Şakir ARSLANTAŞ

Tarih: 10.07. 2017

Konu:  İç savaş bir kışkırtmadır. İç Savaş kışkırtması yapanlar

             tutuklanmalı ve yargılanmalıdır.

            Asenovgrad  Bulgaristan’da aşırı milliyetçiliğin yeni tuzağıdır.

            Oyuna gelmeyelim!  Faşizm yolunu keselim!       

Asenovgrad /Stanimaka/  olaylarının 10-uncu gününde yumruk sallamanın  bir aşırı milletçilik patlaması olduğunu görmeye kalmadı. Başbakan Yardımcısı faşist başı Valeri Stoyanov 10 Teemuz günü eli sopalı babayıtları Bakanlar kurulunda kabul etti. 10 gün dinlenecekler ve sonra devam edeceklermiş. Aldıkları karar bu…

Demek oluyor ki, 22 Mart’ta yapılan seçimlerde Bulgar toplumunun beklentileri başkaymış ve artık kokuştu ve patladı.

Aslında önü alınamayan bir fışkırma, bir hortlama izliyoruz. İşini gücünü bırakmış gençlerin ülkenin değişik kent ve köylerinden Asenovgrada gece gece toplanması ve havaya yumruk sallaması, hayır işi değil. Bunların bir beklentileri var. Onlara verilen vaat var. Kendileri için kutsal saydıkları bazı hedefler için fışkırdılar.

Bu hedeflerin ve arzuların maddi olmayıp daha fazla manevi, hatta neredeyse adalet, hukuk, insan hakları için olduğu sahte. Bunların emelinde haydutluk var. Türk malına konmak! Türk malından pay almak!. Asenovgrad sakinlerinden 15 bin kişinin Müslüman olması gözlerini çıkardı.  15 bin kişinin bir arada yaşaması maddi ve manevi olarak kendisini yeniden üretebilmesi anlamına gelir. Bu yeniden üreme Türklüğün, Türk kültürünün yaşaması dmektir. Halk kültürleriyle yaşayan bu kardeşlerimiz kendi yağlarında kavrulmaya çalışıyorlar. Sofya’daki faşist akıl hocalarına göre, “çalışmadan, üretmeden, Bulgar medeniyetinin kazanımlarını özümsemek, benimsemek istiyorlarmış. Sosyal yardımlarla, çalışmadan yaşamak istiyorlarmış vs.”

Bulgar kültürünün hangi meyvesinden söz ediliyor anlayamadık. Bu vatandaşlar Bulgar televizyonu bile seyretmiyorlar. Yedikleri içtikleri, giydikleri hep Türkiye pazarından geliyor. Hiç birisinin evinde Bulgarca bir kitap yok…

Bir olay mahkemeye düşmüşse, 8 kişi kolları kelepçeli içerdeyse ve davanın görüldüğü şehirde her akşam 8-10 bin Bulgarin toplanıp “ceza” yaygarası koparmasına kamuoyu ve hükümet seyirci kalıyorsa, bu işin içinde iş var demektir. Baş Savcı Tsatsarov ve hatta Cumhurbaşkanı Radev, “kesin şu yygarayı” deyemiyor. Birşeyler geveliylar ama nedir.

Hortlayanlar, bir yandan “hukuk devletiyiz” diyorlar. Öte yandan Avrupa Birliği vatandaşıyız diye övünüyorlar. Aynı zamanda barbarlıkta eşleri yok. Rakı bira kokan sokak ve meydanlarda faşizm zehri akıyor. Toplum sıkıntıdan boğuluyor. Şehrin pisliği kuşak boyu! Adı henüz konmamış büyük tehlike üzerlerine yuvarlanıyor. Her gün bir boyut daha ilerliyor.

Paylaşamadığımız nedir? Asenovgrad’ın havası mı? Suyu mu? Kültürü mü? Yoksa Asenovgrat’ta yaşamamıza tahammülleri mi yok?

Bulgristan’ın Türklerden ve Müslümanlardan temizlenmesine Vidin’den, Vratsa’dan, Plevenden, Tırnovo’dan başlanmıştı. Bundan birkaç yıl önce iş Karlovoya dayanmıştı. Aynı güçlerin şehir merkezindeki gösterilerni izlemiştik. Mahkeme kararlarını hiçe saydılar. Mahkeme kararlarının hiçe sayıldığı bir yerde hukuk üstünlüğü olamaz. “Kurşuun Cami”mizi vermediler. Bu katiller, bu barbarlar Türkleri Bulgaristan’dan kovmaya yeminli. Sıra artık Stanımakaya gelmiş olabilir. Bu örgütlü, planlı bir saldırıdır. Bu faşizmdir ve durdurulmalıdır.

***

Memleketimizde 100 yıl geriye uzanan ve her dönemde adına faşizm denen Bulgar aşırı milliyetçiliği bugün de  iktidara çöreklendi. Son aylarda memleketi faşistler idare ediyor. GERB partisi Bulgar faşizmine kanat açıyor. Palazlanmasına göz yumuyor. Bulgar faşizminin 21. Yüzyıl Bulgar “füreri” Angel Cambazki /VMRO – AB Milletvekili/ Pazar gün TV ekranından “Bulgaristan’da İç Savaş Var” dedi.

Biz Bulgaristan’da İç Savaş görmüyoruz. Bulgaristan faşim hortlaması yaşıyor.  Uyuyan Bulgar kitleyi düşmanlığa kışkırtıyor. Onun için yollarda, sokaklarda ve meydanlarda boy gösteriyor.

Yol masrafları ve gece göslerileri, içmesi, yemesi ödenen  faşistlerin,  her gece sokağa çıktığı Asenovgrad meydanında  eğitim görmüş sopacı saldırganlar görüyoruz. Ellerine megafon ve mikrofonlar. Sabaha kadar küfürlü nutuk çekiyorlar.  8-10 bin genç! Ellerindeki pankartlarda, gece boyu bağırış çağırışlarında memleketimizi, güzel vatanımızı faşizm ateşine atma hazırlıkları görülüyor.  Bu olaylar bir kışkırtmadır! Faşizm çığırtkanlığıdır! Katliam ateşleri yakılmak istendiğine işarettir…

Ne demek!  Türklerin evlerini yıkma planı? Kimin ev kuracağına, kimin evinin yıkılacağına Bulgar faşistleri mi karar verecek?!

Ne demek!  5 bin Türk’ü Stanımaka’dan atma planı? Asenovgrad babalarının mı? Tapulu malları mı? Kimden miras aldılar? 2-3 katlı, bahçeli düzenli, asmaları yüklü, sıvanmış, boyanmış Türk evlerini görünce göz diktiler.

Bunu barbarlığı 139 yıldan beri yaşıyoruz. Konaklarımızda, köşklerimizde, çardaklı evlerimizde atalarımızı oturmadılar? Şimdi de bizim malımıza mülkümüze, araba ve araçlarımıza, bahçelerimize göz dikmişler. Biz rahat ettikçe kuduruyorlar. Haylaz piçler…

Ne demek! Irk ayrımına dayanan siyasetin sokaklara dökülmüş iğrençliğine seyirci kalınması…?  Polis gece gece tiyatro mu seyredecek!!!  Birbirine girsinler de ayırayım diye bekleyecek mi? Kaç sarhoş, vatandaşı rahatsız eden kaç haymana, kaç deli hastanesinden raporlu geri zekâlı tutuklandı? Mahkemeleri babalarının malı, yargıçları kendilerine hademe sanıyorlar. Yargıçlar tatilde.  Adaletin babaları ise sanki kendileri! Kestim kestik zamanları geçmedi mi?

GERB hükümeti ülkede huzur sağlayamıyorsa istifa etmelidir?

GERB hükümeti VMRO, “Ataka” ve  yalan “Yurtsever Cephe” ortaklığından vaz geçmeli ve hemen istifa etmelidir? Faşistlerin başbuğu Valeri Simyonov hemen görevinden ayrılmalıdır. O Başbakan Yardımcısı olalı ülke karıştı. Her gün her yerde kavga, sopalı dövüş, kasıtlı kazalar, soygun ve saldırılar. Hiç bir holigana, yankesiciye, sopacıya karşı tedbir alınmıyor. Yılbaşından beri hastane ve kliklerde, cankurtaran /ambulans/ ekiplerinde görevli doktorlardan 600 kişi dövüldü. Devletin kurduğu sağlık sistemi çalışmadığı için hasta yakınları hırsını hekimlerden çıkarıyor. Doktorlar, GETTO-mahalle sakinleri kadar huzursuz, korku içinde hayat devam edemez! 22 Mart 2017 meclis seçiminde halk yalandırıldı. Aldatıldı. Uyutuldu. Fakat 3-4 ayda uyandı. GERB iktidarı bünyesine aldığı faşistleri söküp atmazsa istifa etmelidir. Yarın değil, bu istifa en geç daha bugün olmalıdır.

Huzur yalnız Bulgarların hakkı değildir. Huzur her birimizin hakkıdır. Çocuklarımız huzur içinde yaşamak, büyümek istiyor. Olmuyorsa, sağlayamıyorsan güle güle. Biz gidici değiliz. Siz gidin!… Gün vedalaşma günüdür!

Huzur sağlayamayan bir hükümetin ilk işi istifadır. Bulgaristan’da huzur, can güvenliği, ve perspektif yok. Gerçek durum faşist kopoy saldırılarıyla gizlenmeye çalışılıyor.

Huzur içinde yaşamak her vatandaşın anayasal, yasal, en kutsal ve başat hakkıdır. Adalet mülkün temelidir. Sokak haymanalarının isteğine uyularak Türk köyleri, mahalleler yıkılacaksa, buna da cevabımız olur…

Durumun olağanüstü ciddi, çok sert ve tehlikeli olduğunu artık yalnız biz azınlık temsilcileri, gerçek demokratlar söylemiyor. Düne kadar “Ataka” milletvekili olan  Dimitır Bayraktarov şöyle dedi:

“Bizim her gece Asenovgrad’da izlediklerimiz örgütlü işlere girer.  Bu işleri örgütleyen ve kışkırtan Başbakan Yardımcısı Valeri Simyonov’tur.  Protestoları teşkilatlandıran odur”

Bayraktarov Bulgar toplumuna şu soruyu soruyor:

“Bulgarlar çok büyük hırsızlıklar yaptı. Neden hiç birine karşı protesto gösterisi düzenlenmedi. Neden milyonları çalanlar, banka soyguncuları protesto edilip lanetlenmiyor?  Yaşadıkları köşklü-saraylı semtler kuşatılmıyor? Çünkü büyük hırsızlıklar iktidar katlarında yapılıyor.  Bunları yuhalayıp lanetlememiz için birilerinin karar alması gerek. Karar alanlar son dönemde olayları Asenovgrad’a yönlendiriyorlar. “

“Sorun, Çingene, Rom, Türk sorunu değildir.  Sorun, bizim ülkemizde hırsızlarla, katillerle, rüşvetçilerle mücadele verilmiyor.  İç İşleri Bakanlığı ve Savcılık gerçek suçluların üzerine gitmiyor. Adalet yok. Toplumumuz yaralıdır.” Bayraktarov bir eski “Ataka” milletvekilidir. O böyle diyorsa, diyeck birşey yok…

Bütün elektronik ve basılı medya “Bulgar Etnik Modeli” nin tamamen çöktüğünü, AB’den Romenleri entegre etmek için milyonlarca Euro para alındığını, bu paraların çalındığını, yapılan tüm işlerin yalan yanlış ve ancak kağıt üstünde olduğunu yazarken, sonuçta Çingene nüfustan % 29’unun kör cahil, yarıdan fazlasının işsiz  bırakıldığını vurguluyorlar. İşsiz ve geliri olmayan Çingene tabakaya saldırmanın anlamsız olduğuna işaret ediliyor. Devlet imkânlarından ancak Çingene oyu satın almak için yararlanıldığı ön plana çıkarılıyor.

Asenovgrad şehrindeki gece gösterileri ile ilgili HÖH Genel Başkanı Mustafa Karadayı da  Tırgovişte’nin “Baba Kondu” halk ienliklerinde bir demeç verdi, fakat iş işten geçtikten sonra GERB partisine “aman siz şu faşist, aşırı milliyetçilerden kurtulun da, iktidara biz de çıkalım” demekle, görüldüğü üzere, hiçbir yere varılamayacağını anlayabilmiş değil. Şu unutulmamalıdır. Bulgaristan’daki iç siyaseti çökerten, etnik azınlık sorunlarına hiçbir çözüm aramayan, azınlıkları korkutarak, ürküterek, GETTO-lara kapayan, okullardan kovan ve sonunda işleri bu günkü acı ve ağır duruma getiren zihniyeti tanımak gerek. Bu, HÖH yönetiminin zihniyetidir. Aynı sözler DOST – partisi için de söylenebilir. Olaylar, HÖH yönetiminin Bulgaristan Türkleri tarihini, hak ve özgürlük ve kimlik mücadelesini bilmediğini ve takip etmediğini kanıtladı.  Tarihini bilmeyen geleceği göremez.

Azınlıkların herhangi bir yasal hakkı yok. Ahmet Doğan’ın Sarayda yaşaması Bulgaristan Türklerinin iyi yaşadığı, yakasının geniş olduğu, anlamına gelmez. TV ekranında Çetin Kazak kokulu rüşvet olayları kokuşuyor. Ne zaman halkın karşısına çıkıp kirli işlerinizi anlatacaksını? Siz anlatmazsanız biz yakında anlatırız…

Son olaylar, 10 bin hergelenin her akşam hortlaması, 1972 Nikopol (Gotse Delçev) Saldırılarını, 1984 Aralık ayında Kırcali Kılı /Benkovski/ köyü saldırılarını anımsatıyor. Asenovgrad hesaplaşma meydanına bir tek devletin helikopter ve zırhlı araçlarla gelmediği kaldı. Gizli polis “DS” doslarında biz Türklere karşı her saldırının Sofya’dan yönetildiğine yüzlerce örnek var. Herşey hatırlanıyor. Olaylar tekrar ediyor.

Son hedeflerinde bizi memleketimizden, ata vatanımızdan kovmak varsa –GİTMEYECEĞİZ.

Özgürlük istiyoruz. Biz kendi sorunlarımızı kendimiz hallederiz. Hiç bir şeyinize ihtiyacımız yok.  İstediğimiz bir tek hürriyet!!!

Arkadaşlarınızla paylaşınız.

Reklamlar