Dr.Halide AKINCI

2014 Türkiye yerel seçim sonuçları Türk halkının yeni bir bilgelik düzeyine eriştiğini gösterdi. Sandıktan çıkan irade, adına demokrasi denen idare biçiminde, kamu işlerinin tüm vatandaşların yararına ve hâkim olan kanıya ayarlı yürütme politikasına yeşil ışık yaktı.

Demokrasi, kavgalı zıddiyetlerin bütünlüğü içinde oluşup gelişir ki, bizim toplumumuzda “karar halkındır” olgunluk aşamasına artık ulaştı. Türkiye Cumhuriyeti demokrasisi Türk-İslam dünyasında, Balkanlar, Kafkaslar, Yakın ve Orta Doğu, Orta Asya,Afrika gibi, yakın ve uzak daha birçok ülkeyi kapsayan çok geniş bir coğrafyada model duruma gelirken, aramalı, tek partili ve çoğulcu bir mayalanmayla bir asırdan uzun bir süre olgunlaşıp gelişerek, bu günlere gelindi.

 

XXI. yüzyıl Türkiye’si, bir anayasal layık demokrasi modeli olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) hükümetleri ve Başbakanımız Recep Tayip Erdoğan liderliğinde zorlu ve güçlü bir yönetimle ilerledi.

Geçen yüzyılın başlarında Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde verilen Ulusal Kurtuluş Savaşı’ndan sonra padişahlığın tarihe gömülmesiyle başlayan ve ulusal devletin kurulması yollarını açan politik, sosyal, ekonomik ve kültürel dönüşümlere daha geniş bir yapılanma ve daha zengin bir yaşam alanı ancak AK Parti iktidarında olanak buldu. Atatürk’ün vesaikli bir anayasal yönetim modelini, vesaiksiz bir demokratik yönetime dönüştürmeyi üstlenen Başbakanımız Erdoğan önderliğindeki AK Parti, bu politikanın kaçınılmaz gereği ve demokrasinin yeni taşıyıcısı olarak, yenileşmeyi kabullenmiş bir orta sınıf yarattı.

 

Son dönem, Türkiye iç ve dış politikasının orta direği konumuna gelen bu yeni oluşum, bireyselleşerek aile dokusundan güç aldı ve özgüvenli davranarak, yeni bir gelecek umudu doğurdu. İşte bu noktada, Başbakan R. T. Erdoğan’ın başını çektiği yeni milliyetçilik, yeni Osmancılık akımı, Büyük Osmanlı İmparatorluğu’nun dört bir yanından gelenlerin yarattığı ANAVATAN – çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan ama “benim sınırlarım buradaki coğrafya ötesindedir” deyenlere nefes verince, herkeste yepyeni bir güçlü güven berildi. AK Parti’nin 30 Mart 2014 seçim zaferi, ayrıca toplumsal lider Tayip Erdoğan’ın seçmenin % 51’inin gönül sevgisini kazanması, yeni olan fakat başarılı uygulanan son dönem politikasının büyük ürünüdür.

 

İstanbullu soydaşlarımızın Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği (BULTÜRK), Dernek Başkanımız Rafet Ulutürk ve bu yeni politik mayalanmayı insanlarımıza açıklayıp hepsini bilgilendirmeyi hedefleyen Stratejik Araştırma ve Yayın Merkezimiz işte bu siyasetin doğru olduğunu göstermeye gayret etti. Rumeli-Balkan vatandaşları bu komploya karşı oyunu Ak Parti lehine kullanın dedi. Türkiye‘ye operasyon yaptırtmayız, ey dünya güçleri, küresel güçler diye mesaj verdi. Hepinizi AK Partiye oy vermeye davet etti ve ortak zaferlerle kucaklaşmamızı kutladı.

 

İdeolojik ve politik evrimsel gerçekliğin gelişim seyri büyük ırmakların akarken kâh genişleyip yayıldığı, kâh daralıp derinleştiği görünümünü sergiler.

Kemalizm ve Atatürkçülüğü kaskatıymış gibi görenler post modern dünyaya ayak uyduramadılar.

Herkesin gelişirken değiştiği gibi, Atatürk’ün kurduğu anayasal cumhuriyet devlet ve yaşama çağırdığı ilkeler, devamlı gelişim ve zenginleşme sergilemek zorundadır.

 Kimsenin Mustafa Kemali, Atatürk ve Atatürkçülüğünü, onun Türk toplumuna verdiği kazanımları, açtığı ufukları tekelleştirme veya başkalarından kıskanma lüksü yoktur. Atatürkçülük yaşayan bir nimet olduğundan, onu bohçaya sarıp sandıkların en derinine saklama da hayır alameti değildir.

Yenidünya tarihinde Ulusal Kurtuluş Çağı’nı başlatan Atatürk, onlarca halkın emperyalist kölelik zincirlerini kırmasına, ulusal devlet kurmasına ve dünya devletleri ailesine katılmasına yol açmıştır.

Ne var ki, bu devletlerin ve ulusların gelişim süreci de noktalanmadı. Birçoğunun gözünde nur olan Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni tarihi, AK Parti yönetimi, atılımları, aldığı yön, ve açılıklarını izleyenler nefes kesmiş bizi izliyor.

 

Bu bakıma, 2014 yerel seçim zaferi, Türk halkının dünya halklarına bilge sesi oldu.

Bu büyük gerçek, hepimizin, biz soydaşların birlikte yaşadığımız, hepimizin şu ya da bu şekilde katıldığımız büyük bir kavganın içinde ortaya çıktı. Başbakan Erdoğan’a oy verenler,  güvenli bir gelecek politikasını görebilenlerdir ki, bu Türkiyelilerin en örgütlü ve bilinçli kesimidir. Ben şahsen CHP partisine ve lideri olan Kemal Kılıç tar oğlu’na oy veren bir kitle olduğuna inanmıyorum. Politika alanlarında cumhuriyetçi geleneklere bağlı bir politik parti olarak boy gösteren CHP, Türkiye’nin politik gerçekliğini çözemediği gibi, hiçbir konuda yeni bir algoritma, yeni, bir seçenek gösteremiyor, kitlelerin aradığı politik motor olamıyor. Bu arada, kişisel suçlamalara dayanan modern politikaların mutlaka tosladığı, 30 Mart örneğiyle bir daha kanıtlandı. CHP’ye verilen oylar halk bilgeliğine henüz ulaşamayanların çaresiz ve seçeneksiz arayışının yansımasıdır.

Ne yazık ki, öncelikle İstanbul’da oy kullanan Rumeli-Balkan göçmenlerinin, bazı federasyonlar tarafından, yenilenme yolunu açamayan politikaya, CHP listesine oy vermeye davet edilmesi, bir yandan bütünlüğümüze gölge düşürürken, aynı zamanda politik basiretsizliğin, vesaik döneminden kalmış kör anlayış ve yaklaşımın hala aramızda yaşamaya devam ettiğine işaret oldu.

 

Geleneksel katı milliyetçi çizgiyi izlerken, çok önemli bir muhalif güç olduğunu her an sezdiren, devleti içinden kemirip çökertmek, yerli yersiz yolsuzluk suçlamaları ile erk otoritesini itibarsızlaştırmak isteyenlere karşı sert tavır alan MHP ve Genel Başkanı Devlet Bahçeli, birçok merkezde halkın desteğini hak etti ve adayları il ve ilçe başkanlıklarına getirildi.

 

Türkiye’de toplu halde yaşayan Kürtlerin, Türk ulusu içinde oluşturucu bir bütün olarak bilinçlenmelerine ve yapılanma çabalarına öncülük eden Barış ve Demokrasi Partisi, izlediği seçim politikasında ana kadrolarını ve yaydığı evrensel insan hakları ve doğal hak ve özgürlükler ideolojisinin bilinen taşıyıcılarını il ve ilçe belediye başkanlıklarına ve muhtarlıklara aday göstermişti. Türkiye toplumuna uzlaşma ve barışı selamı sunan bu kararlı yolunda yürüme azmi seçim günü yerel düzeyde hayat buldu.

 

30 Mart 2014 Türkiye Cumhuriyeti yerel seçimlerinde,  AK Parti hükümetinin 13 yıllık başarılı aralıksız ekonomi kalkınma politikası galip geldi. Zafer kazanan, Türkiye’nin dört bir yanında aynı zamanda sanayileşme, aynı zamanda modernleşme, aynı zamanda yeni bir teknoloji çağına geçme politikası; Türkiye’nin artık dünya bunalımlarından fazla etkilemeden yol alabildiğini kanıtlayan siyasetlerin de var olduğunu göstermiş oldu.

Bu anlayış, Türkiye’de kültür ve eğitim devrimi yaparken her il merkezine Üniversite taşıyan zihniyettir. Zafer kazanan yenileşerek uygarlaşma, uygarlaşarak dünyada ilk onlara katılma, emsalsiz bir İstanbul yaratanların eşi olmayan bir ülke, bir ANAVATAN,  yepyeni bir Türkiye yaratmaya muktedir oldukları gerçeği ve bu dev atılıma önderlik eden, fedakâr ve vefakâr adam Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın ta kendisidir. Tüm dünya mazlumlarına yeni eski belediye Başkanları hayırlı ve uğurlu olsun. Allah yar ve yardımcıları olsun.

Reklamlar