Rafet ULUTÜRK

Parlamentoda yaşananlar artık yalnızca bir siyasi kriz değil; aynı zamanda halkın iradesine karşı açık bir saygısızlık haline gelmiştir. Bulgaristan halkı, temsilcilerini ayrı ayrı seçip oraya gönderdi. Ancak neden? Çünkü kimse tek bir güce ya da partiye güvenmiyordu. Amaç, farklı görüşlerin bir araya gelip birbirini denetlemesi, halkın çıkarına kararlar alınmasını sağlamaktı. Ancak görüyoruz ki, seçilenlerin derdi halk değil, kendi çıkarları.

Sorumsuzluk Zirvede: Halkın İradesine Karşı Geliyorlar

Daha parlamentonun başkanını seçmek için sekiz kez deneme yapıldı ve sonuç yine başarısızlık. İkinci tura kalan Doç. Dr. Nataliya Kiselova ve Silvi Kirilov, 118 oya ulaşamadı. GERB-SDS desteği bile Kiselova’yı kurtaramadı. Bu kadar başarısızlık karşısında kimsenin “Neden buradayız?” diye sormaması halkın sabrını taşırıyor. Parlamentoda olanların bir gün söyledikleri, ertesi gün söylediklerine uymuyor. Bugün ak dediklerine yarın kara diyorlar. Halkı temsil etmeleri gereken bu insanlar, kendi çıkarlarını korumak için birbirleriyle yarışıyor.

Bulgaristan’ın Gerçeği: Türkler Olmadan Huzur Gelmez

Bulgaristan siyasetinin kronik inadı şunu hâlâ öğrenemedi: Türkler olmadan Bulgaristan’da huzur ve istikrar sağlanamaz. Bu gerçek, her geçen gün daha da belirgin hale geliyor. Ancak ne yazık ki, mevcut siyasi irade Türk topluluğunu görmezden geliyor, onlara karşı sistemli bir inatçılık sergiliyor. Bu tavır yalnızca toplumsal barışı zedelemekle kalmıyor, aynı zamanda siyaseti bir çıkmaz sokağa sürüklüyor.

Siyasetin Dönüşmesi Şart

Halk, mevcut parlamentonun işleyişinden artık bıkmış durumda. Seçim sistemine olan güvenin bu kadar düşmesi, parlamento dışında kalan partilere halkın umut bağlamasına neden olabilir. Halk, “Yapamayanları dışarıda bırakın, yenilere şans verin” diyor. Çünkü mevcut siyasi düzen, bir şeyleri yapmak için değil, yapmamak için orada olduklarını her fırsatta gösteriyor.

Sekizinci kez parlamentonun başkanını seçememek, bir şaka değil, utanç kaynağıdır. Dokuz parti bir sonraki denemeyi bekliyor, ama halk bu sabrı göstermeyecek. Sandık bu sefer masadan kalkmayacak; kafalarına dökülmek üzere bekliyor.

Ne Yapmalı?

Halk artık soruyor: “Bizi temsil etmek için değil de, birbirinizle kavga etmek için mi oradasınız?” Bu noktada yapılması gerekenler çok net:

1. Siyasi Partilere Halkın Mesajını Verin: Mevcut partiler, halkın isteklerini yerine getiremiyorsa, gelecek seçimlerde dışarıda bırakılmalı. Halk, yeni yüzlere ve yeni fikirlerle gelenlere şans tanımalı.

2. Toplumsal Barışı Ön Plana Koyun: Türk topluluğunun görmezden gelinmesi, Bulgaristan siyaseti için en büyük hatalardan biri. Tüm etnik grupların sesi duyulmalı ve hakları korunmalıdır.

3. Liderlik ve Uzlaşı Kültürü Geliştirin: Parlamentoda liderlik boşluğu çok açık. Partiler, kişisel çıkarlarını bir kenara bırakıp halkın sorunlarına çözüm üretmek için uzlaşmayı öğrenmeli.

Son Söz

Bu ülkede halk artık kandırılmaktan, oyalanmaktan ve aldatılmaktan bıktı.
Parlamentoda olanlar halkın mesajını hâlâ anlamadıysa, sandıklar bir sonraki seçimde çok daha farklı bir cevap verecek. Unutmayın ki, bu halk sabırlıdır, ama sabrı taştığında da gereğini yapmasını bilir. Bu kriz sadece siyasetin değil, aynı zamanda halkın iradesine karşı işlenen bir ihanetin göstergesidir.

Bulgaristan’ın geleceği halkın elindedir ve halk bir kez daha bu iradeyi ortaya koyacaktır.

Reklamlar