Ertaş ÇAKIR
05 Temmuz 2021
Elimize çok büyük bir şans geçmiş bulunuyor.
Bulgar seçmen kendisi sandıktan çekildi.
Erken seçim hükümeti ve özellikle de İç İşleri Bakanı Boyko Raşkov, 04 Nisan seçimlerinden burnunda para kokusu, parmaklarında da para izi olduğunu haber aldığı il ve işçe belediyelerindeki Polis Müdür ve Amirlerini gözü kırpmadan değiştirdi. Şikâyet edenlere aldırmadı. Birden bire olmak üzere, birkaç haftada Bulgaristan’da seçim gündem ve havası değişti, oy tezgâhları kalktı, oy pazarı kurulamadı.
Bu duruma düşeceklerini önceden düşünemeyen eski başbakan Borisov, Türkiye Cumhuriyetine oy pazarına gönderdiği eski beslemeleri boş elle dönünce, kendisi İstanbul’a sıçradı ve hatta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan’la İstanbul’da bir kahvesini içti.
Bu görüşme, Borisov’un iktidara dönme şansı yok olunca ortaya çıkmıştır ve Borisov 4. GERB hükümetini Hak ve Özgürlük hareketi ile kurma kartını açmış. Bu şansın ufku kapalıdır, çünkü GERB partisi 11 Temuzda 50 milletvekili çıkarsa ve 50’de HÖH-DPS çıkarsa bile gerekli olan 121 bulunamıyor.
Şeffaflığın, adaletin ve dürüstlüğün ancak Türk ruhunda yaşayan bir kimlik özelliği olduğunu defalarca yazdım. Aklında hile olan bir kişinin adil olmasının mümkün olamayacağını belirttim. Borisov Brüksel’den gönderilen ve halka verilmesi, ücretlerin sosyal yardımların ve emekli maaşlarının yükseltilmesi için kullanılması istenen paraları, seçim önü işleri ve oy satın almak için dağıtmış olması ve gerçeklerin açıklanması, durumu yüzlerine vurdu.
Bu tomar tomar para meselesi ideolojik hazırlığı olmayan ve DPS’de yetişip, önce GERB’e hizmet eden ve bu seçimlerde de “Cumhuriyetçilere” gönül veren Burgaz 2. Bölgesinden iş adamı Şaban Şaban’ın kendini ipe sallandırmasına neden oldu. Anlaşılan, paraları veren ardından sopacı grupları da göndermiş. Dönekliğe gerek yok. 42 yaşında ve 2 çocuk babası, Ruen köylerinden birçok haneye ekmek veriyordu. Yattığı yer nur olsun.
Bulgaristan’da hem de devletin baskın ortamında adaletli tavır mayalanamadı. Öyle bir seçim önü ortamı oluştu ki, 148 bin kişilik bir il merkezimiz olan Yukarı Cuma’da (Blogoevgrad) Belediye Başkanı seçimlerinin 2. Turu Pazar gün yapıldı ve katılım oranı % 28, 86’da kaldı. Romen mahallesinde ise bu oranı % 7.
Haskovo’da oy alım satımıyla uğraşan bir ailenin evinde ise 28 bin kişinin tüm kişisel verileriyle listeler bulunmuş sahte makinalarla oylama hazırlıkları görüldüğü açıklanınca polis baskın yapmış. Bu hazırlıkların GERB partisi tarafından yapıldığı İç İşleri Bakanı B. Raşkov tarafından açıklandı. Savcılığın bu seçimlerde yolsuzlukları önleme, şeffaf ve onurlu bir seçim çalışmalarına katılmadığı duyuruldu.
Etropole şehrinde oy başı 50 leva ödeyenler yakalandı ve 72 saat içeri atıldı.
Sosyolojik Araştırma merkezinin son açıklamalarında seçimlere 3 300 000 – 3 400 000 seçmen katılacağı ve sonuçların şu şekilde olacağı 1 Temmuz anket sonuçlarına göre açıklandı.
11 Temmuz’da oy dağılımı tablosu:
Birinci parti: % 20.8 “Var, Böyle Bir Halk Partisi;
İkinci parti: % 20.6 GERB;
Üçüncü parti: % 15.5 Bulgaristan Sosyalist Partisi’ne (BSP);
Dördüncü parti: % 12.3 “Demokratik Bulgaristan” koalisyon;
Beşinci parti: % 11.4 Hak ve Özgürlük Partisi’ne (DPS) ve
Altıncı parti % 4.7’sı da “Ayağa Kalk Bulgaristan” seçim hareketi.
Bu sonuçlara dış ülkelerden gelecek oylar katılmamıştır. Türkiye Cumhuriyetinden 100 000’den fazla oy bekleniyor ve Hak ve Özgürlükler partisinin 3. Parti olma şansı çok yüksektir.
Bu milli ankete göre şimdilik meclisteki tablo şöyle değişecektir.
Partilerin milletvekili sayısı:
- “Var, Böyle bir Halk!” partisi 55-60 milletvekili;
- GERB milletvekili sayısı 55 – 60 milletvekili;
- Sosyalist Parti (BSP) 40 – 45 milletvekili;
- Demokratik Bulgaristan” koalisyonu 32 – 36 milletvekili;
- Hak ve Özgürlükler Partisi (DPS) 32 – 34 milletvekili
- Maya Manolova partisi 12 – 14 milletvekili.
Aşırı milliyetçiler (VMRO-BND, NDSB, “Ataka”, Volya (İrade) partileri ile aşırı Rusofillerden “Vızrajdane” (Diriliş), Dubay’da bulunan, 18 davalı milyoner “Bulgar Yazı” partisi ve “Cumhuriyetçi Bulgaristan” partisi 46. Sofya parlamentosunun dışında kalıyor.
VMRO-BND partisinin kendilerine Bulgar kimliği ve pasaportu verdiği 150 bin kişiyi seçim günü oy vermeye çağırma çabaları şimdilik önlenmiştir. Yapılan son açıklamalara göre Kuzey Makedonya Cumhuriyetinde devamlı ikamet eden Bulgarların sayısı ancak 432 kişidir.
Seçimler 84 ülkede yapılacak, 22 Avrupa Birliği ülkesinden 22 ‘sinde toplam 468 seksiyonda seçim yapılacak. Yurtdışına 460 seçim makinası gönderildi. Kamuoyu yurtdışında seçimlerin posta üzerinden yapılmasında birleşti. Bu BULTÜRK isteklerinden biriydi. 46. Mecliste görüşülecektir.
Bulgaristan’da 11 Temmuzdan sonra hükümet kurma olanakları:
Birinci şık:
4 Nisan seçimlerine kıyasla nitel değişiklik 1 Temmuz itibarıyla artık belirdi. GERB partisinin iktidar ortaklığı yapma ve 4. Hükümetini kurma yolu kesildi. Şimdi sorun 4 Nisan seçimlerinde 92 milletvekili çıkarabilen “Var, Böyle Bir Halk”, “Demokratik Bulgaristan” koalisyonu ve Maya Manolova’nın yönettiği hareketin toplam 121 milletvekili çıkarıp çıkaramayacağı başat sorun oldu ve rol aldı. Son ankette en fazla 110 milletvekili çıkarabiliyorlar ve HÖH-DPS desteğine mutlaka ihtiyaçları olacak. Bu hükümet dışı parlamenter destek de olabilir.
Yeni durumun tartışması seçimden hemen sonra yapılacak olsa da, ayrıca parti liderlerinin yeni kabinede yer alıp almayacakları açıklanınca, şimdiki “program hükümetinde” değişiklikler yapılarak, meclis desteğiyle yola devam edilebilir. Cumhurbaşkanı Radev şimdiki hükümetin başbakanı olan General Stefan Yanev’in görevinde kalmasını ve ayrıca ekonomik ve mali ekibin de korunmasında ısrar edilebilir.
Şimdiden görüldüğü üzere “Var, Böyle Bir Halk” partisinin lideri Slavi trifonov Cumhurbaşkanı Radev ile yakın işbirliği halinde koalisyondan yönetmek istediğini gizlemiyor. İkinci denge ise, “Var, Böyle Bir Halk”, “Demokratik Bulgaristan” koalisyonu ve Maya Manolova’nın yönettiği hareketin alacağı oylarla sağlanacak yeni oranlama ve denge içinde belirlenecektir.
Şu özellik ilginç olabilir: “Demokratik Bulgaristan” Koalisyonunun milletvekili sayısını arttırma sonucu, Başsavcı İvan Geşev’in istifa etmesi ve AB baskısıyla kurulan Özel Mahkemelerin dağıtılması baskısı artabilir ve ayrıca Cumhurbaşkanı Rumen Radev’in yürütme üzerindeki baskısının azalması ve şimdiki çoğulcu sistemin korunmasında ısrar da yoğunlaşabilir.
Bu model şimdiye kadar kurulamadı. Seçim sonrası ilkeler üzerinde ve 20-30 yıllık bir perspektifle bu yola açılma olasıdır.
Bu arada, Hak ve Özgürlükler Partisinin ana tezi olan “Başa dönelim!” tezi tartışılmadı. Hangi Başa dönelim. 1879’a dönüp çok dilli, dinli, dinli ve kültürlü, çok etkileşimli birlik yolunu mu açalım. Bulgaristan’da böyle bir başlangıç hiç olmadı. 1879 Bulgaristan anayasası İstanbul Robert Kolejde, bir tek insan köleliği örnekleriyle devlet kurmayı öğrendiler. Rusya’ya gönderilip Çar II. Aleksandır’ın verdiği burslarla Odesa’da okuyanlar toprak köleliği örneklerinden başkasını bilmiyordu, Batı Avrupa ülkelerine gidip okuyan 700 kişi de üniversitelerde sivil toplum anlaşmasını okusalar da toplum burjuva demokrasisine olgunlaşmadığından dolayı ancak parlamenter demokrasiye dayanan Prenslik kuruldu. Oluşan anayasal düzen halkın isteklerine uymadığından dolayı, son 142 yılda 55 hükümet değişti, hiç birisi halkı kucaklayamadı. Şimdiki hükümet de atanmış bağımsızlardan oluşan bir hükümettir. Moskova ve ABD askeri hava kuvvetleri akademilerinde yetişen Cumhurbaşkanı General Radev tarafından atanmış ve Başbakan Stefan Yanev de Bulgar Harp Akademileri ve Amerikan Savaş Akademileri mezunu bir generaldir. Demek istediğim, eğer başa döneceksek, biz zaten YOPLUN BAŞINDAYIZ.
İlk ilkemiz, BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TÜRK HALKINDAN BÖLÜNMEZ VE KOPMAZ BİR PARÇA OLMAMIZDIR. Onlar, 1879’dan beri Bulgaristan Türklerin kimliği konusunu gündem ettiler. Vatanımızın Bulgaristan olduğunu yıllarca konuşamadılar. 1925’te Ankara Anlaşmasında Büyük önder Atatürk Bulgaristan’da ikamet eden her Türk istediği an anavatana gelebilir” dediğinde, dünya değişti. Bulgar hükümetleri ne zaman değerli insanlar olduğumuzu anladı ve korktu. 1936’da Bulgar Eğitim Bakanlığından tek kuruş yardım almadan Alfabe devrimi gerçekleştirdik, kendi başımıza dönüşüm yaptık. 1960’larda sıkıştırılınca 500 bin dilekçeyle vize isteyince, Bulgar devleti yine korktu. 1945-1989 yılları arasında tek bulgar sınırdan çıkamazken, biz 1951’de, 1964-1976 yılları arasında ve 1989’da sınırı kapısı ve mangalıyla birlikte Bulgar devletinin eline verdik ve 700 bin kişi sel gibi anavatanımıza aktık.
Neymiş şimdi HÖH lideri Mustafa Karadayı Türkiye bizim anavatanımızdır dedi diye ocakta kül bırakmayanlara gülüp geçiyorum.
Burada sorun hiç de bizim vatanımız ve anavatanımız, Türk dünyasının sınırsızlığı değildir. Sorun Bulgaristan Türkleri Türk halkından mı Bulgar halkından mı bir parçadır ilkesidir. Çünkü Ahmet Doğan’ın Tüzüğünde bizim Bulgar milletimizden bir parça olduğumuz yazıyor ki, bu da sözüm ona ”soya dönüş” zulmünü sineye çektiğimiz anlamına geliyor. Karadayı”nın “Türkiye bizim Vatanımızdır!” savı, Biz Türk halkından bir parçayız anlamına gelir ki, bu seçimde 7 numarayla oy vermemiz ÖDÜLÜMÜZDÜR!
Şu unutulmamalıdır. 1904’te “Bulgar halkından bir parçayız!” cümlesini HÖH Tüzüğünde ilk okuyan ve Ahmet Doğan’ın yüzüne “Biz Türk Halkından Bölünmez ve Koparılamaz bir Parçayız” diyerek HÖH hareketinden ilk ayrılan, 1985’te Sofya’da çalışan Türk inşaat işçilerini örgütleyen “Özgürlük” direniş hareketinin kurucu başkanı ve HÖH Başkan Yardımcısı mücadeleci gazeteci Halim Pasajov olmuştur.
“Program hükümetinin” devamı olacak birinci hükümet şıkında, Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) karolarından önce, Sosyalist Parti (BSP) kadroları tercih edilecektir. Pazar gün “Şipka-Burluca” Balkan tepelerinde 130. Kuruluş yıldönümünü kutlayan Bulgaristan komünist Hareketi, şimdiki Cumhurbaşkanı’nı öneren ve seçen güçlerin başında gelir ve çalışmalarının diyetini almak için iktidara ortak olma zamanını 12 yıllık bir aradan sonra gelmiş olduğuna inanmaktadır.
İkinci şık:
Azınlık hükümeti kurulabilir.
Protesto hareketlerinden gelen 3 parti toplam 110 ya da 120 milletvekili çıkardıklarında, bir azınlık hükümetinde buluşup, diğer 3 partiden birine ortaklık önerip meclis desteği isteyebilirler. Burada 3 ışık var.
- BSP destekli azınlık hükümeti. Bu ortaklığın kırmızıçizgilerinde hukuk reformu, “Belene” NES gibi büyük Rusya ortaklığı projeleri yer alacaktır. BSP katılımı Cumhurbaşkanı Radev’in yürütme üzerindeki etkisini arttırabilir. “Demokratik Bulgaristan” bu formülü kabul etmeyebilir.
- GERB partisi parçalanmak üzeredir. “Magnitski” yaptırımlarında adı geçen 68 şirketin paralarına el konur ve bunlara beklendiği üzere yeni yaptırımlar da eklenirse GERB’ten ayrılan milletvekili grubu ile de işbirliği formülü aranabilir.
- Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) partisinden destek aranması. DPS partisi hükümete davet edilse de, 4 yıl katılamaz, çünkü “Magnitski” yaptırımlarının sorgulanması 4 yıl sürecek ve Delyan Peevski şirketleri DPS şirketler çemberindendir. DPS gizli koalisyon ortağı olabilir. Milletvekili sayısını 50’den fazlaya çıkarabilirse önemi ve rolü artabilir.
Üçüncü şık:
Şimdiki durumun korunmasını isteyen partilerin ortak hükümeti.
Eğer “Var, Böyle Bir Halk”, “Demokratik Bulgaristan” koalisyonu ve Maya Manolova’n “Ayağa Kalk Bulgaristan…” parisinin yönettiği hareketin toplam milletvekili sayısı 110-120 adette kalırsa, GERB, BSP ve DPS partileri meclis çoğunluğunu yeniden ele geçirecektir. Şu ana, biz aramızda ortaklık karmamaya yeminliyiz deseler de, böyle bir iık var.
Bu özellikler ilginçtir. GERB BSP ortaklığı NATO ve AB yönetiminde kabul edilemez. “Magnitski” yaptırımlarında somut açıklanmamış olan birçok madde dolaylı yollardan GERB üzerine çullanıyor ve böyle bir hükümet kurulduğunda bu 2 var olan durum partisi tamamen çöküp eriyebilir.
GERB, BSP ve DPS partisine protesto partilerinden birinden destek gelmesi de düşünülemez, çünkü bu o partinin sonu olur.
Dış baskılar sonucu GERB ile “Var, Böyle bir Halk!” partisi koalisyonu da düşünülemez, çünkü böyle bir adım Slavi Trifonov’un partisini 3 ayda çökertir.
Bütün siyasi partilerin meclis desteği ile bir program hükümeti kurulması da, protesto partilerinin sonu olur.
Bütün bunları düşünenler değişikleri başlatacak bir “Var, Böyle Bir Halk”, “Demokratik Bulgaristan” koalisyonu ve Maya Manolova’nın yönettiği hareketinin azınlık hükümetini düşündükçe, sol cepheden 18 parti, hareket ve derneği birleştiren sosyalistlerin desteğinin aranmasını en uygun fırsat olarak görüyor.
Sonuç:
Bulgaristan’daki durum budur.
11 Temmuz seçiminde oyumuzu 7 numaraya verelim ve 1990’da alın terimizle kurduğumuz Hak ve Özgürlük Partimizi yeni daha güçlü ve daha yüksek bir mevkie taşıyalım. Biz Bulgaristan’ın orta direğiyiz. Biz olmadan Bulgaristan bu ekonomik siyasi bunalımdan çıkamaz ve yolunu bulamaz.
Geli birlik ve beraberlik kuralım ve dümeni elimize alalım.
Ne mutlu Türkün diyene!
Paylaşınız.