Musa VATANSEVER

Konu: HÖH İçindeki Ucube

GODZİL

Bulgaristan sivil Toplum Örgütleri 26 yıldan beri sürünen GEÇİŞ DÖNEMİ’NİN heykelini dikmeye karar vermişler. Simge olarak da, Hak ve Örgütlükler Hareketi (DPS) Pzararcık (Tatar Pazarcık) milletvekili D. Peevski siması seçilmiş.  Sofya’da münasip yer aranıyor.  Bulunamamış.

Birinci teklif,  Sofya “Kliment Ohridski Üniversitesi” önündeki    SOVYET ASKERİ ANITINI yıkıp yerine dikelim, şeklinde ortaya çıksa da itiraz edenler var. Peevski Bulgar ekonomisi ve demokrasisinin çöküşünde büyük rol oynadığı için, heykelin yer üstünde değil, derin bir uçurumun dibinde olmasından yana olanlar var ki, taşlamak isteyenler, zorlanmasın, diyorlar.

İkinci teklifi sunanlarsa, Ulusal Kültür Sarayı (NDK)  önünde dökülen ve yıkıldı yıkılacak durumda olan “1300 YIL BULGARİSTAN” anıtının yerine olabilir şeklinde gündeme gelse de, o da kabul edilmemiş, çünkü Başkent Belediye Meclisi o meydana “BULGAR ASKER ANITI”  dikmeyi düşünüyormuş.

Türk partisinden üç kez parlamenter olan Peevski, meclis önündeki “Kurtarıcı Çar” anıtı üzerindeki Çar ile altındaki uzun kuyruklu at def edilsin ve 160 kiloluk ucube görkemli bir koltuğa oturtularak meclis kapısına baksın, diyenlerin teklifi elektronik medyada müzakere edilmeye devam ediyor. Bu öneriye tepkiler heykelin en az 500 kilogram olmasında ısrar ediyorlar, çünkü aksi halde Çingeneler heykeli çalıp hurdaya satar, diye yazılıp çiziliyor. Peevski heykeli eritilse ülke ekonomisine iyi bir katkı sağlayabilir.

Yorum yazıp çizenler, “1300 yıllık Bulgar tarihinde Peevski gibi bir hırsıza, kabadayıya ve kendini beğenmişe rastlanmamıştır!” tespitinde bulundular. Totalitarizm yıllarında, T. Jivkov’un yakın çevresinden olup isimlerimizin değiştirilmesinde olağanüstü gaddar davranan ve daha sonra Botevgrat, Vidin ve Montana köylerine sürgün edilen direnişçi  Türk tutuklulardan sorumlu olan bir İç İşleri Bakanlığı Generalinin torunu olan Daniyel Peevski bir milletvekili gibi değil, dev soyguncu bir mafyanın dehşet hortumu gibi hareket ediyor. Evet yanlış okumadınız babası Türkleri tutukluyor OĞLUNU TÜRKLER MİLLETVEKİLİ SEÇİYOR…

Banka çökertmesi işten değil. Onun çaldıklarının yanında, hırsızlıkları için ölüm cezası alan komitacı Dimitır Obşti’nin 1872  “Araba Konak” soygununda Osmanlıdan çaldığı altın ve paralar solda sıfırdır. Peevski milyarları yutabilen bir hortumdan daha dehşetli bir  felakettir.

Günlük ve haftalık gazete sahibi olan anası ise, 2007’den beri Avrupa Birliği oligarşi çevreleriyle içli dışlı oldu.  Ülkemize gelmesi öngörülen karşılıksız yardım ve program finansmanları üzerine çöreklendi. A. Doğan sözde “porsiyonları dağıtıyorum” diyor da, bu bayan subayını tutmuş durumdadır.  Çala bildiğin kadar çal! ya da “halkımızın dediği üzere, su akarken bakırlarını doldur”  davasında sanki AB ve bizim devletin malı deniz ve çalmayan domuz. Böyle bir hava var. Bir yandan paylaşan paylaşana öte yandan 16 milyar borç alıyorlar.   HÖH partisi borçlanma politikasını destekleyenlerin başında bulunuyor.  Hırsızla birbirine destek oluyorlar.

Mecliste gayet kaba davranan Peevski  aşırma-kaçırma, dolandırma, yalanlama işlerinde sonuç belirleyen rol oynuyor ve her gün Savcılık makamında bir şeyler yumurtluyor.

1985’te  KGB’nin Bulgaristan istasyon şefi olan A. Doğan (Dönekoğulu),  son koalisyon hükumetinde D. Peevski’yi Bulgar Devlet Güvenlik Ajansı (DANS) Başkanlığına dayatmaya çalıştı.  O zaman Moskova 1944-1990 arası tüm Bulgar ajanlarının dosyalarını istemişlerdi.  Ülkenin tüm STÖ ve demokratik güçleri, öğrenci hareketi tek yumrukta birleşerek, bu iğrenç hesaplaşma hamlesine engel oldu ve yeni bir hainliğin yolunu kesti. Bulgar istihbarat bilgilerinin topluca Rusya gizli servisi (FSB) hediye edilmesini önleyebildi. Bu, Moskova’nın Bulgaristan ajanlarından biri olan A. Doğan’a ilk ölümcül darbe oldu. Onun 30 yıldan beri devam eden hainliğinin yolunu halk kitlesi ayaklanarak kesti. İşte o zaman Bulgar gizli servisi onu “saray hapsine” kapadı.  O, 2013’teki son hainliği D. Peevski eliyle yapmaya yeltenmişti.  Muvaffak olamadı.

Bilindiği üzere 1944-1990 yılları arasında Bulgaristan’ı yöneten, fakat daha önce Çar III. Boris’in faşist istihbaratına ajanlık, muhbirlik, yardımcılık eden tüm kadroların dosyalarını, faşizm yıllarında Bulgar gizli polisini yöneten ve daha sonra Türkiye’ye kaçan Gejev, 1944’te İngiltere’nin İstanbul konsolosluğunda MI-6 şefi olan Filbi’ye vermişti.  Filbi aynı zamanda bir KGB ajanı olduğundan  bu dosyaları hemen  Moskova’ya iletti ve 1944-1990 yılları arasında Bulgaristan KP ve sosyalist devletinde görev alanların hepsinin gizli geçmişi  Moskova tarafından bilindiğinden, işler kolayca yönlendirilebilmiştir. Bu çok ciddi bir olaydır, çünkü Bulgar halkının hayatını karartmıştı.  Yalnız 1944-1953 yılları arasında Bulgar toplama kamplarında 20 bin kişinin hayatını kaybettiği unutulmamıştır.

2013’te Moskova A. Doğanı kullanarak, BSP Başkanı S. Stanışefin razı lığıyla ve Başbakan P. Oreşarski’nin suskun onayıyla Peevski’nin gizli servis DANS Başkanı yaparak, ülkemizin geleceğini en az 50 yıl daha karartacaktı, şantajlar devam edecekti. Bu hainliğin cezalandırılmadan kalması çok düşündürücü değil mi?

HÖH-DPS’nin eski lideri A.Doğan,  KGB tarafından emrine verilen sözüm ona milletvekili Peevski’yi Türk, Pomak ve Çingenelere, Tüm Müslümanlara baskı uygulayarak 10 yıldan beri zorla seçtiriyor, politik sahneye çıkarıyor, sözde bizi temsil eder duruma yükseltiyor. Artık  ucube heykeli dikilmek istenen bu kişi yalnız Türkler için bir tehlike oluşturmakla kalmıyor, bütün Bulgar halkının hatta BUlgaristan devletinin geleceği, NATO ve AB ile ilişkilerimiz için de büyük bir tehlikedir.

O, Pzarcık, Smolyan, Plovdiv ve Haskovo illerinde terörü eksik etmemek için araç olarak kullanıyor. Geçen yıldan bu yana Pazarcık “Ebu Bekir Camii” “İzgrev” semti, Sırnjıtsa belediyesi ve diğer Müslüman yerleşim merkezleri maskeli polislerin silahlı saldırılarına arasız hedef olurken, halk korku içinde yaşıyor.  Tehditlerin ardı arası kesilmiyor. Halk evlerini terk edip başka yerlere sığınıyor. Tutuklular gerekçesiz yargılanıyor. Yurdumuzun bu bölgesinde keyfi bir idare hüküm sürüyor. Belediye ihalelerini hep aynı şirketler kazanıyor. “Kurallara uymayan belediye görevlileri” bilinmeyen katillerin kör kurşunlarına hedef oluyor. Belediye başkanları derebeyi gibi palazlanıp hüküm sürüyor. Bulgaristan Müslümanlarına karşı en fazla baskı ve terör uygulanan, halk dehşet ve korku içinde yaşayan, gençlerin köyleri tamamen boşaltıp İngiltere’de ekmek parası aradığı yer, Daniel Peevski’nin milletvekili seçildiği Pazarcık ilidir. Bu bölgedeki ilk ayrımı, işsizlik, sefillik ülkenin hiçbir yöresinde bu safhaya henüz erişememiştir.  Durum vahimdir. Lütfü Mestan ve etrafındaki keçi sakallılar olaylara seyirci kalmaya devam ediyorlar.

Peevski – Başkan L. Mestan’ın koruduğu, himaye ettiği ve kendisinden çok korktuğu bir şahsiyettir.

Artık herkes biliyor ki içinden 4 milyar 200 milyon çalınarak çökertilen Bulgar Kooperatif Ticaret Bankası (BTK) D. Peevski emrindeki, Rusya’ya ve oligarşiye bağlı gizli çalışan (adı var kendi yok)  şirketler grubu tarafından çökertildi.  Banka sahibi ölümle tehdit edildi. 100 bin Euro üzerinde tasarrufu olanlar paralarını yitirdi.  Kayba uğratılanların biri de Kültür Bakanı V. Raşidov oldu. O, 2.5 milyon levanın üstüne bir bardak soğuk su içti.

1944’e kadar Almanya tarafından kurulan ve İkinci Dünya Savaşı’nda savaş ganimeti olarak Ruslara kalan sigara fabrikalarımızın tümü ve BULGARTABAC şirketi D. Peevski’nin elindedir, mülkündedir. Devletin tütün üreticilerine gönderdiği yardımların dağıtımında ilk ve son söz sahibi Peevki ağadır.

Şu dönemde, Rusya’dan bir yere kadar kopma süreci yaşadığımızdan ve Avrupa Birliğinin ve Amerika’nın Moskova’ya karşı cezai yaptırımlarına tamı tamına uyduğu-muzdan dolayı Rusya  ülkemize ekonomik ve politik baskılarını arttırdı. Hele geçen ay US hava ve kara kuvvetlerinin Bulgaristan’a konuşlanması, karada ve denizde yapılan ortak askeri tatbikatlar, “US- Şabla Askeri Üssüne” orta menzilli füzeler üslendirilmesi ve “Bezmer” hava alanının en büyük askeri uçakların inip kalkmasına elverişli duruma getirilerek modernleştirilmesi  bazı örneklerdir. Bu gelişmeler sonucu, 2004’ten beri Moskova’nın bize karşı dilini sertleştirdiği gibi, dış ticaretimizin sıfırlanmasına da neden oldu.  Karadeniz sayfiyelerimize gelen Rus turistlerin sayısında büyük azalma var. Hiç bir şey satamadığımız Rusya’dan ancak doğal gaz ve petrol almaya devam ediyoruz.

Bu gelişmeler, A. Doğan ve D. Peevski tarafından, Moskova’nin bir kol ordusu gibi yönetilen HÖH-DPS partisinin izlediği politikayı direk olarak etkiliyor.  HÖH-DPS partisi Moskova köleliğinden sıyrılamıyor. Halkımıza zor günler yaşatıyor.  Parti başkanı Lütfü Mestan meclis kürsüsünde, NATO’cu, AB ve ABD’ci görünmeye çalışsa da, partinin ideolojisi ve pratiği kölelik zihniyetinden kurtulamıyor, parti yöneticileri geleceklerini karanlık gördüklerinden dolayı, teslimiyetçi tavırdan sıyrılamıyorlar. Bu politikayı hareketsizleştiren, bir negatif tümör durumuna getiren HÖH yönetimi tarafından Moskova’ya daha önce verilen sözlerdir. Bulgar demokratik kamuoyunun “Peevski-Mafya” ve “Doğan Mafya!” pankartlarıyla HÖH-DPS yönetimini yüksek sesle yuhalayışı unutulmadı.  Bulgar STK’ları L. Mestan’ın Peevski’yi meclis kürsüsünden savunmasına katıla katıla gülmeyen kalmadı.  Biz, STK temsilcileri olarak ve seçmen kitlesi, soydaşlar  olarak HÖH-DPS partisinin Bulgar toplumunda ne sınırsız güç ve kaba kuvvet politikasını tasvip ediyoruz, ne de beceriksiz, cesaretsiz, pısırık, devamlı susan, devamlı korkan, dirayetsiz bir meclis grubunun san dalyalar arasında kaybolmasından yanayız.

HÖH-DPS partisi iç temizlik, içsel arında, faşizan zihniyetli, ruhsuz, tamamen teslim olmuş  ajan kadrolarından kurtulma, oligarşiyle sömürgen, soyguncu ve hileli bağlarını koparmasından ve halka inmesinden, hak ve özgürlükçü oldukları için kalbi alabildiğine çarparak coşan insanlarımızla, seçmen kitlesiyle kucaklaşmasından yanayız. Bu yüzleşme yakındır. HÖH ucubelerdern kurtulmalıdır. HÖH kendini yenilemelidir. HÖH halkı kucaklamalıdır.

Bulgar halkı için bir ucube olan D. Paevski Anıdı’nın temellerinin atıldığı gün bu GODZİL HÖH partisinden kovulmalıdır. L. Mestan bunu yapamazsa partinin bittiği gündür. Biz böbürlenerek kendi gösteren ve böbürlendikçe kendi tatmin eden ucubelerle aynı partide olmak istemiyoruz. HÖH halkını seven kardeşlerimizin devrimci dava ocağıdır.

Bilirsiniz, bazen bir rüzgâr en iyi gemiyi devirip batırabilir. Bir kurt bir ağacı çürütebilir. Temelsiz hiddet, böbürlenmek vs. politik partiler bünyesinde gereksiz hastalık yapan ve hareketi öldüren unsurlardır. Peevski, HÖH partisini felce uğratmıştır. Partimiz hastadır. Ne bir fikir, ne bir plan program üretebiliyor. 21. Yüzyılda susmak devrimcilik, yenilikçilik olamaz!

Biz Türk’üz. Partimizi Türk Müslüman Partisi olarak kurduk ve Moskova ve Brüksel’den taşıma fikirlerle işlerin doğru yön alacağına inanmıyoruz. Kurtuluş kuvvetimiz bizim kalbimizde atan güçtür. Gözlerimizin ateşidir. Biz partiyi davaya çağırırken Peevki yoktu. Biz onsuz da oluru7z, varız ve olacağız. Halkımız bilgedir ve kendi derdine derman bulur.

Bulgar toplumunda düşüncesi en fazla aydınlatılmaya muhtaç olan topluluk Türk azınlığı başta olmak üzere, etnik azınlıklardır. Bugün tüm iyiliklerimizden kötülük doğuyor. Kötülükler bize karşı kullanılıyor. Halkımızın ana dili yok sayılıyor. Dilsiz bırakılarak,  kimliksiz, kültürsüz yok edilmeye çalışılıyoruz. HÖH partisi gerçekçi ve halka kucaklaşmış bir parti durumuna gelmediği sürece bu yıkım ve yok oluş devam edecektir. HÖH partisinin şimdiki mafyotik durumdan, donmuşluktan, kast katılıktan ve halkımıza hiçbir konuda yardım etmek istemeyişinden sıyrılması ve doğru yolu bulması, halka inmesi gerekiyor.  Bu yapılmadan hiçbir şey değiştirilemez, yenilenemez,  değişemez.

  1. Peevski ile A. Doğan’a bir anıt dikilir. Halk istiyorsa bu yapılır.

Bulgar halkı yılda bir gün seçer ve o gün herkes bu anıda gidip tükürür. İstenen buysa….

Bu da kabulümüzdür.

Kötülükler asla unutulmamalıdır!

Reklamlar