Şakir ARSLANTAŞ

Bulgaristan’ın çöküşü alabildiğine devam ediyor. 2015 baharında Amerikan’ın ülkemize üslenmesi ve füzeler Ukrayna ve Rusya istikametine dönünce, çöküşün çatırtısı arttı.

Yılbaşında Rusya Başkanı “Güney Akım” doğal gaz yolunu değiştirip “Türk Akım” adıyla boruların Dobruca ve Tuna ırmağı vadisinden değil de, Trakya’ya değiştirileceğini açıklamasıyla sanki Rusya Bulgaristan ilişkilerinde son sayfa, final perdesi de kapandı. Yalnız bu boru hattından Bulgaristan’ın yıllık kaybı 420 milyon Euro’dur.

  1. Yüzyılın ilk 15 yılında, “Burgas Aleksandropolis ham petrol boru hattı” projesi silindi. Yıllık kaybı Bulgaristan’ın 500 milyon US Dolardır.

Rus teknolojisi ile kurulacak olan “Belene” Atom Elektrik Santrali inşaatından vaz geçmemiz, Bulgaristan’ın Balkan ülkeleri arasında enerji kaynağı gelmesini baltaladığı gibi, dinamik gelişimle ilerleyecek, son model teknolojiye dayanan bir sanayileşme kapımızı kapadı. Bu santralin 2 reaktörünü artık hazırlayan Rusya bizi Stockholm Uluslararası Mahkemesinde yargılarken, yüz milyonlarca tazminat talep ediyor.

“Kozloduy” Atom Elektrik Santralinde 7. Reaktör kuruculuğu konusunda US “Westernhaus” konserin ile sözleşmeye varılamadı. Avrupa Birliği bu santralin genişletilmesini finanse etmeye yanaşmıyor.

Türkiyeli “Ceylan Holding” in Yukarı Arda’da kurmaya başladığı 3 baraj da kâğıt üstünde kaldı, çıkan itilaf Paris Mahkemesinde görüşülüyor. Ceylan’ın talebi 179 milyon Dolardır.

Bu yılın başında “Varna Elektrik Santrali” bacaları da tütmez oldu.

İşte böyle bir çöküş ve gerileme ortamında Bulgar basınında Georgi Georgiev’in BÜYÜK İŞLERİN HEPSİNİN İPLERİ HEP MOSKOVA’YA BAĞLI başlıklı yazısı çıktı.

Bu yazıda Bulgaristan’da enerji durumu, enerji mafyası ve yarını olmayan bir enerji geleceği yalnız “Ahmet Doğan”, “Daniel Peevski” gibi isimlerle ve  “oligarşi”, “piyonlar” ve “Rus menfaatleri gibi” ve “DPS” gibi deyimlerle açıklanıyor.

Çöküşün ve Rus ökçesi altında ezilmenin tarihçesi şöyledir:

  1. 1991’de Başbakan Filip Dimitrov’un yönettiği hükümet, “Burgas-Neftohim Kombinası Bulgar bütçesinin ana gelir kaynağıdır ve ulusal güvenliğimizin dayanağıdır” gerekçesiyle tesisin Moskova’ya satılmasına karşı çıkınca, güvenoyu yapıldı, HÖH-DPS karşı oy kullanarak Demokratik Güçler Birliği (CDC) iktidardan düştü. Yapılan ulusal menfaatlere ihanetti.
  2. Sosyalist Parti Başbakanı olan Jan Videnov da, Bulgaristan devletinin doğal gaz taşıma boru hattını “Multi Grup” eliyle “Top-enejiye” devretmeyi kabul etmeyince anında devrildi. Multi Grubun ardındaki kişi ise Ahmet Doğan’dı.

Aynı zamanda 50 milyar US Dolar (300 milyar leva) karşılıksız kredi dağıtıldı ve 12 banka çökertildi. Bu operasyonun ardında Rus casusluk servisi KGB vardı.

Dikkat ediniz.

Bu arada “Neftohim” şöyle böyle “Lukhoil”eline geçti, 6 yılda 40 milyar leva kar etti, ama bir leva vergi ödemedi. Bu arada “Bulgar Tabak” şirketi ve Bulgar Telekomünikasyon şirketi gibi kurumlar Moskova eline geçti.

  1. 1988’de daha Jivkov zamanında 500 milyon leva sermaye ile (Bulgar-Sovyet Yatırım Bankası” kurulmuştu. 1994 yılında, bu banka, 2014’te kepenkleri indiren Bulgar Kooperatif Ticaret Bankası (BTK) oldu. Sahibi Vasilev Belgrat’ta sığındı. Bankayı gizli Bulgar servisi “DS” ve gizli Rus servisi KGB ajanları yönetti. Ruslar paraları çekip BTK bankasını batırdı, Bulgar devleti yılın bütçesinden 3 milyar 200 milyon leva ödeyip mağdurları susturdu. Belki de bu B. Borisov’un ikinci kez Başbakan olabilmesinin harcıydı. Devletin soyulmasına devam ediliyor. HÖH-DPS meclis grubu bu işleri hep onayladı, 16 milyar leva yeni borç alınmasına da “evet” dedi. Bu borcu kim ödeyecek? Şimdi neymiş efendim! Hüseyin Hafızov’un 10 bin leva olan Türkçe konuşma borcunu “Temmiz Mahkemesi” silmiş. Silmiştir. Neden silmesin? Kredi borçlarını bile siler. Sen devleti borçlandırmaya ve halkı borç mezarına gömmeye oy vermeye devam edersen, “nişan” bile alırsın…
  2. Bu arada çok kötü bir haber geldi. Dünya basını (Bu arada Türkiye ve Bulgaristan medyası) 35 yıldan beri Türk kanı akıtan PKK-terör örgütü gelirinin önemli bir kısmının “Bulgartavac” tarafından sağlanan sigaralardan elde edildiğini açıkladı. Bu holding perde ardında HÖH-DPS Milletvekili Daniyel Peevski’nin şirketlerinin mülkündedir. Yani dolayısıyla Ahmet Doğan’ındır yani Moskova’nındır. Şirket zinciri şöyledir: “Bulgartaban Holdıng”, “Blagoevgrat BT”, “Bulgar Tabak –Holdıng” AD, Avusturya’da Viyena Ticaret Mahkemesinde tescilli BT İnvest GMbH, ofşor şirketleri Lichtenstein Livero Establishment, İndustrie strasse 26 9491 Rugell, Lichtenstein ve Woodford Establishment – Egerta 53, 9496 Balzers, Lichtenstein vs.

Tütüncülerimiz katranlı ellerle, iki büklüm, gece gündüz çalışa dursun, onların alın terinin halktan tamamen kopmuş ve Bulgaristan üzerinden Moskova’nın stratejik hedeflerine köle olmuş durumda bulunan HÖH-DPS yönetimi hele açıklanan son ihanetleriyle hepimiz için yüz karası olmuştur.

Yarım asırlık Moskova bağımlılığından kopmaya çalışan Bulgar halkının bu asil hamlesinin HÖH-DPS yönetimince engellenmesi düşündürücüdür.  “Burgas Aleksandroıpolis” petrol boru hattı için bir zırhlı “Jeep” hediye edilen, Rodop Dağlarında bir elektrik santrali kuruculuğuna enerji oligarşisine sözde danışmanlık ettiği gerekçesiyle 1. 250 bin Euro ücret alan A. Doğan Bulgar tarihinde devlete en çok ihanet eden kişi durumuna geldi.

Bu gelişme ne zaman başladı?

Artık herkesin bildiğine göre, “Angelov” ve “Sava” gibi takma adlarla Bulgaristan Türk toplumu içinde muhbirlik yapan Ahmet Doğan, 1985’te isimlerimizin değiştirilmesinden sonra birden çark eder ve “ben artık muhbirlik-ajanlık” işlerinde yokum havasına girdiğinde, gizli polis “DS” dosyasına sivil polis yazışmalarında DÖNEK ismiyle yer alır. A. Doğan’a yeni bir “ajan ismi” takmayan polisler, aslında büyük bir gerçeği gizlemişlerdir.

07.06.1986 tarihli raporunu, A. Doğan’la (dönekle) Sofya’da “Rodina” Otelinin 12. Katında Albay T. Genov, “Bulgar gizli servisi yönetimine Doğan’ın Bulgar gizli polis ajanı olarak çalışmaya devam etmeyi kabul ettiğini bildirir. Bu olay Ahmet Doğan’ın dosyasına girdiği gibi, Toma Bikov’un Doğan Dosyası kitabında da işlenmiştir.

Bu tarihten sonra A. Doğan’ın yargılanması, hapis cezası alması, Sofya, Eski Zara ve Pazarcık hapishanelerinde yatması “dayanışlı döğüş ”tür.

Bu gerçeği kanıtlayan birçok delil vardır. Önce, mahkûm Ahmet’le ilgilenen doktorun daha sonra Sağlık Bakanı Yardımcısı olması; onun savunmasını yapan avukatın Savunma Bakanı olması ve benzer bir sürü örnek gösterilebilir.

 

Doğan /Dönekle/ Rus istihbaratı KGB arasındaki bağlantı ise Pazarcık hapishanesinde kurulmuştur. Rodop Dağlarında “Smolyan yakınlarındaki “Rus Dağ Evinde” Moskova Büyükelçisi Avdeev ile ceza evinden çıkarılıp görüşmeye getirilen Doğan arasında yapılan görüşmelerde Moskova’nın Bulgaristan’daki çıkarlarının korunması konusunda anlaşmaya varılmıştır. Bu gelişme 1989’a başlamış ve günümüze kadar devam etmiştir. Bulgaristan ekonomik ve finans olarak çökertilmiştir. Bulgaristanlı Türklere A. Doğan zulmü devam ediyor. Bu gelişme Moskova ajanlığı şeklinde sürerken, Türkiye, Türk, İslam ve öteki düşmanlığı olarak güçleniyor. Bulgaristan Türk ve Müslümanlığının bu baş belasından ve etrafındaki tayfadan mutlaka kurtulma zamanı gelmiştir. Çünkü biz vatanımızı sevenler-iz ve asla hain olamayız, hainler ise bizden olamaz.

Reklamlar