaçlı ilk kullanımıydı.

Sadece geçtiğimiz yıl ABD Hava Kuvvetleri, RPA’larla 400’den fazla silahlı çatışmayı organize etti. RPA’lar 2010 yılında, misyonları sırasında 30.000 saatlik video ve 11.000 adet yüksek çözünür­lüklü görsel çektiler. Onlara uzaktan kumandayla pilotlu olarak uçan uçak deniyor; çünkü aslında onları kullananlar, hem pilot hem de sensör operatörleri.

ABD Hava Kuvvetleri’nin RPA’ları geniş çapta konumlandırmaya başlaması ise, 9-11 sonrasına rastlar. Keza, 2001 yılında faaliyette olan sadece bir RPA bulunmaktaydı. Hâlihazırda Hava Kuvvetleri’nin elinde, orta ve geniş ölçekli insansız uçaklar­dan en az dört farklı model bulunuyor. 175 Predatör uçağa ek olarak, 14 adet jet tahrikli Northrop Grumman RQ-4 Global Hawks da bulunuyor. Bu uçaklar, kanat genişlikleri 35 ila 40 metre arasında değişen ve Hava Kuvvetleri’nin filosundaki en ge­niş RPA’lar. Bu sene filoya 40 turbo güçlü General Atomics MQ 9 Reaper da girecek. Bunlar, Predatörlerin daha geniş versiyonları. Hava Kuvvetleri, ayrıca, Lockheed Martin RQ-170 Sentinel kullanı­yor. Bu uçaklar, CBO’nun aktardığına göre, “Kabi­liyetleri Hava Kuvvetleri tarafından kısa süre önce fark edilen, gizli keşif uçakları”.

Hava Kuvvetleri, geçtiğimiz sene, tarihinde ilk kez sabit kanatlı uçak pilotlarından daha fazla sayı­da RPA pilotu yetiştirdi. RPA’lar, genellikle, tam- devinimli kameraların yanı sıra, gece görüşü sağla yan kızılötesi kameralarla, haberleşme ağlarını gizlice dinlemeye yarayan ve istihbarat amaçlı sinyal yayan sensörlerle ve daha bir dizi farklı sensörle donatılıyor. Her RPA’da, bir pilota ek olarak, mis­yon sırasında kameraları yönlendiren ve sensörlerden sinyal alan bir sensör operatörü daha bulunuyor. Tüm bu bilgiler ise, “işletimciler”in kullandığı bir sisteme gönderiliyor. Tüm bunları analiz eden Hava Kuvvetleri personeli ise, pilota ve sensör operatörüne gereken geri bildirimde bulunuyorlar.

Ordunun bünyesindeki diğer birimler ve CIA de, artık insansız hava taşıtlarına daha fazla güvenmeye başladılar. Ordu, öncelikli olarak, üç adet orta ölçekli insansız uçak modelini işletiyor: Northrop Grumman MQ 5B Hunters, AAI Corp. RQ 7 Shadows (ayrıca Deniz Kuvvetleri tarafından da kullanılıyor), ve iki farklı tip Predatör. CBO’nun tahminle­rine göre, sadece Ordu, önümüzdeki beş yıl içinde insansız uçak filosunu genişletmek için 5,9 milyar dolarlık bir harcamada bulunacak.

Donanma ise, iki yeni RPA türünü test ediyor: Geniş Bölge Deniz Araştırması (BAMS) uçakları ve Northrop Grumman MQ 8B Firescout insansız helikopteri. CBO’nun haberine göre, donanma, 2026 yılına dek 65 BAMS, 2028 yılına dek ise 168 adet Firescouts satın almayı planlıyor. Bu denli farklı türden insansız hava taşıtı edinilmesinin yararlarından biri, farklı konumlarda bulunan düşmanlara saldırmak ve -daha da önemlisi- karadaki birliklerle iletişim kurma olanağı edinmek. Bu da, ROVER yer istasyonu denilen Uzaktan Kumandalı Videoyla Güçlendirilmiş Alıcı’ların yardımıyla gerçekleşiyor. Bu istasyonlar, birliklere farklı platformlardan canlı istihbarat sağlamak için sert şartlara dayanıklı olacak şekilde tasarlanmış bir dizüstü bilgisayarı, yazı­lımı, radyoyu ve telefonu birleştiriyor. Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nda görev almış emekli bir diplomat ve istihbarat teknolojileri uzmanı Chris Bronk’a göre, “araçlardaki kamera, veri akışını sağlıyor. Böylelikle Amerikan askerleri, bir sonraki tepenin arkasında neyin bulunduğunu, gerçek zamanlı olarak görebiliyorlar.” ROVER sistemi, ilk olarak 2002 yılında geliştirildi. ROVER’lar, “son derece dönüşümsel araçlar; çünkü arazideki insanların gördüğü her şeyi, gerçek zamanlı olarak uçak da havadan görüyor ve edindiği bilgileri, Amerika’ya ulaştı­rıyor,” diyor Maybury. ROVER’lara sahip olan birlikler, RPA pilotlarının ve sensör operatörlerinin özel bir yöne veya bölgeye doğru uçmalarını veya o noktayı taramalarını talep edebilirler.

Son beş yıldır RPA’ların faaliyetlerindeki en önemli gelişmelerden biri, çok-yönlü kameralardan oluşan sistemler (örneğin Gorgon Stare video yakalama sistemi ve Otonom Gerçek Zamanlı Karadan Sürekli Denetim Görüntüleme Sistemi ARGUS IS) yerleştirebilmeleri. “Artık sadece tam hareketli bir tek videoyu değil, geniş bir alana yayılan hareketlerin kızılötesi görüntülerini izleyebiliyoruz,” diyen Maybury ekliyor: “On yıl önce tek bir kaynaktan görüntü alabilirdiniz; şimdiyse geniş bir alanda her saniye görüntü alınan 65 noktayı izliyoruz.” RO­VER, ya özel bir kanala telefon açar; ya da bir sensör operatörüne belli bir aracı belli bir kanalda takip etmesini bildirir. Askeri ve istihbarat birimleri, keşif ve denetim operasyonlarını geliştirebilen daha geniş ölçekli insansız uçaklarla giderek daha fazla ilgileniyor. Bu uçaklardan kimileri manuel olarak fırlatılırken, kimileri ise çok daha küçük ölçekte olup, şekil­leri itibariyle kuşa ve böceğe benziyorlar.

Mikro Hava Araçları

Ohio’daki Wright-Patterson Hava Kuvvetleri Üssü’nde bulunan Hava Kuvvetleri Araştırma Labora­tuarı Hava Araçları Müdürlüğü Mikro Hava Araç Entegrasyonu ve Uygulama Araştırma Enstitüsü, mikro hava araçlarının geliştirilmesi ve test edilmesiyle uğraşıyor. Boyları 0,6 metreden az olan mikro-hava araçları, kentsel bir ortamda çatı düzeyinin altında faaliyet gösterebiliyor. Sabit, dönen, hareketli kanatları olabilir veya hiç kanadı olmayabilir. Hava Kuvvetleri, düşman savaş uçaklarıyla yakınlaşmanın bir yolu olarak, mikro hava uçaklarını geliştirmeye yöneliyor. Ancak bu kadar küçük araçların kontrolü oldukça zor.

AeroVironment Inc., 20 gramdan düşük ağırlık­ta, daha küçük araçlar bile geliştirebiliyor. Nano Hava Aracı (NAV) programı dahilinde, “sinek kuşu benzeri” bir uçak tasarlanıp yapılması için bir giri­şimde bulunulmuş; Şubat ayında da AeroVironment adlı şirket, 16 cm uzunluğundaki Nano Sinek Kuşu’nu kamuoyuna tanıtmıştı. Söz konusu araç, dikey olarak yükselip alçalma yeteneğine sahip olup, sağa ve sola, ileri ve geriye doğru uçabiliyor; saat yönün­de ve aksi yönde uzaktan kumandayla dönüşler yapabiliyor. Üzerinde ise küçük bir video kamera taşıyor.

Biyolojiden ilhamını alan söz konusu araç, 2005’te start alan üç aşamalı DARPA NAV progra­mının ikinci aşamasını teşkil ediyor. AeroVironment, minyatür uçakların geliştirilmesi için ilk aşamada sözleşme yapılan 4 taşeron firmadan biri. Bunlar arasından; Cambridge merkezli Charles Stark Draper Laboratory Inc. ve Lockheed Martin, döner kanatlı nano uçaklar imal ederken, AeroVironment ve Kaliforniya merkezli MicroPropulsion Corp., hareketli kanatlı uçaklara yöneldi.

İnsansız hava taşıtlarının Amerikan kamuoyuna ta­nıtılma şekli, “içine asker veya pilot koymaksızın Amerika’ya karşı tehdit oluşturan odakları vurmanın bir yolu” olarak tanıtılmıştı. Bu uçakların iddia edilen bir diğer yararı ise, Amerika’nın düşmanlarını imhada yüksek isabet yetenekleriydi. Bununla birlikte, sivil zayiata dair birçok rapor, bu robot uçakların sadece belli bir dereceye kadar hedefi isabet ettirebildikleri yönünde. CIA ve Beyaz Saray’ın hızlı bir şekilde vardığı yargı ise, Amerika’nın Afganistan ve­ya Irak dışındaki terörle mücadele operasyonlarında bu araçların herhangi bir tali ölüme neden olmadıkları yönünde. Ancak bu iddia, birçok kişi tarafından tartışıldı ve en son olarak İngiliz ve Pakistanlı gaze­tecilerin derlediği bir raporda mercek altına alındı.

İnsansız hava araçlarından kaynaklandığı belirti­len sivil ölümlerin sayısına dair raporlar, özellikle Pakistan’da büyük değişkenlik gösteriyor. Kar ama­cı gütmeyen Public Multimedia Inc tarafından hazırlanan Long War Journal adlı websitede, 2006 yılından beri sadece Pakistan’da olan insansız uçak saldırılarında, Taliban, El Kaide ve onlarla ittifak kuran aşırılık yanlısı gruplardan 2080 kişi öldürülürken, 138 sivilin de hayatını kaybettiği yönünde. Öte yandan, Amerikan hükümetinin iddiasına göre, insansız uçaklar, Pakistan’da 2001 yılından beri, 2000’den fazla militanın ve 50 kadar muharip olma­yan kişinin ölümüne yol açtı. Araştırmacı Gazeteci­lik Bürosu ise, Amerikan hükümetinin istatistiklerini tartışmaya açarken, kendi araştırmaları neticesinde, 2004 yılında Amerikan saldırılarından 2292 kişinin öldüğü ve içlerinde 160’ının çocuk ol­duğu 385 sivilin de aynı saldırılarda yaşamını kay­bettiği bilgisine ulaştığını belirtiyor.

14 Ağustos’ta New York Times’ta yayımlanan bir köşe yazısında ise, Amerikan ulusal istihbarat ajan­sı eski direktörü Dennis Blair (ki kendisi aynı za­manda emekli bir amiraldir), “insansız uçaklarla yapılan saldırıların, El Kaide’nin bize saldırma yeteneğini ortadan kaldırmanın artık en etkin stratejisi olmaktan uzaklaştığını” iddia etmişti. Bu görü­şünü dillendirirken, şöyle bir mantık silsilesi izliyordu: “insansız hava taşıtlarıyla yapılan saldırılar, El Kaide savaşçılarının hareketleri ve gizlenmelerinin önünde engel oluşturabilir; ancak bu savaşçılar yine de saldırılarını ve faaliyetlerini sürdürmeye devam ederler.” Öte yandan, Dennis Blair’a göre, “in­sansız uçaklardan yapılan saldırılarda oluşan sivil zayiat, Amerika’nın Pakistan’da yuvalanan El Kaide’yi yok etme çabaları karşısında Pakistan’ı des­tek vermekten caydırabilir.” Bununla birlikte, Blair, insansız uçaklarla yapılan saldırıların da tamamen sonlandırılması gerektiğini söylemiyor; daha ziyade bu tür saldırılar planlanırken Amerikan ve Pakistan orduları arasında daha yakın bir eşgüdüm sağlanmasından yana görüş bildiriyor.

Peki, gelecekte bizi neler bekliyor?

Amerikan ordusunun hedeflerinden biri, çeşitli misyonlarda insansız hava araçlarının kullanımını artırmak. Hava Kuvvetleri’nin elindeki RPA’ların, muharebe alanlarındaki birliklere yakıt ve diğer gereksinimlerini tedarik etmesi hedefleniyor. Ayrıca, RPA’lar giderek daha otonom bir hal alacak; insan­lar tarafından denetlenecek, ancak mutlaka onların pilotajı altında olmayacak. Tüm bunlar ise pek kolay olacağa benzemiyor; keza otonom sistemlerin, karar alma sürecine yardımcı olan yapay zekânın yardımıyla değişen koşullara uyum sağlama yeteneğine sahip olması lazım. Öte yandan, uzun vadede, kendi kendine eşgüdüm sağlayan bir birim olarak seyahat edebilen ve uyum içinde saldırı yapma yeteneğine sahip RPA filoları yaratmak hedefleniyor.

İnsansız hava aracı sistemlerine yönelik misyon­ların, karadaki hedefleri tespit edip onlara saldırma noktasından, çok daha geniş bir çerçeveye doğru (tıbbi tahliye, uçak yakıt ikmali, füze savunma gibi) kayması bekleniyor. Füze fırlatmanın yanı sıra, gelecekte kullanılacak insansız uçakların, lazerler de dahil olmak üzere, güdümlü enerji silahlarını ateşleyecek düzeye erişmeleri söz konusu olabilir.

Ayrıca, insansız hava taşıtlarının havada saatlerce veya günlerce değil, yıllarca kalması da sağlanacak. Maybury, “geçtiğimiz sene, enerji alanında çok önemli işlere imza attık. Çalışmalarımız arasında, çok uzun süre havada kalabilen bir uçak da yer alıyor. Bu uçağın gücü, kısmen düşük ağırlıklı solar hücrelerden gelmekte,” diyor. İnsansız uçak teknolojilerindeki ilerlemelerden bağımsız olarak, bu uçakların son on yıl boyunca Amerikan birliklerini desteklerken gösterdikleri yararlılık, uzaktan kontrol edilen bu araçların önümüzdeki dönemde de varlıklarını sürdüreceğinin bir göstergesi.

İHA’ların Kullanımı

Son birkaç yıldır insansız hava taşıtı sektöründeki gelişmelerin büyük bölümünde İsrail’in etkisi var. ABD ordusunun yoğun şekilde kullandığı Hunter ve Pioneer, İsrail’in geliştirdiği sistemlerin doğrudan birer türevi. Pioneer, Körfez Savaşı sırasında önemli oranda kullanılmıştı. Körfez Savaşı’nın ar­dından yetkililer insansız hava taşıtı sistemlerinin önemini kavradılar. İlk önce İleri Teknoloji Demonstrasyon Projesi olarak başlayan Predatör uçakları, Balkan semalarında gücünü kanıtladı. Predatörün hâlihazırda piyasada olan versiyonlarından bazıları, saldırı amaçlı Hellfire füzeleriyle yüklü.

Bir diğer popüler insansız hava aracı ise, Global Hawk. Bu, özellikle Afganistan’da kullanılmış olan jet gücündeki bir insansız hava taşıtı. Yaklaşık 60.000 fitte faaliyet gösteriyor ve üzerinde önemli sayıda sensör bulunuyor. Hâlihazırda kullanımda olan ve geliştirilen insansız hava taşıtları, hem uzun menzilli, hem de yüksek sıcaklığa dayanıklı. Örneğin Predatörler, yaklaşık 40 saat boyunca havada kalabi­lir. Global Hawk’ın havada kalma süresi ise 24 saat.

Ticari Uygulamalar

İnsansız hava taşıtları, giderek ticari uygulamalarda da kullanılıyor. ABD hükümeti, insansız hava ta­şıtlarını yüksek suç oranının bulunduğu bölgelerde, suçun işlenmesini önlemek için gözetim amaçlı kul­lanmanın yollarını araştırıyor. Bu araçlar, ayrıca, şiddetin genellikle vuku bulduğu “yüksek gerilim noktaları”nı denetlemek için de kullanılabilir. İnsansız hava taşıtlarının gelecek kuşak modellerine bakılırsa, çok daha küçük ve ucuz olacaklar; çok daha rahat bir eğitim sonucu öğrenilecekler ve mevcut insansız hava taşıtlarından çok daha net sonuçlar verecekler. Ayrıca öngörülebilir bir gelecekte insansız hava ta­şıtlarının nükleer, biyolojik ve kimyasal silahları tespit edebilecek yetiye kavuşacakları öngörülüyor. Ayrıca bu araçların artık düşük maliyetli ve güvenilir iletişim sağlayacakları ve muharebe alanlarından ve ri aktarımına olanak tanıyacakları düşünülüyor.

Ticari uygulamalar açısından da insansız hava araçlarının önemli bir rol oynaması hedefleniyor. Şirketler ve devlet ajansları daha şimdiden operas­yonlarında insansız hava taşıtları kullanmanın yollarını araştırıyorlar. Hâlihazırda Amerikan Federal Havacılık İdaresi’nin yönetmelikleri, insansız hava taşıtlarının ticari kullanımlarında kısıtlamalar getiri yor. Ancak söz konusu kurumun bu yönde olumlu adımlar atmasıyla birlikte, yakın gelecekte insansız hava taşıtlarının çok daha fazla ticari uygulamada kullanılır hale geleceği görülüyor.

Reklamlar