Bulgaristan’da Memoğlu-Süleymanoğlu soyadıyla bilinen Hayriye Yenisoy 10 Mart 1934’te Filibe’nin (Plovdiv’in) yakınında bulunan Kriçim (Kırçma) kasabasında doğmuştur. İlk ve orta öğrenimini Kriçim İptidaî Mektebi ve Rüştiyesinde yapmıştır. Bu eğitim ocağında hazırlıklı aydınlar öğretmenlik yapmış ve Türklerin eğitim ve kültürel kalkınmasına hizmette bulunmuşlardır. Türkiyeli aydınlardan da burada çalışanlar olmuştur. Birinci Dünya Savaşından sonra Bulgar Çiftçi Partisi Hükümeti zamanında Cafer Tayyar Paşa ordusundan Bulgaristan’a geçip Filibe’ye yerleştirilen Türk subaylarından iki subay Kriçim Türk okulunda öğretmenlik yapmıştır. Baki Muallim adında İstanbullu bir öğretmen de uzun yıllar bu okulda çalışmış ve 1937’de Bulgar makamları birçok Bulgaristanlı Türk aydınıyla birlikte bu öğretmeni de ailece Türkiye’ye göçe zorlamışlardır. Hayriye Memoğlu’nun öğrencilik yıllarında rüştiye, medrese ve özel kolej mezunları okulda öğretmenlik yapmıştır. Bunlardan Kriçimli İsmet Muallim, Filibeli Nihat Muallim ve Peştereli Kâmil Muallim Filibe Özel Fransız Kolejini bitirmişlerdir. 1947 yılına kadar Kriçim Türk okulu özel okul statüsünde kalmış ve Okul Encümeni tarafından yönetilmiştir. Hayriye Memoğlu’nun babası Mehmet Memoğlu da uzun yıllar Encümen başkanlığı yapmıştır. 1947’de okul devlet okulu olmuştur. Hayriye Memoğlu Rüştiyeyi bitirdikten sonra Kriçim Bulgar Kız Lisesinde okumuş ve 1952’de yüksek başarıyla mezun olmuştur. Aynı yıl Sofya Üniversitesinde Türk gençlerine Türkçe eğitim veren bölümler açılınca Hayriye Memoğlu da Türk Filolojisi Bölümünde öğrenimini sürdürmüştür. Üniversite yıllarında ünlü Türkologlardan ders dinleme şansı olmuştur: Bölümün açılışının ilk yılında öğrenciler asistan Riza Mollov’dan edebiyat nazariyesi ve Türk folkloru, öğretim görevlisi Gılıb Gılıbov’dan da pratik Türk dili ve Osmanlıca’dan 2 ders dinlemişlerdir. Ertesi ders yılında (1953-1954) Azerbaycan Türkologlarından Prof. M. Şiraliyev, Prof. M. Mirzazade misafir profesör olarak Bölümde bulunmuş ve Türk diyalektolojisi, çağdaş Türk dili dersleri okutmuşlar, Türkolojinin esasları alanında öğrencilere bilgi vermişlerdir. 1955’te Prof. G. Nemeth, asistanı G. Hazai ile birlikte Bölümde kalmış, Vidin ve AdakaleTürk ağızları üzerine bir dizi konferanslar vermiş, G. Hazai de kendisine asistanlık etmiştir. G. Hazai 1957-1959 yıllarında yine davet edilerek Türkolojiye giriş, Türk dilleri tarihi gibi dersleri okutmuştur. Türkiye’den Prof. H. Caferoğlu, Prof. S. E. Siyavuşgil, O. Ş. Gökyay; Leningrat (St. Peterburg) Üniversitesinden Prof. A. N. Kononov; Viyana Üniversitesinden Prof. A. Tietze, Polonya Türkologlarından Prof. E. Trijarski, Prof. Wl. Zajaczkowski gibi bilim adamları Bölümü ziyaret etmiş, bunlardan çoğu konferanslar vermiştir. Türk Filolojisi Bölümü 1956 yılına kadar Genel Dil Bilimi Kürsüsüne bağlı kalmış, bu tarihten sonra da müstakil bir kürsü olarak Batı Filolojileri bünyesinde varlığını sürdürmüştür.
Fakültenin öteki bölümlerinde olduğu gibi, Türk Filolojisinde de öğrenci bilimsel derneği kurulmuş ve bilim araştırmaları alanında ilk adımlar atılmaya başlamıştır. Bölümün öğrenci derneğini asistan R. Mollov yönetmiş, Hayriye Memoğlu da derneğin başkanlığına seçilmiştir. Yazmış olduğu ilk yazıları “Sabahattin Ali’nin Kuyucaklu Yusuf Romanı” ve “Mihail Şolohov ve Eserleri” başlıklı ilk yazıları 1955’te “Yeni Işık” gazetesinde yayımlanmıştır.
1956 yılında Bölüm ilk mezunlarını vermiş, bunlar arasında bulunan Hayriye Memoğlu da yüksek başarıyla diploma almıştır. Mecburî hizmet olarak Kırcaali Türk Öğretmen Okulunda (Türk Pedagoji Mektebinde) Türk dili ve edebiyatı öğretmenliğine atanmıştır. Okulda öğrenci derneği kurarak üye öğrencilerden bazılarıyla bölgedeki Türk köylerinden folklor malzemesi toplamıştır.
Üç yıl süren mecburî hizmeti sona erince Hayriye Memoğlu Eski Zağra (Stara Zagora) Öğretmen Uzmanlaşma Enstitüsüne “Türk Okulları” Kürsü başkanlığına atanmıştır. Enstitünün kurucularından biri olan Hayriye Memoğlu Bulgaristan Türklerinin Türkçe Eğitiminin gereken bilimsel-pedagojik düzeyde gerçekleşebilmesi için çalışmış, 3 Türk okullarını sık sık ziyaret etmiş, yaz aylarında Enstitüde öğretmenlere kurslar düzenlemiş, bilimsel-metodik içerikli makaleler yayımlamıştır. Ayrıca, bu yıllarda Türk folklor ve diyalektoloji malzemesi toplamaya da devam etmiştir. Enstitüde kaldığı dönemde Bulgar Bilimler Akademisinin Düzenlediği bilimsel ekspedisyonlara da katılmış, Kuzeydoğu Bulgaristan’da Gagavuzların dili, kültürüyle ilgili malzeme toplamıştır.
Eski Zağra Enstitüsünde çalıştığı yıllarda Sofya Üniversitesi Slav Filolojileri Fakültesi Bulgar Dili ve Edebiyatı Bölümünde öğrenime başlayarak buradan da yüksek başarıyla mezun olmuştur. (Bu ikinci fakülteden almış olduğu diploması Hayriye Memoğlu-Süleymanoğlu /Hayriye Memova-Süleymanova/ adıyla verilmiştir). Ünlü Bulgar dilcilerden Vladimir Georgiev, Lübomir Andreyçin, Miroslav Yanakiev gibi profesörlerden ders dinlemek de büyük bir şans olmuştur. İki fakülteden mezun olarak, Türkoloji ve Slav dilleri alanında bilgilere sahip olması, Hayriye Memoğlu-Süleymanoğlu’nun bundan sonraki bilimsel çalışmalarının da büyük ölçüde yönünü belirlemiştir. Yayımlanmış eserlerinden büyük çoğunun, doktora tezi de dahil, Türk-Bulgar, Slav-Türk dil etkileşimi, folklor etkileşimi konusu olduğu açıkça görülmektedir.
Sofya Üniversitesi Türkoloji Bölümünün açmış olduğu sınavı yüksek puanla kazanarak burada 22 yıl çalışmış, çağdaş Türk dili, Türk dili ses bilgisi ve leksikoloji dersleri okutmuştur. Bölümün adı Türk Filolojisi, sonra Oryantalistik, daha sonraları da Türkoloji olmuş ve günümüzde de Türkoloji olarak Klasik ve Yeni Filolojiler Fakültesi bölümlerinden birini oluşturmaktadır.
Hayriye Süleymanoğlu, yaz aylarında Sofya Üniversitesi tarafından düzenlenen bilimsel ekspedisyonlara katılmakla görevlendirilmiş, Türklerin yoğun yaşadığı bölgelerde Türk folkloru ve diyalektolojisi araştırmalarında bulunmuştur.
Sofya Üniversitesi tarafından Bakü’ye gönderilerek Azerbaycan Devlet Üniversitesinde Türk dili ses bilgisi ve leksikoloji alanında ihtisas yapmış, Türkologların 4 çalışmalarını yakından tanıma olanağı bulmuş, bilim ufku genişlemiştir. Azerbaycan Yabancı Diller Enstitüsü Fonetik Laboratuvarında da deneyler yapmıştır. Daha sonraları Azerbaycan Bilimler Akademisi Dilcilik Enstitüsünde Tarihî Süreç İçinde Tük Dilleriyle (Lehçeleriyle) Slav Dilleri arasındaki Etkileşim konulu doktora tezini savunmuştur.
Üniversitede başasistan, kıdemli öğretim görevlisi olarak görev yaptığı yıllarda birçok Türkoloji öğrencisine tez danışmanlığı yapmış, Türkçenin leksik ve deyimler düzeyinde öteki dillerle etkileşimi konusu başlıca araştırma konusu olmuştur. Bundan sonra Bulgar Bilimler Akademisi Balkanoloji Enstitüsünün “Balkan Halklarının EtnikLengüistik ve Etnik-Kültür Sorunları” Bölümüne atanmıştır. Bulgarların “Büyük Gezi” olarak adlandırdıkları zorunlu Büyük Göçte ailece Türkiye’ye gelmiş ve burada Yenisoy soyadını almıştır. Böylelikle çalışma hayatında ikinci bir dönem başlamıştır.
1991 tarihinde Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde kadroya alınan, Bulgar Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalının kurucusu olan Hayriye Yenisoy, burada eski Bulgarca, Bulgar yazı dili tarihi, çağdaş Bulgar dili grameri, leksikoloji, diyalektoloji, stilistik gibi esas teorik dersleri okutmuştur. Lisansüstü ve doktora öğrencilerine danışmanlık yapmıştır.
Kısa süreyle Muğla Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Türk Lehçeleri Bölümü, Doğu Akdeniz Üniversitesi-Gazi Mağusa (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti), Sofya Yüksek İslâm Enstitüsü, Bakü’deki Azerbaycan Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesi, Oslo Üniversitesi (Norveç), Bulgar Bilimler Akademisi Bulgar Dili Enstitüsü gibi yüksek öğretim, bilim kurumlarında ders okutmuş veya konferanslar vermiştir. Türk Federasyonlarının davetlisi olarak Avusturya, Hollanda gibi ülkelerde düzenlenen yaz okullarında konferanslar vermiş, Avrupa’daki Türklerin eğitim konulu toplantılarına katılmıştır. Bir süre de T. C. Devlet Bakanlığı ve Kültür Bakanlığında danışman olarak geçici görevlerde bulunmuştur.
Bilimsel çalışmaları Türkoloji, Balkanoloji ve Slavistik alanındadır. Bir dilci olarak bilinen Hayriye Memoğlu’nun Bulgaristan Türklerinin sözlü ve yazılı edebiyatı üzerinde 5 de derleme, makale ve kitaplar hâlinde araştırmaları yayımlanmıştır. Bulgaristan’da çıkan Türkçe dergi ve gazetelerin, Bulgaristan Türk sanatçılarının dilini incelemiş, istatistik yöntem uygulayarak yazılı eserlerin üslûp zenginliğini, Bulgarcanın etkisi bakımından yazarların dilinin durumunu rakamlarla göstermiştir.
Bir milyon kelime biçimini esas alarak çağdaş Türkiye Türkçesini kelime zenginliği açısından, fonetik ve morfolojik açıdan araştırarak ilginç sonuçlar elde etmiştir. Söz gelişi, belirli metinler çerçevesinde en sık kullanılan kelimeleri, Türk yazı dilinin kelime zenginliğini rakamlarla göstermiş, günümüzün Türkiye Türkçesinde eklerin işleklik durumunu açıklamıştır.
Yukarıda da belirtildiği gibi, ciddi çalışmalarından biri de Türkçenin Balkan dilleriyle etkileşimi ve geçmişten günümüze kadar dayanan Slav-Türk dil ilişkileri olmuştur. Balkan dilleri üzerinde (Balkan Yahudilerinin Cüdezmo dili de dahil) Türkçenin etkisi, Osmanlı kaynaklarında Balkan toponim ve hidronimleri gibi başlıklı yazıları da bu çalışmaların bir bölümünü oluşturmaktadır.
Leksikografi alanında da çalışmaları vardır: Türkçe-Bulgarca Sözlük, BulgarcaTürkçe Tematik Sözlük, Türkçenin Sıklık Sözlüğü, Türkçenin Ters Sıklık Sözlüğü vb. Norveçli ünlü bilim adamlarından Prof. Alf Grannes ve Prof. Kjetil R. Hauge ile birlikte Bulgarcada Türkçe Kelimeler Sözlüğü üzerinde de yıllarca çalışmıştır. Eski Türk anıtlarıyla ilgili Rusça eserlerin Türkçeye çevirisini yapmış, Türkçeden Bulgarcaya ve Bulgarcadan Türkçeye kitap çevirileri de vardır.
Uluslararası Sosyolengüistler Derneği’nin üyesi olan Hayriye Memoğlu sosyolengüistik alanında da çalışmaktadır ve Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç etmiş Türklerin dilini incelemektedir.
Bulgaristan’da totaliter rejimin Türk halkına ırkçı bir politika uygulamaya başlamasıyla Türk aydınlarından birçoğu perişan edilmiştir. Bu karanlık dönemde Hayriye Süleymanoğlu’nun ailesi de nasibini almıştır. Şair ve araştırmacı Ahmet Şerif 6 Şerefli de şöyle yazmıştır: “Türklerle ilgili herhangi bir olay çıkınca Bulgar güvenlik organları ilk önce bu ailenin evine baskın düzenliyor, aileye nefes aldırmıyorlardı”. Evleri defalarca basılmış, zengin ev kitaplığından kitapları alıp götürülmüştür. Düzenlenen baskınlarda Hayriye Süleymanoğlu’nun Türkoloji konulu yayımlanmış ve henüz yayımlanmamış eserleri (müsveddeleri de dahil), yıllarca toplamış olduğu Türk folkloru ve diyalektolojisi malzemesine de kasetleriyle birlikte el konmuş, bir daha hiç bir şey iade edilmemiştir. Sofya Üniversitesi Yayınevince basılmış, henüz Üniversite matbaasında bulunan Bulgarca-Türkçe Tematik Sözlük’ü ve baskıda bulunan TürkçeBulgarca Sözlük’ü alınarak Üniversitede ırkçı bir politika izleyenlerin başında bulunan Rektör Prof. İlço Dimitrov’un çıkardığı 4170 Numaralı, 14.07.1981 tarihli yazılı emriyle yakılmaları için acilen bir komisyon kurulmuştur. Fakülte profesörlerinden bazıları bunu tepkiyle karşılayınca Rektörün 4592 Numaralı, 27 Temmuz 1981 tarihli yeni bir emriyle Bulgarca-Türkçe Sözlük Üniversitenin bodrum katındaki depolardan birinde demir parmaklıklarla bölünmüş bir yerde kilit altına alınmıştır. Söz konusu sözlükleri Hayriye Memoğlu’nun Bulgaristan Türkleri için hazırladığı ve bunlarla Türkler, ana dilleri Türkçeyi ve Türk kültürlerini unutmamalarını amaçlamış olduğu iddiaları ortaya sürülerek Hayriye Memoğlu’nun Bulgar Komünist Partisinin “TEK ULUS” kurma politikasına karşı çıktığı vb. politik nedenlerle suçlu bulunarak hakkında genel soruşturma açılmıştır. Bu soruşturma 10 Kasım 1989’da komünist rejim iktidarına son verildiği güne kadar devam etmiştir. Oysa iki sözlüğün de ön sözlerinde bunların Türkoloji Bölümü öğrencilerinin ihtiyaçlarını karşılamak için hazırlanmış olduğu ve böyle sözlükler hazırlamak için Hayriye Memoğlu’na görev verildiği açıkça belirtilmiştir. Aradan 13 yıl geçtikten sonra, Eylül 1993’te Üniversitenin yeni Rektörü Prof. Dr. İv. Lalov’un emriyle demir parmaklıklı bölmenin kapısı açılmış, Bulgarca-Türkçe Tematik Sözlük de özgürlüğüne kavuşmuştur. Sözlüğün özgürlüğe kavuşması Bulgaristan Cumhurbaşkanı Dr. Jelö Jelev sayesinde olmuştur. Türkçe-Bulgarca Sözlük’e gelince: Hayriye Süleymanoğlu’nun elinde sadece arşiv materyallerinden bir bölüm kalmış, bunlar üzerinde tekrar çalışmaya başlamış, 1989’un Büyük Göçünden sonra Ankara Üniversitesinde göreve başlamış, söz konusu sözlük üzerinde de çalışmalarını sürdürmüştür. 2007 yılında bu sözlüğün güncelleştirilmiş yeni varyantı T. C. Millî Eğitim Bakanlığınca Ankara’da yayımlanmıştır.
Herhangi bir emir olmadığı, işine son verilmediği hâlde Hayriye Süleymanoğlu Sofya Elektrokar Fabrikasında yaklaşık 4 yıl boyunca en ağır koşullarda temizlikçi ve işçi olarak çalıştırılmıştır. Bu fabrikaya Bulgar aydınları da gönderilip çalıştırılmıştır. Sonra da Sofya Üniversitesinden Bulgar Bilimler Akademisi Balkanoloji Enstitüsüne atanmıştır. Bulgar profesörlerin dediği gibi, o yıllarda Bulgaristan Anayasası dahi hiçe sayılmıştır.
Hayriye Memoğlu-Süleymanoğlu bu karanlık günlerde dahi millî benliğini, insanlık haysiyetini korumuş, Bulgar Güvenlik Sisteminin meşhur Altıncı şubesinde ve sık sık çağırılan ve haftalarca süren soruşturmalarda insanlığı, adaleti, Türklüğü savunmuştur. Tüm zorluklara göğüs gererek, her hareketiyle hapisanelerde, sürgünde bulunan yüzlerce öğrencisine, kader kardeşlerine manevi güç vermiş ve adı âdeta bir efsane olmuştur.
Hayriye Süleymanoğlu yıllar önce doçent seçilmiş, ancak Türkleri Bulgarlaştırma süreci başlayınca doçentliğinin onaylanması da durdurulmuştur. 10 Kasım 1989 tarihinde totaliter rejime son verilince Hayriye Süleymanoğlu’nun doçentliği de Bakanlar Kuruluna bağlı Yüksek Atestasyon Komisyonu tarafından onaylanabilmiştir.
Yukarıda da belirtildiği üzre Hayriye Yenisoy’un çalışma hayatında Türkiye dönemi de vardır. Bulgaristan’da yayımlanmış eserlerinde dilcilik konuları ağırlıklı olmuştur. Türkiye döneminde de bu alanda çalışmalarını sürdürerek Bulgaristan Türklerinin ve öteki Balkan Türklerinin edebiyatı üzerine de eserler yazmıştır. Özellikle Balkan Türklerinin göç felâketi ve bunun bir devamı olan Türkiye’deki sıkıntılı, üzüntülü uyum süreçlerinin edebiyata yansıması esas araştırma konusu oluşturmuş ve profesörlük için çalışmaları da bu konuda olmuştur.
Başlık olarak 250 dolayında eseri olan Hayriye Memoğlu’nun yazıları Türkçe, Bulgarca, Rusça, Slovakça ve İngilizce olarak Bulgaristan, Türkiye, Azerbaycan, Çekoslovakya, Norveç, Hollanda, A. B. D. vb. ülkelerde yayımlanmıştır. Bu başlıklar arasında Bulgarcaya ait kitapları da bulunmaktadır. Bulgarcanın gramerini Türk dilinde 8 ilk kez yazan Hayriye Süleymanoğlu olmuştur. Bu kitaplarda karşılaştırmalı yöntem uygulamış, Türkçenin ve Bulgarcanın fonetik, sözcük yapımı ve gramer özellikleri üzerinde durulmuş, bu iki dilin farklı ve benzer yönleri vurgulanmıştır.
25-30 yıl bir süreden sonra ilk kez Türk çocuklarına bir bağış ve hatıra olarak Türkçe ders kitaplarını eşi Mehmet Süleymanoğlu ile birlikte hazırlamıştır. T. C. Millî Eğitim Bakanlığı da bunları bağış olarak Bulgaristan Eğitim ve Bilim Bakanlığına göndermiştir.
Bulgaristan Cumhurbaşkanlığında, Eğitim ve Bilim Bakanlığında en yüksek düzeyde düzenlenen toplantılarda Haklar ve Özgürlükler Hareketini temsil eden komisyonun başkanlığını yaparak Türkçenin Türk çocukları olan okullarda zorunlu bir ders olarak okutulmasını ısrarla savunmuştur. Türkiye’ye göç ettikten sonra da Bulgaristan ile ilişkilerini kesmemiş, Türkçe öğretimi konusunda en yüksek Bulgar devlet makamlarıyla görüşerek bu konunun Bulgaristan yasaları çerçevesinde olumlu yönde çözümünü ısrarla istemektedir. Sofya Yüksek İslâm Enstitüsünde de Türkçe dersleri okutarak eğitime katkıda bulunmaya devam etmektedir. Sofya’da düzenlenen etkinliklere bildirileriyle katılmaktadır. Bulgar meslektaşlarıyla da sıkı ilişkilerini, ortak bilimsel çalışmalarını sürdürmekte ve Sofya’da çıkmakta olan uluslararası dergilerde makaleleri yayımlanmaktadır.