Nafiye YILMAZ
Bin yıllık kardeşlikten söz edemedik
Ah bir edebilseydik
Saldın aramıza köstebekleri
Her türden ağaç kurdu
Ve tatil ettin ağaçkakanları
Sonra da:
Mundar bunlar dedin!
Mundar olansa köstebek ve kurtlar
Ve onlardan kana dışkı, posa ve un…
Koskoca vatan oracıkta dururken,
Tarlası çapa, ormanı ilgi, doğası sevgi beklerken
Çiçeklerin rengini beğenmedin
Kokumuz ağır geldi sana!
Tütün, katran ve ter,
Gül kokusuna mis gelir bana!
İstediğimiz o kadar azdı ki,
Şu kadarı yeter de artardı:
Gel, uzan şöyle
Yeşil çimenler üstüne
Başını göğsüne koyayım
Doyayım kalbinin sesine.
Bunu çok görün bana…
Bin yıllık kardeşlikten söz etmeye yürek yok sende,
Yürek!
Hey güzel vatan!
Ulus falan kalbinde bir illet!
Beni kovmayacaktın.
Köstebek boku zehir oldu sana, bilemedin.
Bense göklere uzanırken her gün birazcık
Seni daha güzel bulmak isterdim
Koynuna sessizce sokulmak ve oracıkta
Yepyeni bir dünya doğurmak isterdim
Beni kovmayacaktın
Ben senin hayatına
Bir sır gibi girip
Günlerini bol güneşli, dallarını meyve yüklü yapacaktım.
Bugün de sabrımı tahtınla süsledim
Sevdim seni kalbimi dinlemeden
Sevdim seni sevdiğime inanmadan
Şimdi hem uzakta hem yanındayım
Hayalimdeki sevgi dünyayı kaplayacak
Kalbim o kadar minik ki
Seni sevmekten çatlayacak.