Bulgar geleneksel kültüründe yılan anahtar rölüne sahiptir, hem nefret edilen, hem de saygı duyulan bir hayvan olarak. Bir taraftan yılan, insanın ezeli düşmanı olarak kabul edilirken bazen şeytanın ta kendisiyle de özdeşleştiriliyor. Bazı lehçelerde yılan kelimesinin adlandırılması bile yasak, isminin telafuzu bile yasak ve ismini duyar duymaz – şeytan mı olacak, kötülük veya canavar, hemen ortaya çıkacağına inanılır. Yılanla ilgili kötü semboller yılanın ölülerle olan halk inançlarıyla ilgilidir. Efsanelere göre, bir sürüngen 40 yıl insan gözü tarafından görülmez ise ejderhaya dönüşüyor. Efsanelerden bir tanesinde sıcaklığı ike dünyayı yakmaması için yılanın Güneşin bir gözünü içtiği anlatılıyor. Bundan dolayı da yılan öldürüldüğünde Güneş çok seviniyormuş.
Yılan krallığında Bulgarcada “smok” olarak bilinen su yılınına özel bir yer ayrılmıştır, ki bu yılanın uzunluğu 2 metreyi aşmıyor. Bulgarcada “smok” ismi “smuça” fiilinden geliyor ve yılanın sütü emmeyi çok sevdiğine inanışıyla yakından bağlantısı var. Gözleriyle inek inekleri büyüler ve inekler ondan sütü emmeye izin verirmiş, akşamları ise sahibine sütsüz dönüyorlarmış. Yılanın kovulması için özel bir şifalı bitki kullanılması gerek. Yılan emziren kadınlardan da süt emmeyi çok seviyormuş, bundan dolayı da emziren kadınlar sarımsak veya yine özel bir şifalı bitki ile korunuyormuş.
Yılanların zehirli ve tehlikeli olmasıyla birlikte sağlık ve bereket getirdiklerine de inanılır. Halk inançlarına göre, yılanlar ilk olarak 1 mart tarihinde deliklerinden çıkarlar. Bundan dolayı hastalar ve çocuksuz kadınlar elbiselerini tarlada bırakırlarmış yılanlar üzerinden geçsin diye veya elbiselerini yılanın üzerine atarlarmış. Hamile kalmak isteyen kadınlar ise beline yılan derisi bağlarmış.
Yılanlar ile hekimlik arasında bağlantı, yılan zehirinin tıpta kullanılmasıyla ilgilidir, ki yılan zehiri kadım yıllardan bu yana kullanılmaktadır. Antikte Tanrı Asklepiy’in yılanı kendi sembolü olarak resimlerde gösterilmesinden dolayı bugünkü eczanelerde yılanın bir bardağın çevresinde dolanmasından kaynaklanıyor sembolün anlamı. Fakat modern foklora göre, bu sembol dondurma yiyen kadına benziyor.
Türkçesi: Şevkiye Çakır / Yazı: Vihra Baeva – BNR