Seyhan ÖZGÜR

6 ay önce kurulan Bulgar hükümeti “Rila” dağı’nın “Borovets” (Çam Koru) kış sayfiyesinin beş yıldızlı tesislerinde sosyalist ve hak ve özgürlükçü milletvekilleriyle ilk görüşmesini yaptı. Bir mali uzman olan Başbakan Plamen Oraşarski’ye moral ve güç vermek için toplandıkları açıklandı. Hükümet ve milletvekilleri birliktelik (aralarında tam dayanışma halinde olduklarını) gösterdiler.

Bu buluşmada, Sosyalistler (BSP) ile hak ve özgürlükçüler (HÖH/DPS) aralarındaki çelişkileri biraz körelterek, en güçlü GEÇİŞ DÖNEMİ HÜKÜMETİ olduklarını ilan ettiler. Aşabildikleri çelişkilerden biri politik partilere yapılan devlet yardımları oldu. Şimdiye kadar barajı geçip parlamentoya giren partilere devlet her oy için 12 leva verirken artık 11 leva verecek.

 

Bu, Almanya ve İtalya’da oy başına ödenen paradan fazladır. Bu iki ülkede oy fiyatı 1.5 Euro’dur.

 

BSP ile HÖH’ ün bu defa boştan doluya doludan boşa aktarıp anlaşma yolu bulamadıktan sonra sarıp sarmaladığı ve rafa kaldırdığı konulardan biri ise, politik imtiyazlar (ayrıcalıklar, öncelikler) sorunudur. BSP seçim listelerindeki imtiyazlı baraj % 7 olmasında ısrar ederken, hak ve özgürlükçüler milletvekili adaylarına olan parti desteğini kabul eden çoğunluk iradesinin gözden düşürüldüğünü öne sürerek, bu ayrıcalığın % 50 oranında olmasında diretmeye çalışınca ipler koptu. Basına yapılan açıklamadan öğrenildiğine göre, bu hafta sonuna kadar, Seçim Yasası Değişiklik Önerisini hazırlamak için toplanacak olan bilirkişi grupları işin içinde çıkmaya çalışılacak.

 

İmtiyaz konusu neden güncel oldu?

24 yıldan beri Bulgaristan’da oranlı (proporsiyonal) seçim sistemi uygulanıyor. Bu sistemde milletvekili adayları tabandan (seçmen kitleri tarafından) gösteriliyormuş gibi bir görüntü olsa da, aslında milletvekili aday listeleri yüzde yüz parti merkezlerinde hazırlanıyor. Öyle olmasa, Sofya Halk Meclisi % 10 dışında tamamen kalitesiz bir “sabıkalı köylü meclisi” halini alır mıydı! Şimdi Başkan Lütfü Mestan, neymiş efendim sözde seçmenin barına bastığı milletvekili aday listelerini hazırlarken % 50 imtiyaz hakkı kullanacakmış. Zaten seçim listelerini yüzde yüz hazırlayan sensin değil misin? Biz öyle biliyoruz çünkü! Yoksa Ahmet ağa sana bu imtiyazı henüz tanımadı mı? Bu işi yapan ızbandutların çete başı Ahmet Doğan bu hakkı yüzde yüz kendine saklamış olabilir mi!

Lütfücüğüm, biz senin kendini “demokrat”  göstermek istediğini anlıyoruz anlamasına da, “köylü kurnazlıkları” artık geçmiyor. Sizin köyden, dedenin soyundan herhangi birine şimdiye kadar kaç kişi selam vermiş de, sizden kim insan arasında söz sahibi olmuş da, sen ahsam kesiyorsun? Biz birbirimizi tanırız. Hak ve özgürlükçüler sürüsünde ikinizden başka çoban mı var ki, sizden başka kimin sözü geçiyor ki, ha unutuyordum, Çingene baronları arasında Hristo Biserov’un havası iyi idi de, adam mahkemelik oldu, onun yerine kumarhaneler kralı Yordan Tsonev’in borusu her gün biraz daha ötmeye başladı. Ötsün bakalım nereye kadar ötecek…..

Örneklerimizi hep hak ve özgürlükçüler sürüsünden veriyoruz. İsterseniz renklendirelim. Eski bir savcı ve bu haftaya kadar GERRP partisi milletvekillerinden olan Georgi Markov isminde sinsi bir şahıs, şimdiye kadar hiçbir yerde ve hiçbir konuda adı geçmezken, birden parladı.

 

İki sebebi var:

1) GERB meclis grubundan ayrıldı, çünkü baskıya dayanamıyormuş.

 

2) 41. mecliste GERB vekillerine her ay el altından 17 bin 500 leva ödenirken, (susmaları ve yerinde durmaları için) şimdiki 42. halk meclisinde, 12 Mayıstan beri 8 ay geçmesine rağmen beklentileri boşa çıkmış, adam bir para alamamış.

Şimdi artık GERB grubundan ayrıldığını açıkladı ve oyunu açık arttırmayla pazarlayacakmış. Ne güzel be! Şimdi artık HEM ONA HEM BUNA – çifte mekik, çifte dikiş, ikili standart, akmasa bile birinden birinde damlar değil mi…Markov isabetli bir karar almış aklınca, GERB partisinin çangal inek olduğu anlaşıldı. Başkalarına örnek olursa tarihe geçebilir. Onun rolü KARA KOYUN rolüdür. Bilirsiniz, kara koyun suyu geçerse, sürü suya atlar.

Tabii, Georgi Markov benim için bir HAİN değil. Parti içi baskı ve el altı ödemeleri konularında yaptığı açıklamalarla BÜYÜK ULUSAL HİZMETTE bulundu. Görüyorsunuz yaralar deşilmeden akmıyor. Akmadan savmıyor. Şu GERB neden hemen dağılmıyor, B. Borisov milletvekillerinin ödünü mü almış, işin yoksa gece gündüz düşün. Markov hepimize iş içinde iş olduğunu gösterdi. Parti içi çelik disiplin kaynağı aylık kalpak başı 17.500 leva imiş. Fazla verebilirsen GERB’i dağıtabilirsin. Veremezsen sürünürsün. Adam kendini bir defa sattı mı, bin defa da satar. Bu işi yapan bir milletvekili olunca, o bir “politik fahişedir.” Fahişeler, kovulsa da, genel evi kolay kolay terk etmez. Ekmek kapısıdır. Ne yazık değil mi!

Milletvekili seçilip, Sofya’da sürüye katılan koyunların sürüden neden ayrılmadığı anlaşıldı değil mi? Kişilikli kadro yetiştirmek çok zor bir iştir. Bulgaristan’da en kolay işin “köylü zihniyetli bir parlamento toplamak” ve içindeki koyunları  “köylü kurnazlığıyla” gütmektir. Koyun yeme gelir tuza gelir, vekiller de paraya gelir. Her şey bu kadar basit…

Köylü zihniyetli bir vekil Sofya’ya gelip, iki Sofyalı tanımadan, iki aydınla oturup sohbet etmeden, bir tek konuda münasebet almadan, dört kitap okumadan, gazete resimlerinde ve fıkra sayfalarında kendini arayıp bulamazsa, evde okuyacakmış havasıyla hemen çantasına toplayıp, daireden meclise, meclisten sıcacık daireye, şoförlü siyah Mercedes içine kurulmuş gidip gelen, kravat bağlamayı bilmediği için her sabah komşusunu rahatsız eden bu “politik imtiyazlı ızbandutlar” ile ilgili Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi yayınlarında yazan arkadaşlar, GERB partisi söküldü, parçalanıyor, yeni parti kuracaklar, kurdular diye yazdıkça yazarken, öyle bir umut yarattılar ki,  G. Markov gözünü yumup ağzını açana kadar, GERB partisi hakkında, sanki dibine bir ton dinamit konmuş ve patlamadan 5 dakika sonra çökecek, yalnız fitilin ateşlenmesi kalmış izlenimi yarattılar. Olmadı! Neden olmadığını da bir türlü açıklayamamışlardı. Artık anlaşıldı.

HEM ONA HEM BUNA YANİ HERKESE OLUNCA OYUN BOZULMUYOR.

Devam edecek.

Reklamlar